Serdar Sağlamtunç / FCSI

İletişim bir aldatmaca mı?

İletişim. Sözcük güzel. Yapısı sağlam. İletmek ve ileti kökünden türeyerek bu hale gelmiş. Peki, herkes bu sözcüğü aynı şekilde algılıyor mu? Bundan şüphem var.

Üniversite yıllarımı ve ilk çalışma hayatına başladığım günleri hatırlamaya çalışıyorum. Telefonun olduğu, şehirlerarası ve milletlerarası konuşmalar için sıra beklendiği, santral marifetiyle bağlantı ve konuşmaların yapılabildiği, TV'lerin apartmanlarda bir iki komşuda olduğu, bilgisayarların okulda olduğu ve programlama yapmak için kart basılarak uzun işlemden geçildiği, projelerin aydınger kâğıda rapido kalem ile çizildiği, yabancı kitapların bazen kütüphanede bulunabildiği, bilgileri geliştirmek için o konuda uzman öğretim görevlileri ile mektup ile yazışarak gelen sayfaların kopyalandığı, yurt dışına mesaj göndermek için teleks cihazının kullanıldığı günleri hatırlıyorum. Çok kısa bir süre içinde gelişen teknoloji hayatımıza o kadar fazla olanak sundu ki bunları sadece verimli kullansak bugün yaşadığımız hayattan daha mutlu bir yaşantımız olabilirdi. Bu önerme doğru mu? Eğer doğru ise nerede atladık?
 
1970'lerde ders notlarını alır, düzgün bir şekilde deftere yazar ve kitapları paylaşırdık. Çünkü teknik kitapları temin etmenin zor olması bir yana fiyatları bir öğrencinin tek başına elde etmesini çoğu zaman olanaksız kılmaktaydı. Hocalarımızı berrak bir zihinle, gözlerimiz açık ve hassas kulaklarımızla dinler ondan hangi bilgiyi daha fazla alabiliriz diye ilgimizi çeken konuları önceden hazırlar, geniş bilgi toplamaya çalışır ve konuyu hocaya ders sonunda aktararak daha fazla bilgi edinme adına gruplar kurarak fikir alış verişinde bulunmaya çalışırdık. O zamanlar teorik bilgilerimizi pratik olarak görmek için fabrikalara ve mühendislik ofislerine giderek adeta gönüllü olarak çalışır ve öğrendiklerimizi katkı olarak kabul ederdik. İletişim adına o zamanlar daha ileri düzeyde olduğumuz söylenebilir.
   
1980'lerde uçan hocalar devri başlamasıyla bu zevk elimizden alındı. Artık hocaların ilave zamanı olmadığı için ders dışı fikir jimnastiği yapamaz olduk. Bu adım bilinçli olarak mı atıldı veya masum bir mazeret mi sorusunu her üniversite mezunu kendisi yanıtlamalıdır. Benim görüşüm, oldukça ham bir plan üzerinden başlatılan her şehre üniversite kurulması fikri hem eğitim kalitesini yerlere düşürmüş hem de hocalara gereksiz baskı yaparak adeta işten soğutmuştur. Hatırlayın eskiden hocalara gider ders içi ve dışı konuları konuşur ve onların bilgi ve deneyiminden faydalanırdık. Ancak “uçan hoca” devri başlayınca bu iletişim koptu. Veya kopartıldı. Bu nokta çok önemlidir. Bugün her şehirde var olan üniversitelerden diploma alan milyonlarca genç için iş kapısı açık değilse bunun tezgâhlandığı yılları iyi irdelemek gerekmez mi?
 
Teknik açıdan iletişim oldukça önemli hatta ölümcül etkilere sahip. Burada iletişimi basit ve telefon veya elektronik posta seviyesine indirmeden farklı açıdan ele alacağım. Herhangi bir mühendislik dalında mesleki birikim ne kadar önemliyse bunun raporlanıp kayıt altına alınması ve bir sonraki işte kullanılması da o kadar önemlidir. Çünkü deneyimin öğretildiği okul yoktur. Her projede karşılaşılan problemlerin çözümlerinin derlenip toparlanmasıyla ortaya çıkar. Bu bilgi ve deneyim birikiminin önemi açıktır ancak ölümcül etkiyi açıklamaya çalışayım. Her türlü teknik bilgi ile herhangi bir yerde bir inşaat yapıyorsunuz. Tüm faktörleri dikkate aldınız ancak inşaat mahalinde sizin bilmediğiniz örneğin yer suyu, rüzgâr etkisi veya güncel konu olan deprem riski bilgisi eksik şekilde yola çıkarsanız binayı inşa ederken sorunlarla karşılaşırsınız. Eğer eski inşaatlarda yaşanan bilgiler size kadar gelmişse siz de bunlara karşı ilave tedbirleri alarak sağlam ve yıkılmaz binalar inşa edebilirsiniz. Bu nokta üzerinde tüm mimar, mühendis ve yüklenici firmaları düşünmeye davet ediyorum. Düşünmeye başlarsak çözüm üretimi yoluna girmişiz demektir. Çözüm ürettiğimiz zaman sorunlar olmaz. 
 
Bilgi alanında iletişim için bilim kurulları ve beyin çalışmaları yapmak teknoloji ve her türlü bilim dalında ilerlemek anlamındadır. Ne yazık ki mevcut kurullar ve kurumlar ideolojik hırsa meze yapılarak Türkiye’ nin gelecek yıllardaki hızı kesilmiştir. Adeta geleceği yabancı baskılar ile ipotek altına alınmaktadır. Bir ülke için çalışan beyinler önemlidir ve bunların çıkardığı kıvılcımlar teknolojik ve bilimsel ateşi yakacak meşalelerdir. Dikkat edin meşale olmadığında karanlık kaçınılmazdır. Belki de yapılmak istenen budur. Karanlıkta kimin ne yaptığı görülmez. 21. yüzyılda bu bağnazlık nasıl devam eder, neler engellenebilir işte bu nokta ilginç özellikleri üzerinde taşımaktadır. Teknoloji ilerlerken kişi aklı geriye gidebilir mi? Yaşadığımız çağın paradoksu bence budur. 
 
POPÜLER İLETİŞİM
Her şeyin hızla yenilendiği ve değişime uğradığı bir zaman diliminde yaşamaktayız. Adeta günü ve saatleri bile takip edemeden aylar ve yıllar geçmektedir. Bu olguyu hissetmek başka ama buna karşı önlem almak başka şeydir. Teknolojik ilerlemeler sadece pazarlama açısından değere sahip olarak ancak kişileri geriye götürücü etki yaptığında sorunu irdelemek kaçınılmaz olmuştur. Eğer eleştirel bir gözle bakarsanız bugün teknolojik ilerlemeler sadece kişilerin yönlendirilmesi açısından önem arz etmektedir. Daha açık bir anlatımla ilerleyen asla insanlık olmamakta, bunu pazarlayan firmalar güçlerini artırarak her altı ayda yeni bir modeli piyasaya sunarak insanları kapitalizmin batağına çekmek için yarış etmektedirler. Daha yeni ürünler haberleşme yanında sunulan ilave teknik özellikler ve donanım seviyesi insanları sürekli yeniyi almaya yönlendirmektedir. Pazar adeta çıldırmış bir durumdadır. Ekonomik çöküntüler bu duruma ilginç bir şekilde ivme kazandırmaktadır. Bir telefonu iletişim aracı konumundan çıkartarak hareketli ofis haline getiren üreticiler bu özelliği arayabilecek sadece ufak bir kesime pazarlama yerine çok daha fazla tüketiciye ulaşmaktadır. Burada üretici kendi teknolojisini gereksinimi olmayan kesime satarak kendine ilave kazançlar elde etmektedir. Sınırlama olgusunun serbest piyasa ekonomisine ters olarak algılandığı günümüzde ekonomik çöküntünün başka yerlerde aranması da politikacıların uyguladığı başarılı yanılsamalardan başka bir şey değildir.  
 
İletişim alanında meydana gelen ilerlemeler yanında bu gelişmeye ket vurmak isteyen zihniyetin de olanca gücü ile çalışmakta olduğu gözler önündedir. Bu nedenle çıkartılan bir dizi sansür uygulamaları ve bağlantıları kontrol altına alarak sadece egemen gücün istediği malzemeleri sunmak istenci bakalım nereye kadar ilerleme kaydedecek. Garip ancak saydam camlara bağımlı hale getirilen geniş insan kitleleri sadece bakarak ve kendisine gösterilen ile yetinerek hayatını geçirmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta ise üstün olarak gösterilen ancak çoğu özellikleri normal hayatta kullanılmayan marifetli cihazlar aslında insanları teknoloji karşısında ezik hissetmelerini de sağlayacak psikolojik donanıma sahiptir. Bu fikri destekleyen pek çok çalışma olmasına rağmen bunların sade vatandaşın eline geçmesi yanında referans göstermesi de engellenmektedir. Özellikle bilgi almak için interneti dolaşmaya başlarsanız pek çok bilginin bazen aynen bazen benzeri yüzlercesine kolaylıkla rastlarsınız. Bu bilgiler halka gösterilmek istenen bilgilerdir. Ne kadar tıklanırsa o kadar popüler hale gelir ve bu işlem sürer gider. Ancak araştırma yapmak istediğiniz teknik bir konu varsa buradan bilgi almak zorlaştırılmıştır. İsteyen denesin ve görsün.
 
İletişim adına kullanılan marifetli cihazlara rağmen insanın yalnızlaşması, etrafıyla irtibatı koparması, plansız yaşamaya başlaması, çok basit işlemleri bile birkaç telefon konuşması yapmadan yerine getirememesi aslında büyük bir tuzak. Teknoloji ilerlerken insanların haberleşme yetileri azalır mı? İşte yaşadığımız ikinci paradoks.  Dayatma öyle akıllıca planlı ki, sizi sürekli yeni teknolojiye iterken cebinizdeki gücü kendisine geçirmekle kalmıyor sizi bağımlı hale getiriyor. Üstüne üstlük yanlış haberler, aldatıcı bilgiler, insanları takip ve izleme fonksiyonları sistemin nasıl kötü kullanıldığını anlatmaya yeterli. Ama en önemlisi sözde iletişimi artırmak bahanesiyle kontrolsüzce her yere kurulan baz istasyonlarının insan sağlığına verdiği zararın göz ardı edilmesidir. Aslında iletişimi farklı olarak ele alarak bunun insan boyutunu öne çıkartmalıyız. Karşılaştığımız insanlarla selamlaşmak, iyi günler dilemek, yardımlaşmak, dinlemek, duygudaşlık kurmak çok kolaylıkla yapabileceğimiz işler. Dikkat edin; trafik kazalarının en önemli nedenleri yolun fiziki durumu, sürücü becerisi kadar yol çizgileri ve trafik ışıklarıdır. Yaşanan bir beldede yabancılaşmanın nedeni sıkça değiştirilen sokak, cadde ve semt isimleridir. Hukukun yozlaşmasının nedeni sürekli eklentiler yapılan yasalardır.       
 
İnsan olmanın en önemli melekelerinden biri aralarındaki iletişimdir ancak bu kopartıldığı zaman insanlık vasfı kalmadığı için her türlü davranışı yapabilen bir yaratık haline getirilmektedir. 
 
Güzel bir gelecek için günlerimizin daha yakın iletişim içinde olmasına ve yaşamın keyfini çıkartmaya niyet edelim. Hiç olmazsa Yeni Bir Yıl ve insan cevherinin öne çıkacağı yıllar için. 
 
  
 

Bu Makale 26.12.2011 - 09:57:22 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Zafer Cengiz 15.01.2012 - 03:58

    Çok kritik bir konuya parmakbasmışsımnız Hocam AMA azcık teorikdüzeyde kalmamakta yarar var bence... En güzel örnek Eskice bir TVreklamı (2dede karşılaşıp ayaküstü muhabbete giriyor Akbankamı gidiyonmirim? Hayırhayır Akbanka gidiyom...?) İletişiminde ötesinde, bir de bilmek kavramını bununyanında eşleştirerek bu çağdaşyarayı birgüzel deşmek ve acilderslerçıkartmak gerekiyor... Teknolojinin bu düzeye geldiği bir dönemde araştırmamak, yeterince detaylara inememek, piyasada olanları takip edememek üstünkörü (eksikaksak) bilgi kırıntılarıyla çokbilmek vede üstünkörüezberediyaloglarkurmak günümüzün salgın hastalığı değil mi? (bununyaygınMODAyansımasıdaCHATortamı boşadiyaloglar geyikmuhabbetleri) Doğru zamanda, doğru konuları düzgüniletişimile yerine oturtmak konusunda, herkese daha çokfırınekmekler yemek düşüyor galiba..? NeDersinizHocam...???

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.