Zekeriya Şen

İstanbul’a yeni bir gezi hediyesi

İstanbul’a yeni bir gezi hediyesi

“Güzelliğindeki tazelik büyüsü henüz besbelli, sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor,” demiş Tevfik Fikret. İstanbul bizim tutkumuz, bizi barındırdığı bedeni içerisindeki mevcut kıvrımlar arasında buluruz yolumuzu, aşımızı, aşkımızı. Yüzyıllar boyunca ona dökülen dizelerin varlığında bizler de 37 yıldır işleriz onun sakladığı kültürü, tarihi, öyküler ve efsaneleri gezimize.  İnce ince tasarlarız gezilerimizi onun himayesinde. Adım adım arşınlarız bizi barındıran bu bedeni. Çekeriz içimize kendine özgü parfümünü. 

Bir şehir merkeze alınıp, onun adına iki yüzün üzerinde gezi tasarlamak haz veren, ödülsüz bir başarı. Bu güzergahların hepsinin de zaman içerisinde sektöre hediye edilmesi ise cabası; emeğin karşılığı. Ancak bu bir tasarımcıyı durdurmamalı, an itibariyle kamçılamalı! Bizler de bunu hep yaptık. Daha farklı ne olabilir, farklı bir eser, tema, hikâye, kurgu…

Böylesi eserler, kapitalist bir iş modelinde, muhtemel kazanç kurgusunda, maddi haneleri doldurmayacaktır ancak sorumluluk hanelerini fazlasıyla dolacaktır. Kendi şehrin için yapılan seyahat tasarımları. Bu bir tasarımcıyı farklı açılımlara girmesi için de tetikler ve aynı zamanda da çalışma sahasına (dünyaya) bir başka açı ile bakmasını sağlar.

Bu tasarımcılığımıza yeni bir ürün ekledik dün. İstanbul’u gece adımladığımız gezilerden ilham alarak yaşadığımız şehirde güneşin nasıl doğduğunu deneyimlemek. “İstanbul’da Gün Doğumu” olarak adlandırdığımız bu yeni bebeğimizi boğaz ve haliç eksenine konumlandırdık. Şehrimizin tarihini anlatarak, kültürel ve tarihsel süreçlerini saat 04.00 - 07.00 arasında, çay, simit ve poğaça ile zenginleştirilen tadımlık kahvaltımızla, teknede anlatmaya karar verdik. 

Zifiri karanlıkta, tenha İstanbul sokaklarından geçerek Haliç’te teknemize bindik ve üç saat boyunca Haliç - Boğaz - Haliç rotasında süzüldük. Üstat Faruk Pekin’in eşsiz anlatımlarıyla ölümsüzleşen en değerli anımız ise, her gün İstanbul’a günaydın diyen güneşin doğuşuna şahit olmak. Boğaza yansıyan güneş ışığının tane tane dokunmasını, damla damla süzülmesini deneyimlemek… Beş dakikalık bir sessizlik içerisinde, boğaz sularında süzülerek, kuş sürülerinin heyecanla bir yere yetişmek adına uçuştuğu o çıt çıkmayan anda şehrimizde güneşi karşılamak… Bu her şeye bedel oldu.

İşte bu deneyim kalıcı olur, benliğinizde bir çentik bırakır. Bir tasarımcının amacı da budur, benliğe iz bırakmak. Bunu sayısız defa başarmış bir tasarım takımı olarak bu defa o tat farklıydı…

Yahya Kemal’ın şiirinden feyz alarak şu cümle ile bitireyim: Sana dün, güneşe nasıl kucak açtığına şahit olarak boğazdan baktım aziz İstanbul!


Bu Makale 28.06.2022 - 09:45:23 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.