Melih Yetiş

Barcelona'dan Türkiye 'ye bir bakış

Yediğim içtiğim benim olsun, sevgili dostlarım, sizlerle Barcelona-Shakthar Donetsk Şampiyonlar Ligi maçı nedeni ile birkaç günlüğüne gitmiş olduğum Barcelona izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.


Öncelikle bana 'Barcelona'da en çok neyi sevdin?' diye soracak olurlarsa kesinlikle 'sokaklarını' diye cevap verebilirim. Bir ülkede yaşam, bu kadar mı tamamıyla dışarıda sokaklarda cıvıl cıvıl yaşanılacak sekilde dizayn edilir, hayranlık duymamak mümkün değil.

Dokuzuncu yüzyılda Katalan bir asilzade tarafından kurulan Katalonya'nın başkenti Barselona, İspanya'dan daha eski olan tarihinde pek çok mimari,sanatsal ve kültürel akıma evsahipligi yaptı.

 
Gotik ve modern mimariyi muhteşem bir şekilde buluşturan bu kent, pek çok ünlü ressam, heykeltraş ve sanatçıya ilham kaynağı olmuştur.

 
En çok dikkatimi çeken 3 şerit gidiş, 3 şerit gelişten oluşan inanılmaz genişlikteki devasa büyüklükteki bulvarların ortalarında araçlara ayırdıkları alandan çok daha geniş bir alanı muhteşem yeşillik ve rengarenk çiçekler ve değişik ağaçlardan oluşan yeşil alana ayırmaları oldu. Burada bir yaşam alanı yaratarak çocukların plastik malzemeden uzak, organik ahşap, doğaya uyumlu park oyun alanları, yürüme ve bisiklet yolları, ortalarda çeşit çeşit sanatçıların resim, heykel, pandomim benzeri sanatları icra ederek sokak aralarını tam bir eğlence merkezine çevirmeleri oldu.

Çocukluğumun ve gençlik yıllarımın geçtiği senelerde İstanbul da yaşarken yaşamakta olduğum Şişli'den Osmanbey, Harbiye, Nişantaşı ve Taksim istikametinde uzun yürüyüşler yaparken, yol boyunca sıralanmış küçük pasajlar da kısa alışveriş molalarının verildiği duraklama ve nefes alma noktaları olurdu bizlere...

 
O senelerde de yaşam sokaklarda daha cıvıl cıvıl bir Bayram Şenliği'nde yaşanır, bu sayede küçük ve orta ölçekli esnafın ayakta kaldığı insanların daha bir iletişim sıcaklığını paylaştığı bir yaşam paylaşılırdı.

Barcelona'yı gezerken gözümün önünden işte hep bu çocukluğumun geçtiği Şişli anılarım canlandı ve günümüze baktığımızda yasamın dev shopping mall zincirlerinde aktığı, çocukların yesil park alanlarında değil dev alışveriş mekanlarının makine gürültüleri arasında mekanik oyunlar oynadıkları, dünyaca ünlü klasik Türk Mutfağınin yerini fast food kültürünün yavanlığına ve lezzetsizligine bıraktığı gerçeğini hüzünlü bir sekilde hatırladım bir kez daha.

3 gün boyunca Barcelona sokaklarında yüzlerce kendilerine has İspanyol mutfağını yansıtan irili ufaklı sokak aralarında ve ana caddelerde sıralanmış yiyecek icecek işletmelerini gezerken, sadece bir kez Mc Donalds restaurantına rastlamam hiç şaşırtmadı beni... Ülkemin yüzlerce binlerce Burger King, Kentucky Chicken,Mc Donalds vb Fast Food Restaurant zincirlerinin nasıl geleneksel Türk mutfağını esir aldığını huzunle düşünürken aynı anda İspanya'nın tarihsel ve kültürel değerlerine ne kadar sahip çıktığını gözlemliyerek kendilerini bir kez daha gıpta ve hayranlık duyarak takdir ettim.



 
YAŞAM, ARAÇLARA GÖRE DEĞİL İNSANLAR İÇİN DİZAYN EDİLMİŞ

Barcelona'ya gidip de meşhur La Rambla Caddesi'ni görmeden dönmek İstanbul a ilk kez gelip İstiklal Caddesi'ni görmeden dönmek ile eş değer bence. Yılda 700 binden fazla geminin uğradığı hareketli "Placa de Catalunya" yi limana baglayan La Rambla, hiç şüphesiz Barcelona'nın en popüler ana caddesidir. Herkes, doğaçlama gösteriler sergileyen sokak sanatçıları, fotoğrafının çekilmesi için poz veren canli heykellerle, pazar tezgahları, rengarenk çiçekçi büfeleri açık  hava restoranları ve barlarla dolu, eşsiz ağaçların sıralandigi geniş gezinti yerine toplanır. La Rambla'dan aşağıya doğru inildiginde Kristof Kolomb'a adanmış Mirador de Colon liman bölgesinin üzerinde yüklenir.

 
Burayı  gezince bir şehrin nasıl altyapısı ile yolları, dükkanları, alışveriş imkanları, kaliteli yiyecek icecek mekanları, sokak sanatçıları ile nasıl öncelikle yaşamın araçlar için değil kesinlikle önceliğin  insanlar için dizayn edildiğinin, yaşamın gecenin geç saatlerine kadar sokaklarda coşku dolu akmasının  dayanılmaz keyfini çıkarabiliyor insan.


Sokakta yürürken restore edilen bir binanın dış cephesinin tamamen yöreye has gotik stil klasik İspanyol mimarisi ile özenle korunurken, degisikliğin iç cephe ve iç mimari dekorasyonda yapılarak tarihi dokunun nasil ozenle korunduğunu gözlemleyince birkaç gün önce İstanbul un tarihi yaramadası ve Galata Kulesi civarıni gezerken tarihi eski Bizans dönemine ait binaların arasına estetikten ve zevkden uzak serpistirilmis betonerme binaların çirkinliğini hatırlamadan edemedim.

Bu mimari estetikten yoksun betonerme çirkinlikten kurtulmak için bizimde sanırım bir gün bir Gaudi ve bir Manrique tarzi mimari yetenekleri keşfedip onların sihirli elleri ile sehirlerimiz in estetiksel dizaynını beklemekten baska çarenin olmadıgını bilmek ne kadarda hüzün verici.

Günün birinde Barcelona ile ilgili şöyle bir tanım okumuştum;"Beş Duyuya hitap eden şaheser "

 
Gerçekten de kesinlikle doğru.

Barcelona'nın meşhur stadyumu Nou Camp'da Şampiyonlar Ligi maçı izlemek ise bir sporsever olarak beni bambaşka ufuklara götürdü. 80.000 kişi ne zaman stadyuma girdi, maç bittikten sonra ne zaman dağıldı, o trafik nasıl sanki binlerce insanın on dakika önce maçın bitmiş olduğu ve sokaklara dağılmış olduğu gerçeğini gizler sekilde sakince akmakta inanılır gibi değil. Sanki onbinler buhar olup uçmuşlardı.

Stadyumda uzun uzun maça gelenlerin davranış biçimlerini, tepki verme yöntemlerini, sevinç ve coşkularını ilgiyle gözlemlemeye çalıştım. bu güzel ortamı paylaşan futbolun taraftar, futbolcu, hakem, yönetici, TV, gazete medya temsilcileri vb tüm katılımcıların ortamdan büyük keyif aldıkları, stres ve baskıdan uzak herkesin yaptığı işten keyif aldığı ve elinden gelenin en iyisini vermeye çalıştığı pozitif enerjiyi bu ortamda gozlemlememek mümkün degildi.



REYTİNG CANAVARLARI VE KAVGALAR


Ülkemizdeki her geçen gün yaşanan gerginlikleri, televizyonda uzman yorumcu sıfatı ile günlerce insanları çatışma ortamında sürükleme sevdasındaki reiting canavarlarını, kavgaları düşündükçe uzun bir düşünce seline kapılmadan kurtaramadım kendimi.
 
Birkaç gün de olsa kısa süren bu Barcelona gezim bana şehir planlamacılığı anlamında, mimari evrensel estetiğin gerek tüm binalarda gerekse yaşam kalitesi standartlarının yaşamın her alanina maksimum düzeyde entegre olduğu bu güzel güneş şehri hayranlıkla anılarıma kazıdı. Herşeyin insan için planlandığı, dizayn edildiği, insana saygı temelinde oluşturulmuş bir şehircilik anlayışı ve bu temelde gelecek nesillerin de bu çizgide egitim ve kültür gelişimlerinin egitim sistemi içerisinde yer aldığı bir gelecek hayali ile gece uçağımın İstanbul'un muhteşem ışıltıli  silüeti arasında inişi ile birlikte yedi tepeli bu guzel şehrin büyüsüne bıraktım kendimi.

 
Her türlü çarpıklığına,sorunlarına ve kesmekesine rağmen anladım ki bizler tüm farklılıklarımız ile bu topraklara aşığiz ve sanırım hepimizde bir sekilde  küllerinden yeniden doğan bir toplumun neferleri olarak bu karmaşayı seviyoruz.


Sevgi ve Saygılarımla



Bu Makale 25.04.2011 - 09:46:14 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Yılgör Demirtaş 13.04.2011 - 01:24

    Merhaba Melih bey. Yazılarınızı ve fikirlerinizi beğeniyle okuyup takip ediyorum. Ancak ispanya ve barcelona'nın bu derece reklam yapılmasını, yıllardır sıkı bir rekabette olduğumuz turizm sektöründe doğrusu biraz şaşırtıcı gördüm. Turizm sektörü yöneticileri olarak hem iç turizmimizi hem de dış turizmimizi kendi portföyümüz ve zenginliklerimize yöneltmeye zaten yıllardır milyarlar harcayarak uğraşıyoruz. Belki de bu yıl otellerin doluluğunu biraz dengelemek için iç turizm ile şişmesini önlemek amacıyla, iç turizm potansiyelini dış pazarlara çekip otellerde yer bulabilmek düşüncesi de çok saygı duyduğum bir product yöneticisi olduğunuz için ilk anda iyi bir fikir gibi gelebilir. Ancak uzun vadede biraz olumsuz etkiler diye düşünüyorum. Lütfen bu acizane yorumumu yapıcı bir eleştiri olarak algılamanızı rica ederim. Ama siz de biliyorsunuz ki product'ta her zaman eksik bir pazar diğer pazarları mutlaka etkiler ve bari bu yıl otelcimiz biraz kontrat rakamlarından satış yapıp kazansın diye düşünüyorum. Yine de inşallah bir gün ben de ispanyaya gidip önerdiğiniz anlattığınız yerleri görebilme fırsatını elde etmeyi umarım. Her ne kadar sektör açısından ülkemin haklarını biraz korur gibi olsam da sizin sözlerinizin de benim için şart olduğunu belirtmeliyim. Saygılar.

  • Asican Barış Değirmen 13.04.2011 - 12:02

    Merhaba Melih bey , bu sezon başı yogunlugunda bi an kendimi ispanyada buldum :) son günlerde okududuğum en keyifli yazıydı diycem ama sohbet demek daha dogru olacak sanırım .Elinize yüreğinize saglık ,Paylasım için teşekkür ederiz. Bir sonraki gezilerinizde hep birlikte yapmak dileğiyle :)

  • Kerim Yılmaz 12.04.2011 - 10:36

    Slamlar Melih Bey, Tam bir Barcelona futbol takımı hayranıyım ve İspanya gidip görmek istediğim ülkelerin başında gelir desem yazınızı nasıl da gıptayla okuduğumu anlamanıza yeter sanırım, Çok güzel bir şey yapmış sınız ayrıca gördüklerinizi ve duygularınızı bizimle cok güzel bir yazıyla paylştığınız için teşekkürler, Saygılar .....

  • yıldız güngül 12.04.2011 - 03:52

    yazınızı büyük bir keyifle okudum ve hayallere daldım. beni düşünüp görüşlerinizi aktardığınız için çok teşekkürler ediyorum. sizi çok seviyorum. En kısa zamanda görüşmek ümidiylehoçşa kalın diyorum ve hepinizi öpüyorum. sevgiler

  • YALÇIN YETİŞ 12.04.2011 - 10:10

    MELİH'CİĞİM YAZINI YENİ OKUDUM.GERÇEKTEN GÜZEL ANLATMIŞSIN O GÜZELLİKLERİ.UMARIM BİZLERE DE KISMET OLUR ORALARI GÖRMEK.ASLINDA TÜRKİYE'MİZDE DE ÇOK GÜZELLİKLER VAR AMA DEDİĞİN GİBİ KENDİ ELLERİMİZLE BU GÜZELLİKLERİ YOK EDİYORUZ.UFAK ÇIKARLAR UĞRUNA HEBA EDİYORUZ TARİHİ GÜZELLİKLERİMİZİ.BİZDE İNSANDAN ÖNCE RANT GELİYOR MALESEF....

  • Özlem Tuncaelli 12.04.2011 - 08:20

    Merhaba Melih Bey, Elinize sağlık, büyük bir zevkle okudum. Çok güzel anlatmışsınız. İçimden oralara gitmek geldi. Sevgi ve saygılarımla. Özlem Tuncaelli

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.