Geçtiğimiz gün elime geçen Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi WTTC'nin yeni raporu, 2035 yılına kadar 43 milyonluk küresel işgücü açığı öngörüyor; sektör, genç yetenekleri çekmek ve dijital beceri eksikliklerini gidermek için topyekûn bir seferberliğe hazırlanıyor.
Küresel Seyahat ve Turizm sektörü, COVID-19 pandemisinin yarattığı sessizliğin ardından rekor kıran bir geri dönüşe imza attı. 2024 itibarıyla dünya çapında 350 milyondan fazla istihdamı destekleyen ve küresel ekonominin onda birini oluşturan sektör, parlak bir geleceğe doğru ilerliyor. Ancak, bu büyümenin amiral gemisi olan işgücü, benzeri görülmemiş bir krizin eşiğinde.
"Seyahat ve Turizmde İşin Geleceği" başlıklı kapsamlı rapor, sektörün potansiyelini tehdit eden karmaşık zorlukları gözler önüne seriyor. Raporun en çarpıcı bulgusu ise, 2035 yılına kadar küresel olarak 43.1 milyon kişilik devasa bir işgücü açığı yaşanacağı öngörüsü. Bu rakam, talebin yüzde 16 altında bir işgücü arzına işaret ediyor.
Sektörün önümüzdeki on yıl içinde 91 milyon yeni istihdam yaratması beklenirken, 2035'e kadar küresel olarak eklenecek her üç net yeni işten birini destekleyeceği düşünüldüğünde, bu açığın ciddiyeti daha da netleşiyor.
Raporun 20 kilit ekonomiye odaklanan projeksiyonları, açığın evrensel ancak bazı bölgelerde daha yıkıcı olacağını gösteriyor. Mutlak rakamlar açısından en büyük açığın 16.9 milyon ile Çin'de, 11 milyon ile Hindistan'da ve 6.4 milyon ile Avrupa Birliği'nde yaşanması bekleniyor.
Ancak talebe kıyasla en büyük göreceli açığın, işgücü arzının talebin yüzde 29 altında kalacağı Japonya'da, yüzde 27 ile Yunanistan'da ve yüzde 26 ile Almanya'da ortaya çıkacağı öngörülüyor. Sadece konaklama ve yiyecek-içecek hizmetlerini kapsayan misafirperverlik bacağı bile tek başına 8.6 milyon çalışan açığıyla (talebin yüzde 18 altında) karşı karşıya kalacak.
İşin ironik yanı ise, bu devasa açığın en büyük dilimini (yüzde 47) oluşturan 20.1 milyonluk kısmın, "düşük vasıflı hatta vasıfsız" rollerde yoğunlaşması. Bu durum, sektörün insan etkileşimine olan temel bağımlılığını ve belirli işlerde otomasyonun sınırlı potansiyelini vurguluyor.
Türkiye, 2035’e gelindiğinde seyahat ve turizmde yaklaşık 332 bin kişilik istihdam açığıyla karşı karşıya kalacağı raporda ifade edilmiş; bu da işgücü arzının talebin yaklaşık yüzde 9 altında kalması demek. Orta beceri grubunda açık yaklaşık 89 bin kişi ve yüzde 10 seviyesinde öngörülürken, yüksek beceri grubunda tablo dengeye yakın (hafif fazla olasılığıyla) görünüyor. Bu çerçevede Türkiye’nin düşük/orta beceri tarafındaki açıkları kritik izleme alanı olurken, yüksek becerideki denge, nitelikli işgücü yatırımlarının sonuç verdiğine işaret ediyor.
Rapor için görüşülen sektör liderlerine göre, temel zorluklar iki başlıkta toplanıyor: Yetenekleri işe almak ve elde tutmak. Bu durum, sektör paydaşları arasında yapılan bir ankette de raporda doğrulanıyor; katılımcıların yüzde 52'si mevcut zorlukların en büyüğünün yetenek temini ve bağlılığı olduğunu belirtiyor.
COVID-19 sırasında yaşanan işten çıkarmalar, birçok vasıflı çalışanın sektörü "güvensiz" olarak algılayıp geri dönmemesine neden oldu. Ancak sorun bundan daha derin. Sektör, Z Kuşağı başta olmak üzere genç çalışanların beklentilerini karşılamakta zorlanıyor. Özellikle, Türkiye gibi örneklerde çok düşük ödenen maaşlar, personelin kendini geliştiremediği memurluklar bunun en belirgin kanıtı.
Geçmiş nesillere kıyasla iş-yaşam dengesine ve esnekliğe çok daha fazla öncelik veren genç yetenekler, özellikle müşteriyle yüz yüze olunan rolleri üstlenmekte isteksiz. Turizm sektörü için belli oranda elzem olan o insan teması genç kuşağa cazip gelmiyor. Sektördeki yoğun, uzun ve öngörülemeyen sürpriz vardiya düzenleri, uzaktan çalışma seçeneklerinin kısıtlı olması ve temel pozisyonlardan başlama konusundaki isteksizlik, gençleri sektörden uzaklaştırıyor.
Buna ek olarak, Çin, Japonya ve Almanya gibi yüksek gelirli ekonomilerde yaşlanan nüfus ve azalan çalışma çağındaki nüfus, mevcut yetenek havuzunu daha da daraltıyor.
Elbette konu sadece işgücü değil, ne yazık ki 'beceri' açığı da büyüyor belki de en temel sorunlardan biri de bu. Rapor, mevcut çalışanların sahip olduğu beceriler ile gelecekte ihtiyaç duyulacak beceriler arasında da tehlikeli bir uçurum olduğunu ortaya koyuyor.
En kritik ve evrensel beceri açığı "Teknolojik ve Dijital Okuryazarlık" alanında. Bu beceri, hem bugün hem de gelecekte en önemli yetkinliklerden biri olarak görülse de, yönetici, müşteriyle yüz yüze ve operasyonel roller dahil olmak üzere tüm kategorilerde çalışanların yeterliliği "yetersiz" olarak değerlendiriliyor.
Role özgü olarak ise şu eksiklikler öne çıkıyor:
Yönetici Düzeyi: Mevcut durumda en çok ihtiyaç duyulan "Kritik Düşünme ve Analitik Beceriler", mevcut yeterliliğin düşük olduğu bir alan. Gelecekte ise "Yaratıcı Düşünme" becerisine olan talep hızla artacak ancak bu alandaki yeterlilik de şu an için zayıf.
Müşteriyle Yüz Yüze Roller: Gelecekte "Liderlik ve Yönetim" becerilerinin önemi hızla artacak , ancak bu, mevcut yeterliliğin en düşük olduğu alanlardan biri.
Operasyonel Roller: Gelecekte en çok ihtiyaç duyulacak becerilerden biri "Yaşam Boyu Öğrenme" olacak , ancak bu beceri de mevcut yeterliliğin en düşük olduğu alanlar arasında yer alıyor.
Teknolojik gelişmeler ve özellikle yapay zekâ (YZ), bir iş tehdidinden ziyade benim de sık sık ifade ettiğim üzere doğru kullanıldığı taktirde verimliliği artıracak bir araç olarak görülüyor. Sektör liderleri, YZ'nin çalışanları "monoton ve zaman alıcı görevlerden" kurtararak daha üretken olmalarını sağlayacağına inanıyor.
Açıkçası YZ işimizi elimizden almayacak, ancak onu nasıl uygulayacağını anlayan kişi üstünlüğü ele geçirecek. Bu yaklaşımın somut örnekleri de mevcut. Bazı kurumlar, çalışanların politika, yan haklar ve izinler hakkındaki sorularını anında yanıtlayan bir "YZ Sanal Asistanı" kullanıyor. Bu sistem, hem çalışanların hem de İK ekibinin değerli zamanını stratejik girişimlere odaklamak için serbest bırakıyor. Benzer şekilde, tüm içeriği anında Fransızca ve İngilizceye çevirmek için YZ kullanarak çevirmenlerinin düzenleme gibi daha katma değerli alanlara odaklanmasını sağlıyor.
Bu karmaşık krizin "çok yönlü stratejik bir yaklaşım" gerektirdiği ve çözümün yalnızca işletmelerde değil, hükümetler, eğitim kurumları ve özel sektörün ortak çabasında yattığı açık.
1.Sektörün İmajını Düzeltmek ve Yeteneği Elde Tutmak: Sektör, gençleri çekmek için "olumsuz algılarla mücadele etmeli". Kariyer fuarları ve başarılı profesyonellerin "elçi" olarak kullanılması gerekiyor. Yeteneği elde tutmak için ise net kariyer ilerleme yolları sunulmalı. Öncü rehberler veya turizmciler sektörü gelmekte olanlara beğendirebilmeli ama bunu yaparken de kendileri sürekli gelişmeli ve güncel olmalı.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesi de kritik öneme sahip. Rapordaki analizler, bazı firmaların tüm çalışanlarına ulusal ölçütlerin üzerinde maaş politikalarıyla fark yaratmayı hedeflediğini, diğerlerinin ise yenilikçi programlarla birden fazla sorumluluğu tek bir rolde birleştirerek esnekliği artırdığını gösteriyor.
2.Hükümetlerin Rolü: Engelleri kaldırmak işletmelerin ulusal işgücünden pozisyonları dolduramadığı ülkelerde, politika yapıcıların devreye girmesi gerekiyor. Yüksek talep gören roller için vize kısıtlamalarının basitleştirilmesi ve hafifletilmesi ve göç prosedürlerinin kolaylaştırılması gerekiyor.
3.Eğitimde Devrim: Eğitim, acil müdahale gerektiren en kritik alan. Şirketler ve eğitim sağlayıcıları arasında sağlam bir ortaklık kurulması zorunlu hâle geliyor. Müfredatlar, yapay zeka, dijital okuryazarlık, sürdürülebilirlik ve veri analitiği gibi çağdaş konuları kapsayacak şekilde yeniden tasarlanmalı. Teorik bilgi ile uygulamalı beceriler arasındaki boşluğun kapatılması ise şart.
Sonuç olarak, seyahat ve turizm sektörü bir dönüm noktasında. Küresel istihdamın motoru olma potansiyelini gerçekleştirmek ile kronik bir yetenek kıtlığı içinde boğulmak arasındaki seçim, bugünün paydaşlarının atacağı adımlara bağlı. Dirençli, geleceğe hazır bir Seyahat ve Turizm işgücü inşa etmek için hükümet, akademi ve işletmeler arasında sürekli ve işbirlikçi çabalar, artık bir seçenek değil, bir zorunluluk haline gelmeli.
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri