Zafer Cengiz

Turizmde hoş seda: Çöküş sürecinin analizi ve sentezi

Son kesitte karşılaşılan Rusya ve Suriye kaynaklı kriz etkileriyle bu yıl düşüş rekorları kırması beklenen Türk Turizminin “makro görüşle yakın tarih perspektifinde özlü bir analiz-sentezinde” büyük yarar var. Zira piyasada spot gelişmelerle karşılaşılan yeni sorunların yarattığı katmerli olumsuzlukların, gerçek büyük resmin ve durumun vahametinin yeterince algılanmamasına yol açtığı görülüyor.

Konuyu basit bir çerçeveye oturtarak kolayca algılanmasına gayret edeceğimden, ilgili detayların eski yorumlardan tamamlanabileceğini hatırlatmak isterim. Günümüzde kilitlenmiş olan ortamdan son 10 yıllık gelişmelerde geriye doğru giderek, ana neden-sonuç ilişkilerine kısa başlıklarla değinerek ‘makro bakış perspektifini’ net olarak ortaya koymayı ve kafa karışıklıklarını aydınlatmayı amaçlıyoruz.

1) Yeni Bakanımızın 100 günlük görev süresini tamamladığı bu günlerde, Aralık 2015 itibariyle niyet edilen bir ‘toparlanma süreci’ söz konusuydu. Kısaca “acil tedbirleri devreye sokup, yapısal revizyona da girilerek Krizi faydaya dönüştürmek” hedefi olarak özetlenebilecek olan Bakan Ünal’ın ilk beyanları ve ataklarının, bugün sekteye uğradığı görülüyor. Çünkü alınan acil önlemlerin yetersiz kaldığı ve stratejik hamle niyetlerinin de belirsiz bir ertelemeye dönüştüğü, son kesitte gün gibi açığa çıkmıştır.

2) Önceki Bakanımız Çelik dönemindeki üç yıllık sürede ise, Turizm Bakanlığından umut edilen hiçbir düzenleyici tedbirin alınmamasıyla geçen bir atalet döneminden geçen Türk Turizmi, artık üvey evlat olarak yaşamaya mahkûm olduğu psikolojisini, olayların içinde pekiştirmiştir. Bakanlık bürokratlarına ‘eskiyen stratejimizi uygulayalım’ talimatı dahi vermeyerek, deneyimli Müsteşarını da değiştiren Bakanımızın ‘bakanlığa uğramayan politikacı’ sıfatıyla tarihe geçeceğini tahmin edebiliriz.

3) Daha önceki ’65 Aylık en uzun görev rekortmenimiz’ unvanını kazanan Bakan Günay ise, 2007’de göreve geldiğinde önünde ‘hazır bir ev ödevi’ olarak, yeni yasalaşmış bir 2023 Ulusal Turizm Stratejisi bulmuştur. Fakat hızla gelişen ve kabuğu dar gelmeye başlayan turizmin Lokman Hekim Reçetesinin görmezden gelinerek Kültürcülük ile yılların tüketildiği bir ortaoyunu seyredilmiştir. Bu dönemde özellikle ulusal pazarlama sorumlusu TÜRSAB yakınlaşmasına rağmen ‘tanıtma ve pazarlama’ konusu da unutulmuştur.

TURİZMİN İHTİYAÇLARI NEYDİ VE 10 YIL SONRA NELER DEĞİŞTİ?

4) Türk Turizminin yaşadığı obez bir hızlı gelişme döneminde açığa çıkan ihtiyaç, ulusal turizmin çağdaş bir şekilde yönetilebilmesi ve sağlıklı zeminlerde Anadolu’nun turizm potansiyel kaynaklarının değerlenmesi idi. 2023-TTS ise, bu amaca ulaşabilmek üzere 15 yıl önce başlanan 2. hamle çalışmaları ile geliştirilen gerçek bir yol planıdır. Fakat bugün Resmi Gazete'de yayınlanmasından itibaren geçen net 9 yılda, görev alan turizm bakanları itibariyle girilen 10. yılda da, ‘turizmin hasbelkader yaşama sürecinin’ sürdürüldüğü çok açıktır.

5) Ulusal Stratejimizin basit çerçevesi “turizmin sistematik bir bütün olarak ele alınarak, gerekli yeni yasal düzenlemeler ve örgüt ihtiyaçlarını da kapsayan bir şekilde, yönetsel bir planlı yeni yapılaşma ve katılımcı uygulamada koordinasyon” düzeninin hayata geçirilmesidir. Bunun temel prensibi olan kamu ve özel kesim ortaklığı ise, yeni düzenlemede tariflenen yenilikçi işbirliği esaslarıyla işlerliğe kavuşacaktı. Fakat böylesi bir modern stratejinin resmen devreye sokulup, her iki tarafça da sahiplenilmemiş olması çelişkisi yaşanmıştır.

6) Bu süreçte, Stratejide öngörülen esaslı hiçbir tedbir gündeme dahi alınamamış ve 2007-2013 yıllarını kapsayan 1.Eylem Planı 172 adetlik maddelerinde sadece %16’lık bir performans gösterebildiği tespit edilmiştir. Aradan geçen 9 yılda stratejimizin acıklı durumu ise “2023 hedefi olarak sıkça resmi yetkili söylemlerindeki 50 milyarlık yıllık döviz gelirinin, gerçekte 1. eylem dönemi sonu olan 2013 yılı hedefi olması ve asıl 2023 hedefinin ise 86 milyar dolar olması” gerçeği ile, çok açık ve net bir şekilde idrak edilebilir!

7) Bugün gelinen durumda, “stratejik toparlanma sürecinden başka geçerli ve tutarlı bir alternatif” yoktur! 17 yıllık ulusal stratejimizin 9 yılının ‘boşa harcandığı’ gerçeği bile, bu yöntemin geçerliliğini zedelemez. Son bakanımızın “göreve geldiğinde beyan ettiği niyetler de bu durumu yansıtmış” olsa da, hem kamu açısından bakanlığın, hem de özel kesin olarak STK’larımızın stratejik hamle konusunda kanıtlanmış yetersizlikleri de, aslında Türk turizminin içine düştüğü girdapların ve çıkmazların derinliğinin bir kanıtı olarak görülmelidir!

8)  Bugün gerçek ihtiyacımız olan “kriz yönetimi yaklaşımıyla ‘en mümkün çarelerin bulunması’ ve en az hasarla zararların neresinden dönülebilse, ulusal planda kar edilerek acilen düze çıkılabilmesi” yaklaşımıdır. Bunu teminen de “neden piyasada ulusal çıkarların gözetilemediği ve Stratejik atılımların öngördüğü yeni düzenlerin savunulamadığı” konusunda çok kritik teşhis-tedavi yöntemlerine ihtiyaç vardır. İşte burada yıllardır yaptığımız yorumlarda vurguladığımız “milli zihniyet hazretleri gerçeğimiz” devreye girmektedir.

9) Temelinde Mikro (işletme ölçekli şahsi) çıkarlar ile makro (ulusal ölçekli toplumsal) çıkarlar arasında yaşanan ve ‘gelişen turizmde yetersizleşen oyun kuralları nedeniyle de sürekli çelişme ve çekişme içinde devinimli bir yaşam sürmektedir. Bu ortamlarda, hem kişiler ve hem de kurumlarımız arasında sürdürülen çıkar savaşlarında, sürekli olarak Makro amaçların göz ardı edildiği, doğal bir gerçektir. İşte bu basit nedenle de (adeta) yeni düzen yerine ‘bulanık sularda avlanma alışkanlıklarına devam etmek’ tercih edilmektedir.

10) Turizm Endüstrimizin aralarında ‘dayanışmacı ve ortak amaçlarda birlikte hareket etmesi gereken’ alt Sektörlerinin Mesleki STK’ları olan kurumlarda, kendi aralarında (TUROFED-TUYED Örneği gibi) süregelen görüş ve çıkar çatışmalarının, yıllardır uzlaşma zeminine oturtulamadığı açıktır. Son TUYED Genel Kuruluna katılması (ve birleşme atılımı umudu) beklenen TUROFED Başkanının ‘neden bu niyetini son anda iptal ettiği ve bu konuda yaşanmış olan önemli detayların neden medya haberlerine yansımadığı?’ irdelenmelidir.

11) Makro bakışla ‘hızla gelişen Türk turizminin giderek yoğunlaşan en önemli yarasının Tanıtma ve Pazarlama boşluğu olmasına rağmen, kuruluş yasasında temel görevi yeni pazarlar çalışmak olan ulusal uzman kurumumuz TÜRSAB’ın, bu asli görevini yıllardır unutmuş olması, neden Türk turizminin gündemine aktif şekilde gelemiyor? Kendi yönetim seçimlerinde bile sorulmayan bu soru, piyasada yaşanan arz-talep dengesizliği kapsamında ‘yatırımlar dursun’ feryatlarıyla sürerken, neden talebin artırılması konuşulmuyor?

12) Sonuçta açığa çıkan çıplak ülke gerçeklerimizde: Turizmin stratejiye rağmen çalışılmayan ve yeni bir düzene oturtulmayan yapısal sorunlarının, son 10 yıldır da ‘turizmin önlenemeyen gelişmesi’ paralelinde, ‘üvey evlat konumunda’ birlikte serpilerek büyüdüğünü” görüyoruz. Üvey’lik sıfatı ise, turizme gereken ilgi ve ihtimamın gösterilmeyerek basit bir döviz sektörü olarak görülmesi ve aslında birçok sektörü kanatları arasında barındıran bir ‘makro ekonomik katma değer üretim cevheri’ olduğunun idraksizliğine dayalıdır.

SON KRİZLER IŞIĞINDA TURİZMİN GELECEĞİ NE OLACAK?

13) Bu dönemde derinleşerek etkili olan krizlerin, aslında son 15 yıldır içine düşülmüş olan ‘büyüyen yapıda yıllardır kabuk değiştirememek’ sürecinin birlikte getirdiği bir sancılı dönem olduğu’ mutlaka idrak edilmeli ve bu kapsamda yeni bir durum değerlendirmesi yapılmalıdır. Eğer son 10 veya 5 yıldır “sıkı bir stratejik atılım ve toparlanma” gerçekleşseydi, karşılaşılan yeni olumsuzluklarda bu kadar çaresiz kalınmaz ve en azından, alternatif pazarlar ile ‘pazarlama ve itibar yönetimi’ konularında somut eylemler sürdürülebilirdi.

14) Yeni bakanımızla birlikte yaşadığımız 100 günlük süreçte ise, ne kamu ve ne özel kesimin kendi arasında ve/veya ortaklaşa bir ‘kriz yönetimi niyetine dönük ciddi bir atılım’ bile başlatamadığını gördük. Fakat yine bir sonuç bildirgesi bile üretilemeyen geleneksel dertleşme toplantıları ve medyatik kürsü demeçleriyle yürütülmeye çalışılan ‘turizmin peynir gemisi’ elbette batmayacak, ama tüm çivileri paslanmış ve laçka olmuş bir şekilde karşılaşılan fırtınalı bir sezonda ciddi hasarlar alınacaktır. Bunlar da elbet tamir edilebilir.

15) Fakat yaşanan bu yıllar kapsamında su yüzüne yansıyan en belirgin sonuç, “Anadolu değerleriyle nefis bir çağdaş turizm pastası olan Türk turizminin ‘plansız ve düzensiz bir şekilde gelişerek hak edilen faydaların heba edilmiş olması’ ve geleceğin de risklere gebe belirsizlikler içinde bırakılmış olan” tablosudur. İşte bu yönden yapılması gereken de ‘yakın geçmişten gerekli derslerin alınması’ sayesinde, yeni kararlarla acilen içine düşülen girdaplardan kurtulmak için gerekli ‘bilinçli ve tutarlı atılımların’ hep birlikte sürdürülmesidir!

Bu zorlu süreçte Türk Turizminin tüm Kamu ve Özel Paydaşlarına sabırlı ve gayretli Başarılar dilerim.

zafer@cengiz.gen.tr

OKURLARIMA ÖNEMLİ MESAJ: Bugün itibariyle 45 yılı bulan turizm hayatımın 25 yılı boyunca sürdürdüğüm yazarlık misyonumun 15 yılını da “piyasaya dönük araştırmacı yazarlık” olarak yaşamış durumdayım. Bu son bölümün 2000-2015 arasındaki 6 yılda da ‘2023 Turizm Stratejimizin gönüllü Avukatlığı’ görevini üstlendim. Fakat artık pek diyecek yeni bir şey ve verilebilecek katkı ortamı kalmadığından, bu görevi sonlandırıp söz konusu çabalarla geçen dönemde edindiğim ek uzmanlık tecrübelerimle, küresel platformlara açılıyorum.

Son 5 yıldır giderek artan bir yoğunlukla izlediğim Global Turizm gelişmelerde de, çok karmaşık olan turizm mekanizmasının inceliklerinin çözülememiş olması sonucunda, her Ülke ve destinasyonlarda kritik zorluklar yaşanmaktadır. Fakat ‘dışarıda yazmaya başladığım Makro yorumlu makalelerimin ilgi ve itibar düzeyinin iç piyasadan 50 kat yüksek olduğunu’ tespit ettim. Sonuçta Türk Turizminde “günlük sorunları konuşmadan Genelde ahkâm kesmek” olarak yadırganan Makro desteklerimi, Dünya Turizminin hizmetine sunuyorum.

Bulanık dere ve göllerden çıkarak ‘açık denizlerin yeni ufuklarına açılmak’ olarak görebileceğimiz bu yeni atılımımdan özet kesitleri Sizlerle Makalelerimle paylaşmaya devam edeceğim. Artık ‘yaşanmış tarih kesitleri’ olarak kayda geçebilecek olan ‘e-Makaleler arşivimi de (üşenmeden) bu Sitedeki son 6 yılı kapsayan bölümü derleyerek 83 MAKALEDEN OLUŞAN e-Kitap’ımızı aşağıdaki bağlantı adresinden bedelsiz alabilirsiniz. Derin araştırmalara destek taleplerini her zaman karşılayıp, yararlı belgeler oluşturmayı da sürdüreceğim. E-KİTAP: https://bit.ly/TurizmMakalE-Kitap2

Küresel platformlarda “Yeni-TURİZM Atılımlarımız” kapsamında yaygın olarak kullanılacak olan EYLEM GÖRSELİ iç piyasada Sosyal Medya TWiT masajlarını @TurizmdeBirlik yapacak & TAKiP edebilirsiniz! 
Sevgilerimle Bilgilerinize sunarım / ZC

Bu Makale 24.03.2016 - 08:10:00 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • gulsen 12.06.2016 - 01:05

    Igilizce okumam mumkun degilmi?

  • Genç Turizmci 25.03.2016 - 12:06

    Ağzınıza, kaleminize sağlık, Sn. Cengiz. Saygılarımla

  • YUSUF ÜNAL 25.03.2016 - 10:18

    Olaylar ,gayet objektif ve uzman bakış açısı ile değerlendirilmiş ,Tebrik ederim..Sorunumuz , maalisef Devletimiz ve ilgili kurumlar her zaman ve her zeminde olduğu gibi ,Özel sektörün hızına yetişememiştir.Sorumluluları vizyonsuz ve çapsız siyasi ve bürokratlardır..

Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.