Zafer Cengiz

Turizm Konseyi ve İzmir Zirvesi

Ülke Turizminde bir yılı daha geride bırakırken, piyasa demeçlerinde 'kişi sayısı artarken gelirlerin yine gerilediği' konusunda yorumlar yaygınlaşmaktadır. İçinde olunan koşulları ve etkili değişkenleri değiştirmeden de, bunun kendiliğinden düzelmeyeceği (herhalde) aşikardır. Global çapta şampiyon olan turizmin, müzminleşen bir obez ve randımansız yapıda olduğu yıllardır kanıtlanmaktadır.

Bu hastalıklı yapıda ve dertler içinde büyümeye devam eden turizmin sağlığına kavuşturulması için ne gibi önlemler alınmaktadır? Böyle bir sorunun cevabı zor da olsa, net ve açıktır. Sağlık sorunları 6-7 yıl önce aktif gündeme geldi, 5 yıl öncesinde ciddi konsültasyonlar yapıldı ve sonuç olarak 4 yıl önce reçetesi resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.

2023 Türkiye Turizm Stratejisi gibi çok gösterişli ve iddialı başlık altındaki 2007-2013 yıllarını içeren Eylem Planı, 172 kalemlik ilaç reçetesinden oluşmaktadır. Bu listenin 10. sırasında ise, turizmin çağdaş örgütlenmesini ve tıkanıklıkları çözecek tarzda çalışmasını sağlayacak 'Turizm Konseyi' modeli, teşkilat şemasına kadar ayrıntılı bir şekilde tariflenmiştir.

Söz konusu örgütlenme tarzı, öyle yadırganacak ve yan etkileri olabilecek denenmemiş bir ilaç da değildir. Konuyu birazcık araştıran herkes, UNWTO'nun DMO (Bölgesel Turizm Yönetimi) Departmanı kapsamında son 8 yıldır tüm dünyaya bu modeli tavsiye ettiği ve Barselona örneği olarak herkesi hayran bıraktıran çok başarılı bir uygulama olduğu, kolayca görülecektir.

Turizm Konseyi Modeli Neler Sağlayacak?

Mevcut ve müzmin olumsuzluklara rağmen büyümesine devam eden Türk Turizminin sağlıklı bir yapı haline dönüşmesi ve dar gelen kabuğunu değiştirmesi konusuna (herhalde?) kimsenin itirazı yoktur. Turizm mekanizmasının çetrefil sorunlarını, her destinasyon kapsamında tüm paydaşların katılımıyla oluşturulan yerel platformlarda çalışılmasını sağlayan bir modele, kim ve nasıl karşı çıkabilir?

Şu andaki işleyişte, herhangi bir alt-yöre turizm beldesinde oluşan yerel dinamiklerin tamamı istekli bile olsa, turizm odaklı olarak birliktelik ve dayanışma işbirliği sergileyememektedir. Bu durum, basit olarak iki nedenle imkansız haldedir. Öncelikle, işbirliğinin liderliği konusunda 'hizmet yarışı' ortamı (bir şekilde) aşılsa bile, alınacak kararların uygulama bütçesi ve yaptırım yetkisi gibi içinden çıkılmaz belirsizlikler söz konusudur. Bu duvarları gören yerel inisiyatif, bu çıkmazlara girememektedir. 
Geçmiş yıllarda, çeşitli vesilelerle bazı Valiler, Ticaret Odaları ve/veya Belediye Başkanları gibi yerel liderlik atılımları ile denenen turizmde birliktelik atılımları, bu ilişkiler içinde süreklilik sağlayamamış ve (doğal olarak) kısa zaman içinde sabun köpüğü gibi sönmüştür. Yeni atılım ise, bu darboğazları en seri şekilde aşacak kestirme ve pratik çözümler içermektedir.

Öngörülen 'Turizm Konseyi' Modeli kapsamında henüz uygulama yönetmeliği detayları eksiktir. Fakat, oluşturulacak ortamda görev ve sorumlulukları belirlenen bir yerel konsey oluşumunun örgütsel süreklilik kazanması ve fonksiyonel bir şekilde işlemesinin sağlanması, yeterlidir. Muhtemelen 'en yüksek mülki amir' olarak Vali ve Kaymakamlara verilecek örgütsel yetkinin, yerel turizm müdürlükleri ile sekreterya desteği sağlanarak Bakanlığa irtibatlandırılması tariflenecektir.

Bu modelin en yakın pratik uygulaması, global çapta çağdaş ve başarılı bir örgütlenme tarzı olan Gündem 21 Kent Konseyi modelidir. Örgütsel yasal çerçeve uygulamaya sokularak, "çıkan kararlar devletçe dikkate alınır ve örgütsel giderlerin yarısı(?) Bakanlık bütçesinden karşılanır" hükümleri de işletilince, turizm mekanizmasında şimdiye kadar gerçekleşemeyen yepyeni bir ortam doğacaktır.

Ülke çapındaki her turistik belde niteliğindeki kasaba, ilçe ve il kapsamında tüm aktif ve pasif turizm paydaşlarının disiplinli olarak toplanarak, yerel turizm gündem başlıklarını tartışıp uygulamaya yönelik projeler üretmelerine ortak bir zemin oluşması, tüm mekanizmayı aktive edecektir. Her türlü öncelikler  ve yöntemlerde gerekli uzlaşmaların sağlandığı ortamlarla, tüm tıkanıklıkların aşılması mümkündür.

İzmir Turizm Zirvesi Gündemi Ne Olacak?


Kısıtlı köşe yazılarımız çerçevesinde, son 10 aydır enine-boyuna işlemeye ve anlatmaya yılmadan gayret ettiğimiz bu yaklaşımlarda, şu günlerde mevcut çelişkiler iyice tırmanmakta ve netleşmektedir. İşte, İzmir destinasyonumuzun turizm dertlerini çözmek uğruna 3 hafta önce yaptığı zirve eyleminde ortaya çıkan fiili durum, bu kapsamda çok açık bir 'örnek olay' özelliği taşımaktadır.

Özetlersek, İZTO'nun organize ettiği ve yerel paydaşlar ile Bakan Beyi buluşturan toplantıya yeterli katılmayan belediye başkanlarını uyaran Bakanımız, bu fırsatla yerel inisiyatife sitemler ederek, güzel bir 'katılımcı demokrasi' ve 'merkez-yerel işbirliği' dersleri ve nasihatleri vermiştir. Fakat bu olaylarda dikkate alınmayan önemli bir gerçek, turizmde işlerin zirve toplantıları ve basın demeçleri ile yönetme tarzının, sadece 'tribünlere oynamak' etki ve sonucunu doğuracağının artık kanıtlanmış olmasıdır.

Bu sitemli toplantıda, tüm başkanlar gelerek tüm dertlerini sergileyebilseydi, her şey yoluna mı girecekti?

Öte yandan, yıllardır kilitlenen ve gerekli açılımlara erişemeyen dertlerini çözebilmek ve 'bir şekilde' yoluna koyabilmeyi gözeten İzmir inisiyatifi de, oluşan bu ters-fiili durum karşısında tereddüde ve hayrete düşmüştür. Şimdi hedeflenen çözüm, Aralık ayı başında İzmir'in ev ödevlerini yapmış olarak Bakan Beyi yeni bir zirveye daveti yönündedir. Fakat burada İzmir'in alabileceği iyi notların, sınıfın geçilebileceği ve/veya diploma alınabileceğini hiçbir şekilde garanti edemeyeceği de malumdur.
İzmir gibi, Balıkesir ve Aydın'ın da sahil kesimiyle birlikte ülke konaklama kapasitesinin %15 gibi çok önemli kısmını oluşturan bir ana destinasyonumuzun yapması gereken, mekanizmadaki işlerliği sağlıklı ve sürekli kılacak yöntemleri işletebilmektir. Bu bakımdan, her belde ve/veya kurumun kendi güncel dertlerini oluşturan dilek listelerini Bakan Beye sunmaları paralelinde, İzmir Turizm Konseyi Modeli bakış açısıyla, bu sürecin nasıl kurumsallaşabileceğini de düşünmeleri zorunludur.
Diğer yandan, İzmir gibi gelişmiş ve sosyo-ekonomik örgütlenme sürecinde pişmiş bir beldemizin hızla algılayarak yapabileceği diğer bir atılım, 4 yıldır bekleyen uygulama detaylarının yasallaşma sürecinde, beldelerdeki örgütsel ihtiyaçları Konsey Modeline uyarlamalarıdır. Merkez-Çeşme-Kuşadası-Bergama gibi alt-konseylerin aktivasyonu ile 2011 yılında büyük adımlar atılabilecektir.

Bu arada, yeterince geciken yasal zemin ve uygulama yönetmeliği çıkarılması gibi istim'lerin arkadan gelmesi ile hızla yol alınarak, bir yıl daha kaybedilmesi önlenebilecektir. İçine düşülen fiili durumdan çıkış arayışında, Bakanlığın da her yönden desteklemesi gereken bu Eylem'in İzmir tarafından hızla uygulanabilmesi ise, tüm ülke turizmine öncü ve örnek teşkil edecek tarihi bir oluşumdur.

Bu durumda; İzmir Turizm Zirvesi atılımındaki 'gündem oluşumu' detayının ince ayarlarını, turizm paydaşlarının takdirlerine ve becerilerine bırakarak, bekleyip görme sürecine giriyoruz. 


Bu Makale 17.11.2010 - 09:46:13 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.