Zekeriya Şen

“Bu tür değerlerimize sahip çıkmamız çok önemli”

“Bu tür değerlerimize sahip çıkmamız çok önemli”
Şehrin göbeğindesiniz, her taraf bir hengâme içerisinde, her yönden kargaşa akıyor. Biz ise bu karmaşanın yüreğinde olup, bir o kadar da izoleyiz. Bir zaman makinasına binmişiz ve Kalkolitik Dönem sonu, İlk Tunç Çağı başına yani, MÖ 3500-3000 dönemine ışınlanmışız adeta. Etraf sakin, görevliler emek başında, ince ince toprağı ayrıştırıyorlar, pirinç ayıklar gibi. Tarihi, sertleşmiş çamurlu toprak içerisinden sulayarak tane tane çıkartıyorlar. İnsanın nefesi kesiliyor, şehrin tam göbeğinde, muhteşem demekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz.

Burası Beşiktaş yeraltı treni istasyonu sahası ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından sürdürülen arkeolojik kazı alanı. İlk başta endişeleniyoruz, ne olacak burası. Sonra Mehmet Ali Polat, yanımızda yere uzanmış bir hanım arkeoloğun çamura su serpmesi gibi içimizi ferahlatıyor. Hiçbir şey olmayacak. Kazılara devam ve yeraltı treni çalışmasının bitmesiyle birlikte halka sergilenecek bir mekân olacak. Aklıma hemen Atina metrosu geliyor, ne büyülenmiştim, demek ki bizim de böylesi bir istasyonumuz olacak. Elbette zaman ne gösterir onu bilemeyiz ama yok etme, üstünü kapatma gibi kelimelerden oluşmayan cümleler duymak iç rahatlatıcı.

1

Deniz seviyesinde, zaman zaman deniz seviyesi altında olduğumuz bir kazı alanındayız. Beşiktaş’ın göbeğinde, gözlerden, meraklılardan ırak. Tahminimden çok daha önemli bir alanda olduğumu Mehmet Ali Polat konuştukça algılıyorum. Belki de dünya göç tarihine damga vuracak bir kazı alanı içerisindeyiz. Tutucu arkeologları sarsacak bir keşfin üzerinde tarihi soluyoruz, kendi bilgimiz ile yorumlamaya çalışıyoruz. İnsanlığın göç tarihçesine yeni bir bölüm açacak niteliklere sahip olan bu alan, ilk kazılmaya başlandığında 1910 yılında yapılmış tramvay hattı ve depolarına ait kalıntılar arkeologları karşılamış, daha sonraki katmer ise geç Osmanlı dönemi olmuş. Biraz daha alta inince orta ve geç Bizans dönemi kalıntılarına rastlanmış. Bu katmerden hemen sonra ise İstanbul’un pek çok yerinde karşımıza çıkan, Boğaz hattı için çok önemli olan, Helenistik ve Roma dönemine ait küçük buluntular ortaya çıkarılmış. Ancak şu andaki katmer en değerlisi,  yaklaşık 6000 yıllık olduğu düşünülen kalıntılar. Tarih öncesine katmer katmer pastalanmış bir yolculuk…

7

Genellikle yuvarlak-eliptik planlı, etrafı taşlarla çevrili, kendi içlerinde boyutları farklılık gösteren en az 40 adet kurgan tespit edilmiş. Kurgan ne diye sorarsanız, hızlıca şöyle açıklayayım.  Kurgan, Doğu Avrupa'da ve Orta Asya'da yığma tepe olarak ve höyük şeklinde olan, çoğu zaman tahtadan meydana gelmiş mezarları koymak amacıyla kullanımı sağlanan bir gömme yeri olarak açıklanıyor. İşte bu kazı alanında Türkiye'de bulunmuş en eski kurgan tipi mezarları keşfedilmiş. İlk Tunç Çağına ait olanların hepsi 'kremasyon' yani yakılarak gömüldüğü için, kemikler ısındığından dolayı patlıyor ve bunun sonucu olarak çatlamış ve ufalanmış durumda. Bunların hepsine birebir şahit oluyorsunuz. Adeta zaman donmuş gibi. Yakılmaktan dolayı parçalanmış kemikler ya dört taş ile çevreli bir alan içerisine süpürülerek sıkıştırılmış ya da çömlekler içerisinde toparlanmış ve gömülmüş. Bunlar olabildiğince en dokunulmamış şekilde arkeologlar tarafından ortaya çıkartılmış durumda. Adım başı bunlara şahit olabiliyorsunuz. Oldukça heyecan verici!

3

Bazı kurganlar inovasyon dediğimiz yani doğrudan gömü olan mezarlar olarak raporlanmış. Çoğu kurgan, yanık ahşap kalıntıları ve toprağa renk vermiş kızıllıktan dolayı orada yapılan yakımı yansıtıyor. Bazıları ile başka bir alanda yakılıp bir çömlek ile bu kazı alanındaki kurganlara taşınmış. Ancak şu bir gerçek ki bu eserler sayesinde göç tarihçesi tamamıyla değişecek. Burada yerinde yakılıp gömülen mezarlar da literatür için ilk örneklermiş. Bana gösterilenler arasında çok önemli bir örnek daha gördüm o da, ceset yakılmadan önce cenin pozisyonunda ağaçların üzerine yatırılmış, üzerine ağaç serilmiş ve bu şekilde yakılmış. Bu da kendi içerisinde bir ilk örnekmiş.

4

Kurganlar için kullanılan taşlar niteliksiz olup, zamanında var olan Ihlamur, Beşiktaş ve Hasan Paşa derelerinin yataklarından taşındığı tahmin ediliyor. Kullanım maksatları tamamıyla kurganların şekil ve sınırlarını belirlemek için. Hatta denize doğru bir eğim söz konusu olduğundan dolayı da destek görevi gördükleri de söyleniyor.

5

Burada çok değerli bir tarihsel açılım olduğu aşikâr ve bulunan her şey ile birlikte yeraltı treni devreye girdiğinde, istasyonun üst kısmında sergilenecek olması İstanbul için bir ilk olacak. Bu tür değerlerimize sahip çıkmamız çok önemli. Benzer bir kültürel varlık Haydarpaşa Garı ve altında ortaya çıktı ama artık o bir başka yazının konusu...

6


6


8


Bu Makale 01.12.2021 - 13:51:03 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.