Sevgili hocam, bu güzel yazınız için sizi canı gönülden kutlar, yazınızın her kelimesine katıldığımı büyük bir zevk ve heyecanla belirtmek isterim. Sağlik, mutluluk ve başarılar diler, saygılarımı sunarım.
Yazılarımı okuyanlar orman mühendisi olduğumu bileceklerdir. Uzmanlık alanım, orman yangınları ekolojisi
Orman yangınları konusunda araştırmalar yapmış, raporlar hazırlamış bir akademisyenim. Turizm konusuyla ilişkim ise 1970 yılı sonlarından 2000 yılı ortalarına kadar profesyonel turist rehberliği yapıyor olmam ve 1994 yılından günümüze Akdeniz Üniversitesi Turizm Fakültesinde çeşitli dersler vermekte olmamdan kaynaklanıyor. Ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılarda sunulmuş yaklaşık 10 kadar bildirinin dışında, turizm alanında akademik bir çalışmam yok.
Ormancılık alanında istatistik veriler 80 yılı aşkın bir süreden beri, Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından tutuluyor. Ülkemizde 1857 yılından beri, bugün sayıları onun üzerindeki orman fakültesinde orman mühendisliği eğitimi veriliyor. Orman mühendisliği eğitiminden daha sonra başlamış olsa da ülkemizde orman fakültelerinden çok daha fazla sayıda turizm fakültesi olduğunu tahmin ediyorum. Tıpkı turizm gibi, ormancılık da ülkemizin önemli sektörlerden biri olarak kabul edilebilir. İlginç olan her iki sektörün de krizlerle boğuşmak zorunda oluşu. Ormancılıkta başat kriz “yangın”, turizmde “terör” olarak adlandırılıyor. Ortak nokta; her ikisinin de insan kaynaklı olması.
Bizim ormancılık uygulamalarımızın temel felsefesi insanlarımızın ormanlarımız üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek olarak özetlenebilir. Bulduğumuz çözümler insanları ormanlardan olabildiğince uzak tutmaya dayalı çözümlerdir. Bu ister istemez İnsanlarımız ile ormanlarımız arasındaki ilişkiyi çatışmaya, sevgisizliğe, istemeyerek de olsa düşmanlığa zorlamaktadır. Yüreğimizi yakan orman yangınlarının ardındaki en temel sorun budur. Çözüm, büyük ölçüde ormanlarımızın insanlarımız üzerindeki olumlu etkilerini en yüksek noktaya çıkaracak, insan ile orman arasındaki ilişkiyi sevgi temeline oturtacak anlayıştır. Bu kadar basit. Benzer bir yaklaşımın Türk turizmi için de söz konusu olduğunu düşünüyorum. Başlangıcında olduğu gibi günümüzde de turizmin insanlarımız üzerindeki olumlu etkilerini en üst seviyeye çıkarmaktan çok insanımızın turizm üzerindeki olumsuz etkilerine yoğunlaşan bir anlayışa sahibiz. İlk bakışta çarpıcı bulabileceğiniz bu konu üzerinde düşünmenizi, etrafınıza bu gözle bakmanızı tavsiye ederim. Kıyı alanlarımızın büyük bölümünü kaplayan, çok kısa süre kullandığımız ikinci konut yığınları ile bu olgu arasında ilişki kurmaya çalışmak ufuk açıcı olabilir.
Bana göre orman yangınları ile turizm arasında kurulabilecek en ilginç konulardan biri tutulan istatistikler ve bunların yorumlanmalarıdır. Geçenlerde katıldığım bir toplantıda konuşmacı turist sayıları üzerinden yaptığı açıklamalarda ne nedenli başarılı olduğumuzu, İspanya’yı bile geride bıraktığımızı iddia ediyordu. Benzer açıklamalar OGM yetkileri tarafından da sıklıkla yapılmaktadır. Yangın sayıları ve yanan alan büyüklüklerine ilişkin veriler kullanılarak ne denli başarılı olduğumuz, hatta Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) bile geride bıraktığımızdan. Her iki durumda da verilerin kullanım biçimi buna izin verebilir. Ama gerçeği ne ölçüde yansıttıkları tartışmalıdır. Bilim, gerçeğe yaklaşma konusunda sürekli kuşku duyar, yeni ve farklı açıklamaların peşinde koşar, koşmalıdır. Çok basit bir örnek; ABD’nin yangın söndürme stratejisi ile Türkiye’ninki çok farklıdır. ABD orman yangınlarını, yararlı yönlerini de dikkate alarak yönetirken Türkiye, ne pahasına olursa olsun, agresif yangın söndürme odaklı bir strateji uygular. Türkiye’nin ortalama birim alan söndürme maliyeti ABD’ninkinin 3 katından fazladır. 2003 yılının 850 dolar olan Türkiye’nin turist başına ortalama geliri 2018 yılında 650 dolara düşerken, İspanya’da bu değerin 1000 doların üzerinde olması benzer bir durumdur. Ülkemizi ziyaret eden turistlerin pek çoğu otellerinin dışına çıkıp mal ve hizmet tüketimiyle katma değer yaratmaz iken, İspanya’yı ziyaret edenlerde durumun nasıl olduğunu merak edip karşılaştırmadan sağlıklı sonuçlara ulaşılamaz diye düşünüyorum. Hep merak etmişimdir; İtalya sadece turistlere (yerli ya da yabancı ayırımı yapmadan) sattığı dondurmadan, ipek kravattan ne büyüklükte bir katma değer elde ediyordur? Bunu bizim Maraş dondurması ile karşılaştırabilir miyiz?
OGM yıllardır yayınladığı istatistiklerde yangın nedenleri olarak benzer rakamları yayınlamaktadır. Yangınların yarıya yakınının nedeni bile bilinmemektedir. Çarpıcı olan yıllardan beri bu oranın daha iyi anlaşılmasına, daha gerçekçi önerilerin geliştirilmesine yardım edebilecek onlarca alt başlık konusunda hemen hiçbir çalışmanın yapılmıyor, yapılmasının düşünülmüyor olmasıdır.
Turizm başlamadan birer marka olan Türk kahvesini, Türk hamamını nasıl unutturduk, dünyanın en ilginç ve farklı coğrafyasını nasıl oldu da düşük gelirli turistlerin uğrak noktasına dönüştürdük gibi sorular sorup gerçekçi yanıtlar bulmadan başarıdan söz edilemez.
Son benzetme:
Bu günlerde Manavgat’ta 20 yıl sonra, sahip olacağımız onlarca helikopter ve uçağa karşın alev alev yanacak binlerce hektarlık ağaçlandırma alanları yaratmakla meşgulüz. O günlerde konaklama tesislerimize milyonlarca turist geldiğini ancak kişi başı gelirlerimizin taban yaptığını konuşuyor olmamız da kuvvetle mümkündür.
En büyük kriz, krizlerin nedenlerini didik didik araştırmamak, sorgulamamaktır.
Orman ya da turizm fark etmez
Sevgili hocam, bu güzel yazınız için sizi canı gönülden kutlar, yazınızın her kelimesine katıldığımı büyük bir zevk ve heyecanla belirtmek isterim. Sağlik, mutluluk ve başarılar diler, saygılarımı sunarım.
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri