Serdar Sağlamtunç / FCSI

Okunduğu mu, yoksa söylendiği gibi mi?

Okunduğu mu, yoksa söylendiği gibi mi?
Turizm konusunda çok büyük açmazlar var ve bu kördüğüm haline getiriliyor. Başarısız işletmelerde iki ölümcül yanlış vardır.

1. Liyakati olmayan yönetici,
2. Sıkça ve politik yargı ile değişen yönetici.


Eğer son on yıllara bakılırsa bakanlık yöneticilerinin durumları ortadadır. Ancak yaptıkları işlere bakılırsa durum daha vahim bir haldedir. Eskiden kamu yönetiminde bir hiyerarşi vardı ve üstteki zevat bir işten anlamasa bile alttaki çekirdek ve apolitik kadro sistemi sürdürebilirdi. Görüldüğü kadarı ile kurgu baştan aşağıya değişmiş ve “turizm” kavramını bilmeyen kişiler kadroları istila etmiştir. İlk obez gelişme ile başlatılan cehalet dönemi baş döndürücü durumdadır. Bu ortamda turizmin iyiye gitmesi veya mevcut krizin şıpın iyileşmesi belki pembe bir rüya olabilir ama realite ile uygun değildir.

Uzun yıllardır yatırım ve proje danışmanı olarak çalıştığım projelerde çıplak olarak gördüğüm en önemli unsur, turizmin bir iş kolu olarak ele alınmamasıdır. Buraya dikkat çekmek isterim. Peki, neden böyle bir öngörüye sahibim? Oldukça basit bazı profesyonel değerlendirme aşamaları vardır. Örneğin bir turistik proje fizibilite önerisi geldiğinde aşağıdaki kısaltılarak seçilmiş soruları ilk aşamada irdeleriz.

1. İstek - Yatırımcı veya işletmeci adayı bu tesisin oluşması için ne kadar isteklidir? Buna uygun fikri ve yönetim bakımından alt yapısı sağlam mıdır? En kritik soru tesisin büyüklüğü ne olmalı ve ayrılan bütçe aşamasında ortaya çıkmaktadır. Büyüklük işletme açısından o kadar kritiktir ki, planlamanın buna göre en baştan yapılması gereklidir. Tesis inşaat halinde iken ilave edilecek büyüklükler veya fikirler onun sakat doğumundan sorumludur. Kim farkında? Ya bütçe? Çoğu yatırımcı kısmen kızgın veya alaycı şekilde bunun tesisin projelendirilmesi ile ne alakası olduğunu sorgular. Unutulmaması gereken nokta ise, her hangi bir tesiste %65 biten kaba inşaat paraları yutmaya başlayan dönemdir. Yorgan ayak hikâyesi!

2. Beceri- Bu tesiste çalışacak veya işi yönlendirecek beceri kavram olarak mevcut mu? Bu aslında tüm turizm için zorlu bir sorudur. Neden? Turizm çok kırılgan bir sektördür ama bunu anlayan yatırımcı ve işletmeci bir elin parmakları kadar azdır. Eğer bu beceri varsa yani gelen kişiyi “müşteri” değil de “misafir” olarak kabul etme fikri yeşermiş ise sorun yok. Bizde büyük sorun var ve temeli bu ufak detaydır.

3. Bilgi-  Yatırımcının işletilecek tesis hakkında bilgisi olması gereklidir. Eğer bu bilgi varsa, tesis inşaat ve teçhizat bakımından daha farklı bir şekilde ilerleyecektir. Burada iki kritik nokta ortaya çıkar. Biri tesisin şekli ve dekorasyon abartısı, ikinci ise ana cihazların kalite belirlenme aşamasıdır. Her ki konu da ihmal edilmekte ve gereksiz harcamalar ile paralar boşa gitmektedir.

4. Deneyim- Endüstriyel tesis yapmak önemli değildir, işletmek ve para kazanmak önemlidir. Bu noktada yatırımcının işten bir nebze anlaması gerekliliği önem kazanır. Eğer gıda maddesi hakkında tarlada nasıl yetişir, depoda nasıl saklanır bilmiyorsa baştan %20 civarında zarar yazmak normaldir. Bu örneği gıda üretimi, hijyen, çöp ve atık yönetimi gibi çok detaylı konu ve uygulamalara uyarlamak gereklidir.

4. Denetleme- Genelde tesislerin cicim ayı bitince hasılat kavgaları başlar. Buradaki açmaz ise denetlemenin ve kontrollerin aslında toplumsal olarak bir zül olarak karşılanmasıdır. Ön yargı olmadan bakılırsa denetleme işletmenin gidişatındaki tehlikeyi önleyici supaptır. Veya satın alınan malzemelerden sunulan ürüne kadar farkındalık artırıcı çalışmalardır.

6. Değerlendirme- Özellikle turizm ve hizmet dallarında önem arz eder. Çünkü tesisin içinde kurulmamış bu sistem müşteri memnuniyetsizliği olarak geri dönecektir. Bu çalışmalar tesis içi ve dışı profesyonel hizmet olarak yapılmaktadır. Ama bu çalışmaların sonuç aşaması önemlidir. Yani değerlendirme raporları ne kadar ele alınıp düzeltiliyor veya karşı tedbir alınıyor konusu göz ardı edilmemelidir.

Bu girizgâh umarım çoğu tesis ve yeni yatırıma ışık olur. Yapılacak bu fikir çalışması ile birlikte ikinci aşamada daha detaylı bir çalışma iş planı yapmaktır. Tabi ayakları yere basan ve geçerli metotlara sahip bir plandan bahsediyorum. Planın sıkça gözden geçirilmesi ve yıllık turizm eğilimlerine ayak uyduracak niteliklerinin eklenmesi diğer önemli ayaktır. Genel anlamda bugün yapılacak bir iş planında aşağıdaki unsurlar öne çıkmaktadır.

1. Geleneksel işletmeleri değişen pazarlarla uyumlu hale getirmek için yapılması gereken çalışmalar. Böyle bir çalışma ne bakanlık ne de sektörel düzlemde tanınmamaktadır. Bu konuda yapılacak hem ilginç hem de para kazandıracak yöntemler mevcuttur.

2. Uluslararası pazarda büyüme fırsatlarını sürdürebilmek. Burası mevcut turizmin en zayıf noktasıdır. Kelle sayarak ve yerlere düşen fiyatlarla hey yıl sanki yeni bir film gibi 1980 yılı videolarını göstermek herhalde birilerini tatmin ediyor ki, değişim akla gelmiyor.

3. Turizm için olmazsa olmazları belirlemek, tavizsiz olarak disiplin kazandırma programına devam etmek. En önemli nokta ise ülkenin seçilebilme önermelerinin belirlenmesidir. Tabi ki güncel olarak en çarpıcı madde güvenlik, adalet, ulaşım, hizmet türü (yiyecek ve içecek) öne çıkmaktadır. Yiyecek içecek kısmında henüz fark edilmeyen engel ise domuz etinin sunulup içkinin kısıtlanmasıdır. Bunun farkına varılmıyor mu yoksa dillendirmek birilerinin işine gelmiyor mu sorgulaması yapılmalıdır.

KRİZ TANIMI VE AYAK YORGAN MESELESİ

Kriz eğer tanımlanırsa ancak çözüm için yollar aranır ama yok kabul edilirse bunun için kafa yormak gerekmez. Büyük resme bakıldığında bu derin krizin toparlanma süresinin on yıllar bulması öngörü olarak ortaya konabilir. Asıl tartışılması gereken ise bu sürenin nasıl en aza indirilmesidir. Çünkü şu anda 5* tesislerde 2* fiyata hizmet vermek akıl şartlarını zorlamaktadır. Tesisler kapalı kalmayacağına göre tüm paydaşların ortak bir akıl üretme zamanının gelip geçtiği kabul edilerek toparlanma hamlesi için çalışmalar yapılmalıdır. Burada şatafatlı toplantılar değil ancak bir kolektif bilgi birikimi ile akılcı uygulama yönteminden bahsediyorum.

Ancak üst kademeden ailecek yapılan sözde çabalar veya sadece tanıtım ve indirim avantajları ile turizmin geri gelmeyeceğinin de bir az önce algılanması gereklidir. Çünkü bu tarz faaliyetler boşa harcana n kaynaklardır ve sonuç ortaya çıkartmaz. Ancak yatırım ve işletme alanlarında yapılacak çok fazla teknik işlerin olduğu ve henüz bunu yerli yatırımcı ve iletmenin keşfetmediğini de hayretle gözlemlemekteyim. Hâlbuki yapılacak bazı iyileştirme düzenekleri ile elde edilecek tasarruf yüzdeleri hem tesisin para kazanmasını sağlayacak hem de krizin etkisini azaltacak önemdedir. Bu iyileştirme konularında bilgi almak tesislere kapımız açıktır.

Kıymet anlamında tasarruf edilen 1 lira kazanılan 1 liradan daha değerlidir.


Bu Makale 30.04.2019 - 19:07:42 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Zafer Cengiz 08.05.2019 - 10:41

    Konu mükemmel ama çözüm ''profesyonel destekler almak'' ötesinde ''bir zamanlar pek moda olan TOPLAM KALİTE Yaklaşımıyla ''sertifikalar almış plan oteller'' bu çabalarını sürdürebilir halde mi acaba? Turizmin genel konjonktürel çöküş paralelinde ''Konaklamada kaydedilen performans ve karlılık kayıplarıyla'' doğal olarak öncelikli gündemden düşen KALİTE Hedefleri paralelinde TAKKELER DÜŞEREK KELLER AÇIĞA ÇIKIYOR! Ama geleceğe dönük niyetler ve toparlanma tedbirleri nedir acaba? #TAG*Medya

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.