Felakete doğru: Fay hatlarından biri kırıldı, ikicinsi yolda
Büyük devletlerin güç mücadelesinde fay hatlarından biri kırıldı, diğeri ise her an kırılabilir. Ukrayna’da başlayan savaşın, Pasifik ile devam edebileceğine ilişkin güçlü sinyaller var.
Turizm sektörü üçüncü ayına giren Rusya-Ukrayna savaşının etkilerini konuşuyor. Konuşulması son derece normal çünkü savaşın kısa vadeli çıktılarından biri de Türkiye turizminin ciddi şekilde darbe alması. Ama dünyada yaşanan olaylar turizmi aşan hatta onu unutturacak düzeyde. Nükleer savaş ihtimalleri konuşulurken, otel dolulukları veya ülkeye gelen turist sayısı kimin umurunda olur ki. Sonuçta barış varsa turizm de var.
Cin şişeden çıktı. ABD’nin başını çektiği Atlantik ittifakı ile Rusya, 2. Dünya Savaşından bu yana ilk defa sıcak çatışmaya bu denli yakın. Bunu
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da söylüyor. Hatta Lavrov nükleer savaş tehlikesi ile ilgili olarak, “Şu anda bu konuda belirgin bir risk var. Tehlike ciddi ve gerçek. Bunu hafife almamalıyız” açıklamasını yaptı. Lavrov'un açıklaması
Çin tarafından da destekleniyor.
Lavrov’un belirttiğine göre ABD, şu anda Rusya ile tüm iletişimi kesmiş durumda. Yani olası bir kriz anında açık kanal bile yok.
Ukrayna savaşı başladığında, bu savaşın uzun süreceği hem ABD’li hem de İngiliz yetkililer tarafından açıklanmıştı. Her iki ülke de bir yandan Ukrayna’ya daha fazla silah gönderirken bir yandan da devam eden barış görüşmelerini sabote etti.
Buça provokasyonu ile barış görüşmelerinin önü kesildiRusya ve Ukrayna taraflarının İstanbul’da yaptığı barış görüşmelerinde hayli ilerleme sağlanmış, barışa çok yaklaşıldığı belirtilmiş, hatta Rusya Kiev bölgesindeki askerlerini geri çekmişti. Ancak bir anda Buça katliamı iddiaları ortaya atıldı, Kiev’in bu küçük ilçesinde sivil katliamı yapıldığına ilişkin yaygara koparıldı. Rusya’nın Buça katliamı iddiaları ile ilgili
BMKG’ya yaptığı acil toplantı talebi İngiltere tarafından reddedildi, barış müzakereleri durdu ve şimdi kimse Buça’nın adını dahi anmıyor. Dahası, savaşın daha da kızışması durumunda ‘kimyasal silah’ provokasyonlarının yapılmasından endişe ediliyor.
“Rus Ordusunu zayıflatmak gerekiyor”ABD’den yapılan son açıklama, Ukrayna’daki savaşa neden benzin döküldüğünü en iyi şekilde özetliyor. Dışişleri Bakanı Bilinken ile birlikte Ukrayna’yı ziyaret eden ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “
Rus ordusunu zayıflatmak gerekiyor” diyerek Ukrayna savaşındaki asıl amaçlarını da açık etmiş oldu. Benzer bir açıklama da daha önce İngiltere tarafından yapılmış, barış anlaşması için ‘henüz erken olduğu’ ifade edilmişti. Almanya ve Fransa’nın diplomatik girişimleri her defasında ABD ve İngiltere tarafından sabote ediliyor. Savaş uzadıkça Avrupa ve dünyanın genelinde gıda ve enerji fiyatları artıyor, enflasyon yükseliyor. İşin ilginç yanı, Almanya’nın diplomatik çözüm girişimleri, en çok hükümet ortağı Yeşiller tarafından baltalanıyor. Yeşiller Partisi’nin Türk kökenli milletvekili ve Almanya Tarım Bakanı Cem Özdemir, “
Küresel gıda kıtlığını önlemek için Ukrayna’ya daha fazla silah gönderilmeli” dedi.
ABD, İngiltere, Baltık ülkeleri ve Polonya, tarafından Ukrayna’ya tanka varıncaya kadar ağır silahlar gönderiliyor. Bu silahların parasını kim ödüyor şimdilik belli değil ama günü geldiğinde hesabı Ukrayna halkına ödetecekleri kesin.
Diğer gerilim noktası Asya-PasifikDünyanın gündemini Ukrayna merkezli ABD/NATO – Rusya hesaplaşması meşgul etse de, binlerce kilometre uzakta, başka bir gerilim daha yaşanıyor. Çin’in Solomon Adaları ile imzaladığı güvenlik anlaşması; Avustralya, Japonya ve Güney Kore gibi müttefikleri ile uzunca bir süredir Çin’i kuşatmaya çalışan ABD’yi rahatsız etti. Avustralya,
Çin’in Solomon Adaları’na asker konuşlandırmasının kendisi için ‘kırmızı çizgi’ olduğunu açıklarken; ABD ve Yeni Zelanda da böyle bir adımın Pasifik Okyanusu’nda güvenlik tehdidi oluşturacağını açıkladı. Hem de
Avustralya ile 7,4 milyar dolarlık nükleer denizaltı üssü kurulması ile ilgili imzayı atmışken, bölgedeki müttefiklerini Çin’e karşı silahlandırıyorken ve Çin’in kırmızı çizgisi olan Tayvan’da durumu giderek tırmandırıyorken, buna bir de NATO’nun Çin’i 'tehdit’ olarak ilan etmesini ekleyin.
Rusya ve Çin’den çok kutuplu dünya düzeni vurgusuABD, yanına aldığı İngiltere ile birlikte dünyanın her bölgesine pervasızca müdahale ederken, Çin ve Rusya’dan peş peşe tek kutuplu dünya düzeninin sona ermesi gerektiğine dair açıklamalar geliyor. ABD/NATO, Çin’in Solomon Adaları’na asker konuşlandırmasının 2 bin kilometre uzaklıktaki Avustralya için güvenlik tehdidi oluşturduğuna, buna karşın Ukrayna’nın NATO’ya girmesinin sınır komşusu Rusya için güvenlik tehdidi oluşturmadığına dünyayı ikna etmeye çalışıyor.
Tüm emareler, dünyanın egemen sınıflarının, ellerindeki devasa savaş aygıtları ile yeni ve büyük bir paylaşım savaşına hazırlandığı yönünde. Zira sıradan vatandaşlar için savaş ölmek, öldürmek, mülteci olmak ve yakınlarını kaybetmekten başka anlam taşımıyor.
Devletlerin giderek şirketleştiği, şirketlerin ise devletleştiği bir konjonktürde en büyük talihsizlik, bu akılsızlığın yapacağı çılgınlıkları engelleyecek bir gücün olmaması.
Türkiye ise şu ana kadar tarafsızlığını mümkün mertebe koruyabildi. Ama daha önceki yazımızda belirttiğimiz üzere, olaylar hızla Türkiye’nin bir tercih yapmak zorunda kalacağı noktaya doğru ilerliyor. Türkiye belki de bu yüzden diplomatik çözüm için bu kadar çaba sarf ediyor.
Bu Makale 26.04.2022 - 11:43:59 tarihinde eklendi.