İzmirli turizmcilerden üçlü tanıtım atağı
İzmir turizmin ülke turizm pastasından daha fazla pay alması için tanıtım atağına kalkmasını her platformda dile getiren Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK), komşu ülke Yunanistan’ın turizm elçiliğini yapan Maria Ekmekçioğlu’yla Kültür ve Turizm Bakanlığı Atina Müşavirliği’yle üçlü tanıtım atağına kalktı
Türk mutfağı üzerine belgesel çekmek üzere Türkiye’ye gelen Yunanistan’ın ünlü şefi ve sunucusu Maria Ekmekçioğlu ve çekim ekibinin ilk durağı ise İzmir oldu.Çekim ekibiyle birlikte İzmir çekimlerini yaklaşık bir haftada tamamlayan ve çekimler sırasında İzmir’de yaşadıklarını, gezdikleri yerleri, yaptıkları yemekleri ve izlenimlerini paylaşan Maria Ekmekçioğlu’nun İzmir çekimleriyle ilgili aktardığı önemli bilgiler şu şekildeydi:
İZMİR MUHTEŞEM BİR ŞEHİR
“Bizim için büyük mutluluktu. İzmir şehir olarak çok güzel ve muhteşem bir şehir. İzmir’de asansörü Kadifekale’yi sahilini ve arka sokaklarını gezdik. Ayrıca, İzmir’in boyozunu ve gevreğini hem tatdık,hem çektik. Daha sonra İzmir’in etrafını süsleyen inci kolyesini andıran sahil bandını dolaştık. Şirince, Alaçatı, Foça, Selçuk Ayvalık – Cunda, Efes ve Selçuk’ta çekimler yaptık. Bütün bunları bir haftaya sığdırmaya çalıştık. Sabah 8 ‘den akşam 10’a kadar bütün bu bölgeleri, Alaçatı’nın pazarını gezdik. Alaçatı’daki Pazayeri Camii ve Kilisesi ile Alaçatı’nın taş evlerini çektik. Ayrıca Foça'nın imrenilecek doğasını,siren kayalıklarını ve balık halinden mezatını çektik ”
TOHUMLARI SEVGİ VE BARIŞ GETİRSİN DİYE DOĞAYA SERPTİK
Oradan Urla’ya geçtik. Urla’nın ot festivaline katıldık. Oradaki kadınların yaptığı bütün o güzel festivali yansıtmaya çalıştık. Oradan tohumlar aldık. Hepimize sevgi ve barış getirsin diye o tohumları doğaya serptik ve tohumlar büyüsün istedik . Orada büyük kazanlarda hep beraber buğdaylı kuzu etli keşkek yaptık. Keşkeki tadabilmek için insanlar büyük kuyruklar oluşturdu. Bunun yanında enginarlı yemekler, barbun tavalar, mangal sucuklar yaptık.
Oradan Efes’e geçtik. Efes’te tarihle baş başa adeta zaman tünelinin içine girdik. Bu programı izleyecek seyirciler için Efes’teki bütün güzelliği çekimlerimizde ele aldık. Oradan Selçuk’a geçtik. Selçuk’ta çok güzel bir balık pazarı vardı. Orada balıkçılarla birlikte balıklar pişirdik.
SON YILLARDA RASTLADIĞIMIZ EN İYİ MİSAFİRPERVERLİKLE KARŞILAŞTIK
Sonra da Şirince’ye geçtik. Necati Cumali’nin ve Dido Sotiriyu’nun köyü olan Şirince’yi gezdik. Şirince’deki eski evleri, o evlerin içinde reçeller ve şaraplar yapan insanlarımızla sohbet ettik. Oradan da Foça’ya geçtik. Foça’da tüm ekip adeta şoke oldu. Son yıllarda rastladığımız en özel misafirperverlikle karşılaştık. Foça Kaymamamı Niyazi Ulugölge ve ETİK Başkanı Mehmet İşler bizleri çok iyi karşıladılar. Daha sonra Foça’da balıkçıdan balıklar aldık. Denizin üzerinde balık çorbası (Gemici Kakavyası) yaptık ve denizden kaleyi gezdik. Burada Homeros’un tarihine girdik. Foça’daki İsa Bey camisi muhteşem bir mimariye sahip. Gerçekten hayran kaldık.
TÜM EKİP ARKADAŞLARIMIZIN GÖZLERİ DOLDU
Ondan sonra da sıra Ayvalığa geldi. Ayvalık’ın sahilini gezdik. Cunda’ya gittik; ama hep yağmura denk geldik maalesef. Yağmur bizim için berekettir; fakat bu yüzden çekim yaparken zorlandık. Bütün zorluklara rağmen çekim ekibimizin deneyimi ve tecrübesiyle çekimlerimizi tamamladık. Bütün çekim ekibimizin kökeni zaten Foça Ayvalık Cunda yörelerinden. Duygusal anlar yaşadık, tüm ekip arkadaşlarımın gözleri doldu. Ege’nin sıcaklığını biliyorum ve çekim ekibime bu sıcaklığı yaşattığım için ayrıca mutlu oldum.
İKİ ÜLKENİN ORTAK NOKTASI ZEYTİNYAĞLI YEMEKLER
Sonuç olarak İzmir tümüyle bir zaman tüneli. Sanki zaman tünelinin içine giriyorsun. Milattan önce 8500 – 9000 yıl önceye gidiyorsun. Bu, her şehre nasip olmaz. Siz çok şanslısınız ki böyle bir tarihin içinde yaşıyorsunuz. O kadar çok uygarlık var ki burada, olağanüstü. Yunan kültürüyle İzmir kültürünü karşılaştırdığımızda ahtopot yine aynı ahtopot, kalamar aynı kalamalar, barbun aynı barbun. Enginar enginar, kahve kahve, dolma, dolma, domates, domates. Bütün kelimeler o kadar benzer ki... Yemeklerin yapım tarzı bile aynı. İki ülkenin yemek kültürü konusunda en önemli nokta zeytinyağlı yemekler. İki yakanın da yemekleri ortak. Yunanistan’ın en meşhur yemeklerinden birisi de İzmir Köftesidir. Onlar ona sucukaki diyorlar.İzmir köftesini iki ülke de aynı tarzda pişiriyorlar.
İZMİR’İN TÜRKİYE’DE ÖNE ÇIKAN BİR YEMEK MARKASI OLMALI
İzmir diyince akla gevrek ve boyoz geliyor. Alaçatı otlarıyla öne çıkıyor. Ben enginarlarımı restoranım için Ödemiş ve Bayındır’dan alıyorum. İzmir aslında gastronomi konusunda yemek kültürünü ön plana çıkartırsa markalaşabilir. Çeşme’nin barbunu ve burada inanılmaz bir peygamber (dülger) balığı bolluğu var. Mesela Adabey balığı. Benim Alaçatı’daki balık restoranımın simgesi adabey balığıydı. Böyle bir balığı ve otu evlendirip çok güzel İzmir yemekleri ortaya çıkartılabilir. Tabi, bu zaman alacak bir iş; ama İzmir için şart. Nasıl Gaziantep, baklavasıyla ; Adana, kebabıyla öne çıktı, İzmir’in de öne çıkan bir yemek markası olması lazım. Aslında İzmir, Yunanistan’da İzmir köftesiyle öne çıkmış durumda. İzmir’in Türkiye’de öne çıkmış bir yemeği yok. İzmirliler ot sever, zeytinyağlı sever. İzmir’de otlarla yemekler yapıp İzmir’i ortaya çıkartmalıyız. İzmir’e has mutfaklar da olmalı. İzmir denince ot ve deniz mahsülleri akla gelmeli.
Öte yandan,TC. Kültür ve Turzm Bakanlığı Atina müşaviri Aslı Gündoğdu ile ETİK Yönetim Kuruluna ve Tüm Üyelerine İzmir'in Tanıtımına koydukları katkı için ayrıca İki ülke arasındaki bağların güçlenmesi adına koydukları özverili çalışmalar için teşekkür etti daha sonra İzmir’den ayrılan Maria Ekmekçioğlu ve çekim ekibinin sonraki durakları sırasıyla Gaziantep, Urfa, Mardin Trabzon, Kapadokya İstanbul Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale olacak.
Bu Haber 30.03.2015 - 12:00:39 tarihinde eklendi.