Zafer Cengiz

Türk turizm endüstrisi ekonomiyi kanatlandırır!

Global bir derin krizin içinden geçilerek genel seçimlerin yer aldığı bir yılın turizm mevsimini yaşıyoruz.

Kriz-seçim-mevsim olarak üç büyük nedenin odaklandığı bu günlerde, turizmin her zaman olduğu gibi yeterince ve gereğince aktif gündemde yer alamadığının farkında mıyız? Ekonomi öncelikli nedenlere bağlı olarak öne çıkması gereken turizmi, tekrar özlü olarak irdelemek zorunluluğunu hissediyoruz.

Turizmin sanıldığının aksine, ‘ekonomik sektör’ olmaktan öteye, ‘genel ekonominin özgün bir kesiti’ olduğunu anlayınca, ne kadar yaygın ve etkili bir mekanizma olduğu ve 40 kadar sektörü bağdaştırdığı daha iyi idrak edilebilir. Bunun dışında, Anadolu’nun turizm potansiyelinin büyüklüğü ile birlikte, turizmin tüm dünyada son yıllarda sürekli ve sağlıklı gelişen bir endüstri olduğu da, tartışma kabul etmeyen unsurlar değil mi?

Öne çıkarma gereğini hissettiğimiz bu basit gerçeklerden hareketle, Türk Turizminin mevcut durumunu ele alınca, çıplak gerçekler su yüzüne çıkmaktadır; (1) Eldeki turizm cevheri gereğince işlenememekte, (2) Yeri ve zamanı gelmesine rağmen, gereğince devreye sokularak kullanılamamaktadır.

Mevcut koşullarda; çok geç ve plansız olarak işlenmeye başlanan turizmde, ekonomik verim çok düşüktür ve gelişen kritik gerekçelere rağmen genel ekonomide turizmin yeri ve rolü öncelikli olarak ele alınmamaktadır. Oysa turizm, ciddi çıkmazlara giren ülke ekonomisinde aranan enerji ve sinerjiyi, çok geniş bir ölçekte sağlayabilecek somut ve tutarlı birçok unsurlar içermektedir.

Turizm potansiyeli zayıf olan ülkelerde bile öne çıkartılarak işlenen turizm cevheri, çağdaş boyutlarda ele alınmalıdır. Önündeki engeller kaldırıldığı takdirde Türkiye Ekonomisi için özlenen ‘Lokman Hekim İlacı’ nihayet keşfedilip, hızla devreye alınabilecek kabiliyettedir. Bu imkanı kullanmak için de, öncelikle turizm mekanizmasının işlerliği gerçekçi boyutlarda analiz edilerek, gerekli teşhisler konulmalıdır.

TURİZM EKONOMİSİNİN GERÇEK BOYUTLARI HESAPLANMALIDIR:


Günümüz koşullarında turizmin geçerli ve dikkat çeken bir değişik ekonomi yarattığı kuşkusuzdur. Ama daha önce ‘kırılgan ve güvenilmez’ gibi özelliklerle göz ardı edilen unsurların artık değiştiği, hep gözden kaçırılmaktadır. Artık turizmin lüks tüketim değil, zorunlu ihtiyaç olduğu her yönüyle kanıtlanmıştır.

Mevcut ilişkilerde, randımansız da olsa turizmin ülkesel getirisi olarak devreye giren yıllık 20 Milyar$ düzeyindeki dış turizm girdisi, pek makbule geçmektedir. Fakat bu düzeyin çok ötelerinde üretilebilecek makro katkılar için de, gerekli önlemler yıllardır alınamamaktadır.

Dış turizmin doğrudan girdileri, turizm aysberginin görünen kısmıdır ve bunun 3-5 katında görünmeyen girdiler, direkt olarak ekonomik katkısını koymaktadır. Nitekim Dünya Ticaret ve Turizm Komisyonu’nun  (WTTC) Türkiye için hesaplanan bugünkü yıllık toplam turizm hacmi 70 Milyar$ düzeyindedir.

Turizm endüstrisinin işleyişi kapsamında yer alan diğer sektörlerdeki ekonomik hacmin gelişimine ve direkt olarak kamçılanmasına yol açan turizmin etkileri, bilinenin ve sanılanın çok ötelerindedir. İşte bu yüzden, turizme yazılan reçetelerde ‘Devletin turizmi öncelikli sektör olarak ele alması’ gibi tavsiyeler sürekli yer almış, fakat yıllar boyunca ara sıra niyet edilmesine rağmen bir türlü gereği yapılamamıştır.

İhraç gelirleri içinde turizmin payından öteye, doğrudan etkisi ve katkısına bakıldığında, ithalat payının azlığı nedeniyle en az 2-3 kat daha etkili olduğu hesaplanabilecektir. Yöresel ekonomilere ve istihdama katkısı ise, hiçbir sektörde rastlanamayacak boyutlardadır. Ekonomist ve akademisyenlerimizin bu gerçek katkıları ortaya çıkartması ile, turizmin önemi daha net ve kuşkusuz olarak idrak edilebilecektir.

ENGELLERİ KALDIRACAK ÇÖZÜMLER ÜRETİLEREK UYGULANMALIDIR:

Bugün (son 3 yıldır) ciddi ekonomik krizler içinden geçerken ele alınarak gözden geçirilen ekonomik tedbirler içinde, turizme gereken ihtimam ve önemin verilmediğini gördük. Seçimler nedeniyle baştan aşağıya tekrar taranan ülke sorunları içinde, cari açık yarası sürekli olarak kaşınmasına rağmen, çok etkili bir merhem olabilecek turizmin henüz yeterince gündeme bile gelemediği ise, apaçık ortadadır.

Son yıllarda Türk Turizminin yabancı turist sayısında elde ettiği başarıyla dünya çapında 7. sıraya erişmesi konusunda yazılan şampiyonluk öykülerinin, hiç karın doyurmadığı da kanıtlanmıştır. Eldeki bu potansiyelin güncel koşullarda tekrar ele alınarak, mekanizmadaki tüm tıkanıklıkların aşılması için geçerli ve tutarlı önlemlerin sürekli olarak devreye sokulması konusunda, yeterince zaman yitirilmiştir.

Turizmin yapısal mekanizması, tümüyle yenilenmelidir. Son kesitte ‘alternatif turizmin geliştirilmesi’ ve/veya ‘turizmin tüm yıla yayılması’ gibi kavramların bile, sorunlara yaklaşım olarak yanlış olduğu görülecektir. Zira, turizm özünde zaten çeşitlidir, fakat biz tekdüze turizmi çok benimsemiş durumdayız. Turizm zaten süreklidir, ama bunu yaz sezonu kapanına sokmuş olan, piyasadaki yanlış bakış açısıdır.

Çağdaş turizmde kaydedilen değişikliklerde en kritik unsur; Turizmde ana ürünün ‘yerel potansiyel’ olduğu ve bunun ticari bir ürün-firma gibi ‘üretilmesi ve pazarlanması’ gerektiği gerçeğidir. Diğer yandan, kaydedilen gelişmelerde ‘kitle turizminin gerileyerek bireysel turizmin gelişmesi’ gibi bir değişim süreci için, çok somut güncel makro yapısal tedbirlerin alınması zorunludur.

Sonuç olarak; Turizmin Türkiye için önemli olsa da, yeterince işlenemeyen bir ekonomik cevher olduğu, gereğince ele alınması halinde ülke ekonomisini düze çıkarabilecek potansiyele sahip olduğu açıktır. Bu yönde 1985’lerdeki 1.Turizm Hamlesi ile hızla yol alınmış, fakat 2005’lerdeki 2.Turizm Hamlesi tam anlamıyla yerinde saymaktadır. Acil ihtiyaç, niyet edilen bu atılımların tereddütsüzce tamamlanmasıdır.

Bu hususlarda herhangi bir detay eksikliği ve/veya açıklama ihtiyacı varsa, acilen giderilmesi yönünde her türlü desteklere hazır olduğumuzu da, bilvesile belirtmek isteriz. Özellikle, geçmiş yazılarımızda kısmen açıkladığımız ‘gecikme ve randıman kaybı sonucunda uğranılan makro ekonomik kayıpların ekonomik boyutları’, çok kayda değer ve boyutları hayret uyandıracak verilerdir.

Ocak 2004’te devreye sokulan 2. Hamlenin açık mesajını, aşağıdaki bağlantıda dikkatlerinize tekrar sunarak, üzerinden net 8 yıl geçmiş olan bu yaklaşımın vicdan muhasebesini gündeme getiriyoruz.

Söz konusu 2.Turizm Hamlesinin odak noktası ise, 2007 başında somut bir planlama belgesi olarak Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan ‘2023 Türkiye Turizm Stratejisi’dir. Bu belgenin ilk dönemi olan ‘2007-2012 Eylem Planı’ kapsamındaki gerçekleşme ise (sanırız) %15’i aşamamıştır.

PİYASADA TURİZMİ ÖN PLANA ÇIKARTACAK GERÇEK GÜNDEM:

Yeni Hükümet ve Bakanlık politikalarının somut olarak güncelleşerek kapıya dayandığı şu günlerde, turizmde durum gayet netleşmiştir ve aktif gündeme gelmesi gereken sorular çok açıktır;

1) Türkiye, turizmde beklenen ve özlenen ekonomik hamleleri ertelemeden tamamlayacak mıdır?

2) Anadolu’nun müstesna potansiyeli, çağdaş turizmin gereklerine uygun devreye sokulacak mıdır?

3) Yeni dönemde, bu konularda kaydedilen çok kritik gecikmeler ve tereddütler telafi edilecek midir?

Bkz.; 2.Turizm Hamlesi: http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-6815/eski2yeni.html

zafer@cengiz.gen.tr

Bu Makale 28.07.2011 - 11:39:34 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.