Patlayan oteller ve acenteler

Sektörümüzde Acente – Otel partnerliği eskisi gibi değil. Farklı yönlere doğru kaymaya başladı.
 

Devamlı yeni türeyen acentelere oteller güvenmekte zorlanıyor. En önemli olan ödeme dengesidir. Cari açıp krediye kaldırmak oteller için o kadar kolay değil. Bu yıl yaşananan örnekler üzerinden yola çıkar isek;

Önceki yazımda en büyük sıkıntının maalesef DİDİM’de yaşandığını belirtmiştim.

Didim'de İngiltere pazarında yaşanan kayıplarla birlikte iç pazar tekrar gündeme geldi.  Yabancı tur operatörlerinin bu bölgeden çekilmesiyle ve yeni otel yatırımlarının olmamasıyla Didim'in dengesi bozuldu. Didim bölgesine dahil görünen Akbük'e dahi İngiliz gelmiyor. Nedeni şehiriçi isteniyor. Akbük çok daha etkin ve güzel bir doğaya sahip olmasına rağmen sadece kendi koncept ve tarzı ile Caprice

Thermal devamlı dolu durumda. Diğer yatak kapasiteleri birlik tesisleri dahi satışa çıkardı.

Ancak Didim'de en büyük zarar lokal bir acente olan Doğukan Turizm'in tek yetkili olarak birçok otelden kapattığı oda blokasyonlarında diğer iç pazar acentelerine kendi üzerinden vermeye kalktığında ve oteller de bunu desteklediğinde sonuç hüsranla bitti. 

Akbük'te 63 villadan oluşan White Beach isimli yapı daha kaba inşaat durumunda İzmirli acenteler tarafından ödeneklerle Doğukan Turizm üzerinden bloke edilince ve tesis de yetişmeyince satılan tüm odalar elde patladı ve tam da tüm Didim dolu olduğu sıralarda iptaller yaşandı. White Beach’in oluşturduğu cari açık diğer tesislerin ödeneklerine yansıdı ve otelin yapımında harcanması gereken finansman otele harcanmayınca Doğukan Turizm iflas etti. Beraberinde İzmirli iki acenteyi de çıkmaza sürükledi. Oteller de zarar etti, paralarını alamadılar, acenteler de paralarını alamayıp zarar ettiler. 

Bu durum tüm Didim otellerine olan bakışı negatife düşürdü. Acentelerin güveni sarsıldı. Bazı oteller iflas konumuna geldi. Çalışan acenteleri de zor duruma düşürdü.  Şimdi benim anlamadığım ikinci acente eliyle nasıl böyle bir intihara kalkışıldı? Diğer acentelerin çok mu ihtiyacı vardı Didim'e ve yerel acentenin üzerinden böyle bir işe kalkışıldı? Yalnız ETS, ANITUR, JOLLYTUR, TATİLBUDUR gibi acenteler bu iş sezon başından ters görünmeye başlayınca hemen geri çekildi ve sadece İzmir acenteleri ortada kaldı. Otelcilik hizmetlerinde her zaman sıkıntı yaşayan Didim, bu yıl bir de böyle bir formül ile piyasaya girince maalesef sonuçları çok daha kötü oldu.

Üstelik bu yıl batan İngiliz acenteleri de düşündüğümüzde İngiliz pazarı açısından dolulukları aşırı düşen bir sonuç ortaya çıktı. İngiliz pazarı artık Didim'de otellere para kazandırmıyor, tek kazandıran iç pazarda da böyle bir şey yaşanınca ben hayal bile edemiyorum.

İzmir acentelerinin genelde volume yapamadığı ve Didim, Kuşadası, Bodrum, Çeşme gibi destinasyonlarda ucuz otelleri satabildiğini düşünür isek, işin risk boyutunun ne derece yüksek olduğunu görebiliriz.

Ege Bölgesi'nin bu yıl beklenen bütçeyi tutturaması ve kazanamaması, gelecek yıl operasyon düşünen acenteler karşısında güvensizlik doğurmaktadır. Ege otellerinin düşük kapasite, küçük kaldığı ve üstelik düşük satış rakamlarıyla ortaya çıktığında ise iç pazara uygun düşmediği de bir gerçektir. Peki Ege Bölgesi'nin geleceği artık nasıl şekillenecek?

2011 yılı aslında iyi düşünmek gerekirse bir ders olmalı. Aksi taktirde gelecek yıl da aynı veya benzer şekillerde ortaya çıkmaları ve daha kötü sonuçlar doğurma ihtimali yüksek. Personel maaşından çalmak, misafir yiyecek içecek konseptinden çalmak, tüm bu yaşananların asıl nedenleridir. Dolayısıyle otellerde artık yıldızlama reyting dahi yapılamamaktadır. Çünkü herhangi bir denetime girmek tesis için çok daha riskli olacaktır. Sonuçları daha maliyetli ve hatta ceza boyutuna gelecektir. 

Hal böyle olunca birçok küçük otel sahibi kazanamadıkları meblağları kiracıdan istemeye başlamaktadır. İş bilmeyen kiracılar da daha ilk yılında iflas etmektedir. İş bilenler de peşin ödemeye girdiklerinde sonradan otele gelen haciz ve elektirk borçlarında ödemeden işin içinden çıkamıyor. Mal sahibinin ödemediği borçlar kiracının üstüne biniyor. Elektriğin kesilmesi, suyun kesilmesi, haczin otelin üstüne gelmesi dahası binaya ipotek gelmesi kiracıları da iflas durumuna getiriyor. Bu yıl bunların örnekleri bir çok otelde yaşandı. Ödenmeyen personel borçlarıyla da birlikte bir anda işi bırakıp giden personel ardından acenteciler mutfağa, servise ve oda temizliğine girmek zorunda kalıyor.

Turizm  bu yıl kazandırdı mı? Antalya için evet! Ama Ege için hayır! Hatta öyle boyutlarda ki, bir çok acenteyi zor duruma sokmasıyla kalmamış, jandarma, polis ve adliye koridorlarına yansıyan olayların devamı karşısında acaba bakanlık ve kanunlar otel sahiplerine karşı nasıl bir yaptırım uygulayabiliyor. Bu işin hızlı bir şekilde değerlendirip cezai müeyyide süreçlerinin başlatılması zor mudur? Personel ve müşterilerin emek ve hakkının peşinde kim koşacak. Geçtiğimiz yıl Litera Hotels ekibi direkt Başbakanlığa yazı yazıp evrak belgeleriyle konuyu delil edip gösterebilmelerine rağmen, olay zaman aşımında eriyip gidiyor. Muğla maliyesi tarafından polisle birlikte yapılan baskınlarda ele bile geçirmekte zorlanacakları delil ve evraklar da nedense 3 trilyon gibi gelebilecek cezada 350 bin TL ödenerek işin içinden çıkılıyor.  

Sadece kaçak alkol mü aramak lazım? Kiracı ve otel sahiplerine bu yaptırımlar nasıl uygulanacak? Nasıl teftiş yapılacak ve hizmet sektörü kendi eliyle ürettiği bu terörden nasıl kurtarılacak?

1. O kadar çok internet acentesi türedi ki, Türkiye'de tatil parası toplamak kolay hale geldi. Bunun devlet tarafından yüksek meblağ teminatlı koruması olmalı. Önüne gelen bir ofis masa sandalye ile bu işe girememeli.

2. Acentelerde çalıştırılan kişilerin ehliyetli olması lazım. Ucuz maliyet diye öğrenciler çalıştırılmamalı. İşe önem verilmeli. İşe uzun yıllarını vermiş kişiler olmalı.

3. Acentelerin mutlaka rehber ve transfer hizmetleri olmalı. Hizmet ayağında otelde acente adına ilgi alaka da olmalı. 

4. Kiracı otellere teminatlar alınmadan girilmemeli. Kesinlikle ön ödemeli girilmemeli.

5. Rekabet ortamında  3, 4 ve 5 yıldızlı otellerde taban bir fiyat bandı konulmalı, bu fiyatın altına düşülmemeli. Dolayısıyle iç pazarda tüketicilerin de haksız rekabet ortamına alıştırılıp devamlı daha ucuzunu arar hale getirilmesinin önüne geçilmeli. Onlar da bilmeli ki devletin belirlediği sınır fiyat budur.

6. Alt fiyat bandı otellerin verebileceği normal hizmet giderine göre belirlenmeli ve bu fiyatın altındaki fiyatın risk olduğu kanun olarak belirlenmeli.

7. Otel kiracılarının güvenliği sağlanmalı. Otellerin her şeyi kontrol altına alınmalı, iyi araştırılmalı. Doğru rakamlar telaffuz edilmeli. Bunun da ticaret odaları veya turizm dernekleri tarafından bilir kişilerce devlet yönetiminde kiraya verilmeli ki devlet de işin içinde olduğu taktirde garantör mal sahibinin oteli ipoteklenmeli.

8. 5 yıldızlı otellerin vereceği aksiyonlarda bir fiyat tabanı olmalı ki daha alt fiyatlara inip 4 ve hatta 3 yıldız otellerin müşterilerini almamalı.

9. Ağır ceza uygulanmalı. Hızlı bir yargılama ortamı oluşturulup hapis cezası olmalı.

Turizmi koruyabilmek için bu kurallar ortam güvenliğini biraz daha sağlayıcı bir unsur olarak görünüyor, üzerinde çalışılabilinir de. Tabi bu kadar ucuz maliyet ucuz fiyat bir otelde eğer mümkünse, bir otel batmadan bu işin içinden sıyrılıp düze çıkabilir mi, iyi hesaplamak lazım. Müşteri de 50 veya 60 TL’den otel alıp tatile geliyor ama hiç düşünmüyor bu fiyata otel nasıl her şey dahil hizmet verebilir diye..

Hal böyle olunca indirimin bir sonu yok ve herkes indirim diye ortaya çıktığında nasıl bir riske girdiğini de mutlaka hesaplamalı ve sürprizlere alışık olmalı. Bu hem acente için, hem de otelciler için geçerli bir durumdur. Acenteler bir kere otelden alıp satıyor. Aracı konumunda. Burada ucuz ve ekonomik fiyatlarla ortaya çıkan acentelere de uzak olmak gerekir. Çünkü ödediği para da gidebilir, büyük acentelerin aldığı otellere giremedikleri için mecbur satış sıkıntısı yaşayan otellere girmek zorunda kaldıklarından her şekilde risk yüksektir. İyi  Oteller de ucuz satış yapan acentelere yanaşmıyor. 
Her zaman alacağınız hizmeti garanti etmelisiniz. Yoksa tatil yapalım derken kendinizi yine jandarmada bulabilirsiniz.

Yukarıda saydığım maddeleri tüm turizmci meslektaşlarım ile Başbakanlığa ve Meclis Başkanlığına  kanunlaştırılması için sektörel teklif şeklinde gönderilmesi belki de hepimiz için iyi olur.
 

Bu Makale 14.10.2011 - 09:57:21 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.