Emir Hepoğlu

Signs - Görüntü Kirliliği

Uzun lafın kısası turizm sadece şık havaalanı, yeni otel, deniz, kum, güneş v.s. demek değildir. Yollarımız, yönlendirme ve tabelalarımız, kullandığımız isimler v.b. bunların hepsi bize dair küçük şifreler ve ipuçları içermektedir. İlk intiba biz turizmciler için ne kadar önemli ise yerel yönetimler ve şehir planlamacıları içinde aynı ehemmiyeti taşımak zorundadır.

Ünlü Hint asıllı yönetmen Night Syamalan’ın 2002 yapımı meşhur filmi ‘’ SIGNS’’ filminden bahsetmek gibi bir kaygım yok bu yazımda. Ancak gördüklerim ve yaşadıklarımdan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki, şu anda dünyanın en saçma makalesini yazıyor olsam bile bu yazının başlığı ecnebi dilinde vuku bulduğundan, emin olun diğer makalelerden daha fazla ilgi çekecek ve tıklanacak. Maalesef böyle bir eğilim tüm toplumumuzda mevcut.

Nereden mi biliyorum, bunun en bariz örneklerini esnafın daha fazla müşteri çekmek babında yaptığı hamlelerden olan işyeri tabelalarını eciş bücüş ve hatta ucube isimler ile donatmasından başlayarak gözlemleyebilirsiniz. ‘’ Ş ‘’ harfini evropalı konuklarımıza kolayca söyletmek amaçlı, aslında iyi niyetle yola çıkılmış bu çabanın ne kadar vahim sonuçlar verdiğini her çarşıya çıkışımızda şahit oluyoruz.

Bununla da bitmiyor elbette, bir özentidir gidiyor. Özenilen sadece bu tür şeyler olsa gam yemeyeceğim. Daha önce bir makalemde de arada bahsetmiştim, Antalya’dan Tekirova istikametine giderken belde ve ilçe tabelalarına dikkate ediniz, bir tanesi oldukça ilginizi çekecektir tahmin ederim. Neden mi ? Efendim tabela meşhur ‘’ Hollywood ‘’ tabelasının ölçekli olarak küçültülmesi ve  yol üzerine kondurulması sonucu bir hilkat garibesi görüntüsü veriyor da ondan. California nere, Antalya nere? Ne konsepti benzer, ne tarihi, ne de insanı. Doğası bile farklı bu iki farklı şehrin bu şekilde acemice ve zevksizce kopya edilmek usulü ile birbiri ile ilişkilendirilmesi vahim ve acı bir durum bence. Binlerce yıllık tarih, onlarca farklı uygarlık ve kültür arasından herhangi bir tema bulamayıp da, ta elin Californiya’sının teneke tabelasını yol üzerine gözümüze soka soka kondurmak görgüsüzlüğün dik alası değil de nedir? Hoş teneke tabela diyerek küçümsüyoruz ama, onu bile dünya’dan görmeye gelen binlerce turist mevcut.

OTEL İSİMLERİ

Elbette yazıyı turizme ve dolayısı ile otellere bağlamazsak ayıp olur.  Çarşı esnafının ya da yerel yönetimlerin yaptığı bu bariz hataların benzerlerini ve beklide daha fazlasını biz turizmcilerde yapıyoruz. Türk otelciliği doğal süreci içerisinde kendini geliştirirken örnek aldığı farklı ekoller olmuştur. Amerikan ve Avrupa menşeli otelcilik sistemleri üzerine bina edilen Türk otelciliği bu farklı ekollerden beslenmiş ve çok ciddi etkileşimler yaşamıştır. Tesis içerisinde kullanılan malzemelerden, personel ünvanlarına kadar her şey uluslar arası boyutta değerlendirilmiştir. İlk açılan otellerde de isim konusunda etkilenmeler olduğu gibi yerel isimler kullanarak yerel dokuyu muhafaza edenlerde olmuştur.

Türk otelciliğinin ilk örnekleri arasında sayabileceğimiz ve Pera semtinde bulunmasından dolayı 1892 yılında faaliyete geçen PERA PALAS’ı ve aile soyadını taşımasından dolayı ise İstiklal Caddesi'nde şimdi yerinde yeller esen Beyoğlu'ndaki TOKATLIYAN OTELİ bunun en güzel örnekleri arasında sayabiliriz. Daha yakın tarihe geldiğimizde ise aile soyadını kullanan yerli otel zincirleri olarak DEDEMAN ve SÜRMELİ ilk aklıma gelenler. Dünya otelciliğinde de aile soyadını kullanan guruplar var elbette, mesela HİLTON ya da MARRIOTT zinciri.

Şimdilerde ise bir İngilizce ya da İngilizce'ye yakın, ona gönderme yapmaya çalışan isimler oldukça revaçta. Elbette bunun yanında, otellerine düşmüş uçak, batmış gemi, geçen yaz tatile gittiği ada, çeşitli hayvan isimleri, babasının adı, annesinin adı v.b. birçok değişik isimler koyanlar da yok değil. Tarihin derinliklerinden bir kral adı, aile soyadının İngilizce yazılışı, tapınak ve saray isimleri, bazı eski uygarlık adları gibi örneklerde sık görülmekte.

TABELALAR

Bir satır da olsa değinmeden geçemeyeceğim Belek, Kundu, Beldibi, Kemer, Çamyuva'da bulunan ve bu beldelere girişte üzerinde otellerin de tabelaları bulunan devasa demir yığınları tam bir felaket. Zevksiz ve çoğu da bakımsız, eskimiş, paslı durumda. Tekirova girişinde bulunan ise tarihi özellikler ile bezenmiş olmasından dolayı hiç de fena gözükmüyor. Lara’dan Kundu istikametine ya da havaalanından Belek istikametinde Alanya’ya kadar yol üzerinde sağlı sollu görebileceğiniz adına totem dedikleri irili ufaklı tabelaların ise genel görünümü ise berbat ötesi. Çoğu bakımsız, eski brandası yırtılmış, hatta yol kenarında devrilmiş sahipsiz duranları bile mevcut. Toplanmaya çalışılsa sanırım bir ya da iki ton demir çıkar oralardan.

Uzun lafın kısası turizm sadece şık havaalanı, yeni otel, deniz, kum, güneş v.s. demek değildir. Yollarımız, yönlendirme ve tabelalarımız, kullandığımız isimler v.b. bunların hepsi bize dair küçük şifreler ve ipuçları içermektedir. İlk intiba biz turizmciler için ne kadar önemli ise yerel yönetimler ve şehir planlamacıları içinde aynı ehemmiyeti taşımak zorundadır. Görsellik ve estetik sokakta başlamalı, konuk otel lobisine girene dek sürmelidir.

Bu Makale 20.07.2010 - 11:41:00 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • sanane 15.04.2014 - 08:05

    çok uzun ve hiç alakalı değil yani konuyla

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.