Birgül Akgül

Türk markaları takdir ve desteği fazlasıyla hak ediyor

Türk markaları takdir ve desteği fazlasıyla hak ediyor

Kendime bir iyilik yaptım ve bir süreliğine gündemden uzak kalmaya çalıştım.

 

Uzun zamandır katılmak istediğim detoks programını nihayet ocak ayında tamamladım ve üzerinden geçen bir ayın ardından deneyimimi sizlerle paylaşmak istedim.

Detoksu zayıflamak değil, arınmak olarak algılamak gerekiyormuş, öncelikle bunu fark ettim. Detoksun imkânı olanların, isteyenlerin mutlaka fırsat yaratıp gerçekleştirmesi gereken bir hedef olduğunu düşünüyorum. Gelelim arınma maceramın nasıl başlayıp devam ettiğine ve sonrasında hissettiklerime…

2018’de İstanbul’dan Antalya’ya taşındıktan kısa bir süre sonra Antalya’da The LifeCo şubesi olduğunu öğrenip markanın sandığım gibi yabancı değil; basbayağı Türk markası olmasına ciddi şekilde şaşırmıştım. Ah o bilinçaltı. Sanki bu işleri yabancılar bizden daha iyi yapabilecekmiş gibi…

The LifeCo markasını ilk kez Ayşe Arman’ın köşesinde duymuştum. Okuduğum yazıda Bodrum’daki merkezden bahsediyor, zayıfladığını dinlendiğini anlatıyordu. Aklımda yalnızca o kısım kalmış olmalı ki, programa kendime yapacağım lüks bir jest gözüyle bakarak başladım, yanılmışım, çok daha fazlasıymış. The LifeCo Antalya’nın dört günlük detoks programında kendimle bol bol zaman geçirdim, kitap okudum, dinlendim. Zaman sanki durmuş, etrafımdaki tüm sesleri duymaya, çevremi yeniden hissetmeye başlamıştım. Program süresince neden bu kadar yorgun hissettiğimi de fark ettim. İnsani duygu ve ihtiyaçlarımı önemsemiyor, kendime robot muamelesi yapıyormuşum. Üzüntülerimi, yorgunluğumu küçümsüyor, kendimi demirden sanıyormuşum. Şimdi ‘‘sana bunu detoks programı mı fark ettirdi’’ diyebilirsiniz, büyük oranda evet, bana bunu o detoks programının en önemli özelliği olan ‘‘durmak’’ fark ettirdi. Durmak ve rutinin dışına çıkmak. Bedenimizin kol, bacak ayaktan ibaret olmadığını, zihin, ruh ve beden bütünlüğü ve dengesi sağlamazsak tam anlamıyla mutlu olmayacağımızı fark ettim. Bir çoğumuz bedenimizin bizim yüzümüzden ne kadar yorulduğunu fark etmiyoruz. En değerli varlığımıza, bizi hayat boyu taşıyan bedenimize resmen bir köle muamelesi yapıyoruz.

Katıldığım program günde 4 adet sebze ve meyvelerden oluşan içecek, 2 salata, sınırsız The LifeCo çorbası ve alkali su ile beslenmeyi kapsıyordu. Oksijen seansı, bağırsak arındırma işlemleri, vitaminler, doktorla görüşme, yoga, meditasyon, yürüyüş, masaj… Çok kapsamlı ve tam bir kendime kıyak geçme programıydı.

İlk günümde aşırı yorgun ve mutsuzdum. Aç kalma korkusu bedenimde gerginlik yaratmıştı. 2. günümde ise sevdiği çocuğu okulda görmeye giden genç kız gibi koşa koşa gittim programa. Hatta tüm rutinlerimi bırakıp araç kullanmak yerine ya yürüyerek ya da bisikletle ulaşımımı sağladım. Etrafımda sürekli gülümseyen, sıhhatimi, nasıl hissettiğimi soran çok ilgili ve içten bir ekip vardı. The LifeCo’da geçirdiğim o dört gün, kendime her yıl hediye edeceğim harika bir rutinin ilk adımıydı.

Böyle kıymetli Türk markalarının desteklenmesi, daha geniş kitleler tarafından tanınması gerektiğini düşünüyorum. İyiye iyi demeliyiz, hakkını vermeliyiz, ben The LifeCo’da geçirdiğim o dört günde çok mutlu oldum. Hali hazırda Bodrum, Antalya ve Thailand’da yer alan üç şubeye sahip markaya ilgi özellikle yurt dışından çok fazla. Bu arınma programının şirket yöneticilerine ikramiye gibi bir hediye olabileceğini düşünüyorum. Stres altında çalışan, kendine zaman ayırmayı bilmeyen veya buna fırsat yaratamayan yöneticiler bu programa katılarak evlerine mutlu, işlerine dinlenmiş ve yenilenmiş halde dönebilirler. İyi ki kendime bu programı hediye etmişim. Teşekkürler The LifeCo Antalya.


Bu Makale 24.02.2022 - 14:51:10 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.