Harika Güral, Güral Belek’te sunmak istedikleri konsepti anlattı

Harika Güral, Güral Belek’te sunmak istedikleri konsepti anlattı
Güral Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Harika Güral ile hem yeni otellerine hem de güncel yaşama dair bir röportaj gerçekleştirdik.

Mustafa Özbinici-Turizm Güncel

Harika Güral ile yaptığımız röportajı sizlere aktarıyoruz:

Yenilenen Güral Premier Belek’te sunmak istediğiniz konsept nedir?


Belek bölgesinde bir sürü güzel tesis var. Hemen yanı başımızda olan ve tüm bölgeye dağılmış olan tesislere haksızlık edemem. Herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor ve herkesin emeği takdire şayan... Bizler de zaten bu iyi tesislerin arasında olmaktan mutluyuz.
Güral Premier Belek olarak bizler, misafirlerimizin kendilerini evde hissetmeleri için çabalıyoruz. Otelimizde yer alan tüm detayda parmak izimiz vardır. Özellikle mutfağımızda son derece titiz davranıyoruz. Her misafirimizin hafızasında kalmak ve bizi hatırlamalarını istiyoruz. Bu nedenle; güler yüzlü ekibimiz ile misafirlerimizin kalbine ve eşsiz lezzette, sağlıklı ürünlerle yapılmış yapılmış, estetik yemeklerimizle de midelerine hitap ediyoruz.

BAŞARILI BİR ALAN TASARIMI YAPTIK

Aile oteliyiz ancak çocuk sahibi olmayan misafirlerimizin de rahatça tatil yapabilmesi son derece başarılı bir alan tasarımı yaptık. Otelimiz tam dolulukta olduğu zaman bile, sessiz bir köşede kitabınızı okuyabilirsiniz.

KENDİME KÜÇÜK FIRSATLAR YARATIYORUM

Otellerinizde misafirlerinize sunduğunuz bir konsept var. Bu konsepti şekillendiren biri olarak sizin tatil tercihleriniz nasıldır? Yılda kaç kere tatil yaparsınız? Nereye gidersiniz? Ve nasıl tesislerde kalırsınız?


Yıl içerisinde çok planlı programlı ve uzun süreli tatil yapamıyorum. Ancak iş nedeni ile yaptığım seyahatlerimi çok iyi bir şekilde planlayarak kendime dinlenecek zaman da ayırabiliyorum. Katıldığımız fuarlarımız var. Bu fuar döneminde tüm hazırlıklarımızı önceden bitirerek, hafta sonunu da dahil ederek, kendime küçük fırsatlar yaratıyorum.

FRANSA, KENDİMİ EN İYİ HİSSETTİĞİM ÜLKE


İtalya’da gerçekleşen fuarlarımızda Bologna bölgesinde tatil yapıyorum. Roma ve Floransa her zaman keyif aldığım şehirler. Özellikle yeme içme ve saklı hazineleri bulmakta çok ustayım. Yerel sosyal medya kanalları üzerinden lokal mekanları bulmakta çok ustayımdır. Özellikle küçük kasabalarda Michelin yıldızlı restoranları keşfe çıkmayı seviyorum. Beni en şaşırtan şey; bu kadar küçük yerlerde bu kadar kaliteli ve michelin yıldızlı restoranların varlığıdır. Hepsi birer hazine gibi.

Courchevel, Chamonix, Zermatt ise kar tatilinde arkadaşlarımla villa kiralayarak gittiğim yerlerdir. Böylece hem daha yerel tecrübeler ediniyor hem de çok sık görüşemediğim arkadaşlarımla gece gündüz beraber olarak her anın tadını çıkartıyoruz.
Paris’te yaşadığım ve Fransızca konuştuğum için Fransa kendimi en iyi hissettiğim ülke diyebilirim.

YEMEK İÇİN ZAMAN AYIRIRIM

Yemekle aranız nasıldır? En çok hangi mutfağı ve hangi yemeği seversiniz?


Fransa her ne kadar ana tatil destinasyonum olsa da Fransız mutfağı bana biraz ağır gelir. Ben daha çok Ege ve Akdeniz mutfağıyla haşır neşirim. Otlar ve zeytinyağlılar en favori yemeklerimdir. Çok da güzel yaparım. Gittiğim her yerde lezzet duraklarını keşfederim. Asla karnımı doyurmak için yemek yemem. Yemek yemek için zaman ayırırım, keyifli olması için elimden geleni yaparım.

Türk mutfağı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce hakkını veriyor muyuz?


Türk mutfağı tüm bileşenleri ile muhteşem. Ancak yemek sadece lezzet değildir. Aynı zamanda yüzlerce hatta binlerce yıllık bir kültür birikimidir. Bu noktada biz biraz eksik durumdayız. Bütün yemeklerimizin tarihini, nasıl ortaya çıktığını, hangi şartlar altında nasıl gelişim gösterdi, nasıl değişti, bunları bilmemiz gerekli. Her bir lezzetin bize nasıl ulaştığı, nasıl oluştuğu çok önemli.

KÜLTÜRÜMÜZÜ DE BIRAKTIK MALESEF

Sizce neden bu tarihsel bağımızı kuramadık yemeklerimizle?

Bu sadece yemeklerimizle kuramadığımız bir bağ değil, tüm tarihimizle alakalı üzücü bir durum. Çok genç bir ülkeyiz ve Türkiye Cumhuriyet’i kurulurken maalesef tüm kültür varlığımız şu anki mevcut sınırlarımız dışında kaldı. Osmanlı İmparatorluğu yaşadığı ve yönettiği tüm coğrafyalara sanki oralardan hiç ayrılmayacakmış gibi yatırım yaptı. Ancak kaybettiğimiz her toprakla kültürümüzü de oralarda bırakarak ayrıldık. Bu çok üzücü. Şu anda yapmamız gereken tek şey, tüm bu kültür varlığımızı araştırıp gün yüzüne çıkartmak ve gelecek nesillere taşımak. Bilgi eksikliğinden dolayı tüm sahip olduklarımızı kaybediyoruz maalesef. Buna izin vermemiz gerekir.

Siz yemek konusunda neler öğrendiniz? Nelere yoğunlaştınız?

Ben daha çok yemek ve şarap arasındaki ilişkiye kafa yordum. Şarap yapmanın incelikleri, bunun çok öncesinde ise üzüm ve bağcılık konusunda çalıştım. O gördüğümüz uçsuz bucaksız üzüm bağlarındaki her bir asmaya bebek gibi bakılıyor. Bu beni en çok etkileyen şey oldu. Ne zaman su verilir? Verilen suyun ısısı ne olmalı? Suyun sertliği nasıl olmalı? Ve tabii ki bu bağları emanet ettiğiniz toprağa nasıl bakılmalı? Bir bardak şarabın hikayesi toprak ve bağdan başlayarak bize geliyor.

ET İLE ŞARAP İLİŞKİSİ...

Et konusu ise tam bir uzmanlık işi. Öncelikle hayvanların anatomisini öğreniyorsunuz. Daha sonrasında da tabii ki hayvan bakımı ve hangi cins etin hangi yemeğe ve pişirme yöntemine uygun olduğu.
En son aşama ise et ile şarap arasındaki doğru ilişkiyi kurmayı öğrendim. Hangi etle, hangi yemekle hangi şarabın eşleşeceği çok önemli. Tüm bunları yaptığınız zaman, yemekleriniz beslenmenin ötesinde ömürlük keyiflere dönüşüyor.

Sanata ilginiz ne boyutta?

Sanat okudum. Sanat tarihini öğrenmek için ciddi paralar ve zaman harcadım. New York’ta tasarım dersi, Paris’te sanat tarihi dersleri aldım. Sanat eserlerinin hak ettiği değeri verdiğime inanıyorum. Sanatın arkasındaki kültürel kökler ve zengin mirası anlamak sanat tarihini bilmekten geçiyor. Bu nedenle benim için çok değerli çalışmalardı bu dersler.
Tüm dünyada sanata yapılan yatırımın artması oldukça sevindirici.

Tasarımla da oldukça ilgiliyim. Tasarımın matematiğini yapmak oldukça güçtür. Tasarımı ekonomi bakış açısıyla gerçekleştirmek benim en başarılı olduğum konudur. Tasarımın hayata geçmesi ve insanların kullanımında olması gerekir. Bu da yapılan tasarımın ekonomik değerlerinin çok iyi hesaplanması ve insanlara ulaşması ile ilgili bir konu. Tasarımın yaşaması için ekonomisinin iyi kurgulanması gerekiyor.


Bu Haber 22.06.2015 - 12:06:16 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.