Zafer Cengiz

2023 Türkiye Turizm Stratejisi: Güncel durum ve net yorum

Araştırmacı yazarlık misyonumuzla yoğun bir şekilde, makro analiz-sentez açısından işlediğimiz 'ulusal turizm politikası' henüz rayına oturmaktan uzak konumdadır. Ancak, önceki yazımıza da altını çizdiğimiz gibi, yaşanan sorunlarla yeterince pişmiş olan 'farkındalık' faktörüne bağlı olarak, bazı kritik arayışlar hareket aşamasındadır.

Çok özet olarak tablo şudur; Bugün turizm endüstrisi piyasasında, ülke turizminin yarattığı ekonominin boyutları ve faziletleri artık iyice fark edilmektedir. Fakat bu mekanizmanın işleyişindeki yerleşik olumsuzluklar, turizmin istikrarlı gelişimine büyük engel teşkil etmektedir. Topyekün düzenleme ve atılım, artık zorunlu bir konumdadır. 

Aslında turizmin yakın tarihinde bu konuda büyük bir fırsat oluşmuş, fakat yeterli duyarlılık gösterilmediği için elden kaçırılmıştır. 2000’lerde gelişen turizmin ulusal sorunları için sürdürülen 2.Turizm Hamlesi ve ardından gelen 2023 Turizm Stratejisinde, gerekli düzen için yol-yordam-yöntem ihtiyacının çerçevesi yeterince çizilmişti. 
 
2007-2013 Yıllarını kapsayan 1.Eylem Planı içindeki 172 eylem maddesinin %80’inin ele bile alınamadığı son 7 yıl içinde, turizmin yaşayan sorunları giderek büyümüş ve içinden çıkılamaz şekillere bürünmüştür. Güncel ihtiyaç ise, bu eskiyen çerçevenin yeniden ele alınarak 2014-2018 2.Eylem Planı olarak hızla işlerliğe kavuşturulmasıdır. 
 
Bu kapsamda son dört yıldır evire çevire işlediğimiz konu üzerine makalelerimiz arşivde mevcut olup, bu yazımız sadece güncel bir özet niteliğindedir. Şimdi merak edilen husus, turizmin alt sektörlerine hakim aktif turizmciler ile kamusal düzenlemede sorumlu Bakanlık uygulamalarının “kamu-özel kesim işbirliği” zemininde buluşabilmeleridir. 

2023 TURİZM STRATEJİSİ VE TEMEL ÇERÇEVE: 

2007 başlarında Yüksek Planlama Kurulu imzası ile “hükümet kararnamesi” statüsünde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan Strateji’nin temelinde, yasal ve örgütsel çerçeve öne çıkmaktadır. Turizmin tüm işleyişini düzenlemesi amaçlanan “çatı yasası” ve bölgesel uygulamada “konseyler modeli” ana temalardır. 
 
Yıllardır ağızlarda sakız olan çatı yasası son 7 yıldır ciddi bir şekilde gündeme gelememiş, ayrıca en önemli alt sektör örgütü olan TUROFED Yasası bile çeşitli çelişkilerle çıkartılamamıştır. Öte yandan, 41 yıllık TÜRSAB Yasası üzerinde yapılan ve niyetlenilen değişiklikler, sektörel gelişime gerekli katkıları vermekten çok uzaktadır. 
 
Özetle, Türk Turizm Endüstrisi büyüme sürecinde kayda değer konumlara erişmişse de, henüz istikrarlı bir işlerlik modeline oturamamış, yasal ve örgütsel altyapısını pekiştirememiştir. Son yıllarda düzensiz ve verimsiz bir yapı içinde bocalanmasının nedenleri ve sonuçları, hızlı ve kararlı bir toparlanma atılımı ile telafi edilmeye muhtaçtır. 
 
UNWTO’nun DMO Modelinin çok çağdaş bir versiyonu olan “Bölgesel Konseyler” örgütlenmesi ise, Bakanlıkça çıkartılması gereken bir uygulama yönetmeliğinin gerçekleştirilmemesi ile battal olmuştur. Bu konuda oluşan boşluklar, bazı valiliklerce devreye sokulan “yönerge konseyleri” ile sürdürülse de, ulusal modelden çok uzaktır.  
 
Bunların ötesindeki içerik, temelde ülke turizminin potansiyel özelliklerinin nasıl işlenerek çağdaş turizm ürünlerine dönüştürüleceği konusunda tema başlıkları ve proje açılımları getirmektedir. Özellikle Anadolu değerlerinin yöre özelliklerine paralel bir şekilde işlenmesi, turizmde özgün gelişme arayışındaki tüm yörelerimizi heveslendirmiştir. 
 
Fakat bu yaklaşımların yasal ve işlerlik altyapısının oluşamaması ile, birçoğunun ele bile alınamayışı sonucu, İzmir gibi öne çıkan yörelerimizde bile hayal kırıklıkları oluşturmuştur. Hatta, “2010 Kültür Başkenti” kapsamında İstanbul’da “yerel turizm konseyi” oluşturulamamış olması dahi, olumsuz sonuçlarını bugün de sürdürmektedir. 
 
TURİZM MEKANİZMASINDA ORTAYA ÇIKAN BOŞLUKLAR: 

Turizmde kapsamlı bir “devlet politikası ve uygulama modeli” devreye sokulamaması paralelinde, bugün ülke turizminin obez ve verimsiz ekonomik karakteri artık somut bir şekilde kemikleşmiştir. Mekanizmayı oluşturan alt sektörler, kendi içlerinde ve birbirleri arasında bağnaz ve bencil bir yıkıcı rekabet ortamında hareket etmektedirler. 
 
Oysa gereken ortam, mevcut potansiyeli kapışarak çarçur etmek yerine, pastayı büyüterek uzlaşmacı bir düzen içinde paylaşmaktır. Böyle bir yapıda, hem işletmeler kapsamındaki gelirlerin sağlıklı bir düzene girebileceği, hem de makro düzeydeki ulusal çıkarların çok daha randımanlı ve gelişmeye açık bir konuma erişebileceği malumdur. 
 
Bunun ötesinde, son yıllarda gelişen yeni bir yerel ekonomik örgüt atılımı olan “bölgesel kalkınma ajansları” aktif çalışmalarında hızla “yerel turizm potansiyelini” teşhis etmektedir. Ancak bu keşiflerin turizmin çapraşık ilişkileri ve çelişkileri içinde nasıl ekonomiye sokulabileceği konusunda, akan sular durmakta ve bilmeceler çözülememekte. 
 
Diğer yandan, son yılarda anlamsız ve yetersiz bir performans kriteri olan turist sayısı yerine, turizm gelirine dönülüyor. TÜİK tarafından yapılan revizyonlarda, yeni gelirler keşfedilerek turizm hanesine yazılıyor. Fakat uluslar arası kriterlerde global yöntem olarak uygulanması gereken “uydu istatistikleri” hala gündemde değildir. 
 
Söz konusu yöntemle yılardır 180 ülkenin turizm gelirlerini izleyen WTTC verilerine göre, Türkiye dış turizm gelirleri mevcut randımansızlıkta bile, 2019 yılında stratejik hedef olarak 2023’te öngörülen 50 Milyar$’ı aşacaktır. Zaten gerçekte Stratejinin son cümlesi olarak verilen bu hedefin içi boştur ve gerekli analizlerden de yoksundur. 

Kanımızca Türk Turizminin en çarpıcı güncel gerçeği “ekonomik boyutsuzluk” üzerinedir. Zira, sadece dış turizm ile kalmayarak makro ekonomik analiz yapan WTTC verilerine göre, milli gelirde %3 olduğu sanılan Türk Turizmi toplam katkısının gerçekte %10 düzeyinde olduğu görülmektedir. Bu durum ise, halen idrakten uzak konumdadır. 
 
Dış görünümüyle 40 küsur sektörü beslediği sanılan turizm, gerçekte bu sektörlerin özgün bir katalizörü olarak sıra dışı ekonomik katkılar sağlamaktadır. İlk fırsatta gerçekleştirilebilecek bir “makro ekonomik turizm etüdü” ile, turizmin gerçek boyutları ve katkıları açıklığa kavuşturularak, üvey evlat konumundan nihayet kurtarılabilecektir. 

Turizmde yıllardır içine düşülen kısır döngülerle, ulusal cari açığa derman olabilecek boyutlardaki bir ekonomik kaynağın gereğince devreye sokulamadığı, artık iyice su yüzüne çıkmıştır. Daha önceki yorumlarımızda “Gordion düğümü” ve “basiret bağlanması” gibi sıfatlarla tanımlamak zorunda kaldığımız bu durum, artık çok net ve açıktır. 

SONUÇ: Görevinde 200 gününü dolduran yeni “Stratejist Bakanımız” ve 1.Eylem Planında son 100 gününe giren “2023 Stratejimiz” kapsamında, turizmin “özlenen toparlanma hamlesini” yapabilmesini şiddetle temenni ediyoruz. 
 

Bu Makale 30.12.2013 - 12:45:12 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
Yazarın diğer yazıları
Tüm Yazıları
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.