Ö. Cahit Sarıbey

Her şey dahil

Turizmde Her şey dahil sistem olsun mu olmasın mı? İyi mi kötü mü? Her yönüyle çok tartışılan bu konuya son bir kez değinmek istiyorum.

 
Bakınız Haziran ayının ortasına geldik ve nitelikli tesislerin dışında hala beklediği doluluk oranına erişemeyen tesisler var. Dolduranların da satış fiyatları beklenilen düzeyde olmadığını söylemekte bir sakınca yok sanırım. Bölge geneline yayılmış olan diğer sektörler de maalesef bekledikleri işleri yapamadıklarını ifade etmekteler.
 
Eeee sıkıntı nerede diye nabız yoklandığında özellikle esnaf kesimi günah keçisinin” Her şey Dahil sistem olduğunda ısrarlılar.
 
Oysa Turistin nasıl bir tatil yapmayı istediği hakkında gözlem yaparsanız karşınıza “Her şey Dahil” sistemin uygulandığı Ülke, Bölge ve Tesislerde tatil planladığını görüyorsunuz. Tur operatörü de ister istemez bu satış şekline uymak durumunda kaldığından, kontrat için Otelcilerle masaya oturduğunda, ilk koşul olarak bu sistemle çalışmasını istiyor.
 
Neticede konaklama sektörü ister istemez kendini bu rüzgârın önünde buluveriyor. Direnen tesis kaldı mı derseniz genel olarak maalesef kalmadı. Kalan birkaç tesisin daha ne kadar direneceği de meçhul.
 
Aslını isterseniz konaklama sektörü de bu durumdan memnun değil. Gün boyu tesisten dışarıya çıkmayan misafirinin istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için olağanüstü bir çaba içerisindeler. Yiyecek içecek üniteleri yani Mutfak, Restaurant ve Bar’lar durmaksızın çalışmalarına rağmen ürün yetişmekte zorlanıyorlar diyebilirim. Satın almacıların terleri hiç kurumuyordur herhalde. 
 
Bu kadar yoğun tempoya rağmen yüzü gülen Otel işletmecisine rastlamanız ise neredeyse çok zor. 
 
Giderlerin anormal artması, buna mukabil kısalan Turizm Sezonunda satış rakamlarının düşük olması, belirli periyotlarda tesis yenilenme giderleri de düşünüldüğünde işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Üstelik genel giderlerin artışına paralel olarak tesis amortisman giderleri de artıyor, yani tesisler hızla yıpranıyor.
 
Her şey dahil satmayacağım dediğiniz anda zaten birçok acente kapınızın önünden bile geçmiyor. Sözün bittiği yer işte bu nokta.
 
Avrupalının da ekonomik krizden etkilendiğini hesaba katarak, aynı ürünün aynı sokaktaki marketlerde, mağazalarda, dükkanlarda ve restaurantlarda farklı farklı fiyatlarla satıldığını yani ülkemizdeki fiyat istikrarsızlığını, satılan birçok ürünün de taklit, sahte ve kalitesiz ürün olduğunu düşünürseniz tüm vebali Her Şey Dahil sisteme yükleyemeyeceğinizi anlarsınız. 
Hele hele tüm sektörler için arz/talep dengesi bozulmuşsa söylenecek söz kalır mı sizce?  
 
Son üç yılın Rakamlarına baktığınızda Muğla geneline 2010 yılında 3.092.881, 2011 yılında 3.183.424, 2012 yılında ise 3.132.475 turistin geldiğini görüyoruz. Siz Her şey Dahil sistemde turist almayacağım dediğiniz an, bölge olarak bu rakamların beklide sadece 3/1 ini alırsınız. 
 
Hangi sektörden olursa olsun işletmeciler kendine çeki düzen vermezse, Planlı Programlı çalışmazsa, olaya profesyonelce yaklaşmazsa Muğla olarak Yaklaşık 3,5 milyon turistten beklediğimiz geliri elde edemezken, harcama kapasitesi düşük olan, ceplerinde para yok dediğimiz 1 milyon turistten medet umuyorsak yandı gülüm keten helva.   
 

Bu Makale 18.06.2013 - 15:07:13 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.