Emir Hepoğlu

Herkesin kendine göre bir Bodrum'u var

‘’Herkesin kendine göre bir Bodrumu var’’ demişti bir aralar bir tanıdığım ama kimdi vallahi hatırlamıyorum.

Kendine özgü bir cümlemiydi bu kurduğu yoksa bir yerden alıntımı yaptı bilemem, ancak ne kadar haklı olduğunu son birkaç hafta içerisinde sıklıkla gelmek durumunda kaldığım Bodrum’da bizzat yaşayarak daha iyi anladım. İnanılmaz kozmopolit bir yapısı var bu şirin, güzel ve alımlı şehrin.

Nerede ise her milletten ve her gelir gurubundan insanların kendini bulduğu ya da kendisi için bir şeyler bulduğu bir tatil beldesi Bodrum. Bazısı için eğlencenin cılkını çıkartarak plajda ya da otobüs durağında sabahlamak, bazısı içinde cep telefonu, bilgisayar v.b. teknolojik bağımlılıklardan uzak sakin bir köşede Meditasyon, Spa ve benzeri uygulamalar yapmak anlamına gelen bu farklı tatil anlayışları her ne kadar birbirinden uzak gibi dursa da amaç aynı, bu dünyadan bir süreliğine de olsa uzaklaşmak.

Bundan birkaç  hafta önce TRT Belgesel kanalında yayınlanan ve Hüseyin BARANER’in sunduğu ülkemizin tek turizm tartışma programı olan Turizm Meclisine katılmak üzere geldiğim Bodrum’un içinde gördüğüm tatilci kitlesiyle, son birkaç gündür konakladığım Yalıkavak daki süper lüks butik tesis de konuk olarak bulunan insanların profili birbirinden oldukça farklı. Kitle diyorum, zira insanlar uzun Bodrum çarşısı ve barlara sokağı boyunca çıldırmış gibi her dükkana, her mağazaya ve nerede ise her bar ve diskoya en az bir kere uğruyorlardı. Bu kalabalıktan ne kadarı para harcıyor ya da esnafa kazandırıyor emin değilim ama ciddi bir kalabalık olduğu ve klan halinde dolaştıklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

Genç, güzel ve oldukça şık giyinmiş turist hanımların peşinden koşuşturan esmer ve yağız delikanlıların kendilerini Türk Turizmine hizmet etmeye adadıkları her hallerinden belli oluyor iken, sahte olduğu gün gibi ortada olan, kopya markalı tişörtü üç otuz kuruşa satmaya çalışan tezgahtar ile nazlanan Rus turist beyin pazarlığı görülmeye değerdi . Sahildeki barlardan çevreye yayılan müziğin gürültüsü problemi, Bodrum belediyesi ile esnaf arasında her defasında bir sezon klasiği haline gelmiş olmasına rağmen, adına müzik dedikleri o DUM TIS larda çevre illerden duyulacak kadar yüksekti doğrusu. Kendini kaybederek barın üzerinde dans eden yedi düvelin fertleri burada dünya insanı olmanın tadını çıkartırken süper maharetli barmen kardeşimiz içki şişeleri ile etkileyici bir şov sunuyordu izleyenlerine. Arka tarafta ise tıfıl komi bira bardaklarını sadece çalkalayarak, ama yıkamadan müşterilerin içkilerini tazelemekle meşguldü.

Malumunuz üzere Bodrum’da sezon kısa, esnaf ise bu kısa sürede ne kadar kar etsek o kadar iyi düşüncesinde. Haklılarda, vergi veriyor, personel sigortalarını  yatırıyor, yatırım yapıyor, dekorasyon yeniliyor, çok sayıda eleman çalıştırıyor ve bunun üzerine birde para kazanmaya çabalıyorlar. Ancak son dönemlerde nerede ise her keseye uygun yeme içme ve eğlence mekanı açılmış Bodrum’da. Eskiden sadece parası olanların gözde tatil beldesi olarak anılan bu doğa harikası muhteşem şehir, şimdiler de hemen her gelir gurubuna hitap eden seçenekler sunuyor tatilcilere. Bence gayet doğru bir yaklaşım, zira herkesin bu güzellikleri görmeye ve yaşamaya hakkı var.

Ancak hatalarda var elbette. Bence Bodrum sadece butik oteller ve ev pansiyonculuğu üzerine şekillenmiş bir turizm politikası yapılandırılarak katkıda bulunmalıydı Türk Turizmine. Her şey dahil sistemi uygulanmamalıydı bu bölgede. Bin kişi kapasiteli tesislerin yapılmasına izin verilmemeliydi. Bodrum küçük, az oda sayısına sahip, ancak yüksek kalitede hizmet veren tesislerin olduğu ve yurtiçi ya da yurt dışında tüm pazarlaması bunun üzerine yapılan bir tatil beldesi olmalıydı.

Uzun yıllar boyunca büyük tesislerde çalışınca insan, ister istemez tatile çıktığı vakit daha sakin mekanları tercih ediyor. Elbette herkesin tatil anlayışı kendine, ancak ben yinede 1000 kişi ile aynı anda aynı mekan da tatil yapmak istemem. Neden mi ?, büfede sıra beklemek , sahilde şezlong kavgası yapmak ,  plaj havlusunun kurutmadan çıkmasını beklemek , 1000 kişi ile birlikte aynı tuvaleti kullanmak istememde ondan. Kardeşim sen nasıl turizmcisin , nasıl konuşuyorsun diyenler olacaktır muhtemelen bu yazıyı okuduktan sonra, ama dedim ya herkesin kendi tatil anlayışı var diye ve mesleği her ne olursa olsun.

Saygılarımla

Emir HEPOĞLU

IEHA TÜRKİYE BAŞKANI 

emirhepoglu@iehaturkiye.org
 
 
 
 
 

Bu Makale 29.06.2010 - 12:40:42 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.