Serdar Sağlamtunç / FCSI

Türk tipi turizm sistemi

Türk tipi turizm sistemi

Başlık bazı şeyleri çağrıştırabilirse de buradaki tartışmaya açmak istediğim konu farklıdır.

Kısa bir kronolojik değerlendirmenin ışığında ülkenin turizm geçmişine bakarsak 1993 Körfez krizi, 1999 Marmara depremi, 2008 Küresel ekonomik kriz, 2019 koronavirüs salgını, 2021 orman yangınları ve yeni 2023 Kahramanmaraş depremi bize bir şeyler anlatmalıdır. Dışımızda oluşan bu etkenler ile içeride oluşan ihmaller sosyal, ekonomik, teknolojik açılardan turizmi dramatik şekilde etkilemiş ve orta erimde daha fazla etkilemesi düşünülmektedir.

Bunun üzerine kuraklık, susuzluk, çevre etkilerini eklediğimiz zaman oldukça karmaşık bir durumla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Bu etkenleri bilimsel ve akılcı yollarla gidermek yolunu seçmezsek sektörel açıdan hayal edilen, abartılı rakamlı süslerle donatılan ama bir türlü elde edilmeyen, ham şekilde arzulanan ekonomik gelir düzeyine erişmek hayaldir.

Realist olarak eldeki kaynaklar ve yakın erimde elde edilen veriler ile farklı bir turizm kavramı kurgulamak gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda iki yoldan birisini seçmek zorunluluğu vardır. Bunlar;

1. Özgün turizm planlaması,

2. Uluslararası sistem paydaşlığı.

Özgün turizm planlaması

Küresel açıdan bakıldığında, iklim değişikliği, demografik baskı, ekonomik daralış, siyasi istikrarsızlık ve zorunlu göç nedeniyle doğal kaynaklar giderek daha fazla risk altındadır. Küreselleşmenin doğal kaynaklar, biyo-çeşitlilik ve ekosistemler üzerinde ve bunlar aracılığıyla etkilenen yerli ve komşu ülkelerin ekonomileri ve nüfuslarının refahı üzerinde ek baskı oluşturan bir durum söz konusudur. Dünya çapında yaklaşık 2,2 milyar insan hala güvenli bir şekilde yönetilen içme suyundan yoksunken, 2018'de 789 milyon insan elektriksiz kaldı ve 2019'da küresel nüfusun tahminen yüzde 25,9'u (2 milyar insan) orta veya şiddetli gıda güvensizliğinden etkilendi.

Avrupa Komisyonunun Ortak Araştırma Merkezi (JRC), UNESCO'nun Hükümetler Arası Hidroloji Programı (IHP) ile ortaklaşa 2018'de su, enerji ve gıda kısıtlamaları bağlamında “Su-Enerji-Gıda-Ekosistemler (WEFE)” Nexus projesini başlattı. Kapsam olarak proje, ekosistem hizmetlerinden ödün vermeden su, enerji ve gıda güvenliğini artırmayı hedefliyor. Bu tip dış kaynaklı projelere uyum sağlamak çoğunlukla zorluklar ortaya çıkartıyor. Bunun başat nedeni kültürel ve işi ele alıştaki farklılıklardır. Bu nasıl ortadan kaldırılabilir? Naçizane önerim ulusal boyutta temiz hava-su-gıda-enerji dörtlüsü kavramını ve uygulamalarını güçlendirmek aynı zamanda gürültü ve radyasyon ikilisini ortadan kaldıracak yöntemler geliştirmektir.

Eğer bu eyleme başlanırsa temiz dörtlü içinde turizmin çeşitliliklerinden oldukça yüksek miktar para kazandıracak bir sistem kurgusu oluşturulabilir. Türkiye gelecek on yıllarda sadece 4 temiz/2 kirli ile mücadele ederek gerekli adımları atarsa 2050 yılına kadar dünya ölçeğinde pek çok yeniliğe önderlik yapabilir. Buradaki kritik eşik bu ilerlemenin sadece ileri teknoloji değil ama onunla birlikte doğal ve sağlıklı bir genel ortamda ele alınacağının varsayılması ve çalışmaların ciddi bir proje yönetimi şeklinde ele alınacağı düşüncesidir.     

Uluslararası sistem paydaşlığı

İleri erimli planlamalar yaparken küresel olumlu olmayan bazı etkileri dikkate alarak siyasi konumlanmayı düzenlemek gerekiyor. Kuraklık, dengesiz mevsim felaketleri, düzensiz göçler, hâlihazırdaki demografik yapıyı tehdit eden koşullar, komşu memleketler ve turizmde rakip ülkelerle birleşik ve ortak projeler geliştirilmesi konusunda çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Bu konuda oldukça zayıf ve dengesiz politikalar yürüttüğümüz ortadadır ama yeni bir tanım ve dönem için buralara dikkat çekmek önemlidir. Bu ilerlemeler sağlanırsa turizm tüm gücü ile üretken bir yapıya dönüştürülebilir. Şu anda çok katmanlı ve her bölümün birbiri ile kavgalı olduğu yapı dikkat çekmektedir. Bundan kamu kadar STK’lar da nasibini almaktadır. Belki tüm yapı akılcı bir tartışma zeminine getirilip, bu birimlerin temsil yetkileri sadeleştirilerek paydaşların eşit şekilde paydaşlığı ile doğru, geçerli kararlar alabilen bir yapı oluşturarak yabancı ülke paydaşları ve karar vericilerle önce yakınlaşmak sonra ortak projeler yürütülmesi hedefi planlanabilir. Bu kurgu aslında tüm paydaşları rahatlatacak ama özellikle nitelikli ve paralı turist akışını karşılıklı sağlayabilecek bir düzleme oturtulabilir.

Turizmde her ülke aynı doğal ve tarihi zenginliklere sahip değildir. Eğer biz kendi üstün taraflarımızı bir proje haline getirerek üzerinde çok ileri ve yaratıcı eklemeler yaparak küresel pazara sunabilirsek çok farklı bir döneme girebiliriz. Bu gerçeklik ve zenginlik yüzyıllardır ayaklarımızın altında yeryüzüne çıkartılmayı bekleyen değerli elmaslar gibidir. Buradaki ustalık, o değerleri üzerine katkı yaparak tüm dünya ve farklı kültürlere sunmak yanında bütünleşmiş bir plan üzerinde çalışmaktan geçmektedir. Görüleceği gibi bilgi-deneyim-liyakat eşkenar üçgeni burada da karşımız çıkıyor. Belki de sorun geometriyi bilenlerin az olmasıdır, kim bilir.


Bu Makale 13.02.2023 - 11:28:04 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.