Türkiye’nin çıtası kalitede de yükseldi
Turizmin en verimli dönemini, Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını geride bıraktık.
Bu sektördeki her kurum ve kişi gibi, gözümüz yine yabancı konuklarımızın giriş/çıkış verilerinde, yani ‘sayılarında’oldu. Sonuçlar, beklendiği gibi iyi ve yüzde 10 dolayında bir artışla yüzümüzü güldüren bir seviyedeydi. Ve daha Ağustos sonunda 21 milyon turist çıtası aşılmıştı.
Bütün bunlar gerçekten de turizm adına, Türkiye adına çok güzel haberler. Ancak, elinizdeki derginin sonraki sayfalarında okuyacağınız üzere, haberler bununla sınırlı değil. Artık, turizmde sayı yani ‘nicelik’ gibi, kalite yani ‘nitelik’ açısından da adımızı duyuruyoruz. Gerçekçi ve kapsamlı bir oylama ile verilen Avrupa Seyahat Ödülleri’nde bu yıl Türkiye çok sayıda birincilik aldı. Ödüllerin kimileri, Ölü Deniz gibi tabiatın bahşettiği zenginlikle geldi. Ancak pek çoğu turizm yatırımcısının, Türk tasarımcısı ve çalışanının çabasıyla hakkedildi.
Hepimiz farkındayız; yakın zamana kadar sadece tabiatın zenginliği ile övünürdük. Yurt dışında sadece bu çerçevede çağrı yapardık. Üstelik kendi aramızda, ‘o zenginliği pek de iyi koruyamadığımızı’ itiraf ederek. Oysa bugün, hem tabiat varlığımızı korumayı öğrendik. Bu sayede, Turizm Oscarları’nda Avrupa’nın en ünlü kıyılarını geride bırakan Ölü Deniz ile ödül aldık. Hem de butik otelden, balayı için önerilen otele kadar pek çok dalda birincilik kazandık.
Bunun anlamı, o ödüller için oy kullanan ‘uzman turistleri’ memnun etmiş olduğumuzdur. Düşünün, dünyayı gezen, her yıldızlı otel hakkında fikri olan, hiçbir ayrıntıyı gözden kaçırmayan ve dolayısıyla ‘zor beğenen’ bir kesimin oyu / onayı alındı. Kuşkusuz, onların oyları ile seçilen otellerimiz, kıyılarımız, kongre merkezlerimiz dünyanın her köşesinde portföylere girdi.
Ödül alanları ve elbette tüm turizm sektörünü bu başarıdan dolayı kutluyorum. Ve “daha nicelerine!” diyorum.
Bu Makale 19.10.2011 - 14:07:14 tarihinde eklendi.