Deloitte Turizm Lideri, otelcilikte gelecek beş yılın haritasını çıkardı

Deloitte Turizm Lideri, otelcilikte gelecek beş yılın haritasını çıkardı
Deloitte Türkiye Turizm ve Eğlence Endüstri Lideri Ahmet Cangöz TurizmGüncel'e verdiği röportajda sektörel istatistik çalışmalarının doğruluğu, 2012 yılına ait öngörüler, Türkiye'de kişi başına elde edilen turizm gelirinin düşüşü ve konaklama sektörüne yakın gelecekte hakim olacak son trendler hakkında bilgi verdi. Cangöz'e göre Avrupa'daki ekonomik durgunluk er ya da geç Türkiye'yi de etkileyecek.


Savaş Daş - TurizmGüncel



Ahmet Cangöz TurizmGüncel'in sorularını cevaplandırdı:

Deloitte'in turizm sektörüne yönelik ne tür çalışmaları var?

Deloitte, turizm sektöründe faaliyet gösteren firmalara bağımsız denetim, vergi, kurumsal finansman, iç denetim ve yolsuzluk denetimi hizmetleri sunmaktadır. Ayrıca, turizm sektörüne yönelik yönetim, marka, lisans, yatırım, satma ve satın alma, birleşme, değerleme, yeniden yapılandırma gibi alanlarda uzmanlık ve danışmanlık sağlamaktadır.

Deloitte, turizm sektörüne yönelik değerlendirmelerini periyodik olarak kamuoyu ile paylaşmakta; özellikle dünya şehirlerinin konaklama performanslarının değerlendirildiği Deloitte Konaklama Vizyonu Raporu ile Avrupa futbol kulüplerinin finansal performanslarının değerlendirildiği Deloitte Futbol Para Ligi yayınları ilgiyle izlenmektedir.

Türkiye turizmine dair yayınlanan istatistiklerin (gelir ve ziyaretçi sayıları açısından) gerçeği yansıttığını düşünüyor musunuz?


Türkiye’de Turizm istatistikleri esas olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanmaktadır. Bakanlığın Stratejik Planlama Dairesi Başkanlığı’nca web sitesinde yayımlanan bu verilerin gerçeği yansıtmadığını düşünmek için bir neden yoktur. Bu veriler çok yönlü analizler yapabilmek için imkan sağlamaktadır. Bununla birlikte, bunların ham veriler olduğunu unutmamak gerekir. Sözkonusu verileri belli kriterlere göre düzelttikten ve analiz ettikten sonra yorumlamak yerinde olacaktır.



KONAKLAMA İSTATİSTİKLERİ NE KADAR GERÇEĞİ YANSITIYOR?
 
Örneğin, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından duyurulan sınır giriş çıkış istatistiklerine göre 2009 yılında ülkemize gelen yabancı sayısı göre 27 nilyon 077 bin 114 kişidir. Bu rakam, ülkemize giriş yapan yabancı uyruklu kişileri sayısını ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO)’nün raporunda ise Türkiye’ye 2009 yılında uluslararası turist girişi rakamı olarak 25 milyon 506 bin yer almaktadır. UNWTO, günübirlik giriş çıkışları dikkate almamaktadır.

Öte yandan, Bakanlık, konaklama istatistikleri de yayımlamaktadır. Bu istatistikler Turizm İşletme Belgeli konaklama tesislerine gönderilen anketler üzerinden yapılmakta, anketi yanıtlamayan işletmelerin verileri de istatistiksel yöntemlerle tahmin edilmektedir. Bu veriler içinde tahmin de yer aldığından birebir gerçeği yansıttığı söylenemez. Ancak, 30 yıldan fazla bir süreden beri üretilen bu veriler, analistler için önemli bir zaman serisi oluşturmaktadır.

2009 yılı konaklama istatistiklerine göre, konaklama tesislerine gelen yabancı sayısı 14 milyon 388 bin 998 dir. Yerli geliş sayısı ise 12 milyon 137 bin 822 kişidir. Konaklama tesislerine giriş yapan kişi sayısı 26 milyon 526 bin 820 olmaktadır.

Demek ki, sınrlarımızdan yapılan her yabancı girişi turist girişi sayılmadığı gibi, her turist de doğruca konaklama tesislerine gitmemektedir. Tüm bu hareketleri dikkate alan istatistikler üretmek gerçekten zordur. Bununla birlikte, tutarlı bir seri izleyen uzun dönemli veriler çok değerlidir.



30 MİLYON TURİSTİ GÖRMEK HAYAL DEĞİL

Yaptığınız araştırmalara göre 2011 sezonunun nasıl geçeceğine ve 2012'ye dair oluşturduğunuz bir öngörünüz var mı?


Öncelikle erken rezervasyon sisteminin 10 yıllık bir tecrübe ve teknolojinin sağladığı imkanlar neticesinde iyice yerleşmesiyle birlikte iç turizmin de turist sayısına ve turizm gelirlerine büyük bir katkı sağlayacağı çok açık. Geçmişte yerli turistin payı %10-15’ler civarındayken bu sene bu oran %30’lara yaklaşmaktadır.

Ayrıca Türkiye dünyada bir çok ülke tarafından ziyaret edilmesi önerilen destinasyonlar arasına dahil edildi. Mesela bu sene özellikle İskandinav ülkelerinden ve Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi orta Avrupa ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısında büyük artışlar yaşandı. Rusya ve Almanya ise ilk iki sıradaki yerlerini korudular.

Son aylarda Ortadoğu’da yaşanan gerginlikler de bu bölgeye gitmeyi planlayan turistlerin tercihlerini Türkiye’den yana kullanmalarını sağlamıştır.

Tüm bu nedenlerle 2011’in ilk aylarından başlamak üzere ziyaretçi sayısında bir önceki yıllara göre ciddi oranda artışlar gerçekleşmektedir. Yıl sonu itibariyle ziyaretçi sayısında 30 milyonu ilk defa görebilmek hiç de uzak bir ihtimal sayılmaz.

Bölgemizin her an yeni ve beklenmedik gelişmelere açık olduğu gerçeğini ihmal etmemek kaydıyla, mevcut konjonktür devam ettiği müddetçe 2012 yılında da ziyaretçi sayısında çift haneli bir artışın gerçekleşeğini düşünüyoruz. Bu noktada odaklanılması gereken konunun ziyaretçi artışının, gelir tarafında da bir artış getirmesinin yollarının aranmasıdır.



İSTANBUL ODA BAŞINA GELİRDE YÜZDE 42 BÜYÜME KAYDETTİ

Oda gelirlerinde Türkiye'nin bölgelere göre kıyaslanması (hangi il ya da bölgede oda fiyatları daha karlı)

Yine ve öncelikle İstanbul. İstanbul sadece Türkiye için değil tüm Dünya için çok önemli bir şehir. Konaklama alanında da Avrupa'ya bakıldığında İstanbul'un gösterdiği performans gerçekten gurur verici. Göteborg, Münih ve Duesseldorf gibi güçlü oyuncular arasından sıyrılan İstanbul oda başına gelirde, 2007'ye göre %42 büyüme kaydetti. Oda başına gelir 284 TL olarak gerçekleşti.

Bölgelerin birbirine nazaran kıyaslanması konusunda elimizde kesin rakamlar yok ama turizm sektörünün bölgenin gelişmişlik düzeyi ile direkt bağlantısını olduğunu düşündüğümüzde İstanbul ve çevresi başta olmak üzere Marmara Bölgesinin öne çıktığını söyleyebiliriz. Antalya, İzmir ve Muğla hemen arkadan gelmektedir.

Yatırım teşvik belgeleri istatistiklerine baktığımızda da büyük tutarlı yeni yatırımlarda aslan payını yine İstanbul ve Antalya’nın aldığını görmekteyiz. Ancak, yeni yatırım teşviklerinde Ankara başta olmak üzere, İç Anadolu ve Karadeniz’de de hareketlilik gözlemekteyiz.

Konaklama sektöründe dünyada en hızlı büyüyen ilk 5 pazar hangileri?


Turizm sektörünün ilk 5’i ABD, Fransa, İspanya, Çin ve İtalya’dan oluşmaktadır. Ziyaretçi sayısı veya gelirler yönünden kendi aralarındaki sıralama değişse de, bu ülkeler geleneksel olarak ilk 5 te yer almaktadır.Türkiye ise 2010 verilerine göre ziyaretçi sayısı bakımından 7. Sırayı, turizm gelirleri yönünden 10. Sırayı işgal etmektedir.

Gelişmekte olan pazarlara bakıldığında Deloitte, turizm alanında BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) ülkeleri ile Türkiye’yi şanslı görmekte ve bu ülkelerdeki hizmet ekiplerine turizmle ilgili olarak daha çok uzmanlaşmayı önermektedir.

Bazı kaynaklar, bu ülkelere Güney Afrika, Birleşik Arap Emirlikleri ve Doğu Avrupa (Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Ukrayna, Moldova vb) gibi ülke ve bölgeleri de eklemektedir.



TURİST BAŞINA GELİRDE 700 DOLARLARDAN 550 DOLARLA GERİLEDİK


Türkiye'ye gelen ziyaretçi sayıları ile, ortalama turizm gelirleri kıyaslandığında, Türkiye     turizminin sürdürülebilirliği noktasında, ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?


Türkiye’nin ziyaretçi sayısında bir problemi olmadığı ortada. Öte yandan ziyaretçi başına gelirde katedilmesi gereken çok büyük bir mesafe var. 2010 yılında turist başına gelir tutarı 550 USD’nda kalmıştır. Bu tutarın 2003 yılında 700 USD civarında olduğu hatırlandığında gelir yaratma konusunda sıkıntılarımızın olduğu görülmektedir.

Türkiye, artık sadece deniz ve güneş pazarlayan bir ülke olmaktan çıkmak zorundadır. Turizmin sadece tatil olmadığını, kongre turizmi, sağlık turizmi gibi, bir çok sektörün ortak hareket etmesiyle birlikte faydaların katlanarak çoğalacağı ve gelir yaratıcı etkisi çok yüksek olan alanların olduğunu, hizmet denilen kavramın hiç bir limitinin olmadığını, talebe göre arz kadar, talep yaratacak arzın da öneminin olduğunu kavramamız gerekiyor.

Nitekim bu konularda bir takım girişimler de meyvelerini vermektedir. Türk havacılık sektörünün sürekli olarak yeni uçuş noktaları açması özellikle İstanbul’u uluslararı uçuşların baz noktası haline getirmiştir. Bu kolaylık nedeniyle İstanbul bir çok uluslararası kongre ve toplantıya ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Bu konuda önü açık görünmektedir.

Kongre ve sağlık turizmine yönelik adımlar özellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerdeki otellerde ciddi performans artışları sağlamıştır. Bu ivmeden hareketle bugün başta büyükşehirler olmak üzere ülkenin bir çok yerinde otel yatırımları hızla devam etmektedir. Burada yapılması gereken; bu tür organizasyonların tesis ve potansiyel olarak uygun olan diğer bölgelere de kaydırılması ve mevcut imkanların yılın belli dönemlerinde değil sürekli kullanılmasının sağlanmasıdır.



EKONOMİK DURGUNLUK 2012 YILINDA TÜRKİYE'Yİ ETKİLER

Avrupa ülkelerini saran ekonomik krizin, birliğin lokomotifi sayılabilecek, Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelere sıçraması Türkiye'yi nasıl etkiler?

Almanya 2011 yılına turizmde rekor beklentileri ile girdi. Sene başında yapılan anketlerde sektörün içindekiler tarafından özellikle geçmiş dönemde yaşanan global krizin etkilerinin azalması neticesinde tatil için yeniden bütçe ayırmaya başlanacağı düşünülüyordu. Fakat özellikle diğer Avrupa Birliği ülkelerinde krizin etkilerinin tam atlatılamaması ve yıllardır süre gelen ama şimdiye kadar ortaya çıkmamış yapısal sorunların ortaya çıkması nedeniyle özellikle Almanya ve Fransa’nın sorunlu ülkelere destek olmak zorunda kalması bu iki ülkenin de ekonomik olarak çok rahat hareket etme imkanını ortadan kaldırmıştır. Dolayısıyla Avrupa ülkelerindeki ekonomik durgunluğun 2012 yılında Türkiye’yi bir miktar etkilemesi sürpriz olmaz.

Dünya Turizm Örgütünün raporuna göre, uluslararası seyahatlerin büyük çoğunluğu aynı bölge içinde gerçekleşmektedir. Başka deyişle, yolcuların beşte dördünün varış yeri, çıkış yaptıkları şehir ile aynı bölgede olmaktadır. Türkiye’nin yanı başındaki Avrupa hala dünya turizminin en büyük kaynak pazarıdır. Batı Avrupa ülkeleri hala dünyanın en büyük ve zengin ekonomilerine sahiptir. Dünyadaki tüm uluslararası çıkışlı seyahatlerin yarısından fazlası Avrupa kaynaklıdır. Dolayısıyla bu pazarlar krizi olumsuzluklara rağmen hiç bir şekilde ihmal edilmemelidir. Yeni şartlar ve trendler gözönünde bulundurularak sektör tarafından cazip alternatiflerin oluşturulması ve bu sayede rekabette farklılaşarak ön plana çıkmak öncelikli hedef olmalıdır.



KRİZLER YENİ FIRSATLAR DOĞURABİLİR

 
Avrupa bölgesinde yer alan 6 büyük turizm ülkesinden biri (diğerleri Fransa, İspanya, İtalya İngiltere ve Almanya) ve hızla yükselen bir pazar olarak Türkiye, böyle bir krizden etkilense de güçlü iç pazarının ve Rusya, Doğu Avrupa ve Orta Doğu gibi alternatif kaynakların devreye girmesiyle hızlıca toparlanacaktır.

Ayrıca, bazı krizlerin de yeni fırsatlar doğuracağını unutmamak gerekmektedir. Arap baharı nedeniyle bölgede yaşanan yüksek stres nedeniyle, bu bölgelerde tatil yapmak isteyen yabancı turistler ve yüksek tansiyon yaşayan bölge insanı Türkiye’yi tercih etmekte bu da sektöre pazar çeşitlendirmesinin nimetlerini yaşatmaktadır.

Günümüzde ABD ve Avrupa’da bir çok proje durdurulmakta veya iptal edilmekteyken, Türkiye’de bir çok şehirde otel yatırımları hızla devam etmektedir. Global otel zincirlerinin de Türkiye’ye olan ilgisi her geçen gün artmaktadır. Bu durum aynı zamanda Türkiye’deki sektör oyuncularına global trendler ve iş yapış şekli konusunda önemli bir know-how sağlayacaktır. Yerli oyuncular, global rakipleri ile rekabet ederken aynı zamanda yeni ufuklar kazanacaklardır. Yerli yatırımcıların bazıları, tarafından, gayrimenkul sahipliği, konaklama işletmeciliği ve marka değerinin ayrı ayrı yönetilmesi konusunda şimdiden adımlar atılmaya, modeller geliştirilmeye başlanmıştır.



SON BEŞ YILDA MARKALAŞMA DÖNEMİ BAŞLAYACAK


Bu bağlamda son olarak eklemek istediğimiz husus; Türkiye’deki turizm sektörünün yeni global trendleri yakından takip etmesi gerekliliğidir. Deloitte’un konaklama sektörünün 2015 yılındaki yapısına ilişkin hazırlamış olduğu kapsamlı raporda bu trendlere değinilmiştir.

Rapora göre önümüzdeki beş yılda otelcilik sektöründe değişen tüketici davranışlarının yön verdiği markalaşma dönemi başlayacak. Bu hızlı süreçte tüketiciye, harcadığı para için daha fazla değer sunan marka öne çıkacak.

BABY -BOOMERS KUŞAĞI


ABD ve Avrupa'da ikinci dünya savaşından sonra doğan "baby boomers" diye adlandırılan kuşak artık 60 yaşın üstünde, zengin, bol zamanı ve seyahat imkanı olan bir kesime dönüştü. 2015'te ABD'nin ulusal zenginliğinin %60'ını kontrol edeceği, harcamaların ise %40'ını yapacağı tahmin edilen bu grup konaklama, otelcilik sektörünün gelişiminde çok önemli bir rol oynayacak.

YÜKSELEN EKONOMİLERİN ETKİSİ


Başta Çin ve Hindistan olmak üzere dünyanın ekonomileri yükselen ülkelerinde ise orta sınıfların refahı artıyor. Bu ülkelere yönelik yapılacak tanıtımlar ve hazırlanacak uygun paketler turizm sektörüne önemli bir girdi sağlayacaktır.

TEKNOLOJİ VE SOSYAL MEDYA

1.5 milyardan fazla Internet kullanıcısının bulunduğu günümüzde, sektördeki firmaların çevrimiçi dünyayı benimsemeleri, markalarını Internet üzerindeki sürekli değişen kanallardan tüketiciye ulaştırmaları gerekiyor. Online rezervasyonda ve özellikle sosyal ağlarda daha etkin bir şekilde yer alan firmaların öne çıkması sürpriz olmayacaktır. Bilişim Teknolojileri'ne, Ar-Ge'ye, müşterileri ve marka itibarını koruyacak güvenliğe yatırım yapılması gerekmektedir.

FARKLI MÜŞTERİ BEKLENTİLERİ


Üst sınıf turistler kendilerini özel hissetmek isterken, orta sınıf turistler marka değeri ve ödüllere odaklanıyor. Firmaların özellikle farklı kuşakların farklı ihtiyaçlarına cevap verebilmeleri gerekiyor.

 Örnek vermek gerekirse önümüzdeki senelerde ekolojik sorumluluğun artışı ile paralel olarak sektörün bu alanda hazırlıklara şimdiden başlaması hem bu sorumluluğu paylaşan müşteri kitlesi açısından dikkat çekici olacak hem de yakın bir gelecek de tüm sektör için sıkı çevresel yükümlülüklerin yürürlüğe gireceği dönemde kolay bir adaptasyon sağlayacaktır.

    


Bu Haber 04.08.2011 - 21:12:31 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
  • Bakanlık istatistikleri sadece gümrük verilerinde doğru 05.08.2011 - 09:57

    Bakanlık istatistikleri sadece giriş çıkış rakamı olarak doğru olabilir. Yurtiçi turizm ile ilgili hiçbir veri yok. yurtiçi uçuşlar la ilgili veriler açıklanmıyor. Otobüs ile ilgili veriler hiç yok. Dolayısıyla yurtiçi turizm hasılatını ve kişi/gece sayılarını bunların otel katagorilerine göre dağılımını bilmek mümkün değil. Diğer taraftan turizm hizmetlerinin maliyetine yönelik istatistikler de yok. Katagoriye göre ortalama ücret bilinemiyor mesela. Yada kişi başına ne kadar et, balık vb. gıda maddesi tüketiliyor bilinemiyor. Sonuçta anketle istatistik olamaz. Anketle planlama da yapılamaz. İstatistik özellikle yatırım ve yatırımların geridönüşü konusunda çok önemlidir. Yukarda saydığım veriler bilinmeden turizm sektörünün katma değerinin ve performansının belirlenmesi mümkün değildir.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.