Birgül Akgül

Coğrafya kaderdir

Coğrafya kaderdir
Son derece yalın ancak bir o kadar da derin bir söz…

 

14. yüzyılda yaşamış düşünür, tarihçi, devlet insanı İbn-i Haldun’un bu sözü, memleketle ilgili onlarca sayfa yazı da yazsanız derdinizi anlatamayacağınız durumlarda kendinizi en iyi şekilde ifade etmenizi sağlar. Türkiye’nin kaderidir coğrafyası. Bize okullarda coğrafyayı deltalar, ovalar, akarsular olarak anlatmış olsalar da Coğrafya bir bilim dalıdır, toprağını, ekonomini, kültürünü içine alır, seni sen yapan kavramların bütünüdür. Yaşadığımız çoğu olay coğrafyamızın etkilerinden kaynaklanır.

Coğrafya neden kaderdir?

Komşularımızın durumu ortada, biri havan topu atar o gelir bizim evlere düşer, biri şeriat diye ölüp biter, biri soykırım da soykırım diye bizi dünyaya şikâyet eder… Bu coğrafya Müslüman ağırlıklı milletlerin coğrafyasıdır ve Türkiye Atatürk’ün aziz mücadeleleri sayesinde Müslüman ülkeler içinde en gelişmiş olanıdır. Bu nasıl gelişmişlik demeyin, birçok medeniyet sanatla, kültürle, demokrasi ile tanıştığında bizim atalarımızın derdi hayatta kalabilmek, varlığını sürdürebilmekti.

Coğrafyanın kadere etkisi nedir?

Coğrafyanızda şiddet, rüşvet, adaletsizlik, savaş, kuşatma, trafik kazası, ahlak, namus, kadın, komşular, eşitliksizlik gibi kavramlar her gün gündem oluyorsa, anormal durumlar sizin normaliniz olmuş ise kaderiniz de bu bileşenler ile örülür. Yekûn iyileşmedikçe bireysel refah mümkün olamaz,  bu nedenle değiştiremediğimizi geliştirmek zorundayız.

Coğrafyanın siyasal boyutu

Coğrafyamızda halk değil, siyasetçiler üstündür. Bu nedenle politikacılar sınırsız yetki ile donatılır, her ne hata yaparlarsa yapsınlar konumlarını bırakıp gitmezler, mümkün olsa koltukları ile gömülmek isteyecek kadar güç bağımlısıdırlar. Bilmeleri gereken konuları bilmeseler, ekonomiden, sağlıktan, eğitimden yana eksik olsalar, sansasyonel açıklamaları ile ülkeyi zora soksalar da halk bunları unutur, hesap soramaz, çünkü bu hakları onlara hiç verilmemiş, öğretilmemiştir.

Coğrafyanın turizme etkisi %100’dür.

Kültürel, siyasal, ekonomik, çevresel, biyolojik özetle nefes almak ile ilgili tüm konular coğrafyayla direkt ilgilidir. Gelişmiş ülkenin refah seviyesi yüksek entelektüel vatandaşı demokratik ülkelere seyahat eder. Nitelikli turizmden bahsedebilmek için bu beklentileri karşılamak gerekir.

Pandemi gölgesinde geçen 2020’deki Türk turizmini Londra’da geçirdiğim 2,5 yılıma benzetiyorum. Aynı işi yapıp daha az maaş aldığım iş, İsviçreliyle aynı derse girip ondan daha fazla ücret ödediğim okul; Avrupa Birliği vatandaşı olmamam nedeniyle yarışa geriden katılıp çok koşmamı gerektirdi. Başardım ancak eşit koşullarda değil, fazla çaba sarf ederek. Türk turizm ve otelciliği coğrafik koşullarına rağmen geriden geldi ve müsaade edildiği sürece açığını kapatmak adına büyük çaba sarf etti. Global krize rağmen çok başarılı oldu. Bu işte ne kadar iyi olduğumuzu ‘‘görmek isteyenlere’’ alnının akıyla gösterdi. Doğru sözler söylenip, doğru yaklaşımlar sergilenmiş olsaydı ekim ve hatta kasım ayını da iyi geçirecekti, neyse ki beklentilerin üzerinde geçen 2-2,5 ay bile sektörün omuzlarındaki yükün biraz hafiflemesini sağladı.  


Bu Makale 20.10.2020 - 11:59:31 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.