Murat Ferman: Tek kozumuz ucuzluk olmasın

Murat Ferman: Tek kozumuz ucuzluk olmasın
Döviz kurlarındaki artış bu yıl turizmi canlandıracak. Işık Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, yüksek kurun yabancı turist talebini artıracağını belirtiyor. Ancak, ucuz ülke imajı konusunda uyarıyor.

 
Döviz kurundaki artış bu yıl en fazla turizm sektörünü etkileyecek. Öyle ki, yabancı açısından Türkiye, bu yıl özellikle Avrupalı turistler için en ekonomik destinasyonlar arasında. Aslında kur artışı, bu yıl ekonomik anlamda Türkiye’nin birçok alanda karşısına yüksek faturalar çıkaracak. Ancak olumlu etkilenecek alanlardan birinin ihracat, diğerinin turizm ve eğlence sektörü olması bekleniyor. Kur artışının turizm gelirlerine yansıması bekleniyor. Nitekim sektörden gelen bilgilere göre, erken rezervasyon dönemi iyi geçiyor ve şu ana kadar geçen yılın üzerinde bir rezervasyona ulaşılmış durumda.

2014 yılı için genel tablo olumlu ve gidişatın da bu yönde olması bekleniyor. Turizm ekonomisiyle ilgili çalışmalarıyla bilinen Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, son dönemde artan döviz kurunun canlandırıcı etki yapacağını belirterek, “Daha cazip ve ekonomik bir ülke olacağız” diyor. Ancak Ferman, Türkiye’nin sadece ucuz fiyatlarla kapatılan bir destinasyon olmaması gerektiği konusunda uyarıyor. Ferman’a göre, bir kere ucuz ülke imajı yerleşirse bunu değiştirmek çok zor olur. Şu anda ihracatımızda yaşanan “ucuz Türk malı” imajını örnek gösteriyor. Türkiye’nin turizmde asıl yapması gereken, kişi başına yapılan harcamayı artırması. Turizm sektöründe yatırımların plansız yapılmasını eleştiren Ferman, turizmin sezonluk mantığıyla değil, sürdürülebilir bir model olarak yapılması gerektiğini savunuyor. Ferman, artan kurun bu yıl turizm rezervasyonlarına etkisini, Türkiye’nin ucuz ülke imajını silmek için yapması gerekenleri ve yeni büyüme modelini Turizm Ajansı tarafından hazırlanan TUROB Hotel Dergisi'ne anlattı.

Bir ekonomist olarak turizmdeki tabloyu nasıl görüyorsunuz? 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013 yılı turizm verilerini yeni açıkladı. Turizmdeki gelişmeler sayısal olarak ortaya konuluyor. Bu sayılar da gayet güvenilir. Turizm gelirlerine baktığımızda önemli ipuçları var; 2014 yılı gidişatı, genel tablo olarak olumlu görünüyor. Turizm gelirleri 2013 yılında da artmaya devam ediyor. 2012 yılına göre yüzde 11.4 artarak 32.3 milyar dolar olmuş. 

%22 yerli mi, yabancı mı harcamış peki?

Tabi bu gelirin ne kadarı yabancılardan olduğu önemli. Expat denilen yurt dışında oturanlar da bundan sayılıyor. Gelirin yüzde 78’i yabancı ziyaretçiden, yüzde 22’si yurt dışında oturan Türk vatandaşların harcamalarından oluşuyor. Bu arada asıl önemli konu kişi başına harcama miktarı. 
 
“Yabancı 750 Yerli  120 Dolar Harcıyor” Kişi başı gelirde artış olmuyor mu?

Turizmde marka olan ülkelerde sayı değil, harcama ön plana çıkıyor. Marka değerleri sayesinde az turist bile gelse, yüksek harcama miktarları nedeniyle gelirleri yüksek oluyor. Örneğin, 2013 yılında Türkiye’ye 39.2 milyon turist gelmiş. Önceki yıla göre yüzde 8 artmış ve ortalama 824 dolar harcama olmuş. Bu düşük bir rakam. Kişi başına harcama miktarını 1.200 dolara çıkartmak lazım. Dışardan gelen turistler 750 dolar harcarken, yurt dışında yaşayan Türkler, 1.200 dolar harcıyor. Turizmde kişi başına harcama miktarı 750 dolar bu açıdan orta-alt sınıf kategorisine tekabül ediyor. Turizmde temel amaç, tercih edilebilir bir destinasyon haline gelmek olmalı.
 
 “Önemli Olan Tercih Edilen Marka Ülke Olabilmek” Peki amaç ne olmalı sizce?

Altyapıyı geliştirmeden, oda verildiği için Türkiye’nin kaynakları kurutuluyor. Geçmiş dönemlerde bir garabet vardı. Turizm serüveni fındık serüvenine benziyor. Fındıkta dünyanın 1 numaralı üreticisi olmamıza rağmen fiyatları İsviçre belirliyor. Türkiye, turizmde sadece ucuz fiyatlarla kapatılan bir destinasyon değil, tercih edilen, marka bir ülke haline gelmeli. Örneğin, Türkiye’den iki otel markası düşünelim. Biri Çırağan Palace, diğeri Four Seasons. Bunlar dünyada rakibi olmayan mekanlar. Buraların fiyatı ne olursa olsun bunu ödeyip gelirler. 

“Ucuzlukta Türkiye’nin Rakibi Artıyor” Otelcilikte yanlış olan nedir?

Sezonluk mantığıyla sürdürülebilir turizm olmaz. Turizmin sürdürülebilir bir model olarak yapılandırılması gerekiyor. Bu tek tük markalarımız dışında maalesef turizmin gelişiminde teşviklerden yararlanmak için yapılan tesisler var. Bunlar bir nevi “survivor” durumundalar ve büyük tur operatörlerinin dikte ettikleri fiyatlara razı oluyorlar. Antalya’da 3 yıldızlı bir otel, Sharm El Sheikh’de, Tunus’ta ya da İspanya’da benzer bir otelle ikame edilebiliyor. Bulgaristan son dönemde ucuz paket turlar konusunda ön plana çıkmaya başladı. Ucuzlukta, Türkiye’ye rakip de artıyor. Örneğin, Ayvalık’ta 100 liralık yemek Ege adalarında 20 liraya yenilebiliyor. 
 
“Dövizdeki Artış Canlandırıcı Etki Yapar” Döviz kurlarındaki artış bu  yıl turizmi nasıl etkiler?

Döviz kurundaki artış canlandırıcı etki yapacak. Daha cazip ve ekonomik bir ülke olacağız. Otellerin verdikleri fiyatta, bu durum öne çıkabilir. Eğer bir marka değeriniz yoksa, sistemin maliyetlerini şimdiden öngörmeniz lazım. İkinci etki, satın almalar gündeme gelebilir. Döviz değerlendikçe özellikle zor durumdaki turizm işletmelerinin satın alınması daha cazip hale geliyor. Ancak burada da sorun, Türkiye’de turizm yatırımlarının yüzde 85’i KOBİ tarzı işletmelerden oluşuyor. Yani, yabancı yatırımcının ölçek ekonomisi nedeniyle ilgilenmeyeceği tesisler. Zincir satın almalarda zorluk çıkarabilir. Altyapı ve yenileme bakımından ek maliyet çıkarabilecek gibi görünüyor. 

Nasıl cazip hale gelebilirler?

Alanya’daki 3-4 yıldızlı oteller uluslararası turizm tröstlerinin ilgi alanına girmiyor. Farklı ve butik olmak gerekebilir. Birleşerek bir zincir ekonomisinden yararlanmak gerekebilir. Kendi aralarında zincir olarak birleşip, ortak rezervasyon, aynı imkanların sunulması gibi bir model geliştirebilirler. 
 
“Farklılaşmak Zorundayız” Ucuzluk avantajımız nedir?

Dünyada sadece ucuz diye bir ürün satılmıyor. Kaliteyi ehven fiyata satmak önemli. Ayrıca, bir kere ucuz ülke imajı yerleşirse, sonra bunu değiştirmek çok zor. Turizmde farklılaşma önemli. Sağlık turizmi çok ciddi ele alınmalı. Kongre ve diğer etkinliklerde istediğimiz şeye ulaşamadık. Bir başka önemli konu, havacılık ve ulaştırma. Önemli gelişmeler var. Turizmde farklılaşma aynı zamanda kalifiye işgücü sayesinde olabilir. Personel ne kadar iyi olursa yatırımı taçlandırır. Açık büfe mantığında kaliteli, lezzetli ve ekonomik yemek pişirebilecek aşçılar lazım. 

“Devlet Turizmden Çıkmak İsteyenlere Destek Versin” Otel yatırımlarındaki hızı nasıl yorumluyorsunuz?

Turizmde bir yatırım fazlası var. Türkiye’nin İspanya gibi boş turistik tesisler harabesine dönmemesi için çok ciddi çaba göstermesi lazım. Gerekirse devletin turizm sektöründen çıkmak isteyenlere destek vermesi lazım. Bu yıl turizm işletmeleri hassas bir dengede yürüyecekler. Maliyet kontrolü ise, hizmet kalitesini düşürmemeli. Turizmde yapısal reformları düşünmek lazım. Sahillerde inşaat kalitesizliği, deniz ve diğer unsurlar nedeniyle sıkıntılar var. 
 


Bu Haber 26.07.2014 - 14:05:10 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
  • Zafer Cengiz 30.07.2014 - 08:20

    Oldukça geniş bir çerçevede ele almış olduğunuz turizm sorunlarını özet olarak elden ve gözden geçirmeniz gayet geniş bir bakış açısı veriyor Hocam. Fakat yıllardır süregelen bu sorunların nasıl halledileceğine ilişkin ulusal çerçeve nedir? Devletin turizm politikasında yasal adım olarak 7 yıl önce devreye alınan 2023 Stratejisi hakkında görüşlerinizi de bu çerçevede yerine yerleştirmekte yarar yok mudur? Artık herkes sorunlarla birlikte yaşayarak sürekli ağlaşmaktadır ama çözümlere dönük bir açılım süreci ne zaman devreye alınacaktır? Bu detaylarda bilinçli bir yol planı ve atılım gerekmektedir Ne dersiniz?

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.