Ceylan Pirinçcioğlu yeni şirketiyle rezidans pazarlayacak

Ceylan Pirinçcioğlu yeni şirketiyle rezidans pazarlayacak
VIP Turizm CEO'su Ceylan Pirinçcioğlu, turizm gündeminden şirketin yeni projelerine, uzay turizminden çevre sorunlarına kadar pek çok başlıkta TurizmGüncel'e değerlendirmelerde bulundu. Kurdukları PIV adlı şirketle uluslararası alanda rezidans, villa ve apartman pazarlamasına başlayacaklarını belirten Pirinçcioğlu, uzay turizminin 2014 yılında 250 milyon dolarlık bir pazar olacağını düşünüyor. Pirinçcioğlu, önümüzdeki 10 yıl içinde ise uzay otellerinde konaklamanın başlayacağına inandığını kaydediyor.


Savaş Daş - TurizmGüncel


İşte Ceylan Pirinçcioğlu'nun TurizmGüncel'e özel açıklamaları...

İçinde bulunduğu coğrafyadaki istikrarsızlık ve çatışma ortamı Türkiye turizmini nasıl etkiler?

 
1968 yılında turizm şirketini kurduğumuzda Türkiye’ye 500 bin turist bile gelmiyordu. Gelinen noktada 30 milyonu geçmiş bulunuyoruz ve önümüzde 50 milyon gibi bir hedef var. Bu hedefe ulaşmak için de Türkiye, gerek altyapı gerekse tanıtım çalışmalarını sürdürüyor.  Geçtiğimiz dönemlerde de içinde bulunduğumuz çeşitli olaylar yaşandı. Baktığınızda em kötü dönemlerde dahi yüzde 10 civarında artış yaşandığı görülüyor.


Etrafımızda bulunan tatsız durumlar elbette etkiler. Etrafımızdaki ülkelerde sıkıntılar varken bizim tek başımıza iyi olmamız yetmiyor. Dünya global bir yer ve Türkiye de bunun bir parçası. Ancak Türkiye’nin mevcut istikrarı, ticareti ve ekonomisi bu etkileri azaltan faktörler.

İstanbul'da kent siluetinin, sahil şeridinde ise doğal dokunun bozulduğuna dair tartışmalar var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
 
Kentlerimizin dokusunun bozulmaması gerekiyor. İstanbul’daki kuleler bile bence rahatsız edici bir görüntü. O kulelerin orada olup olmamasının değerlendirilmesi gerekiyordu. Kentin siluetinin, özellikle de tarihi bölgelerin siluetinin, değiştirilmemesi gerekiyor. Tarihi bir mekanın etrafında yapılaşma olduğunda oraya kimseyi götüremezsiniz.
 
Sadece kentlerin siluetleri değil, denizler için de turizmin önemli sorunları var. Şu anda bildiğim kadarıyla yatlar 2 mil açıkta sintinelerini boşaltabiliyorlar. Devamında bu atıklar sahillerimize vuruyor.  Bunların çok sıkı denetlenmesi ve limanların geliştirilerek bu sintinelerin limanda çekilmesi gerekiyor. Çevresel tehditler diğer tehditlerden daha büyük bir aciliyet gösteriyor. Yapısal ve çevresel faktörler turizmin sürdürülebilir olmasını direkt etkileyen konular ve acil olarak çözülmeleri gerekiyor.

Türk tatilcinin yurtdışı seyahatlerinin artmasında Avrupa'daki kriz ve fiyatların düşmesinin etkisi var mı?
 
Yurtiçindeki fiyatlar öyle bir noktaya ulaştı ki, insanlar yurtiçi tatil fiyatına yurtdışında tatil yapabiliyorlar. Biz mesela Eco VIP adındaki yeni markamızla ekonomik tatiller sunmaya başladık. Sattığımız bu tatillerin pek çoğu yurtiçinde sattığımız tatillerden daha ucuz.
 
Avrupa’nın bugün kriz olarak değerlendirdiği ekonomik gelişmeler bizim 10 yıl önce yaşadığımız krizler gibi değil. Onların büyümelerinin durması veya büyümelerinde 1 – 2 puan gerileme olması bile çok büyük bir kriz olarak algılanıyor. O yüzden Avrupa ve kriz sözcüklerini yan yana kullanırken biraz daha dikkatli olmak lazım diye düşünüyorum. İspanya ve Yunanistan’da etkileri olmakla birlikte, genel olarak Avrupa’nın zenginliği devam ediyor ve yeni bir formülle 1 – 2 yıl içinde yeniden bir yükselişe geçeceklerine inanıyorum. Türkiye sadece Avrupa’da değil, dünyanın gelişen tüm pazarlarında yükselen bir ülke. Hindistan’dan Çin’e Brezilya’ya ve Afrika ülkelerine kadar her yerde Türkiye parlayan bir yıldız durumunda. Bu, hem turizm, hem de ekonomi açısından böyle.



Tur operatörlüğü yasası ve içeriği ile ilgili değerlendirmeniz ne olur?
 
Sektörün işleyişinin düzenlenmesi kuralların daha etkin uygulanması anlamında kurumların daha aktif pozisyon almaları gerekiyor. Tur operatörlerinin yasasının çıkmasını arzulayanlardan birisi de benim. Büyüyen turizm hareketi içerisinde tüketicinin haklarını daha iyi koruyabilmek açısından tur operatörlüğü yapma yetkisini biraz daha teminat altına alarak yapılması gerektiğini vurguladım. Bununla ilgili dünyada yapılmış örnekler var. O örnekleri turizmci arkadaşlarımızla birlikte inceledik TÜRSAB’a konuyla ilgili örnek ve önerilerimizi sunduk. Fakat Avrupa’daki uygulamaların Türkiye’nin yapısına uygun olmadığını belirten görüşler oldu. Bu yüzden de ilerleme kaydedilemedi.

Tur operatörlerinin bir dernek kurarak teminatın burası üzerinden sağlanmasına dair bir öneriniz varmış?
 
Biz, bir tur operatörleri derneği kurularak teminatların bu dernek üzerinden sağlanmasını ve tüketicinin karşısına o teminatla çıkılmasını önerdik. 5 – 10 tur operatörünün bir araya gelerek böyle bir adım atmasının daha doğru olacağını düşündük. Ancak Bakanlık ve TÜRSAB’dan bağımsız hareket etmemek adına da böyle bir adım atmadık. Bazı ülkelerde, örneğin Amerika’da, sistem bu şekilde işliyor.

SU KAYAPI YAPTIRAN İŞLETME İLE TUR OPERATÖRÜNÜN LİSANSI AYNI OLMAMALI
 
TÜRSAB’ın binlerce acentesi var. Otelin önünde su kayağı yaptıran şirketle, her yıl binlerce insanı yurtiçinde ve yurtdışında tatile gönderen tur operatörü ile aynı belgeye sahip. Dünyanın 60 ülkesine seyahat düzenleyen bir tur operatörü ile deniz kayağı (ya da buna benzer) işler yapan şirketlerin lisansı aynı olmamalı. Her bir alanın kontrol ve koordinasyonu ayrı şekilde yapılmalı. Eğer bu TÜRSAB’ın içinde olamıyorsa ayrı bir yapılanma şeklinde olması lazım. Aksi takdirde birisi “Bu çok kolay bir işmiş” deyip ertesi gün gazeteye ilan veriyor ve ondan sonra da tüketiciyi mağdur ederek acentecilik mesleğinin imajına zarar veren bir pozisyona düşebiliyor.

TÜRK ACENTELERE GÜVEN AZALIYOR, YABANCI OPERATÖRLER BURAYA EL ATABİLİR
 
Türkiye’de tur operatörlerinin imajına zarar veren hareketler yakında ülkede acentelere olan güveni iyice sarsacak ve tüketici yabancı tur operatörleriyle yurtdışına seyahate gidecek. Sonuçta Türkiye gelişen bir pazar ve yabancı tur operatörleri de bunu yakından takip ediyorlar. Yakında tüketicinin, “Ben Türk tur operatörlerine güvenmiyorum” diyerek yabancı tur operatörleri ile yurtdışına seyahate gitmek istemesi gibi bir tehlike de var. Dolayısıyla bir acentenin TÜRSAB üyesi olması o acentenin tur operatörlüğü yapabileceği anlamına gelmiyor bence. Bu yüzden tur operatörlüğü yasasının bir an evvel çıkması, aksi takdirde de tur operatörlerin adım atması gerekiyor.

Geçtiğimiz günlerde sektörde en çok tartışılan konulardan biri de Baracuda'nı belgesinin iptal edilmesi idi. Bu konuda sizin değerlendirmeniz ne olur?
 
Acentecilik yapılırken bizim etik değerlerimizle ters düşen yaklaşımlardan kaçınmak gerekiyor. Bu konular tartışılabilir. Ancak bir acentenin belgesini bir gün içerisinde iptal etmek çok hızlı verilmiş bir karar bence. Bununla ilgili olarak yolcuları ortada bırakan acentelerle ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Yetkililer Baracuda konusunda çok hızlı adım atarak bir günde belgesini iptal ettiler. Keşke yolcuyu ortada bırakan, mağdur eden, dolandıran acenteler konusunda da bu kadar hızlı davransalardı. Burada bir paradoks söz konusu. Bir acenteci yanlış bir beyanatta bulundu diye acentenin belgesini iptal eden yetkililer, üç yıl oldu hala tur operatörlüğü yasasını çıkaramadılar. Bugün koskoca tur operatörleri ilanlarında "aldatmaca yok" diye bir ibare kullanıyor. Hepsi aldatıyor da bir tek o mu aldatmıyor? 

YETKİLİLER KEŞKE HER KONUDA BU KADAR SERİ DAVRANSA

Yanıltıcı reklamların önüne bir türlü geçilemiyor. Bir bakıyorsunuz "çekilişsiz kurasız ben şunu veriyorum" diyorlar. Biraz detaylı incelendiğinde işin aslının öyle olmadığı görülüyor. İşte şu kadar kişi giderse vs gibi kuralları olduğunu görüyorsunuz. İşte esas bunların önüne geçilmesi gerekiyor. Bunların önüne geçmeyip sadece yanlış açıklama yaptığı için 15 yıldır sektörde olan bir işletmenin belgesinin bir günde iptal edilmesi doğru değil. Verdikleri karar doğru da olabilir ama bizim mesajımız şu: Sektörde ortaya çıkan tüm olumsuzluklarda aynı seriliğin gösterilmesi.

Türkiye'de uzay turizmini başlatan ilk acente oldunuz. Bu konuda hangi noktadasınız?
 
Uzay turizmi gelecek için çok önemli bir olgu. Biz sadece bu işin ilk adımını attık. Bugüne dünyadan uzaya toplam 500 dolayında insan gitti. Baktığınızda bu insanlar ya astronot, ya asker ya da hükümetler tarafından tayin edilen 7 - 8 ülkenin vatandaşları. NASA geçtiğimiz yıl itibariyle uzay seyahatlerini durdurdu. Şimdi de özel sektör bu işe girdi. Özel sektör de bu iş için uzun yıllardır hazırlık yapıyor. Biz bu konuda Hollandalı bir kuruluşun temsilcisiyiz. Dünyanın her tarafında eş zamanlı yapılan lansmanları Türkiye'de de yaptık. 2013 yılı için uzay sınırına ir Amerikan şirketinin işbirliğinde seyahat programı hazırlandı. Muhafe Çölü'nden hareket edilerek 60 km'lik bie mesafeye 1 saatlik bir seyahat planı hazırlandı. Kullanılacak teknoloji daha yeni olduğunu için maliyeti biraz daha düşük. Daha eski teknoloji kullanan şirketler bu seyahati 200 bin dolara satarken, biz 90 bin dolara pazarlıyoruz. Bu işin Amerika'daki pazarlamasını da VIP olarak biz yapacağız. 

Önümüzedeki yıllarda uzay turizminde ne gibi ilerlemeler olur sizce?
 
Biz şu anda 103 km'ye çıkacağız. Bunu biraz aşıp 200 km'ye çıktığınız zaman sürtünme ve yerçekimi tamamen ortadan kalkıyor. Bu yüzden bu teknoloji ile Avustralya'ya 1,5 saatte gitme imkanı söz konusu olacak. Şu anda 24 saat süren Avustralya'ya bu şekilde gidilebilecek. Aynı zamanda, 10 yıl belki de daha erken bir sürede, 500 km uzaklıktaki yerlere uzay otelleri yapılacağını düşünüyorum. Önümüzdeki yıllarda uzaydaki otellerde geceleme, uzayda yürüme gibi olanakların ortaya çıkacak. Bu teknolojinin gelişmesiyle sadece turizmde değil, taşımacılık konusunda da önemli değişiklikler olacak diye düşünüyorum. Düşünün mesela; koca şileplerin buradan Avustralya'ya gitmesi nereden baksanız bir ay sürer. Ancak bu teknoloji geliştiğinde transferler çok kolay, hızlı ve daha düşük maliyetle yapılabilecek. Uzay taşımacılığının 2014 yılında 250 milyon dolarlık bir endüstri olacağını öngörüyorum. 



Yeni atılımlar, yeni çalışmalar var mı?
 
VIP bünyesinde PIV (Pazarlama in VIP) adlı yeni bir oluşum yarattık. Bu oluşumda uzun yıllar VIP'de bizim ile çalışanların da ortaklığı söz konusu. Şimdi bu şirket ile ilgili ilginç pazarlama çalışmaları yapıyoruz. Bunlardan birisi Bodrum'da bulunan hazır rezidansların pazarlanması projesi. Sahiplerinin kullanmadıkları dönemlerde bu rezidansların pazarlamasın yapacağız. Yine dünya üzerindeki daire, villa ve evleri pazarlamak amacıyla yeni bir site hazırlıyoruz. Yani bir yere giden insanların otel konaklaması yerine oranın yerlisi gibi kendi evinde yaşabileceği bir sistem bu. Bu çalışmada yine uluslararası bir network içerisinde olacak. 

ECO VIP'İ YENİ BİR KONSEPTE DÖNÜŞTÜRÜYORUZ

Aco VIP adlı projemizi ise online rezervasyon sistemine dönüştürüp ilginç bir yapıya büründüreceğiz. Bu sistemin seyyahların kendi seyahat acentesi olmasını istiyoruz. Bu platformda insanlar, normalde ayrı ayrı aradıkları birçok şeyi bir kalemde görebilecekler. Sistem aynı zamanda bizim tavsiyelerimizi de içinde barındıracak bir yapıda olacak.   
 


Bu Haber 21.08.2012 - 19:14:37 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
  • Necati ÇALIŞKAN 22.08.2012 - 02:03

    Bu röportajı gerçekleştiren Savaş kardeşimi ve sorulara son derece yapıcı ve yol gösterici olarak samimi bir şekilde cevap veren Ceylan beyi kutluyorum. Kalite böyle birşeydir işte...

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.