Bilsen Gürer / Turizm Araştırmacısı & Yazar

Adıyaman ve turizm

Adıyaman ve turizm

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Diyarbakır ile komşuluk ediyor. Turizm alanında başarılı adımlar atmış komşuları gibi Adıyaman da doğal olarak turizm pastasından hakkı olan dilimi almak istiyor.

Avrupa Birliği Avrupa Komisyonu, Türkiye Delegasyonu üzerinden 2003 yılında sağlanan hibe ile Kültürel Mirası Geliştirme Projesini hayata geçirdi. Adıyaman da bu projeye dahil kentler içinde bulunuyordu. Kültürel Mirası geliştirme (KMG) Projesi, bölgenin kültürel ve tarihi mirasını korurken, aynı zamanda GAP bölgesinin bu mirasına da dikkat çekerek, sürdürülebilir kültürel turizmin geliştirilmesini hedefleyen yerel girişimleri destekledi.

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında, Adıyaman'ın turizm sektöründeki rekabet gücünü arttırıcı çalışmalar yapılmaktadır. Adıyaman Valiliği'nin yürütücüsü olduğu proje, bölgenin sosyo-ekonomik gelişimine katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bu amaçla, şehrin tarihi ve kültürel alanları, yerel mutfağı, doğa yürüyüş rotaları, kamp alanları, hediyelik ürünleri, eko ve alternatif turizm imkanlarının ulusal ve uluslararası pazarda tanıtımı hedeflenmektedir. Projede, konularında uzmanlaşmış kişi ve kuruluşlarla ortak çalışmalar yapılmakta, sosyal medyanın etkin ve etkili kullanımından da yararlanılmaktadır.

Adıyaman

Yukarıda dahil olduğu bölgeyi ve komşularını belirttiğimiz şehir, Anadolu'nun en eski yerleşim birimlerinden biridir. Eskitaş çağından bu yana yaşam alanı olarak kullanılmış olduğu arkeolojik kazılarla anlaşılmıştır. Üzerinde bulunduğu Fırat Bölgesi ile Toroslar arasında kalan alan, çok sayıda kavim ve uygarlığa ev sahipliği yaptı. Hitit, Kumruh Krallığı (Kommagene Krallığı'nın ataları olarak kabul ediliyor), Asur, Med ve Perslerden sonra Büyük İskender'le Makedon egemenliğine girdi. M.Ö.163 tarihlerinde Selevkos hanedanınn idaresi altındayken, eyalet yöneticisi I.Ptolemaios  bağımsızlığını ilan ederek Kommagene Krallığı'nın temelini atmış oldu. Kommagene,  M.S. 72 yılında Roma İmparatorluğu’na bağlandı. Bölge, VII.yüzyılda Müslüman Arapların eline geçti. Emevi Komutan Mansur İbn-i Cavene, Bizans saldırılarına karşı korunmak amacıyla Adıyaman'ın merkezine bir kale yaptırdı. Bu tarihten itibaren "Mansur'un Kalesi' anlamında Hısn-ı Mansur ismiyle söylenmeye başlandı. 1071'den sonra dört yüz yıl boyunca Türkler ve Araplar arasında el değiştiren kent, 1516 Yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. 1926 yılında Adıyaman adını aldı.  

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin batı ucunda, Asya, Avrupa ve Afrika'dan gelen ana yolların kesiştiği bir noktadadır. Engebeli bir araziye sahiptir. Arazi, kuzeyden güneye doğru alçalır. Fırat'ı besleyen irili ufaklı birçok su ile beslenen bölgede,  Atatürk Baraj inşa edilmiş ve Kommagene Krallığı'nın başkenti Samosata ile Zeugma Antik Kenti sular altında kalmıştır.

Kommagene Krallığı

Komagene, Fırat'ın batı kıyısında kurulmuştu. Adıyaman'ın bütününü, Kahramanmaraş ile Gaziantep'in bir kısmını kapsıyordu. Bu topraklarda, Seleukos Krallığının egemenliği altında yaşıyorlarken, Seleukosların zayıfladığı bir dönemde Ptolemaios I M.Ö.162 tarihinde bağımsızlığını ilan ederek Kommagene Krallığını kurmuştu. M.Ö.69-34 tarihlerinde tahtta olan Antiochos I. devrinde krallık en parlak devrini yaşadı. M.Ö.64 yılında Romalı Pompeus'un egemenliğini kabullenmiş, M.S.17 yılında Gemanicus tarafından Kappadokia ile birlikte Roma eyaleti yapılmıştı. M.S.72 de ise İmparator Vespassianus'un oğlu Titus tarafından Romaya ilhak edilerek Syria eyaletine dahil edilmişti. Komagene Kralları, Anadolu, İran ve Suriye geleneklerinin Helenistik kültürle kaynaşmasını ve yeni bir sentez oluşmasını sağlamışlardı. Ptolemaios, Samos (başkent Samosata bu kral adına kurulmuştu), Mithradates ve Antiochos I en önemli krallarıydı. Samosata dışındaki önemli kentleri; Arsameia ad Nymphaios (Kahta'da) ve Arsameis ad Euphrates (Gerger'de), Perre ile Zeugma'ydı. Krallığın ekonomisi ticaret ve madenciliğe dayanıyordu. 1987 Yılında UNESCO listesine alınan Nemrut Dağı Tapınağı, zirvedeki tümülüs ile onu çevreleyen kutsal alanlar, Kral Antiochos I'in sağlığında inşa edilmişlerdi. Teraslarda yer alan büyük boyutlu kral ve tanrı heykelleri kabartma ve yazıtlar, Komagene Krallığı'nda egemen olan doğu ve batı kültürlerinin kaynaşmasının ayrıcalıklı ve göz alcı bir örneğidir. Nemrut Dağı tapınağının doğu terasında güneşin doğuşu ve batı terastan güneşin batışı, Türkiye turizminin çok önemli destinasyonları olarak senelerden bu yana çok sayıda yerli ve yabancı turistin tercihleri arasında yer alıyor.

Karakuş Tümülüsü: Kommagene Kralı II.Mithradates tarafından Komagene'li kadınlar için yaptırılmıştı. Kralın Annesi İssias, kız kardeşi Antiochia ve yeğeni Aka burada yatarlar. M.Ö.I. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş olan tümülüsün çevresinde yaklaşık 9 metre yüksekliğinde 4 sütun bulunur. Sütunlardan birisinin üzerindeki kartal heykelinden dolayı halk arasında bu isimle anılmaktadır. Kahta'nın 12 km. kuzeyinde olup Cendere Köprüsü ile arasında 8 kilometre vardır.

Cendere Köprüsü: 120 metre uzunluğunda, 7 metre genişliğindeki köprü Kahta (Cendere) Çayı üzerindedir. Suyun en dar yerinde iki kaya kütlesi üzerinde 92 adet büyük kesme taş ile M.S.198 / 200 yılları arasında inşa edilmiştir. Banisi, Roma İmparatoru Septimus Severius'tur. Köprünün kemer açıklığı hemen hemen Ayasofya Kubbesine yakındır. Büyük kemer 30 metre yüksekliğindedir. Doğu tarafına bir tali boşaltma kemeri daha konulmuştur. Köprü üzerindeki yazıtlarda; yapıldığı tarih, banisi ve Samsat'ta bulunan XVI.Roma Lejyonuna (XVI.Lejyon Flavia Firma) yaptırıldığı, İmparatorun Suriye Humus'lu eşi Julia Domna'ya adandığı belirtilmiştir. Köprünün giriş ve çıkışına konulan dört sütun, İmparator, İmparatoriçe ve iki ortak çocukları Karakalla ile Geta'ya adanmıştı. Septimus Severius, sağlığında iki oğlunu da yönetime ortak etmişti. Ancak, ölümünden sonra büyük oğlu Karakalla, kardeşi Geta'yı annesi Julia Domna'nın kollarında öldürttü. Bununla da yetinmeyip, kardeşinin adını ülkenin her tarafındaki yazıtlardan kazıttırdı. Cendere Köprüsü'ndeki yazıtı sildirmekle yetinmedi, sütunu bütünüyle kaldırıp yok etti. Bundan dolayı Cendere Köprüsü'nde üç adet sütun bulunmaktadır. Köprünün altından geçen Kahta Çayı, Cendere ismini köprünün yapım şeklinden dolayı almıştır. Köprüde hiç harç kullanılmamış, taşlar "cendere" denilen sıkıştırma tekniğiyle birleştirilmişlerdir. Kahta Çayı,  Antik çağda Chabinas olarak adlandırılıyordu.

XVI.Lejyon Flavia Firma

Adıyaman için önemli bir tarihsel olgudur. Lejyon, bir Roma askeri birliğiydi. Lejyoner (kapsadığı asker adedi) sayısı önceleri 4.500 iken özellikle imparatorluk döneminde 5600 'e kadar çıkmıştı ama bu rakkam zamanla değişiyordu. XVI Flavia Firma, önceleri Satala'da (Kelkit) konumlandırılmıştı. Satala'dayken Firma unvanını elde etti. Bu unvan hemen hemen hiç değişmeden yazıtlardaki yerini aldı. Flavia Firma’nın en önemli görevi, Küçük Armenia bölgesindeki güvenliği sağlamak olsa da bu birlik Trapezus (Trabzon), Satala, Melitene (Malatya), Samosata (Samsat), Zeugma ve Antiochia (Antakya) yolunun güvenliğini de sağladı.  XVI Flavia Firma, Trajan’ın Parth savaşlarından sonra muhtemelen Samosata (Samsat)’ya konuşlandırıldı. Ve Severus Alexander (M.S. 222-235) dönemine kadar Samosata’da kaldı. Cendere Köprüsü'nün inşasında bu birliğin emeği vardı ve bu bilgi köprü üzerindeki sütuna da kaydedilmişti.

Atatürk Baraj Gölü:  Bölgeye hayat veren Fırat Nehri'nin 180 km'lik kısmı Adıyaman il sınırları içinden geçer. Adıyaman ile Şanlıurfa arasında inşa edilen Atatürk Baraj Gölü'nün, 1983 yılında başlanan inşaatı 1992 de bitirilmiş. Adıyaman'da bulunan ve toplam uzunluğu 436 kilometre olan 9 adet dere ve çay barajı beslemektedir. Bu baraj gölü, ilin doğu sınırının neredeyse tümünü kaplamaktadır. Barajın göl alanı 817 kilometrekaredir. Elektrik üretimi, sulama ve su temini için kullanılmaktadır. Bölgenin iklimini tamamen değiştirmiş olan gölde her yıl değişik su sporları etkinlikleri düzenlenmektedir. Yurdumuzda inşa edilmiş en büyük barajdır. Gap (Güneydoğu Anaadolu Proejsi) kapsamında, kaya dolgu tipinde yapılmış olup, 184 metrelik yüksekliği ile Keban, Altınkaya, Karakaya ve Oymapınar'dan sonra 5. yüksek barajdır.

Harfane:  Yöre halkınca çok eski yıllardan günümüze gelmiş bir gelenektir. Harfane adı verilen bu müzikli toplantılar, ortaklaşa yapılarak yenilen yemeklerle sonlandırılıyor. Ahilik geleneğinden esinlenilerek düzenlenmiş ve zamanla hak arasında da geçerli hale gelmiştir. Özellikle hafta sonlarında hoşça vakit geçirmek, günlük olayların konuşulduğu, değişik oyunların sergilendiği, şarkı ve türkülerle, mani ve gazellerle bitirilen harfane, komşu illerdeki eğlencelerle (kürsübaşı, sıra gecesi v.b.) aynı işleve sahiptir.

Adıyaman turizmi ile ilgili kısa notlar:

Perre Antik Kenti, Adıyaman Müzesi, Adıyaman Ulu Camii, Çarşı Camii, Eskisaray Camii, Kap Camii, Yenipınar Camii, Kurşunlu Camii, Mor Petrus ve Pavlus Kilisesi, Oturakçı Pazarı ve Tuz Hanı, Şire Pazarı, Adıyaman, Kahta ve Besni Kaleleri, Derik Kutsal Alanı, Turuş Kaya Mezarları, Sofras Dikilitaş (Sesönk) Tümülüsleri, Malpınarı Kaya Anıtı ile Haydaran Kaya Kabartması şehrin görülebilecek tarihi zenginlikleri. Ayrıca, Palanlı, Zey, Gümüşkaya (Palaş) ve Göksu Mağaraları da yine turizm açısından önemli birer ayrıcalık olarak kabul görüyor.

İyi bir mutfak kültürüne sahip olan Adıyaman'da, Meyir çorbası, Alaca çorba, Pıtpıtı çorba, Kollotik köftesi, Çiğ köfte, Kavurmalı sıcak köfte, Ekşili köfte çeşitleri yöreye özgü tatları oluşturuyor. Pilavlar, sebze yemekleri ve tatlılarla zenginleştirilen sofralar kentin damak zevkini ön plana çıkartmaktadır. Türkiye'nin hemen her tarafında önemli bir ürün olarak yer alan meşhur Besni üzümü de yine Adıyaman topraklarında üretiliyor. Ayrıca, badem de buradan alınabilecek önemli bir besin. Adıyaman mutfağında da birçok lezzette kullanılıyor.

Halı konusunda da zengin olan Adıyaman, özellikle Kahta ilçesinde dokunan kök boyalı el dokuması halılarıyla biliniyor. Sepetçilik de hediyelik eşya listesinde kendisine yer bulan bir ürün olarak öne çıkmaktadır. Ama günümüzde en önemli hediyelik eşya olarak kabul gören çeşitli Besni bebekleri tarihi çarşıda satışa sunulmuşlar. Henüz turistik bir objeye dönüştürülmemiş olsa da tekstil sektörü şehrin ekonomik gelişiminde önemli bir yer tutuyor.


Bu Makale 17.11.2022 - 08:52:10 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.