Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…

Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Ayşe Önen için çok özendim. Gelgelelim kaç kere iptal etmek zorunda kaldık! Sonunda kar-buz sonrası röportajı kendisinin ofisinde, Atatürk Havalimanı’nda yaptık… Her zamanki gibi şık, zarif, içten ve cıvıl cıvıldı karşımda… Önce konuştuk, kayıt; sonra fotoğraflarını çektim. Birkaç saat nasıl geçti anlamadım! İnanın…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…
Iberia Türkiye’nin Kraliçesi Ayşe Önen konuğum…


Sofistike Bir Yönetici...





Ayşe Önen

 

“Latin Amerika’da IBERIA bir numara”

 

 

Iberia Türkiye Genel Müdürü Ayşe Önen, bu yıl 15 Ocak’ta gümüş yılına adım atmış… 25 yıldır aynı uluslararası şirkette… Yükselen bir başarı grafiği… Kıskanılacak bir kariyer… Sırlarını açıkladı diyebilirim… Önen, ne istediğini bilen; idealist biri… Bir kadın… Global bir şirkette Türk kadınını temsil eden gurur duyulacak bir pozisyonda… “Gerçekten keşke’lerim yok” diyecek kadar kendisiyle barışık… Hayat dolu biri… Çıtasını her konuda yükseğe koyan… Yaşamı sanata dönüştürmüş sanki!..

 

Hülya Akyurt

 

Ayşe Önen, ışıklı; girdiği toplumda seçilen, fark edilen biri… Kaliteli… Yalnızca görünümü değil, asıl önemlisi kişiliği… İçindeki güzellikleri dışına ve tüm insanlara yayan biri… Bunlar benim şahsi düşüncelerim belki ama bir de var işin gerçeği… İşi… Iberia Türkiye’nin Genel Müdürü… Başarılı bir yönetici… Bu pozisyona geldikten sonra başardıkları takdire şayan… Çok fazla söz etmek istemiyorum, okuyacaksınız çünkü…

 

Benim başarım ise bu röportaj… Neden mi? Çünkü televizyondan gelen teklifleri bile geri çevirmiş kendisi… Bunu röportaja gittiğim gün öğrendim! Araştırma yaparken kendisine ait bir bilgi ya da  herhangi bir söyleyişiyi bulamamam da bundanmış meğer!.. Yaşasın… Beni neden kırmadı sorusunun cevabı ise çok basit. Sevdiğinden… Bunu hissettim daha ilk olarak Skal yemeklerinde tanıştığımızda… Benim de kanım kaynamıştı, Ayşe Önen’e… Küba’ya Iberia ile uçacağımı öğrendiğinde hemen ilgilendi… Yakınlığını gösterdi, sıcaklığını hissettirdi… Sizlere daha önce yazdığım gibi Küba yazımla bağlantılı röportajlar yapmak istediğimde aklıma ilk gelen Ayşe Önen’di…


 

Dostluklar her şeyden daha değerli… O, beni kırmadı, zaman ayırdı, tüm sorularımı yanıtladı… Mutlu etti kısaca… Bu konum Ayşe Önen’i tanıyanlar için de tanımayanlar için de bir fırsat… Bana göre! Çünkü kendisi özel biri… Mesleki performansı, çalışma şekli, Iberia’ya kattıkları; duruşu, hayata bakışı, idealleri ve fazlası…  Bildiğiniz/bilmediğiniz yönleriyle, iş ve özel yaşamına dair içtenlikli anlatımlarıyla ve elbette benim yaptığım özel kurguyla –dört farklı konu başlığıyla- Sevgili Ayşe Önen şimdi karşınızda…

 

HAYALİNDEKİ İŞ…

 

Okul yıllarında iken kimya mühendisi olmak istiyormuş, Ayşe Önen… Galatasaray Lisesi’nden dönem arkadaşlarından 50 kişi, şu an doktormuş hatta. Peki nasıl olmuş da ilgisi turizme yönelmiş derseniz…  Ayşe Önen’in anlatımı ile üstelik… “10. sınıfta bize coğrafyaya Aydan Hanım diye bir öğretmen geldi. Eşi Türk Hava Yolları’nda ticaret müdürü olduğundan hocamız her sömestr tatilinde Barbados’tan tutun da Miami’ye kadar aklınıza neresi gelirse gidip geliyor. Ve üstelik bronz bir şekilde dönüyor. Ben özenmeye başladım… Aslında uluslararası ilişkileri de sevdiğimden 9. sınıfa kadar falan kafamda hep bu vardı. Turizme ise sempatim.  Çünkü seyahatlere pek meraklıydım.




 

Iberia’ya gelişinizi iyice merak ettim…

 

 

İşte o dönemde Sultan Turizm var ama IBERIA yok. Sultan Turizm, IBERIA’nın Türkiye'de Yetkili Satış Acentası. Çocukluk arkadaşlarım da oradalar, ben de Sultan Turizm’de çalışmaya başladım. O sırada da Iberia, Türkiye ofisini açma hazırlıklarını yürütmeye başladı. Benim de son yıllarım, okul bitiyor. Türkiye’ye İspanyol bir müdür atadılar. Yani bu biçimde çok istediğim bir iş ayağıma geldi. Benimle birlikte Sultan Turizm’de çalışan bütün kızlar –hepsi kolej mezunu üstelik- müracaat etti, genel müdür beni seçti. Hiç özel bir şey yapmadım. Hakikaten çok istiyordum. İstemek çok önemli bir şey hayatta. Tam olarak istediğinde oluyor… Dolayısıyla ben de Iberia’da işe başladım. O başlayış… 25’inci yılımı doldurdum.”

 

İdealiniz olan bir işi yapıyorsunuz yani…

 

Evet ben, seyahat etmeyi, değişik kültürleri tanımayı, insanları seviyorum. İşimi severek yapıyorum… Yoksa airline’ın çok zor yönleri var. Uzaktan bunu hiç kimse anlamıyor… Gerçekten bir sürü detay… Ve hava koşulları bile bizim işimizi etkiliyor.

 

Kadın detaycıdır. O yüzden mi bu alanda sizin pozisyonunuzda hep kadınlar var?..

 

Bunu düşünmemiştim, Hülya’cığım; çok güzel bir konuya temas ettin. Kadınlar çok detaycı ve derinlemesine; erkekler daha yüzeysel. Biz kadınlar –bizim jenerasyonun kadınları, yeni nesil diyemeyeceğim; çoğu aklı beş karış havada teknoloji çocuğu oldukları için- gerçekten detaycıyız. Benim en sevmediğim yönüm nedir biliyor musun? Mükemmeliyetçilik... Ondan çok çekiyorum. Bu, insanı çok yoruyor. Olmak istemiyorum!

 

İşkolik gibi değil mi?

 

Bazı insanlar bunu anlayamıyor. Hırs sanıyor… Ben işimi severek yapmak istiyorum ama mükemmeliyetçi yanım benim stres yaşamama sebep oluyor. Onu birazcık törpülemeye çalışsam da olmuyor!..

 

 

IBERIA’YA DAİR…

 

“IBERIA Latin Amerika uçuşlarında lider konumunda. Latin Amerika dendiğinde herkesin aklına IBERIA gelir” diyen Ayşe Önen bu konuda iddialı konuşuyor. Küba’ya 22 Nisan 1949 yılından beri uçuyormuş Iberia. “Küba’ya ilk uçan şirketiz. Küba eşittir Iberia diyebiliriz” demesi de boşuna değil. Yani!


 

Iberia Türkiye olarak ekibiniz kaç kişiden oluşuyor?

 

Burası compact bir ofis, 8 kişi çalışıyoruz. Haftada 14 uçuşumuz var. 1998’e kadar sadece haftada 3 uçuşumuz vardı. O zaman 3 tane İspanyol müdür vardı. Onların çocukları, evleri ödeniyordu. Biz de lokal olarak 11 kişiydik. Yani toplamda 14 kişi, 3 uçak! Üstelik şehirdeyiz, 2 katlı bir ofis, en üst katta genel müdürümüzün ofisi Boğaz manzaralı…

 

Lale devri gibi…

 

Evet, gerçekten… Sonra özelleşince tamamen farklı oldu sistem. Önce 1998 yılında sadece tek bir İspanyol genel müdür geldi. Ben 2004 yılında genel müdür oldum. Burada başladığımda günde bir uçuşumuz vardı ve benim en büyük hedefim bunu günde ikiye çıkartmaktı. Misyonumu tamamladım yani! Şu an günde 2, haftada 14 uçuşumuz var. Madrid’e uçup bütün Latin Amerika ülkelerine bağlantı veriyoruz. Latin Amerika’da bir numara Iberia.

 

 

Acenteler, gruplar, bireysel satışlar olarak baktığımızda oranlama nasıldır Iberia’da?

 

İstanbul çıkışlı satışlarımızın yüzde 30’unu gruplar oluşturur. Tatil donemlerine; özellikle bayram tarihlerinde bu çok yoğundur. Ayrıca incentive  gruplarımız ağırlıktadır.  Özellikle Rio de Janeiro ve  Havana’ya. Şimdi Brezilya’da yeni bir destinasyonumuz daha var, Fortaleza... Ama Türkler ismi olan yerlere gitmek istiyor. Bu nedenle Rio de Janeiro ve Havana gözde. Buenos Aires ve Miami de çok sattığımız destinasyonlar… Mesela ben yıllardır Dominik Cumhuriyet’lerini promot etmek istiyorum. Orası da Küba gibi, hemen yanı başında bir Karayip adası… Tamam Havana çok özel, herkesin amacı Fidel ölmeden Küba’yı görmek…    Avrupali Karayipler’de daha başka adaları tercih etmelerine karşın Türkler, Dominik Cumhuriyeti’ne gitmiyorlar! Halkımızın yalnızca trend olan yerlere gitmesini, tam bir seyahat kültürünün oturmamasına bağlıyorum… 25 yıldır tabii çok değişiklikler oldu. Eskiden seyahat eden sayısı çok azdı, şimdi çok arttı. Seyahat edenler şimdilerde yüzde 10 seviyelerinde. Seyahat acenteleri de uygun programlar yapıyor, bütün insanlara imkan sağlanıyor. Bu da çok güzel bir şey. Seyahat, insanın vizyonunu çok genişletir…   

 

IBERIA Türkiye dünya operasyonunda nerede?

 

Diğer havayolları arasında biz 5. sıradayız. Iberia Türkiye olarak İspanya’dan da çok misafir taşıyoruz. İspanya’da Türkiye çok gözde bir destinasyon. Tatil yeri… İstanbul başta olmak üzere -daha çok kültür turu yaptıklarından- Kapadokya ve Efes… Henüz sahillere başlamadılar! Çünkü kendilerinin de sahilleri olduğundan bir İngiliz, bir Alman gibi değiller. Yavaş yavaş Bodrum başladı; butik otellere; biraz daha gelir seviyesi yüksek olanlar ise Mavi Yolculuk’lara…

 

Ekonomik krizden sonra mı oldu British Airways ile birleşme?

 

Yok yok kesinlikle ekonomik krizle alakasi yok.  Bütün havayolları 1990 yılından itibaren aralarında birleşmeler yaparak  belli gruplar kurdular. Bu birleşme değil, bir güç birliği diyebiliriz.  Biz ‘Oneworld’, Lufthansa ‘Star Alliance’ üyesi  mesela… Eskiden, seyahat edenlerin sayısı az olduğundan havayolları daha butikti. Fiyatlar yüksekti, insanlar bunu ödüyordu, sorun yoktu. Daha sonra havayolları; petrol fiyatının korkunç yükselmesi, seyahat eden insanların sayısının artması, low cost –düşük maliyetli- havayollarının çıkması ile rekabet artınca birtakım önlemler almak zorunda kaldılar. Bunlardan biri de havayollarının birtakım gruplar oluşturması idi. Biz de Iberia olarak ‘Oneworld’ adı altında British Airways ve American Airlines ile beraber bu grubu oluşturduk… Bu bir sinerji… Daha sonra da British Airways ile birleşmeye karar verildi ve 25 Şubat 2011’de anlaşma imzalandı. Bunun kesinlikle ekonomik krizle ilgisi yok, bu şirketlerin birbirini tamamlamaları… Biz Güney Amerika’da çok kuvvetliyiz, British Airways ise Kuzey Amerika’da. Böylelikle yolcularımızın isteklerini daha geniş yelpazede yerine getirmiş olacağız.

 

Bu anlaşma şartlarını açarsak…

 

Yolcularımıza daha iyi hizmet vermek, yolcu memnuniyetini arttırmak için yapılan bir anlaşma. Yolcu Detroit’e uçmak istiyor; Iberia uçmuyor ama British Airways uçuyor. Hayır diyeceğinize… Artık kartlar da yolcuyu yönlendirdiği için yolcu hangi kartın sahibi ise ondan puan topluyor; bu sistem günümüzde yolcunun çok önem verdiği bir şey. Yolcu bizle de British Airways’le de uçsa puan aldığından hiçbir kaybı olmuyor. Tam tersine avantajlı, daha çok puan biriktirerek daha sonraki seyahatlerinde kullanabiliyor.

 

Yani özerk bir biçimde çalışmalarınız yürütüyorsunuz…

 

İki şirket de kendi markalarını devam ettiriyor. ‘International Airline Group’ adı altında bir şirket kuruldu, o da şimdi başladı faaliyetlerine. Merkezi Londra olan ve hem Londra hem Madrid borsalarında işlem gören bir holding kuruldu. Şu an her iki şirket de bağımsız olarak markalarını devam ettiriyor ama gelecekte tam olarak nasıl olacağı belli değil, bir şey söyleyemem!

 

Bu sayede Iberia olarak daha güçlü hissediyor olmalısınız değil mi?

 

Evet hem Iberia olarak biz hem de British Airways kendini daha güçlü hissediyor elbette. İkisi, Kuzey ve Güney Amerika olarak birbirini tamamlıyor çünkü.

 

IBERIA’yı diğer havayollarından ayıran özellikler nedir peki?

 

Son derece modern bir uçak filosuna sahibiz. Madrid havaalanımız,  özellikle bağlantısı olan yolcuların rahat edebilmesi tüm detaylar düşünülmüş. Çok kolay bir havalimanı.. İstanbul’dan Madrid ve sonrasında genelde 2-3 saat bekleme süresi. Bağlantı verdiğimiz hemen her uçuş için -Küba hariç- bu böyle. Küba için 7 saatlik bir beklememiz var ama uçuşların saati bizim istediğimiz şekilde olamıyor. Küba’daki hava koşulları bile bunda etkili. Ne konular var, bilseniz… Her şey etkileyici. Örneğin inilecek havalimanındaki rüzgarın yönü ne kadar da önemli… 2-3 saat bekleme ise uçağın rötarı ya da başka aksilikler nedeniyle çok normal bir süredir. Halkımız zaten dutty free’lerden alışveriş etmeyi sevdiğinden, artı yeme-içme için güzel restaurant ve café'ler olduğundan zaman keyifli bir şekilde geçer. Avrupa’daki en iyi havaalanlarından biri, Madrid Havaalanı’dır. 2005 yılında günümüz teknolojisi ile yapılan T4, sadece IBERIA’nın ve grubunda bulunan havayollarini kullandığı bir havaalanı.

 

Economy ve business class’ta diğer havayolları ile karşılaştırırsanız…

 

Standart bir servisimiz var Economy Class’ta, diğer Avrupa havayolları ile aynı seviyedeyiz. Business Class ise çok özel... Yolcunun havada beklediği her türlü konforu sunuyor; yatağa dönüşen koltuklar, dünyaca ünlü İspanyol şef Sergio Arola’nın hazırladığı menüler ve sınırsız şarap listesi, havaalanlarında “hızlı geçiş” imkanı... 

 




Adım Adım Iberia…

 - 1927 yılından beri yani 80 yılı aşkın süredir faaliyette Iberia.

- 800 milyon yolcusu ile OneWorld üyesi Iberia; 42 ülkede, 108 noktaya uçuyor. - Diğer havayolları ile ortaklaşa (code-share) 35 ülke, 181 uçuş noktasına ulaşıyor.

- Filosunda bulunan 170 uçağı ile günlük 1000 uçuş gerçekleştiren Iberia, 2010 yılında 24,3 milyon yolcu taşımış.

- Latin Amerika’yı Avrupa’ya ve de Avrupa’yı Latin Amerika’ya bağlayan Iberia bu pazarda lider konumdadır. 15 Ekim 1946 yılında Buenos Aires’e gerçekleştirdiği ilk uçuşu ile 64 yıldır uçmakta ve günümüzde haftada 266 uçuş gerçekleştirerek 21 noktaya uçmakta.

- Yolcu ve yük taşımacılığına ilave olarak, uçak bakım ve yer hizmetleri, rezervasyon sistemleri gibi faaliyetleri de bulunuyor.

- Iberia, 1991 yılında Iberia Plus Card programını hayata geçirmiş ve böylece yolcularına birtakım ayrıcalıklar sunmuştur. Klasik, Silver, Gold ve Platinum adları altında dört farklı Iberia Plus kartı bulunmaktadır.
- 1999 yılında
British Airways ve American Airlines ile beraber dünyanın en güçlü ittifakı Oneworld’u kurduğundan bu yana yolcularına günlük 701 noktaya bağlantı imkanı sunuyor, Iberia.

- Dünyanın en büyük havayolu gruplarından birini yaratmak için Iberia ve British Airways, Ocak 2011 imzaları attılan “International Airline Group” adı altında yeni bir şirket kurdular. Böylece her iki havayolu günde 1700 uçuş gerçekleştirerek 200 noktaya uçmayı ve yılda 55 milyon yolcu taşımayı hedeflediler.

 

 

 

YÖNETİCİ OLARAK…

Hayatta insanın kendini tanıması, hedefler koyması ve hedefleri doğrultusunda bunları gerçekleştirmesi gerektiğine inanıyor, Ayşe Önen. “Amacın olmadıktan, bir şey üretmedikten sonra yaşamın nasıl bir anlamı olabilir ki” derken bir şey yapmanın/üretmenin hazzının hiçbir şeyde olmadığının da altını çiziyor. Yabancı bir şirkette "Türk kadınını" temsil etmenin sorumluluğu ve hatta Avrupalı meslektaşlarının bulunduğu bölgede kadın yöneticiyle çalışmaya alışmadığı bir ortamda çalışıyor olması ise işinden aldığı hazzı arttıran en önemli etken.




 

 

Kadın yöneticilerin artılarını sorsam size…

 

Kadın yönetici olmak, daha fazla çalışma temposu, daha fazla iletişim ve sebat gerektiriyor. Kadınların zaman yönetimi, iş disiplini ve sorumlulukları yerine getirme anlamında gerçekten güçlü yönlerinin olması gerekiyor. Tabii ki bu arada işinizi seviyor olmanız… Çünkü insan sevdiği zaman her şeye katlanabilir, sabır ve kararlılık gösterir. Kadınlarda bulunan azim, takım uyumu, sabır ve titizlik ister istemez işinize yansıyor.

 

Bu pozisyonda ‘Türk’ ve aynı zamanda ‘Kadın’ yönetici olmanın zorlukları neler peki?

 

Ben Iberia’da 25 yıldır çalıştığım için satışla ilgili tüm bölümlerde görev aldım. Dolayısıyla 7 sene önce de lokal ilk Türk genel müdür olunca beraber olduğum ekipteki arkadaşlarım bu durumu hemen hazmedemediler! Bir kadın müdür olmanın ve şirketin içinde yetişmenin bazı zorluklarını yaşadım. Ama kendi doğrularımdan hiç şaşmadım ve her zaman şirket prensiplerini uyguladım. Biz kadınlar çok disiplinliyiz… Ben yalandan hiç hoşlanmıyorum. Kesinlikle herkes hata yapabilir, onları affediyorum. “Çok çalışan hata yapar. Hiç çalışmayan hata yapar mı?” diyorum hatta. Hata ‘evet’ ama yalan ‘hayır’ benim açımdan.

 

Çalışma prensipleriniz?

 

Doğruluk-dürüstlük başta geliyor, benim için... Karşılıklı sevgi-saygı, takım ruhu olması ardından... Yani, herkesin birbiriyle uyumlu olarak yürüttüğü ekip çalışması. Herkes bireysel çalışırsa ya da her kafadan bir ses çıkarsa olmaz. Bütünlük çok önemli. Sonra devamlı olarak yeni bir şeyler yaratmak, yenilikler getirmek çok önemli… Heyecan da olması lazım... Bütün yaptığım toplantılarda –şu an çok genç bir ekibim var- onlara hep söylediğim, “Hayatta ne istediğinizi bilin. Çocuklar bu işi seviyorsanız yapın, sevmiyorsanız lütfen gidin ve sevdiğiniz bir işi yapın”. Çünkü hayat win win’dir her zaman… Şirket kazanç odaklıdır sonuçta ama şirkette yapacağınız her yatırım kendinize yatırımdır aslında.

 

Sizin idealist yapınız sizinle çalışanları nasıl etkiliyor dersiniz?

 

Çocukluğumdan beri kendine güvenen, insanlarla çabuk ilişki kurabilen, girişken, hızlı konuşan ve hızlı düşünen; sabırsız ve mükemmelliyetçi bir kişiliğim vardır. Aceleciliğim, beğenmediğim yönlerim arasında. Canım çok tez olduğu için benle beraber çalışanlardan bazılarının benim ritmime ayak uydurmaları zor oluyor! Onlar bazen farklı anlıyor... Mükemmeliyetçiliğin bir de şöyle bir yönü var; ben ekibime bazen bir şey söylediğim zaman onlar zannediyorlar ki ben ‘kapris’ yapıyorum. Daha sonra ortaya benim istediğim şeyin ne kadar yerinde olduğu ortaya çıkıyor. O zaman diyorum ki ben size dememiş miydim?.. Uzun yıllarımı verdiğimden ve geçmiş deneyimlerimden ötürü artık ben öngörü ve hislerle bile doğru olanı biliyorum oysaki!..  

 

Başarının anahtarı nedir size göre?

 

Ne istediğimizi bilmek, kendimizi tanımak, yeteneklerimizin farkına varmak, en önemlisi kendimize kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemektir. Bütün bunlar kişiyi başarıya ve mutluluğa götürecektir.

 

Sizin için işle ilgili en önemli anlar nedir acaba?

 

Bizim 3 ayda bir satış toplantımız oluyor. İnanır mısınız oraya gittiğim zaman öyle bir gurur ve mutluluk duyuyorum ki… Bir Türk kadını olarak her şeyden önce… Bu bölgede lokal olarak ben tekim… Ortadoğu ve Kuzey Avrupa bölgesindeki Iberia’ların genel müdürlerinin hepsi İspanyol. Uluslararası bir toplulukta, Türk kadınını temsil etmek çok hoşuma gidiyor. En haz duyduğum şeylerden biri bu.

 

 

ÖZEL HAYATINDA…

 

İyi bir ailenin dört çocuğundan biri… Hayatın tadını çıkartanlardan… Sevdiklerine sahip çıkanlardan… Akrep burcu olan Ayşe Önen, daha çok yükseleni Terazi’nin özelliklerini taşıdığını söylüyor. Estetiğe çok düşkün oluşu, çocukluk dönemine kadar uzanıyor… Hem kendisinde hem de çevresinde güzellikler arıyor gözleri. “Gözüme aykırı gelen bir şeye bakamam” diyor kendisi. Her daim şık olan Önen, kız kardeşinin butiğinden seçiyor daha çok kıyafetlerini… Özel yaşamında lüksü seviyor, iyiyi arıyor doğal olarak ama bunu itiraf ederken yine de utanıyor!..


 

Yoğun ve stresli bir çalışma yaşamınız var. Rahatlama yöntemleriniz nedir mesela?

Tenis oynamayı çok severim ama maalesef son 5 senedir işimin yoğunluğundan dolayı fazla vakit ayıramıyorum.  Aslında yürüyüşü de çok seviyorum ve de fırsat buldukça Bebek sahilinde yürüyorum.


Hayattaki öncelikleriniz?



Aile bağlarına aşırı değer veririm. O konuda çok gelenekselim. Benim için arkadaşlarım da çok önemli... Sosyal olmayı da çok seviyorum... İşimden ötürü davetler çok oluyor. Hemen hemen her gün. Katılabileceklerimin hepsine katılmaya çalışıyorum. Çünkü her zaman işimiz için bu tarz yerlerde olmamız gerekiyor. Onu da seviyorum. Ayrıca akşamları sevdiğim yerlerde ve sevdiklerimle olmayı da.

 

Gördüğünüz yerler arasında en çok etkilendikleriniz?

 

Rio çok farklı… Hakikaten beğendiğim, özel yerlerden biri… Daha sonra İspanya’daki “Paradores” adı altında şatolar geliyor aklıma. Ortaçağda yapılmış manastirlari 10-15 odalı bir otel haline getirmişler; doğada, sabah kuş sesleri ile uyanıyorsunuz. Özellikle Madrid’in dışında olanlar çok çok güzel. Her yerde var. Madrid ve Endülüs bölgesinde 90-95 tane Paradores var yanılmıyorsam. Kendimi çok iyi hissettiğim ve huzur bulduğum yerler… Bir de Cape Town’u çok beğendim… New York’u ise İstanbul’a benzetiyorum. Her yıl Nisan-Mayıs’ta mutlaka New York yaparım. Bir de Fransız ekolünde yetiştiğim için Paris, vazgeçemediğim yerler arasında.

 

Yeni rotanız neresi?

 

Son olarak Sicilya’ya gittim… Yeni rotam ise Peru… Orayı çok görmek istiyorum; farklı bir yer, farklı bir medeniyet çünkü…

 

Seyahatlerinizdeki özel tercihleriniz?

 

Ben o şehri sembolize eden tarihi bir otelinde kalmak isterim. Mesela İstanbul’da Pera Palas gibi… Bu şekilde şehrin tarihini yaşamış oluyorsunuz. 6-7 yıldır bu yönde tercih yapıyorum. Şu anki favori zincirim W Hotels. Uzakdoğu kültürü beni çok çekmiyor. Bu yılki planlarda, seyahat kültürü çok gelişmiş İspanyol grubumla Tokyo vardı ama yaşanan bu acıdan sonra şu an imkansız tabii…

 

Türkiye’de tatil yapacaksanız…

 

Türkiye’de tatil yapma fırsatı bulamıyorum. Ama şu anda favori tatil yerlerimden biri Çeşme… Çeşme’yi özellikle iki yıldır çok beğeniyorum. Çok kupon bir yer oldu. Alaçatı’daki taş butik otelleri çok beğeniyorum… Aslında ilk fırsatta Karadeniz’e gidip kuzey kıyılarımızı, yaylalarımızı gezmek istiyorum. Önümüzdeki yılın hedefleri içinde bu var mesela.

 

İstanbul’da vazgeçilmez mekanlarınızı öğrenebilir miyiz?

 

İstanbul’da Ulus 29, bir klasik benim için. Sunset ve Vogue’un terasından da hiç vazgeçemiyorum. Ayrıca Borsa Lokantaları da damak zevki açısından tercih ettiğim yerler. Yabancı misafirlerim de çok geldiğinden onları ağırlamak durumunda oluyorum çoğu kez.

 

Keşke’leriniz var mı peki?

 

Aslında keşke diyebileceğim pek fazla da bir şey yok. Her zaman akıllıca hareket ettim ve de yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım. Yaşanan bazı olumsuzlukların da yaşanılması gerektiği için öyle olduğuna inanıyorum. Şayet olumsuzluklar olmazsa güzelliklerin ve iyiliklerin kıymetini bilemeyiz. Ben kendi isteklerimin hemen hemen hepsini yapmış bulunuyorum. Hayatta hep ne istediğimi bildiğim ve kendimi hep çoğu insana göre şanslı bulduğum için sanırım… İstediğim okullarda okudum, sevdiğim işi yapıyorum, çok sevdiğim bir ailem var… Ama keşke bir müzik aleti çalabilseydim, özellikle de piano çalıyor olmak ve bir de güzel resim yapabilmek isterdim.

 

Bitirirken kendinize dair gelecek planlarınız?

 

Gelecekte sosyal sorumluluk projelerinde çalışmak istiyorum… Şu anda da kendimce bir şeyler yapıyorum ama misyonumu doldurup işimden ayrıldığımda vaktimi yardıma muhtaç insanlara ayırmayı planlıyorum. Bunu kesin yapacağım.

 

SonSöz

Yapacaktır eminim… Ve hiç olmadığı kadar fazla para toplanması için kimbilir ne kadar özel projeler yaratacak, gönüllü olarak büyük bir gayret ve disiplinle çalışacaktır… O camiada bulunan herkesi motive edecek, mutlaka yeni gönülleri fethedecektir… Ayşe Önen o… Kararlı… Örnek almalı… Yolun hep açık olsun diyorum… Kendisine ve herkese sevgilerimi gönderiyorum…


hulya.akyurt@gmail.com

 

 

 

 

  .
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Bu Haber 13.03.2012 - 17:44:27 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
  • Peyman Ünalsın 11.04.2011 - 09:30

    Ayşe Önen, turizm sektöründe çalıştığım yıllardan tanıdığım bir sima. Röportaj ve yazı o kadar içten, o kadar doğal olmuş ki, sanki Ayşe ile karşılıklı sohpet ediyoruz. Kalemine sağlık Hülya'cığım.

  • Canan Gül 07.04.2011 - 08:00

    Güzel yazı, tebrikler

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.