Şule Billur

Turizmci babaların geçmiş Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarım

Bir bayram daha geçti. Turizm yöneticisinin, çalışanının, esnafının, çocuklarının ve içindeki çocuğu yaşatanın bayramı 23 NİSAN, geçtiğimiz hafta yurdumuzun tüm köşelerinde olduğu gibi birçok güzide otelimizde de çeşitli etkinliklerle kutlandı.
 
Etkinlik biz turizmcilerin işi; kimi turizmciler bayram etkinliklerini sosyal sorumluluk kapsamında yaparken, kimi paraya dönüştürdü deneyimlerini…
 
Gazete ve sosyal medya sayfalarını süsleyen etkinliklerde Antalya Belek bölgesindeki oteller ve özellikle Sn. Ali Kızıldağ’ın verdiği demeç ilgi çekiyordu. Zira  onlar tebriklere şayan etkinliklerini geleneksel hale getirmiş, katılımcı öğrenci sayısını yoğun tutmuşlardı. Köy okullarında eğitim gören ve  ilk kez 5 yıldızlı bir otelde bulunan yaklaşık 600 çocuğu misafir etmiş, yedirmiş, içirmiş, eğlendirmişlerdi Belek’teki otellerde…
 
İlk kez otel gören bu çocukların belki de bir çoğunun akrabalarından, ailesinden birileri, annesi – babası, otelde çalışmış veya çalışmaktaydı oysa...
 
Geçtiğimiz yıllarda Mövenpick Hotel İstanbul’un 23 Nisan'da alışılmışın dışında bir mutfak atölyesine ev sahipliği yaptığını okumuştuk. Otelin baş aşçısı Giovanni Terracciano ve ekibi, ‘o gün sadece çocuklara çalışıyoruz’  diyordu haberde. Uygulamalı olarak verdikleri kursta çocuklar çikolataya doymuş, ‘çikolata  nasıl yapılır, nasıl eritilir, nasıl saklanır ve tabii ki nasıl yenilir’ deneyimlerini, ebeveynlerinin ödedikleri parayla öğrenmişlerdi.
 
Bu örneğin aksine Elite World Business  Otel’in İtalyan restoranı L'oliva'da gerçekleştirilen bu yılki etkinlikte, 1 günlüğüne İtalyan şeflerin gözetiminde pizza ustası olan Koruncuklar (korunmaya muhtaç çocuk) Loliva misafirleri için şefler ile pizza yaptılar. O günün pizza satışlarından elde edilen gelir Koruncuk Vakfı’na bağışlandı.
 
Türkiye’nin bir başka köşesinde, Şanlıurfa Otel El Ruha ‘da  6 yaşındaki İlköğretim okulu öğrencisi Yunus Emre Er aşçıbaşı olmuş. İlgili haber 6 yaşındaki Yunus Emre Er’in akşam  yemeği organizasyonu için denetlemelerde bulunduğunu yazmış ve fotoğraflandırmıştı. Bakanların, Başbakan’ın hatta Cumhurbaşkanının koltuğuna oturmasına alışık olduğumuz çocuklar aşçıbaşı koltuğuna oturmuştu Şanlıurfa’da.
 
Sirene Belek Hotel, 23 Nisan’ı satış fırsatına dönüştüren reklamlarında çocuklarıyla birlikte birbirinden özel yarışmalar ve oyunlarla eğlenecek,özel at turu ile yeşil tabiatın tadını çıkaracak, kurabiye ve pasta yapımı ile şeflik deneyimi yaşayacak aileler için  özel indirimler sundu bu  sene…




KENDİ ÇOCUKLARININ BAYRAMINI KUTLAYAMAYAN TURİZM ÇALIŞANI…

Ve bir 23 Nisan daha geçti, nice sayısız örnek otelin etkinlikleriyle dopdolu olan. Belki de turizmci olarak başkalarının çocuklarını eğlendirirken ,mutlu ederken, kendi çocuklarınızın kutlamalarını izleyemediğiniz, yanında olamadığınız bir bayram daha geçti.
 
Her daim çocuklarının yanında olmaya çalışan, bunu yaparken bazen kariyerlerinden, bazen sağlıklarından ödün veren anne babaların yanı sıra, çocuklarının büyüdüğünü göremeyen,  kendi çocuklarının bayramını kutlayamayan ANNE - BABA konumunda çoğu zaman turizm çalışanı…
 
Hayat şartları, çocukların daha iyi koşullarda yetiştirilebilmesi için çalışılması, daha çok çalışılarak daha çok para kazanılması gerektiğini söylerken; yapılabilecek tek şey  sınırları koyabilmekten, dengelemekten geçiyor. Aksi halde gece geliyorsunuz çocuklar uyumuş, sabah işe gidiyorsunuz, onlar uyanıyor ama siz yoksunuz. Hele bir de sıklıkla seyahat etme zorunluğunuz var.. Ya da  okulları nedeni ile yanınıza alamadığınız ailenizden ayrı  şehirlerde yaşıyorsanız... Yeri geliyor 3-5 gün, yeri geliyor koca bir sezon göremiyorsanız ailenizi ve büyüyüp gidiveriyor dünkü bebekleriniz..
 
Kendinizi ‘para kazanıp ailemi daha iyi şartlarda yaşatayım, kariyer yapayım’ derken işine kaptırmış bir turizmciyseniz, çocuğunuzun size en çok ihtiyacı olduğu yaşlarda  yanlarında olamayabiliyorsunuz. 
 
Yöneticiler ve patronlar, (iş veren ve temsilcileri) bu çalışmanın sonucunda kısmen emeğinin karşılığını alıp, çocuklarının maddi ihtiyaçlarını karşılayabilirken, maalesef çoğu çalışanımız bunu da yerine getiremiyor, karınlarını doyurabildiklerine, onları okutabildiklerine şükrediyorlar. 
 
Çoğu çalışanın bir 23 Nisan veya herhangi bir bayram kutlaması sonrası evine gittiğinde çocuğuna verebileceği güleryüz  oluyor  hediyesi... İmrenir düşüncesi ile anlatamıyor çalıştığı yeri ve o gün yapılan etkinliği…
 
Geçenlerde otel açılışı yapmakta olan dostum , telefon konuşmamıza otelde yaptığı yeniliklerle başladı. Kızından ne haber diye sorduğumda ;
 
‘’’İnan 1,5 aydır görmüyorum ‘’dedi ve duraksadı. Ben sıkılarak gevelerken o kim bilir neler düşündü bilemem. Ama telefonu kapatır kapatmaz yine yoğun  işlerine, açılış öncesi yoğun randevu ve  telefon görüşmeleri akışına , taşeron kontrollerine, kontratlara  daldığına ...eminim.

Yöneticiliğini yaptığımız yerlerde ekiplerimize ‘biz bir aileyiz’ diyerek, günümüzün yaklaşık 12 saatini onlarla geçirirken,  gerçek kanımızdan, canımızdan olan ailelerimiz neler yapıyoruz, bir düşünsenize….
 
Yıllar önce bir otel yöneticisi arkadaşımın çocuğu şöyle demişti, hiç unutmuyorum… 
 
“ -Sen çalışıyorsun diye okuma bayramımda anneannem ve dedeme mi gösteri yapacağım? Onları mı annem babam diye tanıştıracağım arkadaşlarıma…”
 
 

AİLENİZLE KAÇ GÜN BİRLİKTE YEMEK YİYEBİLİYORSUNUZ? 

Personelin çalışma saatlerini kanuni şartlarla sınırlamaya, maximum 8 saat otelde kalmalarına çalışırken siz yönetici ve/ veya patron olarak kaç saat oteldesiniz? Ailenizle sezon boyunca kaç gün, kaç öğün birlikte yemek yiyebiliyorsunuz? Ve inanıyor musunuz çocuklarınız hiç büyümeyecek? Veya sizlerin yaşlarına geldiğinde bu günleri sorgulamayacak?
 
Siz yöneticilere ahkam kesmek benim haddime değil.. Ancak ben  sadece yoğun çalışma koşullarını (!) ve kariyerini (!) bahane ederek çocuk yapmayan ancak büyürken babasını sıklıkla göremeyen, bir çocuk olarak izliyorum bugünün çocuklarını ve siz değerli turizmci babaları.. Kuşak ister baby boomer , ister X, Y, Z kuşağı olsun çocuk aynı çocuk, ihtiyaç aynı BABA ihtiyacı.
 
Dileğim turizmde çalışan başarılı babalarının gururu ve bunun verdiği  çok güzel anılarının dışında,  iç acıtan deneyimlere sahip olacak çocuklar olmasın sizin çocuklarınız.  Anılarını anlatırken, sizlerin hatırlayamadığı, yıllar sonra duyduğunuzda üzüleceğiniz bu cümleleri söylüyor olmasınlar..

-Bayramlarda babam önce  otel personelini kutlar, akşama doğru eve  gelirdi. Çalışanları ile kutlamalarının fotoğraflarını görürdüm, oysa bizim ailecek kutlayabildiğimiz bayram hatırlamıyorum.

-Pastamın kesilmesine ya yetişemezdi, ya da onun çalıştığı otellerde kutlardık doğum günümü . Tüm müdürler ve babamın arkadaşları yanımızdaydı ama  benim arkadaşlarım yanımda olamazdı.

-Babam anneler gününde kadın personeline çiçek dağıtırken, ben annemin koyununda uyurdum.

-Otelde yemek yerken masaya döktüğüm meşrubat nedeni ile babamın herkesin önünde attığı fırçayı unutamıyorum. Henüz 8 yaşındaydım ama babam beni GM oğlu olarak yaşsız görüyordu. Her şeyi doğru yapmalıydım.

-Otele gittiğimiz günlerde babamın beni kucakladığını hatırlamıyorum. Oysa 1 hafta derslerime çalışıp onun yanında olmayı hayal etmiştim. Yaz tatillerinde   sanki babamın tatil bitsin diye gün saydığını hissediyordum….vb.

HAYATIN KALBİNİ ISKALAMAYIN
 
Elbette tüm çocuklar müdür olan anne ve babalarından gurur duyarlar, eşler istedikleri evde oturabilmek , dilediklerini giymek,  yiyip içmekten hoşlanırlar. Ve erkeklere bunları sunabilmenin gücü güç katar, doğrudur. Her şeye rağmen kritik noktalara geldiğimizde   yaşama amacı kariyer ve  para olan, farkında olmadan da olsa sevdiklerini ihmal eden, bizimle çalışan arkadaşlarımızın zaman fakirliğimize  acıyarak baktıkları, hayatın kalbini ıskalayan insanlardan olmayalım derim.

Genç kuşak babalar belki bizlere ve önceki kuşaklara göre daha organizeler iş ve ev hayatlarını dengelerken…
 
İş bilgisi, işine olan saygısı, çalışma ahlakı,  insanlığı, çalışma arkadaşları ve en önemlisi ailesine, çocuklarına düşkünlüğü ile mutfakların genç ve yetenekli koordinatörü Murat Aslan da 23 Nisan etkinliklerini Big Chefs için organize ettikleri cup cake ve çikolata şenlikleri ile ülkenin dört bir yanındaki şubelerinde gerçekleştirdi. İşine katmıştı  güzel kızı ile  yakışıklı oğlunu ve gururla paylaştı aşçı kepli fotoğraflarını sosyal medyada…
 
Onun gibi birçok arkadaşımızın çocuklarının fotoğrafı süsledi sosyal medyayı geçtiğimiz günlerde.Fotoğraflarda Babaların azlığı, annelerin yoğunluğu bana yazdırdı bu yazıyı belki de..
 
Babalar öyle özel ki çocuklar için… Parkta anneler ağaçlara tırmanan çocuğunu  “ -dikkatli ol! " diye uyarırken, babalar:  "-Tepeye kadar çık!" diye bağırırlar. Zira babalar, çocuklarını sınırlarını zorlamaya iterler.
 
Ben demiyorum, bilir kişiler diyor; çoğu zaman çocuklarınızın sınırlarını sizin mevkiiniz, yönettiğiniz / sahip olduğunuz işyerinin kapasitesi (otelin büyüklüğü) , ve / veya kazandığınız para değil ona verdiğiniz zaman belirliyor.
 
Yaşam koşulları bizi bu hale getiriyor elbette. Yine de kendi kendinize cevap vermeniz için sormak istiyorum ‘’ailenize ne kadar vakit ayırdığınızı?”
 
Dostlarınıza, en önemlisi kendinize ayırabildiğiniz ya da ayıramadığınız zamanlara gelince… Onu başka bir yazıya bırakalım. (dertleşecek öyle çok şey var ki !)

İşinizin eğlenceniz olması dileğiyle..
 
Şule BİLLUR
TRIO TO DO
Eğitim Danışmanlık Medya
 

Bu Makale 24.05.2014 - 09:09:36 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • Munal 01.05.2014 - 10:24

    ElinizeKaleminize sağlık, bu durumu çalışanlar ve aileleriçocukları bilir ve yaşar her bayramda, her doğum gününde bilmesi gerekenler de var...

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.