Feyzi Açıkalın

42 nolu işletme; Alantur

Alanya’nın ilk turistik işletmesi olan Motel Alantur’un, 2016 yılı sonundan geçerli olarak kapılarını kapaması olay olmuştu.

Fotoğraflar: Feyzi Açıkalın'ın arşivinden

Basında yer alan haberler sonrasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’i arayarak oteli kapatmaması konusunda ricacı olduğu da gündeme geldi. Çavuşoğlu, Alantur’un bir çok açıdan öneminin yanında, Alanya turizminin hafızasını da içerdiğini söylemişti… Turizmin hafızasını oluşturduğu söylenen Alantur’un, bırakın şehirle ilişkisindekini, gündem gereği kağıda dökülen yazılarda kendi tarihi açısından bile eksik ve yanlış bilgilendirmeler oluşmuştu. Hafızanın yani belleğin doğru bilgi ve veri içermesiyle bir anlam kazanabileceği  gerçeğinden yola çıkarak, konuyu biraz daha araştırıp yazmayı düşündüm… Tarihi yanıltmamak için…


Dr. Ali Nazım Köseoğlu, otelin kurucularından

Toroslardan akıp gelen en büyük su kaynaklarından birisi olan Dim Çayı’nın tarih içinde önemli rol oynadığı düşünülmelidir. Çayın denize döküldüğü son bölümünün batısında yer alan Bizans Kilisesi ve Selçuklu kalıntıları, bölgenin ilk somut uygarlıkları olarak görülmektedir. Buzağı Yuvası olarak adlandırılan bu bölge, en azından Toroslardaki sedir ve çam ağaçlarının su yoluyla taşınarak denize indirildiği kıymetli bir alan olarak değerlenmiş olmalıdır. 20. Yüzyılın ilk yarısına değin devam eden Dim Çayının su yolu olarak ticari kullanımı(!) 1960’lar sonrasında bir başka ticari alan olan turizmin hizmetine girmiştir…

Turistik Yol

36 artı 10 metre olarak planlanarak, şehri batı-doğu yönünde kat ederek geçen ve 1958 yılında hizmete açılan şimdiki D-400 karayolunun ilk adının “Turistik Yol” olduğunu bilen çok azdır. Şehir insanının mülkünün istimlaki ile, can yakılarak (!) açılan yolun, birçok tartışmayı da beraberinde getirmesi kaçınılmaz olmuş. Ama adı üstünde, şehrin geleceğinin turizme bağlanması açısından yeni yol önemli bir rol oynamış.

Yolun, şehrin 5 kilometre doğusunda yer alan Dim Çayı üzerine köprü yapımıyla devam ediyor olması, o bölgelerdeki arazileri de değerli kılmıştır. Zamanımızda Çevre Ulaşım Planı diye isimlendirilen planlama, o yıllarda çeşitli spekülasyonları da beraberinde getirmiştir. Sıcak yaz günlerinde vadiden akıp gelen çayın serinliği ve denizle buluştuğu geniş kumsal alan o günlerde çok devrimci bir düşünce olan turistik tesis yapımı için bulunmaz bir nimet olmuş olmalıdır. Nitekim, Dim Çayı köprüsünün hemen deniz tarafına, bir köprü yapım ustası olan Şevket’in Kerim Barcın tarafından şahmerdanla kazıklar çakılıp, tesisin su baskınına karşı önlem alınmasıyla inşaat başlamıştır…



Dinlenme Evleri Kooperatifi

Ama öyle olmamış, inşaat motel olarak başlamamış; en azından edindiğimiz bilgiler tesisin işletme belgesini motel değil ama “Dinlenme Evleri Kooperatifi” olarak aldığıdır. Alanya’nın yetiştirdiği değerli insan Dr. Ali Nazım Köseoğlu ve başta Ömür Kliniği sahibi Ömür Çağlar ve Çobanoğlu Kliniğinin sahipleri olmak üzere bir çok tıp doktorunun ortaklığında kooperatif olarak kurulmuştur. Doktorların, şu anda 40 dönüme yayılmış inşaat alanını kapsayan arsayı, Alanya’nın varlıklı ailelerinden olan Soydanlar’dan aldığı bilinmektedir. Tesis 28 Ağustos 1963 yılında, o zamanki adıyla Basın yayın ve Turizm Bakanlığı’ndan alınan 42 numaralı belge ile işletmeye açılmıştır. Bakanlığın 1963 basım tarihli “Your Holiday in Turkey” isimli kitapçığında yer alan bilgiye göre ise o yıllarda Alanya’da dört otel vardır. Bunlar; Alanya Moteli, Plaj Oteli, Alanya Palas ve Çınar Otelidir.

Yazdığı üç eserden birisi olan “Alanya’da Yaşam Boyu” üst başlıklı kitapta Dr. Köseoğlu, “Alantur’un açılışı” diye bir bölüme de yer vermiştir. Fotoğraflarla süslediği bu bölümde yazar, açılış olarak 5 Haziran 1965 tarihini belirtmektedir. Alantur tarihinin bu kısmı biraz karışıktır. Dinlenme tesisi olarak 1963 yılında işletme belgesi alan otelin bu tarihten başlayarak 16 oda ile turist kabulüne başladığı bilinmektedir. Sonradan 35 odaya çıkacak işletmenin, muhtemelen yeni bölümlerinin açılışına ait bilgi ve fotoğraflar bu kitapta yer almaktadır.



ANTUR kuruluyor

Otelin işletilmesine ve pazarlanmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak üzere 1966 yılında kurulan ANTUR turizm şirketinin, özellikle yurt dışında yaptığı tanıtım çalışmaları o yıllar için çok modern uygulamalardır. Ortaklarına kar dağıtabilme ve tesisin büyütülmesinde kaynak sağlayabilmek için uluslararası turlar bile düzenleyen şirketin çabaları sonuç vermiş, Köseoğlu’nun belirttiği gibi ilk yıllarda ortaklara kar payı dağıtılabilmiştir. İlerleyen yıllarda ise, özellikle otel el değiştirdiğinde sermaye artırımına gidilmiş, altın hisseler denen kurucu payları, ortakların gerekli artışı yerine getirememeleri yüzünden nerdeyse yok olmuştur. Dr. Köseoğlu anılarında, zamanın Başbakan Yardımcısı Cevheri’nin söz vermesine rağmen, otele yaptıkları ek bina için tahsisat çıkarmamasından yakınmaktadır.



Turizmin makus tarihi o yıllarda da kendini göstermiş, savaşlar ve krizler yeni kurulan turizm şirketini tökezletmiştir. Şanssızlıkların birincisi, 5 Haziran 1967’de İsrail ile Arap komşuları Mısır, Ürdün ve Suriye arasında başlayan ve 6 gün süren savaştır. İkincisi ise, 20 temmuz 1974 tarihinde tam da turizm sezonu ortasında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs’a garantörlük anlaşması gereğince yaptığı çıkarmadır. Arkasından ANTUR’un yurt dışında  düzenlediği turlardaki aksilikler gelecek, daha sonra da maddi koşullarda zayıflama ve bunu giderecek kaynak arayışı başlayacaktır.



Ayhan Şahenk devrede

Köseoğlu’nun kitabında belirttiğine göre Doğuş Holding sahibi Ayhan Şahenk, Alantur Motel’de uzun yıllardan beri misafir olmaktadır. Yıllar içinde yakın dostluk kurulan Şahenk ile temasa geçilmiş ve kendisine beklenilenden fazla hisse temini ile(!) şirkette büyük söz hakkı verilmiştir. Şahenk o yıl Oymapınar Barajı ihalesini kazanacak ve aldığı avans ile Alantur’a yatırım yapacaktır. Alantur Motel artık 1976 sonu itibarıyla Doğuş Holding tarafından yönetilmeye başlanacaktır. Yeni işletmecinin ilk işi, o ana kadar bungalov tarzında tek katlı inşa edilen konaklama alanlarından farklı olarak 1980 yılında ana binayı yapmak olmuştur.

Ayhan Şahenk kadar, yaz aylarının bir kısmını Alantur’da geçiren çocukları da Alanya ile duygusal bağlar kurmuştur. Örneğin genç Ferit Şahenk diskoyu işleten Ali Özünal’ın mesaisinin bitmesini beklemekte, gece onunla Dim Çayı ağzında dalgıç elbiseleriyle yılan balığı avına çıkmaktadır. Aile, rahmetli Ali Özünal’ı İstanbul’da misafir etmekte, o da Şahenk’e gelişmiş müzik sistemlerini alınması ve kurulmasında yardım etmektedir… Baba Ayhan Şahenk’in ise, çalışanlarını köydeki evlerinde ziyaret ettiği, 1976-80 yılları arasında müdürlük yapan Nazmi Tüfekçi’nin bilgilendirmesi doğrultusunda verimlilik gösteren işçilere açıktan para verdiği bilinmektedir…



Alantur’un yerel halka yararı

O yılların koşullarında ve Alanya’sında nitelikli hizmet verme iddiasında olan işletme, özellikle Kestel beldesi başta olmak üzere bölge yaşayanının sütünü, sebze ve meyvesini satın alarak yöre ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Dim Çayı vadisindeki bütün köylerde, Alantur’da çalışmamış insan neredeyse kalmamıştır. Alanya’nın ilk moteli ve kaliteli işletmesi olarak daha sonra açılan tesislere de yetişmiş turizm personeli istihdamında katkı sağlamış, bu anlamda bir okul görevi görmüştür.

Motelin aşçıları kış aylarında, yine bir Doğuş işletmesi olan İstanbul’daki Mövenpick’te eğitim görmüş, Alanya’da da çok sayıda çırak yetiştirmişlerdir. Alantur otel yine bir ilk olarak işçilerini sendika güvencesiyle çalıştırmış, bu uygulama, çalışanın örgütlü hak araması konusunda deneyimsiz olan Alanya yerli otelcisi tarafından çok da hoş karşılanmamıştır! 1976 yılında yönetimin Doğuş Holding’e geçmesiyle, Turizm-İş adıyla çalışanlar tarafından kurulan sendika 1990’lı yıllara kadar sürmüştür. O yıllarda şehirdeki en büyük sendikalı işçi gücünün karayolları bölge şefliğinde olduğu bilinmektedir…



Club Alantur

Alanyalının Alantur’a ilişkin en büyük şikayeti, işletmenin Alanya sosyal yaşamına katkısının olmayışıdır. Bu yaygın (ya da yaygınlaştırılmış) kanının nedeninin, Alanya erkeğinin kaçamak yaparak sosyalleşmesine olanak tanımadığından mı; yoksa şehre ilişkin herhangi bir maddi yardım isteğinin geri çevrilmesinden mi; ya da düğün dernek gibi aktivitelere kapılarını açık tutmuyor oluşundan mı olduğu hala tartışılmaktadır.
Sonraları bir kulüp halini alan Alantur’da artık boncuk yöntemi başlamıştır. Kulübe girebilen yerli halk, harcasın ya da harcamasın belirli sayıda boncuk almak zorundadır! Güvenlik denilen, kendisin tesise almak için durduran ve sorgulayan sistem, bununla ilk kez karşılaşan Alanyalıyı tabii ki hoşnut etmemektedir. Açık büfe, su sporları, animasyon gibi sonradan neredeyse her otelde sıradan haline gelen aktivitelerle ilk kez Club Alantur’da tanışılmaktadır.

Parlak yıllar

Turizmin patlama yaptığı 1980 sonrasında Alantur’un da yıldızı parlamaktadır. Turist rehberlerinin, konuklarına oda bulamama endişesi ile, resepsiyondan oda anahtarlarını kaparak havalimanına onları karşılamaya gitmesi bir şehir efsanesi olarak hala anlatılmaktadır. Bir odanın birden fazla acenteye satılmasıyla yer kalmaması yani “short’a düşmek” deyimiyle Alanya ilk kez Alantur’da karşılaşmıştır. O zamanın idarecileri, tesislerine eşdeğer başka bir otel bulup konuklarını oraya taşıyamadıkları için, yalnız bir kereliğine başlarına böyle bir olayın geldiğini savunmaktadırlar.

1980-1990 arasında müdürlük yapan ve Alanya şehir protokolünde yer almakta olan(!) Turhan Adakan zamanında fiyatlara her yıl Alman Markı bazında yüzde on zam yapılmakta, bunun getirisi de sezon sonunda bir bungalov daha inşa etmek şeklinde olmaktadır. Club Alantur yüksek yıldızlı otellere kumarhane işletme hakkı verilmesiyle bir süre de şans oyunlarına yer vermiştir.



Iberostar ve sonrası

Alantur 2002 yılından başlayarak Iberostar Hotels olarak işletilmeye başlanacaktı. O günkü yönetim sırasında, eski işletme modeli terk edilerek ilanlara çıkılıyor ve “Günü Birlik kullanım Gelirleri” elde edilmeye başlanıyordu. 2007 yılında ise Maritim Hotels Alantur adını alarak Alman kökenli işletmecilerle yönetilmeye başlandı. Alman müdürün uygulamaya başladığı yeni politika gereği otelin Alanya halkına kapıları daha fazla açılacaktı. Bu anlaşma da ne yazık ki 2015 yılında, süresinden bir yıl önce sonlandı… Doğuş kendi konseptini geliştirmek istiyordu. Buna göre bir otel yönetimi geliştirmeye çalıştı. 2016 yılının bilinen krizleri de eklenince işler iyi gitmemeye başladı. Antalya bölgesinde otel yatırımı kalmayan Doğuş Holding otel genel müdürünün de görüşleri doğrultusunda, Alanya’ya belki de adımını atmamış yönetim kurulu üyelerinin kararıyla 20 Aralık 2016 tarihinde kapatıldı.

2012 yılı sonundan başlayarak ANTUR turizm AŞ, Alantur Turizm AŞ olarak anılmaya başlıyordu. Alantur adı artık bir marka oluyor ve bütün belgelerde  bu isim kullanılıyordu.



Bugün gelinen noktada…

Doktor Ali Nazım Köseoğlu, günümüz siyasi ortamında, özellikle son yerel seçimler sonrasında ortaya çıkan “Beyaz Alanyalı” kavramına uyan aydın ve eğitimli bir insandır. Kurulmasına öncülük ettiği ve yarım asır boyunca servis kalitesinden  ödün veremeden işlettiği turistik yatırımıyla bölge insanına sayısız yararlar sağlamıştır. Ne ilginçtir ki Köseoğlu, son yıllarda Alanya aydınına tepki verenlerin bir buluşma noktası haline gelen Alanyaspor kulübünün de kurucusudur!  

Doğuş’un olduğu kadar bir Alanya markası olarak da bölge yaşayanının gurur kaynağı olan Alantur Motel’in geleceği, aynı Türkiye turizminin olduğu gibi belirsiz görünüyor. Alanya’nın gittikçe daha ucuza pazarlanan bir bölge olması muhakkak Alantur’un da işini güçleştirmekte ve zarar etmesine neden olmaktadır. Ama daha iyi bir marka ve pazarlama stratejisiyle geri dönüşü gerçekleştirir ve eski parlak günlerine geri döner mi, o bilinmez. Bir de, Türkiye’nin sayılı büyüklerinden olan Doğuş  Holding, zarar etme pahasına bir rica telefonuna ne denli uyacaktır, onu da zaman gösterecek…

 


Bu Makale 03.02.2017 - 13:25:33 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Oktay YAZICI Schreiber 12.03.2020 - 05:49

    İlk 1980 de anadolu turlarında rehberlik yaparken görmüştüm. 1984 de ise bizzat Alanya da yine rehber olarak çalışırken defalarca sayısız kere transferler yapmıştım, o zaman ki ufacık Antalya Havaalanından. Yine o zamanlar Alantur demek Alanya demekti ve Alanya denilince de Alantur anlaşılırdı zaten adeta.

  • FATİH AKMAN 25.10.2017 - 01:48

    BENİM KONAKLADIĞIM EN GÜZEL OTELLERDEN BİRİSİ OLDUĞU İÇİN BALAYI OLARAK TA BU OTELİ TERCİH ETMİŞTİM ÜZÜLDÜM KANMASINA

  • Sukru Cimrin 24.01.2017 - 04:06

    Cok guzel bir arastirma yazisi olmus kaleminize saglik. Umariz Dogus Grubu kendine yakisan bir sekilde daha guclu bir marka ile dönus yapar. Bununla birlikte birkac yil önce Dogus Grubu`nun Istanbul Ic Hatlar Terminalinde acmis oldugu Lounge`u bir sene icinde kapatmasi gibi anlamsiz ve buyuklugune yakismayan uygulamarini gördukce kar zarar hesabinin herseyin önune gecmemesini umuyoruz.

  • Ayhan Yıldız 17.01.2017 - 04:36

    Ne diyelim, Doğuş Grubu bildiği işi yapsa daha iyi olurdu......

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.