Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Ankara’dan başlayan ve yaklaşık 300 km süren keyifli bir yolculuğun sonuna yaklaşmak üzereyiz.
Önümüze çıkan son virajı da geçip seyir terası diyebileceğimiz bir tepeye vardığımızda, kartpostallık bir manzarayla karşılaşıyoruz; turkuvaz renkli engin bir deniz ve ona doğru kavuşmak istercesine uzanan dik yamaçlı bir yarımada… Yarımadanın, kollarıyla sarmalamış havası veren iki adayla birleşme görüntüsü ve bunu sağlayan zarif tarihî köprüler… Dalgaların çılgın danslarına eşlik eden gökyüzündeki bulutlar ve martıların çığlıkları… Denizle gökyüzünün kavuşma mutluluğunu simgelercesine görsel bir güzellik sunan ufuk çizgisi… Kırmızı kiremitli çatılarıyla, öbek öbek kümelenmiş, pencerelerinde nice yaşanmışlıkların izleriyle donanmış duygu yüklü, beyaz badanalı evler ve etrafını saran yemyeşil bir örtü…
Bu muhteşem manzaranın etkisiyle bir an gözlerimi kapatıyorum ve tarihin tozlu sayfalarından yansıyan bir sahne canlanıyor gözümde; Atının üstünde dimdik durup gözlerini hiç kırpmadan önünde uzanan engin denizi hayran hayran seyreden cihan padişahı yanında duran lalasına dönerek: “Lala, lala çeşm-i cihan bura mı ola? diye sesleniyor.
Gözlerimi açıyorum ve bu seyahatimde bana eşlik eden yanımdaki eşime bakıp İstanbul’un fatihi, çağ açıp çağ kapatan Osmanlı Padişahı Fatih’in Amasra’yı gördüğü an, dünyanın gözü, gözbebeği olarak nitelendirdiği bu rivayeti anlatıyorum. “Haksız mıymış Fatih?” diye soruyorum. Hayranlığını gizleyemeden dudaklarının arasından sadece tek bir kelime çıkıyor; “İnanılmaz!..” Evet, mavi ile yeşilin buluştuğu Karadeniz’in bu şirin sahil kasabasını tepeden seyredip de Fatih’in duygularıyla aynı duyguları taşımamak ne mümkün?
Amasra, Bartın’ın şirin mi şirin bir ilçesi… İstanbul’a 460 km Ankara’ya ise 308 km mesafede… Özellikle Ankara ve İstanbul’da oturanlar için tam bir hafta sonu kaçamağı adresi olan bu güzel sahil kasabasını gelin birlikte yakından tanıyalım. / biraz yakından tanımaya ne dersiniz? Araştırmalara göre, tarihi M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanan Amasra’nın, Helenistik dönem başta olmak üzere, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlılar gibi birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Bu büyüleyici güzelliğini mitolojik öyküsünden mi alıyor bilemem ama gördüğümde emin olduğum bir şey var ki, o da Tanrı’nın bu topraklara daha cömert davrandığı…
Efsane bu ya; Susam ve nergis çiçeklerine âşık Neleus, şehir kuracak bir yer arar. Karadeniz’i dağ, dere, tepe karış karış dolaşır da bir türlü bir yer bulamaz. Bunun üzerine Baş Tanrı Zeus’a müracaat eder. Zeus, genç bir kızın toprağı su ile karıştırdığı bir yere rastladığında, işte orasının şehir kurabileceği yer olabileceğini söyler. Neleus tekrar aramaya devam eder. Ararken Tanrı Eros ve yanında, kumlardan tepecikler yapıp oyuncak yüzdürmeye çalışan küçük bir kız çocuğu ile karşılaşır. Neleus da oyuna karışır. Âşık olduğu çiçekleri onlara sorar. İkisi de Boztepe’yi gösterirler. Neleus gösterilen tepeye gider ve etrafının nergis ve susamlarla dolu olduğunu görür. Buranın aradığı yer olduğuna ve şehri burada kurması gerektiğine karar verir. Adını da “susam diyarı” anlamında Sesamos koyar. Antik Çağ’da bu adla anılan şehir sonrasında Amastris, Cenevizliler döneminde Samastro ve nihayet Osmanlılar döneminde Amasra olarak anılır.
Günümüzde turistik amaçlı seyahatlerde ilk akla gelen yerlerden biri olma özelliği ile yoğun ziyaretçi akınına uğrayan ilçe, ülkemizin önemli turistik çekim merkezlerinden biridir. Bu özellikleri ile dikkatleri üzerinde toplayan Karadeniz’in bu şirin köşesi, 1942 yılında ülkemizin ilk turizm kasabası olarak ilan edilmek suretiyle taçlandırılırken, elbette ki bunun haklı gururunu da yaşıyor.
Tarih boyunca liman kenti özelliğini de taşıyan kasabanın dar sokaklarına dalıyoruz… Tarih mi kokuyor sokaklar yoksa biz mi zaman tünelindeyiz, doğrusu bilemiyorum?
Gezimizde ilk önce, Bizanslılar döneminde yapılan, Cenevizliler ve Osmanlılar döneminde değişiklik ve onarım gören Amasra Kalesi’ne yöneliyoruz. İki ana kütleden oluşan kalenin bir bölümü Boztepe’de Sormagir, diğer bölüm ise yarımadada (Amasra) Zindan Kalesi olarak adlandırılmakta.
Kale içinde kiliseden çevrilme Fatih Cami uğrak yerlerimizden biri. Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı fethinden sonra kiliseden çevrilmek suretiyle yapılmış olan cami, ilerleyen yıllarda yıkılma tehlikesi dikkate alınarak çeşitli değişiklikler yapılmak suretiyle restore edilmiş. Camide bir gelenek hâlâ devam ettirilmeye çalışılmaktadır ki, o da; her cuma ve bayram namazlarında hutbenin kılıç çekilerek okunması geleneği. İç kalede yer alan ve tarihte Cenova ailesi tarafından saray (şato) olarak kullanılan bina bir Orta Çağ simgesi olarak dikkat çekiyor.
Amasra’ya yaklaşık 4 km mesafede yer alan Kuşkayası Yol Anıtı görülmeye değer tarihî kalıntılardan bir diğeri. Roma İmparatoru Tiberius Germanicus Cladius adına yapılan anıt, insan figürlü başsız bir heykel, kartal figürü ve iki kitabe kayalara oyulmak suretiyle yapılmış. Yol anıtının devamı olarak yapılan Kemerdere Köprüsü de büyük kaya parçalarından yapılan köprü ayağındaki savaş sahnelerini sembolize eden kabartmasıyla görülmeye değer…
Amasra’nın yarımada olarak birleştiği iki adadan biri Boztepe’dir. Boztepe tarihî Kemere Köprüsü sayesinde Amasra’ya bağlanıyor. İlçeye gelen ziyaretçilerin de yoğun ilgisini çeken deniz feneri ve Ağlayan Ağaç, ada üzerinde bulunmaktadır. Amasra’ya yolu düşenler eminim bilirler. Gün batımı manzarasının en güzel izlenebileceği yerlerden biri olan Boztepe, tam bir seyir terasıdır. Bol fotoğraf çektiğimiz ve keyifle gezdiğimiz Boztepe’de denizcilere yol gösterip, can veren deniz feneri, hâlâ bu görevine devam ediyor. Haliyle biz de fenere selam verip, gün batımının ardından adadan ayrılıyoruz…
Adım adım dolaştığımız Amasra sokaklarında görülmesi gereken en güzel kültürel eserlerden birinin daha önündeyiz. Sivil mimariye örnek yapılardan en önemlisi Edhem Ağa Konağı… Günümüzde mesken olarak kullanılan yapı, bir dönem Yeşilçam filmlerinden “Gönderilmemiş Mektuplar” filminin de çekimlerine ev sahipliği yapmış. Tescilli bir eser olan tarihî konak özgün yapısıyla dikkat çekerken, yoğun ziyaretçilerin fotoğraf karelerinde ölümsüzleşerek tarihe tanıklık ediyor.
Özellikle fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez adreslerinden biri de; Direkli Kaya… Cenevizliler tarafından yapıldığı söylenen yapı yedi metre uzunluğunda ve mermerden iskelesiyle bir hayli ilgi uyandırıyor. Hem panoramik açıdan hem gece ve gündüz görüntüsü, fotoğraf kareleri için muhteşem enstantaneler sunuyor. Bu nedenle uğramadan geçmediğimiz adreslerden birisi de Direkli Kaya oluyor elbette…
Amasra’ya 10 km mesafede bulunan 169 m uzunluğunda, içindeki damlataş sütunları, sarkıt ve dikitleriyle egzotik görüntü oluşturan Gürcüoluk Mağarası ve Amasra’yla kara bağlantısı olmayan, üzerinde kilise ve manastır gibi tarihî kalıntılarıyla oldukça ilgi çekici olan ve adını aldığı sevimli tavşanların cirit attığı Tavşan Adası da uğrak noktalarımızdan oluyor.
Saymakla da gezmekle de bitmiyor Amasra’nın tarihî, turistik ve doğal güzellikleri… Tarihî Kemere Köprüsü, 17.yüzyıl Osmanlı Hamamı, Roma Eyalet Meclis Sarayı olarak inşa edilen ancak zamanla ticari amaçlarla kullanılan Bedesten, günümüzde kültür ve sanat evi olarak kullanılan Küçük Kilise (şapel), Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin teşhir edildiği tarihî binasıyla Amasra Müzesi, gezip dolaştığımız görülmeye değer yerlerden diğerleri oluyor.
Biraz da alışveriş dediğimiz an, sadece cadde ve sokaklarındaki dükkânlar değil, her daim o bölgenin kültürel değerlerinin de yansıtıldığı akla gelen diğer adreslere yöneliyoruz haliyle…
Amasra’nın geleneksel kültürel etkinliklerinden biri olan ve Salı ve Cuma günleri kurulan Galla Pazarı; yöre kadınlarının el emeği göz nuruyla ürettiği mahalli ürünlerin satıldığı pazar olarak ilk uğrak yerimiz oluyor. Ardından Çekiciler Çarşısı elbette… Çarşı enteresan atmosferiyle bizi içine çekiyor. Özellikle ağaç oymacılığı ürünleri görülmeye değer. Bu hediyelik eşyalar içerisinde en çok dikkatimi çekenler; şimşir, ceviz, dişbudak, kızılağaç, ıhlamur gibi ağaç türlerinden oluşturulmuş, üzerine özlü sözler, ayetler, değişik resimler işlenmiş, birbirinden güzel hediyelik-turistik eşyalar alıcılarını bekliyor vitrinlerde ve tezgâhlarda…
Kaldığımız üç gün boyunca doyasıya gezdiğimiz, zaman zaman ayaklarımıza kara sular ininceye kadar dolaştığımız Amasra’da, yorgun ayaklarımızı serin sularına bırakma zamanı geldi dediğimiz an, Amasra Plajı’nda buluyoruz kendimizi; güneş, kum ve deniz üçlüsünün muhteşem güzelliği eşliğinde, Karadeniz’in çılgın sularının doyumsuz keyfine varmak üzere…
Eeeee, bu kadar yorgunluğun ardından Amasra’yı ziyaret edenlerin olmazsa olmaz diyecekleri konuya gelelim değil mi? Amasra ile adeta özdeşleşmiş balık ve salata… Bir salata için akla gelmeyecek onlarca farklı türde malzeme kullanıldığını duydunuz ya da gördünüz mü bilemiyorum? İşte Amasra salatası böyle bir zenginliğe sahip... Amasra salatasında mevsimine göre değişiklik gösteren otuza yakın türde sebzenin kullanıldığı söyleniyor. Altta marul, üstünde soğan, yemyeşil maydanoz, roka, semizotu, brokoli ve diğerleri… Salataya, ben de varım edasıyla dâhil olan havuç, turp ve türevi sebzelere ilginç şekiller verilerek yapılan süslemeler… Özel aromasıyla değişik soslar… Amasra Salatası, sadece lezzetiyle değil, özenle yerleştirildiği salata tabaklarındaki estetik görüntüsüyle de cezbediyor lezzet severleri…
Ve ayrılma vakti gelip çatıyor. Son bir kez gün batımını izlemek üzere manzaranın en güzel izleneceği noktalardan biri olduğunu duyduğumuz Küçük Liman’a geçiyoruz. Amasra yarımadası ile Boztepe adasının arasından yavaş yavaş kaybolan güneş, Amasra’yı şimdilik terk ederken, gökyüzünü kızıldan turuncuya bir ressam titizliği ile boyayıp kayboluyor. Bu muhteşem tablo, gözlerimize muazzam bir görsel şölen sunarken, hafızalarımız ve fotoğraf karelerimiz için bir kez daha ölümsüzleşiyor.
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri