TTYD ile TÜSİAD’ın Turizmde Dönüşüm Raporu’ açıklandı

TTYD ile TÜSİAD’ın Turizmde Dönüşüm Raporu’ açıklandı

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği ile TÜSİAD’ın ortaklaşa hazırladığı ‘Turizmde Dönüşüm Senaryoları Raporu İstanbul’da açıklandı. Toplantıya, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve TÜSİAD Başkanı Simona Kaslowski da katıldı.


TurizmGüncel

Toplantının açılış konuşmasını yapan TTYD Başkanı Oya Narin, Türkiye turizminin ciddi bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu söyledi. 2015 ve 2016 yollarında yaşanan daralmayla birlikte turizm sektöründeki yapısal dönüşüm ihtiyacının daha da arttığına işaret eden Narin, ‘’Önümüzdeki  30 yılımız nasıl olmalı ? önümüzdeki 30 yılda  sektörümüz kendi sınırları içerisinde giderse ne olur? Neler yapmalıyız? İşte burdan hareketle gelecek 30 yıla yön verecek bir raporu büyük bir heyecan ile hazırladık’’ diye konuştu.

Küreselleşme, turizmi de içine alan yeni dünya düzeninin sürükleyici gücü

İçinde bulunduğumuz dönemde turizm gelirlerinin ülkelerin ekonomik büyümelerinden çok daha hızlı büyüdüğünü kaydeden Narin, ‘‘Bu büyümenin arkasında, dünyada orta sınıfın genişlemesi ve refahının artması, iletişim, etkileşim ve ulaşımın hızla gelişmesi ve yaygınlaşması , bölgeler arası gelir dağılımının düzelmesi yatmaktadır. Bugünlerde siyasi eksende tartışılır bir konu olarak gözükse de, küreselleşme aslında turizmi de içine alan yeni dünya düzeninin sürükleyici gücüdür. Mobilite küreselleşmeyi, küreselleşeme mobilite eko-sistemini güçlendirmektedir. 21 Yüzyıl’ın bireyi, kendini yeni keşfetmiş, her türlü verili kimliğin üzerinde kendini konumlandırmış ve bu yapısına uygun birdeneyim ve etkileşim arayışı içine girmiştir.’’ ifadelerini kullandı.

Narin, konuşmasının devamında şu noktaların altını çizdi:

‘’Dijital dönüşüm olgusu, tüm iktisadi yapıyı ve iktisadi kavramları değiştirirken, turizmde bu dönüşümden payını aldı Bugün dijital dönüşümün sağladığı mobilite olgusu, turistin beklentisini de,turizm hizmetini de, artık birey temelli bir yapıya taşıdı.! Artık bir bölgenin, bir ülkenin turistine göre düzenlenmiş bir hizmetten bahsetmiyoruz, tek tek bireylerin talebi ile şekillenmiş “büyük veri” temelli bir hizmetten bahsediyoruz. Bireylere olağanüstü seçim kolaylığı, hızı ve serbestisi tanıyan bir pazarlama iklimi sektörümüze yön verir durumda.

Türkiye’nin turizm politikalarını başka ülkelerde uyguluyor

Diğer yandan dünya turizm faaliyetinin çok önemli bir kısmının gerçekleştiği Akdeniz çanağında rekabet de yükseliyor…Türkiye’nin son 35 yılda gerçekleştirdiği çıkışı sağlayan benzer politikaları başka ülkeler de geliştiriyor, uyguluyor ve nitelikli ürün ve destinasyonları devreye alıyorlar.

Rekabet çok daha belirgin hale gelecek

Evet…turizm sektörümüz diğer sektörlere oranla tarihi rekabet gücü avantajına sahiptir… Ancak sektörümüz, yabancı ziyaretçi hareketinin büyük kısmını teşkil eden kıyı turizminde, küresel rekabet ile mücadele etmek durumundadır, yeni turizm trendler içselleştirmek durumundadır ve bu rekabetin gelecek 20 yılda çok daha belirgin hale geleceğinin bilincinde olmalıdır. Bu çerçevede, turizmin ülke sathında ve 12 aya yayılmasını ve kişi başına harcamanın sürdürülebilir bir şekilde artması sadece aktivite çeşitlendirmesi ve“ilave” tesis yatırımları ile sağlamak mümkün olmayacaktır. 

Türkiye turizmi Avrupa’daki rakipleri olan İspanya, İtalya, Fransa ile karşılaştırıldığında; tanıtım, bilinirlik, fiziksel ve yönetsel konularda önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Bu farkların incelenmesi sonucunda; rakip destinasyonlardaki planlama ve tanıtımın daha kapsamlı tutularak sadece deniz ve güneş değil, kültür, yeme-içme, tarım, sanat, 3. yaş turizmi, ikinci konut turizmi, rezidans turizmi gibi değişik başlıkları gözeten bir yaklaşım izlendiği ve buna göre ülkelerin her bir bölge ve şehrinin, 12 ay boyunca turizm gelirlerinden faydalanabilir hale getirildiği görülmektedir.

Turizmin yüzde 73’ü Istanbul ve Antalya’da

 2018 rakamları itibarıyla ülkemizi ziyaret eden yaklaşık 46 milyon ziyaretçiden 39,5 milyonu yabancı ziyaretçi iken bunların 31 milyonu konaklama tesislerine geliş yapmıştır. Bu ziyaretçilerin toplam geceleme sayısı ise 112 milyonun biraz üzerindedir. Konaklama tesislerine geliş yapan 31 milyondan fazla yabancı ziyaretçinin %48’i Antalya’ya, %25’i İstanbul’a, geri kalan %27’si de aralarında Muğla, Aydın ve Kapadokya’nın da bulunduğu diğer tüm destinasyonlara dağılmaktadır.

Geceleme tarafında durum daha kötü

Geceleme tarafında ise resort ziyaretçilerinin uzun süreli kalışlarından dolayı durum Antalya lehine daha da değişmekte, 112 milyon yabancı ziyaretçi gecelemesinin %63’ü Antalya’da gerçekleşmektedir. İstanbul ve Antalya bir araya geldiğinde ise toplam gecelemelerin %80’inden fazlasını ifade etmektedir. 2019 yılı ilk 10 aylık verileri de 2018 yılı sonu itibarıyla oluşmuş trendi teyit etmekte, hatta daha da arttı.

Ülkemizde Bakanlık belgeli ve belediye belgeli olmak üzere konaklama sektöründeki ikili yapıya ilaveten, turizm işletme belgeli tesis sayılarının türler arası dağılımına bakıldığında ilk anda dengeli bir dağılım olduğu izlenimi edinilmekteyse de “extendedstay” tabir edilen markalı şekilde işletilip uzun dönemli konaklama imkanı veren tesislerin tür itibarıyla yok denecek kadar az olduğu görülmektedir.

Rezidanslar uzun konaklama sağlıyor

Ayrıca ve en önemlisi ülkemizdeki turizm belgeli yatak kapasitesinin %54’ü, 2018 yılı sonu itibarıyla 5 yıldızlı tesislere yığılmış vaziyettedir. Rakiplerımızdenıspanyadaıse 5 yıldızlı otellerin toplam  kapasiteye oranı, % 5 merttecesindeyken , % 25 kapasitede turizm residanslarına yayılarak uzun kalış süreleri sağlamakta ayrıca turizm konutlarını olan ilgiyi artıran bir alt yapı oluşturmuştur. Benzer yapıyla Fransada 5 yıldızlı otellerin toplam yatak kapasitesine oranı yüzde 4 ler civarındadır. 

Yatak kapasitesinin tür ve sınıfı arasında dengesizlik var

Yani yatak kapasitesinin tür ve sınıflar arasındaki dengesiz dağılımı, dönüşümsel politikalar geliştirilmediği takdirde uzun süre böyle kalmaya devam edecek ve özellikle kıyı bölgelerindeki yığılma ve turizm türü konsantrasyonu değişmeyeceği gibi  hedeflenen fiyat artışlarınıda gerçekleştirmekte zorlanılacaktır. Bu noktada İspanya, İtalya ve Fransa gibi ülkelerle karşılaştırma yapılarak konaklama sektörünün bu bölgelerde nasıl biçimlendiğinin incelenmesinde  raporumuzda da detaylarını göreceğiniz gibi irdelenmesi ve uzun kalış sürelerini tetikleyici bir konaklama yapısının yanı sıra turizm residensları ve konutları ile desteklenmesi  ve  bir dönüşüm planı başlıklarından biri  yapılmasının önemli oldugunu düşünüyoruz. 

Turizmde dönüşüm raporu

Türk Rivierası olarak bilinen ve yabancı ziyaretçi gözünde ve algısında Fransız Rivierası ile eşdeğer doğal güzellikler sunan Akdeniz ve Ege kıyı bölgelerimizde planlama, bazı mevzii planların haricinde ulusal bir master plana dayalı olmamış, yapılan planlamalar gerek tesisleşme için duyulan acil ihtiyaç, gerek yatırımcıların iştahı dolayısıyla “konaklama tesisi” inşası yönünde gerçekleşmiştir.

Bu tesislerin ürün türü, niteliği ve kapasitesi, markalaşma, imar planları, konaklama tesislerini tamamlayıcı özellikte nitelikli alışveriş, restoran, kültür ve eğlence yerleri gibi cazibe alanlarının oluşturulması yönünde hamlelerle, güney kıyılarımızın Cannes, Nice, Miami, Barcelona gibi destinasyonlardaki karaktere ve gelir düzeyine kavuşması mümkündür.

Her şey dahil sistemi nedeni değil sonuç

Zira mevcut durumda başta Antalya olmak üzere kıyılarımızda bir çok bölgede yer alan en müstesna tesislerin etrafında canlı ve nitelikli bir hayata zemin sağlayacak konut, markalı rezidans, alışveriş ve gastronomi olanakları bulunmamakta ve turizm faaliyeti resort tesislerin duvarları arasında sıkışmaktadır. Bu açıdan bakıldığında da çok tartışılan “her şey dahil” uygulamasının neden değil sonuç olarak görülmesi gereklidir. Söz konusu olan temel bir planlama sorunudur ve şehir planlama, pazarlama ve markalaşma ayaklarıyla birlikte bütüncül şekilde ele alınmadıkça mevcut durumun değişmesi beklenmemelidir.

İstanbul’un turizmi iki katına çıkarma potansiyeli var

İstanbul turizmi de, dünya turizm endüstrisi bağlamında elbette başarılı örnekler içinde yer alabilecek potansiyele sahiptir. İstanbul özelinde kişi başı gelir ölçümü yapılamamakla birlikte bu destinasyonun, 2018 yılı itibarıyla, 20 milyon civarındaki yabancı geceleme sayısı, kültür ve sanat varlıkları, tarihi dokusu, eğlence olanakları, markalı konaklama tesisleri ve gastronomi altyapısı, ülke ortalamasının çok daha üzerinde harcama düzeylerine işaret etmektedir. Buna rağmen İstanbul şehri bu performansı tam tamına iki katına çıkartabilecek potansiyele sahiptir.

Ülke ve İstanbul turizmi üzerinde tarihi etkiler yapma potansiyeline sahip Galataport ve Haliç Tersane Projesi gibi sıçrama etkisi yapacak iki büyük projenin devam ediyor olması İstanbul ve ülkemiz açısından çok önelidir. Hatırlayalım, bir haliç dönüşüm projesi Tarlabaşı projesi, bir Beyoğlu projesi İstanbul ve aslında ülke tanıtımı için ne kadar önemli dönüş noktalarını temsil etmektedir. Aynı şekilde bu 2 projenin de bu türlü bir etki yaratacağı kanaatindeyim.

Dönüşüm gerçekleşirse dünya turizminde yukarıya tırmanılır

Türk turizmi ancak, tesis ve ürün türlerinde çeşitliliği, destinasyon bazlı yönetimi, tesislerin ve destinasyonların uluslararası rekabet, kalite ve konfor düzeylerine getirecek yatırımları ve “Türkiye Tanıtım Atılımı”nı içeren bir dönüşümü gerçekleştirmesi durumunda yeniden ivme kazanabilecek ve dünya turizminde yukarılara doğru tırmanacaktır.

Türkiye’nin bu değişen ve dönüşen turizmi talebini karşılayabilmesi durumunda turizm gelirini belirgin derecede artırma potansiyeli bulunmaktadır. Türkiye, bu dönüşümü önümüzdeki birkaç yılda başlayıp gerçekleştiremez ise vasati bir rekabet düzeyi ile dünya turizm trendinden geri kalabilir, kopabilir. Böyle bir gelişme, doğrudan ve dolaylı etkileri ile milli gelire yaklaşık %10 düzeyinde katkı sağlayan turizm sektörünü zayıflatabilir. Ülke kalkınma hızını da sınırlayan bir soruna dönüşmeden bir anlayış değişikliğine gidilmesi turizm faaliyeti Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine de ulaşmamızı sağlıyacaktır..

Dönüşüm gerçekleşirse turist sayısı 104 milyona çıkar

Türk turizmi ülke kalkınmamızın taşıyıcı gücü olabilecek potansiyele sahiptir; TTYD ve TÜSİAD bünyesinde yapılan çalışmalar bu tespiti analitik olarak teyit etmektedir. Bu çalışma da  ki tipik dönüşüm senaryolarının hayata geçirilmesi durumunda 2033 yılı  itibariyle, gelen turist sayısının 104 milyona ulaşacağıTürkiye turizm gelirinin 119 milyar ABD dolarını aşacağı, kişi başına turist harcamasının 1.150 ABD dolarına çıkacağı, ülkedeki işsizlik oranının %7,6’ya düşeceği ve yaratılan ek turizm gelirinin dönem GSYİH artışını ortalamada 1,6 puan yukarıya çekeceği görülmektedir.

Elbette bu büyüme dinamiğinin, geleneksel ithalat talebini patlatan bir büyüme olmadığını da tahmin edebiliyorsunuz sanırım… Turizm çekişli büyüme bir yandan cari işlemler açığını sınırlamakta ancak önemli bir yapısal soruna doğru ilerleyen işsizlik rakamlarına da önemli ölçüde aşağıya çekebilmektedir.

Bu varsayımlar altında, dönüşüm ihtiyacının temel eksenleri doğru tahlil edilmeli, turizmin tüm boyutlarıyla“çeşitlendirilerek” ülkemizin tüm bölgelerine ve 12 aya yayılmasını ve turist başına harcamanın gerek nitelik gerekse nicelik olarak artışını sağlayacak yönetsel ve fiziksel dönüşüm modelleri ve tanıtım stratejileri, bir “turizm ana planı”çerçevesi içinde ele alınmalıdır. Bugün size sunulacak olan rapor ve benzeri analizler yine 2017 yılı sonunda gerçekleştirilen 3. Turizm Şurası belgesi ile bir arada değerlendirilmeli, Kamu-Özel sektör işbirliği ile ve artık doğrudan sahaya inecek bir Turizm Master Planına dönüşmelidir. Beklentimiz budur…

İhracatçı destekleri ve finansman modelleriyle desteklenmeli

Elbette, belirmeden geçemeyeceğim… Çok kritik bir küresel daralmanın tecrübe edileceği önümüzdeki 10 yıllarda, Türkiye’yi içinde bulunduğu ülke grubundan ayrıştırarak yüksek büyümeye taşıyabilecek olan Turizm sektörünü ödemeler dengesinin bir kalemi olmaktan çıkarıp, aynı imalat sanayi ihracatı yapan, döviz kazandıran, nitelikli istihdam yaratan, ülkeyi sürdürülebilir kalkınma hedeflerine en hızlı yaklaştıran bir sektör olarak değerlendirilmesini ve  modernizasyon, renovasyon, dönüşüm ihtiyacı ile karsı karşıya olan sektörümüzün bu ihtiyacını karışılayacak, ihracatçı destekleri ve  finansman modelleriyle desteklenmesini bekliyoruz



Bu Haber 06.01.2020 - 11:36:55 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.