Birgül Akgül

Fenomenler, marketing ve işletmeler

Fenomenler, marketing ve işletmeler
Okan Bayülgen’in sözleri fenomenleri epeyce kızdırmış olsa da fenomenliğin geldiği nokta tartışmaya değer görünüyor. Ne demişti Bayülgen, ‘‘hepsi çöp, hepsi zavallı.’’ Fenomenlerin lüks hayatları, ücretsiz yiyip içip, gezmeleri, yaşam tarzları, tüketiciyi veya işletmeleri kızdırabiliyor.

Belki kıskanılıyorlar da. Şımarık tavırlar, sansasyonel davranış veya sözler, kötü örnekler... Fenomenliğin ucuz, basit, bedavacı, geçici iş dalı olarak adlandırılmasına neden oluyor. Fenomenlik iş olarak sayılıp saygı görmese de hatırı sayılır paralar kazandıklarını lüks hayatlarından anlıyoruz. Demek ki fenomenlere ilgi büyük, peki bu ilgiyi nasıl analiz edebiliriz?

Fenomenler tanıttıkları ürünün hitap ettiği kitle ne kadar büyükse o oranda para kazanıyorlar. Bir deodorantın satış sıklığıyla beş yıldızlı bir otel odasının satış sıklığı aynı olabilir mi? Ürün ucuzsa fenomen satışa, pahalıysa bilinirliğe hizmet eder tabii ürününüz için doğru ismi seçmişseniz, aksi halde ürününüz değil; fenomenin takıları, arabası, saçı, çocuğu konuşulur…

Peki, turizm açısından bakıldığında fenomenler ne ifade ediyor?

Bugün hangi otele sorsanız mutlaka aldığı onlarca mail, mesajdan bahsedecektir. ‘‘Otelinizde konaklayalım, şu kadar fotoğraf çekelim bu kadar video paylaşalım, bu mecrada şu kadar, burada bu kadar takipçim var, reklamınızı yapalım…’’ Oteller bu mesajlardan ve bedava tatil yapmak için kendini influencer ilan edenlerden bıktı, öyle ki sırf bu talep mail veya mesajları yanıtlamak için bir kişi istihdam edilse yeridir.

İşletmeler bu süreçleri nasıl yönetebilir, nelere dikkat edebilir? Influencer marketing işletmeler için faydalı mıdır?

Görünür olmak, görüntüleme, like, erişim, etkileşim, trend, topic, influence etmek, fenomen… Bu liste uzar gider. Bu dünyadan kaçış yok, sevsek de sevmesek de influencer marketing de bir reklam modelidir, doğru isimlerle yapılan iş birlikleri ise faydalı olabiliyor.

Mesela bir hesabın 2 milyon takipçisi var, evet, ancak bu takipçiler hangi SES grubuna mensup, buna bakmak gerekiyor.

Markaların kimlikleri, kişilikleri vardır. Marka-fenomen iş birliklerinde bana göre dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, iş birliği yaptığınız kişinin ürününüzü satın alabilecek ekonomik düzeyde olmasıdır.

Markanız gibi konuşmalı, markanız gibi davranmalıdır. Yaşam tarzı, hobileri, sayfasının amacı ürünlerinizle bağdaşmalıdır. Değerleriniz, duruşunuz örtüşmelidir.

İçerik üreten, bloğu, vloğu olan, uzun zamandır yazılar yayınlayan, kendi niş kitlesini zaman içinde oluşturmuş, takipçilerinin güvenini kazanmış isimler ile çalışmak markalara fayda sağlamaktadır.

Oteliniz ailelere hitap ediyorsa çocuklu aileler veya kişiler, gençlere veya çiftlere hitap ediyorsa da bu grubu temsil edecek özelliklerdeki fenomenler ile çalışılabilir.

Oteller fenomen iş birliklerinden hızlı satış beklememelidir, görünürlük, bilinirlik istenmekte ise bu iş birlikleri yapılmalıdır, dün kalan influencer üzerinden bugün tatil alınmasını bekleyemeyiz. Bir kişinin tatil sıklığını ele alalım, sırf bir yerde gördü diye otelinizi kim hemen satın alır ki? Satışı uzun vadede bekleyecekseniz ve düzenli influencer iş birlikleri yapacaksanız tamam, aksi halde bu gibi iş birlikleri kendinizi kandırmak olur. Unutmayalım ki markaların kendilerini tanıttığı onlarca alan var, sosyal medya da onlardan sadece biri. Ne tek başına yeterli, ne de göz ardı edilecek kadar basit, değersiz veya yararsız. Bu kanal diğer kanallarla birlikte verimli ve düzenli yönetildiğinde kampanyaların, ürünlerin daha fazla kişiye ulaşmasını sağlar, bilinirliği, görünürlüğü destekler, hedef kitleye ulaşmanıza yardım eder.

Birgül Akgül ve Betty

Dostuma veda…

Hayatımın en zor dönemlerinden birini yaşıyorum. Birlikte büyüdüğüm, beni büyüten, sevgisiyle beni besleyen biricik can dostumu, köpeğim Betty’i 17 Eylül’de kaybettim. 16 yıl 9 aylık ömründe bana paha biçilmez değerler kazandırdı. En iyi dostumdu. Çok bağlıydık, yokluğu yıktı… İyi ki birbirimizi bulmuşuz…

Birkaç gün önce 4 Ekim Hayvanları Koruma Günüydü. Koruyor muyuz? Çabalıyoruz ancak hala hak ettikleri değeri görmüyor, haksızlığa uğradıklarında yok sayılıyorlar. Bu da değişecek, ben umutluyum. Umutsuzluk zehir gibidir, ruhunuza zerk edilmesine izin vermeyin. Sistem bünyemize sürekli dert yüklese de biraz boş verin yok aşıydı, ekonomiydi, laiklikti, çevreydi, dindi devletti… Her gün baktığınız pencerenizden bir müddet bakmayın, biraz düşüncelerinizden uzaklaşın. Olumsuz içeriklerin size ulaşmasına engel olun. Şundan emin olun, biz insanlık tarihinin en kötü döneminde yaşamıyoruz. Dünya neler gördü, ne savaşlar, ne bombalar, ne kıtlıklar, ne zulümler gördü, görecek… İsimler, dönemler, tarihler değişir; insanlığın neden olduğu olay veya eğilimler ise değişmez, sadece yapış şekilleri farklılaşır. İki bin yıl öncesinde de salgın hastalıklar vardı, kardeş kardeşi öldürüyordu. Bundan 500 yıl sonra da bunlar olmaya devam edecek çünkü işin içinde insan faktörü var! Bu nedenle her şeyi kontrol etme, düzeltme eğilimini bırakıp yapabileceğinizi yapmaya; sizi aşan şeylere ise görevi o sorunları çözmek olanların yapacak bir şeyler bulması gerektiğine odaklanın. Birinin derdi tekne diğerininki ekmek… Ne tekneci ekmekçiyi yermeli ne de ekmekçi tekneciyi… Senin pencerenden bakmıyor diye herkes çöp, herkes zavallı değil, olmaz, olamaz.


Bu Makale 07.10.2021 - 21:07:41 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.