Serdar Sağlamtunç / FCSI

Yeni olan yıl mı?

Yeni olan yıl mı?
* 2021 eski yılın yerini aldı ve ilk ayın yarısı tükendi bile ama ne gam, kim farkında?
* Fark olması için bir önceki veya mukayese edilen ile arada değişiklikler olması gerekmez mi?
* Diğer yandan gelişmeyen toplumlar için önemli olan sorudur, değişmeden ilerleme olabilir mi?
* Örneğin, en basitinden, oturarak bir yerden diğerine gitmek olası mı?
* Düşünce, fikir, çaba, çalışma olmadan yenilik gerçekleşebilir mi?


Bol çeneli laf salatası en özgün yemek olarak her öğünde ısıtılarak sofraya getirilince sofrada oturanların da damak zevkleri ile ilgili birkaç laf etmeleri beklenmez mi? Genel kuraldır, dev aynasında görülen aslında değişim değil sadece yanılsamadır. Tek bir adım geriye attığınızda görüntü ortadan kalkar. Bu tanım turizme uygun olabilir mi? Ben de öyle düşündüm. Tüm sistemi ortadan kaldıracak bir düzenek kurulmaya çalışılıyor ama paydaşlar sus pus. Yine de yatırımlar tam gaz devam ediyor. Güzel de bu salgın ve yeni olarak devreye girecek sistem için bir öngörü, fikir yürütmek, proje çalışması ortada yok. Sektörü oluşturan her grup yönetimden para bekliyor ama kasa tamtakır. Peki, sektör feda edilerek farklı çalışma alanlarına mı dönülmesi gerekiyor? Hayır. Sadece doğru ve net tespitler yaparak sistemdeki aksaklıkları abartısız olarak belirleyip düzeltme yöntemlerini ortaya koymak yeterli olacaktır.

Bugüne kadar biriktirilen en büyük yanlışlık tesislerin planlanması ve hizmet türüdür. Bunda paydaşlar fikir birliğine varırlarsa bir değişimden söz edilebilir. Aksi takdirde yıllardır üst üste yığılan hatalar çözülmeden yerinde kalacaktır. Sektörün en kısa sürede 20-30-50 yıllık projeler öngörmesi gereklidir. Bu kapsam içinde doğa ve çevre korumasından başlayarak tesislerde minimal uygulamalar, yerel çözümler ve sürdürülebilir olan ileriye dönük projelere gereksinim vardır. Bu kapsamı tekrar tekrar ele almak ve farkındalık uyandırmak oldukça önemlidir.

Doğayı olduğu gibi bırakmak, tahrip edici hiçbir projeye izin vermemek, şehirlerdeki tabiat örtüsünü geri kazandıracak teknik ve botanik çalışmalara hız verilmelidir. Bazı güzel ve uygulanabilir örnekleri takip edip bize uygun şekle dönüştürmek önemlidir. Örneğin şehirlerdeki “yeşil” kavramını öne çıkartmak için her şehrin nüfusu kadar ağaç ekimini ve buna uygun peyzaj çalışması yapılması iyi bir önerme olabilir. Yerelde yöresel özelliklere sahip ürünlerin doğal yöntemler ile üretilmesi, yatay üretim tesisleri ile üretimle tüketim noktasının bir araya getirilmesi böylece muazzam karbon ayak izi salınımını ortadan kaldırmak olasıdır. Kısmen bazı illerde başlatılmış olsa da yağmur sularının toplanması, tekrar kullanımı, atık suların gri su olarak geri kazanılması kitlesel tasarruf sağlayıcı önlem olarak proje kapsamına alınmalıdır. Çünkü bu sistemi çalışır hale getirmek için yerli üretim olarak pek çok ayrıştırma, filtre, tazeleme yöntemleri kullanılacaktır. Bu imalatlar ne kadar uygun fiyatlı olursa o kadar fazla insan tarafından uygulama başlatılabilir. Devletin teşvik sistemi bu yöntemler için kullanılmalıdır.

Özellikle yüksek enerji kullanan endüstriyel tesislerde enerji dengelemesi yöntemleri kullanılarak en az %35-40 tasarruf sağlanabilir. Bu rakam enerjide dışa bağımlı olmamız nedeniyle oldukça önem taşır. Bu tür sistemlerin bakanlıklar tarafından mecburi tutulması önerilir. İleri devletlerde enerji ve su geri dönüşümlü olarak kullanılıyor. İstediği kadar parası olsun tasarruf zemininde herkes eşit. Neden böyle bir sistem bizde uygulanmasın?

Bina tasarımlarında sorunlar çok fazla ve bu tasarımların uygulaması yeterli bağımsız teknik denetim olmadığı için oldukça sıkıntılı. Salgından alınacak dersler ile bina inşaatlarının evrilmesi ve daha ekonomik, daha minimal çözümlerin hayata geçirilmesi önemlidir. Belki 2021 yılı ilk ayı milat kabul edilerek sıfır enerji bina tasarım ve uygulamaları başlatılmalıdır. Bu treni kaçırmak üzereyiz. Hâlbuki bu yöntem ile her bina kendi enerji santrali şeklinde çalışacak, temiz enerji desteği ile karbon ve su ayak izlerini ortadan kaldıracak niteliklere sahip olabilir. Bunu ilgili bakanlık yapamıyorsa turizm bakanlığı önerebilir. Çünkü tesislerde işletme masrafları ne kadar düşerse kazanım o kadar artar.

Yapay zekâ veya tam tanımı olmasa bile dijitalleşme konusunda kafa karışıklığı ortadan kaldırılmalıdır. Bu yöntemle tesislerin kazanacağı pek çok artı değer var. Konuyla ilgili çekinceler ve olumsuz yönler ortaya koymak yerine bunu turizmde nasıl başarılı ve etkin kullanabiliriz fikrini öne çıkartmak daha doğrudur. İşin püf noktalarını ve uygulama esaslarını paydaşlara anlatmak fayda sağlayabilir. Genelde karşı çıkılan robotların insan işini ellerinden alması, yapay zekânın kontrol edilemez şekilde insanlığa sorun yaratacağı şeklindeki şehir efsaneleri yerine akılcı ve teknik seviyede uygulamalar öngörülmeli ve her sektör için düzenlemeler yapılmalıdır. Daktilodan bilgisayara, tuşlu olandan akıllı telefonlara geçiş sırasında elde edilen kolaylıklar örnek olarak verilebilir. Diğer önemli bir detay ise, yapay zekânın insan eli ile programlanacağı ve kontrolün, kötü amaçlar dışarda tutularak, sıkı korunması ile herhangi bir sorun yaşanmayacağının bilinmesidir.

İşte ileriye doğru hamle için kısa bir reçete. Uygulamak ve kazanmak için sebatlı bir şekilde çalışmak, teknik verileri kabul etmek ve gerekli düzenlemeleri yapmak yeterli olacaktır.


Bu Makale 18.01.2021 - 12:27:24 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.