Serdar Sağlamtunç / FCSI

Depreme karşı ne yapmalıyız?

Depremi öcü olarak göstermek yerine akıllı öneri ve çözüm yollarını ortaya koymak gerekmez mi? Bunu yapmak için kamunun pek çok kuruluşu olmasına rağmen sadece politikacıların söz alması ve hiçbir değer taşımayan sözlerle işi geçiştirmeleri doğrusu ibretle izlenmektedir.

Geçen yazımda ele aldığım deprem olgusu üzerine konuyla ilgili ilgisiz birçok kişinin, yazar sıfatı olsa da, tabi ki araştırmadan ve bilgi edinmeden değişik pek çok görüşlerini medyada izlemişsinizdir. Görüş belirtmek bir yere kadar çözümün bir parçası sayılabilir çünkü en azından insan kendi kafası içinde olayı evirip çevirerek bazı sonuçlara ulaşmaya çalışır. Ancak teknik bir konuda o kadar fazla farklı görüş bildirmek ve çoğu kez ahkâm kesmek biraz bize özgü bir davranış olsa gerek. Çünkü ne yazık ki bilgi sahibi olmadan fikirlerle durumu idare etmek gibi önlenemez bir davranışımız artık içimize işlemiş. Sanki her yazarın deprem ile ilgili bir şeyler yazması gerekiyormuş gibi yüzlerce yazı arasından ele alınabilecek sadece birkaç tane yazı olduğunu tarafsız bir irdeleme ile görmek olasıdır.
 
Depremi öcü olarak göstermek yerine akıllı öneri ve çözüm yollarını ortaya koymak gerekmez mi? Bunu yapmak için kamunun pek çok kuruluşu olmasına rağmen sadece politikacıların söz alması ve hiçbir değer taşımayan sözlerle işi geçiştirmeleri doğrusu ibretle izlenmektedir. Bunun en basit nedeninin bilgisizlik değilse saygısızlık olarak ele alınması gerektiği ortadadır. Konuyla ilgili yapılması gerekenleri ele alarak belki de bu işe yaramayan politikaların değişmesine öncülük etmek adına birkaç yapı taşı yerleştirmek arzusundayım. Çünkü doğal davranış şeklimiz haline getiridğimiz eleştirilerle ve çözümsüzlük içinde suçlamalardan öteye gitmiyor ve sonuçta en fazla şikâyet edenler iktidar hırsıyla hiçbir şey yapmadan yollarına devam ederek sonsuza kadar hükümran olabileceklerini zannediyorlar.  
 
Deprem için alınacak ilk ve önemli tedbirleri sıralayalım:
 
Bina inşa standartlarının oluşturulması: 
 
Bu o kadar kolay bir önlem ki, zaten mühendislik okullarında tüm teknik detaylar okutuluyor. Bu maddelerin uygulamaya konacak şekilde elden geçirilmesi ve uygulama için tam donanımlı hale getirilmesi gerekiyor. Yıllardır konuşulan ancak devreye alınmayan yapı standartları oluşturularak kullanılır hale getirilmelidir. Bu belgeler kullanılabilir ve uygulanabilir bir içerikte olmalı ve imalat sırasında referans alınacak kılavuz niteliğinde oluşturulmalıdır. Böylece imalatçı ve kullanıcı bir şekilde ürün ve imalat usullerini karşılıklı olarak iyileştirme çabası içinde olacaktır. Bu ise inşaat sektöründe büyük bir açığı kapatacak özelliktedir. İşin projelendirme, olabilirlik çalışması, yerleşim planlaması, teknik şartnamelerin hazırlanması, ihale yönetimi, proje yönetimi, imalat denetlemesi gibi asıl önemli unsurlarının yetkin ve sorumlu kişi ve firmalar tarafından yapılmasının önü açılmalıdır. Her binanın sorumlusu olacak mimarlar ve her disiplinden mühendislerin artık yapı projelendirmesi ve inşaat işlerinde görev almalarının yönteminin uygulanması gereklidir.  
 
Malzeme detayları: 

İnşaat için kullanılacak malzemelerin seçilmesi ve uygulanması sırasında bağımsız kurumlar oluşturularak denetim ve kontrol mekanizması kurulması. Yapı denetimi adı verilen ve ölü doğan sistemin yenilenmesi için bu firmaların yeteri kadar donanımlı ve bağımsız danışmanlar tarafından yönetilmesi gereklidir. Burada kritik nokta hangi malzemenin o proje için en uygun olduğunun kolaylıkla belirlenmesidir. Bu işlem ancak bağımsız teknik kişiler tarafından yerine getirilebilir. Belki kara mizah olarak verilmesi gereken örnek sigara bıraktırma kampanyasıyla karbon ayak izinin çok kritik değerlere ulaşmasıdır. Her işletme adeta dış ortamı ısıtmak için sobaları kurdurarak çevreye en büyük kötülüğü yapmaktadır. Eğer bu tedbir bir bağımsız teknik kişi tarafından projelendirilse sonuç böyle olmayacaktı. Çünkü farklı bir dizi çözüm varken en zararlısı seçtirilmiştir. Benzer bir uygulama özellikle kamu binalarında klima kullanımında ortaya çıkmıştır. Mantar gibi binaların cephelerinde oluşan dış üniteler hem görsel açıdan çirkin ancak elektrik alt yapısını zorlayacak ve daha önemlisi verimlilik bakımından oldukça düşük bir seçim olmuştur. Bunun çözümü de oldukça basittir. Bu iki örnekte yaşanan kayıplar %30 mertebesindedir ve birilerinin dikkatini çekmelidir. 
 
Mimari detaylar: 

Binaların mutlaka mimarlar tarafından projelendirilmesi ve her türlü ısı kaybı, mahal alan kullanım faktörleri gibi binanın yapımında önemli bir yer tutan noktaların ihmal edilmemesidir. Kullanım alanlarının büyüklükleri, fonksiyonları, binanın diğer bölümleriyle ilişkilerinin proje aşamasında çözülmüş olması gereklidir. Eğer bu yapılmazsa bir projenin eklentileri ve gittikçe amorf hale getirilmesiyle farklı kopyalar ortaya çıkmakta sonuçta etrafınıza baktığınızda görsel açıdan oldukça sorunlu binalar oluşmaktadır. Bunun en kötü etkisi, insanların göz alışkanlığı ile bu binaların artması olgusuna farkında olmadan katkı yapmalarıdır. Benzer şekilde, örneğin, binaların balkonlarının mutlaka proje kapsamında ve yönlendirici planlamayla elden geçirilmesi gereklidir. Abartılı örneklerini artarak gördüğümüz bina etrafında çepeçevre balkonların bir müddet sonra kapatılarak estetik bakımından son derece rahatsız edici görüntülerin önüne geçilmelidir.   
 
Kontrol mekanizması: 

Bağımsız danışman firmaların tüm dünya örneklerinde olduğu gibi ödemelerini yükleniciden değil ancak yatırımcıdan almasını temin etmek gereklidir. Bugün yapı denetim sistemi oldukça çarpık ve işi yapandan ödemeyi alan sistematiği ile en olmaması gereken bir düzen içinde dönmektedir. Sonuçta denetim sınırları alınacak hak edişlerle aynı paralelde kalarak çıkar çatışması yaratmaktadır. Bir diğer detay ise ödenek miktarı ile ilgilidir. Yapılacak işin ederi yerine düşük bedel ile denetim yükleniciye bağımlı hale getirilmiştir. Yapılması gereken yapı denetiminin bağımsız kişi veya firmalar tarafından yetki ve sorumluluk alanları kesin hatlarla belirtilmiş şekilde tekrar ele alınması ve hata yapanın sigorta kapsamında ceza görmesini takiben bu işi bir daha uygulamaması şeklinde bir düzenlemeye geçilmesidir. İleri ülkelerde yapı denetimi bu tarzda yapılmaktadır.  
 
Mesleki sorumluluk sigortası: 

Bağımsız danışman firmalar yaptıkları iş için sigorta kapsamında olarak prim ödemeli ve hata yapmaları durumunda bu sigortadan zararın karşılanması gerekmektedir. Tasarım, uygulama ve denetim safhalarında yatırımcının sigorta kapsamında olması önemlidir. Bu sistemde olası bir yanlıştan dolayı firmanın primleri ödemesi büyük bir baskı oluşturacak ve işini iyi yapan firmalar ayakta kalarak piyasada kalite faktörü öne çıkacaktır. İlginçtir, sigorta sistemi çok farklı şekillerde artmasına rağmen insan yaşamıyla doğrudan bağlantılı bu konu ihmal edilmektedir. İşin temeline bakılırsa önce dayanımlı binaların oluşturulması sonradan bina sigortası ve DASK uygulamasının gelmesi gereklidir. Ancak yine garip bir alışkanlık olarak devlet DASK için baskı yapmakta ancak yapıyı oluşum sırasında sigorta kapsamına almayı düşünmemektedir. 
 
İhale sistemi: 

İhale sistemi şeffaf hale getirilmelidir. En fazla puan alan firmanın yüklenici olacağı şekilde tekrar ele alınarak düzenlenmelidir. Bu konuda mühendislik ve mimarlık odaları yıllardır seslerini duyurmak istemekte ancak son dönemde adeta meslek odalarını felç edecek düzenlemeler getirilmeye çalışılmaktadır. Bunun yerine odaların mesleki faaliyetleri düzenleyen, izleyen ve geliştiren işlevini tekrar devreye almak gereklidir. Eski deneyimlerden ders çıkartarak düzenlemeler çok kolaylıkla yapılabilir. Böylece şikâyet konusu olan odaların politize olduğu söylemi de ortadan kalkarak mesleki ağırlık önem kazanacaktır. Bir diğer önemli nokta, ihale kurallarını düzenleyen FIDIC normlarını uygulamak kısa sürede dönüşüm için iyi bir başlangıç olabilir. Bu kurallar içinde firmaların yapısı, mühendis sayısı, deneyimleri, referansları, mali durumu, çevre uyum belgeleri teknik puan olarak değer almaktadır. Bunun ağırlığı, projenin tipine göre  %70-80 arası değişebilir. Fiyat ise %20-30 arasında değişir. Dolayısıyla firma kuvvetli ise fiyatı bir anlam kazanmaktadır. Mevcut sistemdeki gibi dip rakamı en düşük olan teklif muteber kabul edilmez. 
 
İşgücü planlama ve eğitim: 

İnşaat sektöründe “usta” eğitimine önem verilmeli ve belgesiz çalışmanın tamamen önlenmesi için yıllara dağılan bir planlama yapmak elzemdir. Belgesi olan ve hata yapan çalışanın sektörde para kazanmaya devam etmesinin önüne geçecek yasal düzenlemelerin uygulamaya konması oldukça basit bir çalışmadır. Burada eğitimin kapsam ve kalitesinin ölçülebilir kıstaslara oturtulması çok önemlidir. AB fonlarını kullanan yabancı firmalar bu konuda çalışmalar yapmaktadır ancak elde edilen sonuçlar tatminden uzaktır. Demografik farklılıklar burada önem arz etmektedir. Yabancı bir ülkenin formatının bize uymayacağı çok normaldir. Son on yıllarda önemi ortadan kaldırılan teknik okulların günün dinamiklerine uygun olarak tekrar düzenlenmesi ve canlandırılması gereklidir. İnşaat sektörü mühendis değil ancak işini iyi yapan deneyimli usta ve kalfalara gereksinim göstermektedir.
 
Yüklenici vasfı ve standartlar: 

Yüklenici olma derecelendirmesi oldukça şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır. Bugün hepimizin bildiği olgu, inşaat sektöründeki kazanç oranının ölçülemez olduğudur. Zaten inşaat kalitesindeki bozukluk bu oranlar ters orantılıdır. Yapılan işler ne kadar kalitesiz olursa elde edilecek kazanım o kadar büyük olmaktadır. Bu vesile ile şirket karlılık ve personel kalıcı değerlerini ölçen bir yapının da uygulamaya konması sorunu kökünden çözecek bir gelecek vaat etmektedir. Sadece bir kamu ihalesi ile firmanın elde ettiği taşınır ve taşınmazların listelenmesi olayı çıplak olarak ortaya koyacaktır. Bunun vergi ayağı kadar firmaların yapılarını güçlendirmeye yönelik tedbirleri de kolaylıkla beraberinde getireceğini görmek gerekiyor. İşte çeşitli nedenlerle yanlış telaffuz edilen “kazan kazan” formülü bu durumlar için geçerlidir. Çünkü hem devlet hem de firma kazançlı olacaktır. Burada yine son yılların öldürücü virüsü olan “taşeron” uygulamasının ortadan kaldırılması gereklidir. İşi alan ile işi yapanın yetkinlik, verimlilik ve nitelik değerleri doğrudan kaliteye etki edeceği için artık yıkılmayan evler yapmak olanağı elde edilecektir.  
 
Yaşanan olaylardan ders almayan kişi ve toplumlar aynı sorunları şiddeti artarak tekrar karşılarında bulurlar. 
 
 

Bu Makale 07.11.2011 - 20:26:17 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Faruk korkmaz 23.07.2012 - 10:23

    HİÇ BİR MİMAR VEYA MÜHENDİS depremin çözümünü bulamaz sizin yazdıklarınıza da cevap veremez, Biz firma olarak, 9yılda çözüm bulduk, yinede anlatamadık,15 şiddetine dayanıklı ev yaptık, diye her kes bize düşman oldu. adamın birini ölmüş diye morga atmışlar, nasılsa dirilmiş, camlara vurmuş ölmedim diye BEKÇİ YAT KARDEŞİM sen doktordan iyimi biliyosun. Demiş benim patentli buluşumun incelenmesinden bile korkuyorlar. sonunda benim sistemimi kabul edeceklerinide biliyorum. DEPANEV çadıra muhtaç etmeyen bir sistemle yapılmaktadır. saygılarımla.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.