Savaş Daş

'Turizmde patlama' olacak derken savaş kapıya dayandı

Türkiye turizmi 2016 ve 2017 yıllarında yaşadığı krizden çıkıyor derken, hem Türkiye turizmini hem de küresel turizmi tehdit eden yeni gelişmeler yaşanıyor. Düzmece delillerle ülkeleri işgal ettikleri defalarca ortaya çıkan ABD ve müttefikleri şimdi Suriye'de yeni bir oyun kurguluyor.

ABD, İngiltere ve Fransa'nın başını çektiği koalisyon güçlerinin Irak'a büyük bir saldırı başlattığında tarih 20 Mart 2003'ü gösteriyordu. Irak'ı adeta yerle bir eden saldırıların başladığı tarihten günümüze kadar geçen sürede en iyimser tahminle bir milyon Irak yurttaşı hayatını kaybetti, milyonlarcası mülteci durumuna düştü, insanlar eşini, çocuğunu yakınını kaybetti.

2004 yılına gelindiğinde savaşın baş kahramanlarından, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'dan en az saldırının kendisi kadar korkunç bir itiraf geldi. Powell, Irak'ın 11 Eylül saldırısı ile ilgisinin olmadığını, dahası ülkede kimyasal silah bulunmadığını itiraf ediyordu. Benzer bir itiraf da dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair'den gelecekti. İstihbarat raporlarının kendilerini yanılttığını açıklayan Blair, "İstihbarat değerlendirmelerinin yanlış olduğu ortaya çıktı, müdahale sonrası ortam, düşünüldüğünden hasmane, uzun ve kanlı oldu." ifadelerini kullanan Blair, "Aldığım kararları 13 yıl boyunca beraberimde taşıdım ve ömrümün geri kalanında da böyle yapacağım. Hayatımda, olanları yeniden yaşayıp yeniden düşünmediğim bir gün olmayacak.” dedi.

Irak'tan sonra bölgede savaşlar hiç bitmedi. Irak, işgal sonrası ortaya çıkan radikal gruplarla hala savaş halinde.

Benzer bir oyunu Libya'da oynayan ABD, İngiltere ve Fransa, Kuzey Afrika'nın en müreffeh ülkesini adeta yerle bir etti. Muammer Kaddafi'ye karşı ayaklanan 'barışçıl' göstericileri korumak gerekçesiyle ülke NATO tarafından ağır bir bombardımana tutuldu. Ülkenin devlet başkanı feci şekilde linç edilerek öldürüldü. Ortada Libya diye bir ülke kalmadı. Şimdi Libya iki konu ile gündeme geliyor; biri ülkede kurulan köle pazarları, diğeri ise seçim döneminde Kaddafi'den milyonlarca dolar alan dönemin Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin bu suçtan yargılandığı dava.

Ülkelere müdahale etme, ülkelerin içindeki muhalifleri eğitme, donatma ve istihbarat sağlama konusunda korkunç bir sicili olan bu ülkeler, şimdi Suriye'ye saldırı planları yapıyor. Gerekçe ise tanıdık; kimyasal silah kullanımı.

Suriye'nin başkenti Şam yakınlarındaki Duma bölgesinde kimyasal silah kullanıldığı ve çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği iddiaları üzerine tehditler savuran ve Suriye'ye saldırı planları yapan aynı güçler, saldırının yapılıp yapılmadığı, ne tür bir gaz kullanıldığı ve yapıldıysa kimin yaptığına dair en ufak bir resmi belge ortada yokken, olayla ilgili olarak direkt Suriye devletini sorumlu tutuyor. 2003'teki 'Saddam bedelini ödeyecek' çığlıklarının yerini bu kez 'Esad bedelini ödeyecek' çığlıkları almış durumda.

Suriye'yi bombalayarak, alt yapısını, ekonomisini, insanını yerle bir ederek Suriye halkını koruduklarına inanmamızı istiyorlar. İnanmıyoruz, çünkü bu konuda sicilleri bozuk ama hepsi bu değil.

ABD'nin başını çektiği batılı devletlerin olgulardan ziyade bir siyasi programla hareket ettiği ve gerek Suriye gerekse bölge üzerinde yeni bir planı devreye soktuğu değerlendirmesi yapılıyor. Söz konusu iddia, Fransız gazeteci Richard Labévière tarafından yayımlanan bir habere dayandırılıyor.

Habere göre ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün arasında 12 Ocak 2018 tarihinde yapılan ve 17 Şubat'ta Münih Güvenlik Konferansı'nda belgesi ortaya çıkan toplantıda bölgenin paylaşımına dair yeni bir plan yapıldı. Söz konusu belgelerde, Türkiye'nin de içinde bulunduğu çok sayıda devlet ile ilgili planlar anlatılıyor. Toplantı ve yapılan plana ilişkin detaylar şu linkte okunabilir.

ABD ve müttefikleri, bölgede Türkiye'nin her durumda etkileneceği yeni planlar kuruyor. Kurulan planın, bölgeyi daha uzun yıllar sürecek bir kaosun içine iteceğine kuşku yok. Tarihte ABD-NATO müdahalesine maruz kalmış ve istikrara kavuşmuş bir tane bölge olmaması bunun en somut kanıtı.

Onlar on binlerce kilometre öteden gelip bölgeyi kendi siyasi çıkarlarına göre dizayn etmeye çalışırken, Türkiye dahil, bölge ülkeleri kendi aralarındaki sorunları diplomasi yoluyla çözmenin, bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmenin ve bölgede barışı tesis etmenin yollarını aramalı, en azından bu yönden çaba göstererek buna yanıt vermeli. Seyir füzeleri ile ülkelere 'demokrasi' getirmeye çalışan yamyamlara karşı direnç gösterilmeli. Aksi taktirde, taşlar yerinden oynadığında hiçbir ülke kendini bunun dışında tutamaz. M. Kemal Atatürk, 'yurtta sulh cihanda sulh' sözünü laf olsun diye söylemedi.

Moskova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kerim Has, geçtiğimiz günlerde TurizmGüncel'e verdiği demeçte, ''ABD/AB-Rusya gerilimi, Türkiye'yi bu iki kutup arasında bir tercihe zorlayabilir mi?'' şeklindeki soruya, bunun mümkün olduğu yanıtını vermiş ve Türkiye'nin önceliğinin  bu iki blok arasına sıkışıp kalmamak olduğunu ifade etmişti. İlgilnenler için röportajın linki.

Türkiye cephesinde ise ilk gün Bozdağ ve Kalın tarafından yapılan sert açıklamalar, sonrasında yerini daha sakin değerlendirmelere bıraktı. Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı konuşmada da tansiyonu yükseltmemesi Türkiye'nin 'şimdilik' gerilimde bir taraf olmak istemediğini gösteriyor.

Rusya ise ABD ve müttefiklerini bu tip bir saldırının olası sonuçları konusunda uyarıyor. Suriye'de ciddi bir askeri varlığı olan Rusya'nın,  üslerinin veya askerlerinin zarar görebileceği olası bir saldırıya nasıl bir yanıt vereceği bilinmiyor.

Netice itibariyle Suriye'de durumun kontrolden çıkması gibi bir tehlike var. Böyle bir durumda Türkiye bu sürecin dışında kalır mı, ya da hangi yönde tavır alır onu zaman gösterecek.





Bu Makale 11.04.2018 - 20:34:38 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Emrah Sevmiş 12.04.2018 - 01:28

    Çıkacak bir savaşın Türkiyeyi etkileyeceğini pek sanmıyorum. Öte taraftan biranönce suriyede barışın sağlanması lazım. İş çok ileri gider de bir Rusya amerika savaşı çıkarsa en akıllıca şey tarafsız kalmamız.

  • Yolun sonu 12.04.2018 - 09:00

    Artık dünya sisteminde yolun sonuna gelindi. Tek kutuplu dünyadaher şey daha güzel olacak beklentisi suya düştü. 28 yılda dünya yeniden büyük bir savaşın eşiğinde. Allah hepimizi korusun

  • Güneş Dağcı 12.04.2018 - 08:51

    Dünyada artık akıl yitimi dönemi başladı. Bundan sonrası kaos. Çünkü artık kurallar ve normlar yok. Küresel sermaye çıldırdı.

Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.