Ünlü iş adamından turizmcilere çağrı: Her turizmci 1 dolar verse...

Ünlü iş adamından turizmcilere çağrı: Her turizmci 1 dolar verse...
Ünlü iş adamı İnan Kıraç, 'en ağır yaram' dediği turizme dair önemli açıklamalarda bulundu. Turizm sektörünün durumuna, tanıtım politikalarına ve Antalya'ya dair değerlendirmelerini paylaşan Kıraç, ''Deniz, kum, güneş satmakla marka olunmaz'' dedi ve turizmcilere bir çağrıda bulundu...


Ormak A.Ş ile başlayıp Koç Holding’in zirvesine uzanan bir başarı hikayesinin kahramanı olan İnan Kıraç, turizmden 'en ağır yaram' diye bahsediyor. Sektör temsilcilerini eleştiren, ama aynı zamanda anladığını belirten Kıraç, “Kum, güneş, deniz satmakla marka olunmaz” diyor. 

Hürriyet'ten Hayri Dizerkonca'ya konuşan Kıraç, başta Antalya olmak üzere turizm sektörüyle ilgili önemli mesajlar verdi. İşte o söyleşinin ilgili kısmı:
 
Antalya’yı, özel olarak da Kaleiçi’ni çok sevdiğinizi biliyoruz. Son süreci ele alırsak turizm sektörüne yaklaşımınız nasıl?
 
Turizm konularını Münir Bey’le (Antalya Valisi Münir Karaloğlu), Menderes Bey’le (Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel) zaman zaman konuşuyoruz. Antalya’yı bir marka yapma mecburiyetimiz var. Ama nedense bazı konularda tutukluğumuz, eksikliğimiz var. 6-7 ay boyunca yalnızca denizi ve güneşi satıyoruz.
 
Yani turizm çeşitlenmeli mi diyorsunuz?
 
Burası harika bir coğrafya. Fakat biz bunu kullanmasını bilmiyoruz. Vehbi Bey de bunu görmüştü. Kendisi çok enteresan bir adamdı. Türk insanını çok iyi tanıyordu. Yapılması gereken şeyleri çok iyi biliyordu.
 
'TAKLİT BİZİ YIKIYOR'
 
Yani neyi yanlış yapıyoruz?
 
Millet olarak kopyacıyız. Birisi ayakkabı dükkânı açtıysa diğeri de hemen yanına bir başka ayakkabı dükkânı açıyor. Belek mesela öyle. Turizmcilerin hepsi bir yerde toplandı. Bir süre sonra da ipin ucunu kaçırdılar. Bugün Belek’te golf oynamaya gelecek turist kapasitesinin 10 katı tesis yaptılar. Şimdi de birbirleri ile rekabet edip fiyat kırıyorlar.
 
Bu da onların zararına mı oluyor?
 
Evet. Fiyatın düşürülmesinin zararı, hem onları hem sektörü etkiliyor.
 
 Turizm sektöründeki yatak sayısını nasıl yorumluyorsunuz? Arttırılmalı mı? Kısıtlanmalı mı?
 
Devlet bazı şeyleri gözetlemeli. Bazı müsaadeleri ihtiyaca göre vermeli. Süleyman Demirel bu işin bileniydi. Sanayi Bakanı onun devrinde öyle bir mücadele verdi ki; Türkiye’ye yeni bir marka anlayışı getirdi. Bu sayede yan sanayiyi kurduk. Yatak sayısı bu derecede artmamalı.
 
'KALEİÇİ BOZULMASIN'
 
Turizmdeki sorun sadece yatak kapasitelerinde mi?
 
Elbette hayır. Bu konu çok derin. Mesela Kaleiçi’ne bakın. Buranın boş bırakılıp bozulmasından korkuyorum. Her yer içkili mekâna dönüştürülüyor. Bu ciddi bir yanlış.
 
VALİYİ, BAŞKANLARI NİCE’YE GÖTÜRECEĞİM
 
Kaleiçi’nde içkili mekânların bulunmasına karşı mısınız? 
 
Ben içkili mekânlara değil, Kaleiçi’nin tamamen içkili mekânlarla boğulmasına karşıyım. Hatta bir gün valiyi, belediye başkanını, ticaret odası başkanını özel uçakla Nice’e götüreceğim. Nice’in karşısında bizim Kaleiçi’nin üçte biri kadar bir yer var. 10 sene perişan vaziyetteydi. Şimdi ise dünyanın en önemli marka restoranları, sanat merkezleri orada. Yani tüm dünyaya hitap eden bir yapı oluşmuş.
 
YILDA 450 MİLYON DOLAR
 
Bunu nasıl başarmışlar?
 
Belediye Başkanı bakmış dükkânlar boş. Ne gelen var ne giden. Bütün mağazaları 3 yıllığına kiralamış. Ve içine Fransa’nın 10 marka lokantasını getirmiş. Butik otel müsaadesi vermiş. Ressamlara çok büyük bir alan ayırmış. 30’a yakın ressam bu alanda sanat icra etmeye başlamışlar. Şu anda oradaki resim atölyelerinin üretip Amerika’ya sattığı tabloların yıllık değeri 450 milyon dolar.
 
Yani sanatla markalaşmak çok önemli.
 
Tabi önemli. İlla ki bir yeri baştan aşağı alkol satılan yer haline sokmayacaksınız. İşin içine sanatı, müziği, tarihi de katacaksınız. Kaleiçi’nde ressam bir kadın vardı. İyi de işler yapıyordu. Sonra 800 liraya tuttuğu dükkânın kirası bir anda 6 bin liraya çıktı.
 
Bir anda neden böyle bir artış oldu?
 
Çünkü ressamın bulunduğu dükkânı içkili bir mekân istemiş. Dükkân sahibi de 3 senelik peşin kira alıp kontrat imzalamış. Kadın tabi çıktı gitti. Alkol satışı elbette olacak. Ancak sanatı da bu sokaklardan eksik etmemeliyiz. Kaleiçi’nin çok iyi bir muhiti var. Bunu daha fazla büyütüp bozmamalıyız.
 
Kaleiçi’nde zaman zaman iki belediye arasında yetki tartışmaları da oluyor.
 
Maalesef bu konuda dikkat çekici. Buranın sahibi bir tane olmalı. Ya Büyükşehir, ya Muratpaşa. Bu ikisi olmuyorsa başka bir kamu kurumu olmalı. Kaleiçi kendi başına kalmamalı.
 
'EXPO’NUN NE  OLACAĞI BELLİ DEĞİL'
 
Büyük hedeflerle hayata geçirilen fakat büyük eleştiriler alan EXPO 2016 hakkında ne düşünüyorsunuz? 
 
Olay maalesef çok yanlış bir yere gitti. Çok büyük paralar harcandı ve hala ne olacağı da belli değil. Londra’daki EXPO’yu bir hastane bahçesinde yaptılar ama iyi verim elde ettiler. 
 
Bizde neden aynı ilgi olmadı?
 
Uzağa taşıdığımız yerler maalesef Türkiye’de ilgi görmüyor. Bazı şeyleri eksik yapıyoruz. Yunanistan’a bakın olimpiyat için harcadığı para başına bela oldu. Olimpiyat için yaptığı yatırımın yüzde 10’nu kullanabildi. İngiltere de olimpiyat yaptı ama kullanım oranı yüzde yüz.
 
'BENİ DİNLEMEDİLER'
 
Yetkililere bunları anlatmadınız mı?
 
Tabii ki anlattım. Burada çok güzel bir park var (Karaalioğlu Parkı) onun yanında da stadyum var. 'Ne olur burayı değerlendirelim çok güzel bir şey yapalım. Bunu yaparsanız şehre hizmet edersiniz.' dedim. Zaten mühim olan insanı bu şehre getirmek. Otellerimiz maalesef insanı şehirle buluşturmuyor. Turist otele geliyor, 15 gün kalıp geri dönüyor. Turisti şehirle yaşatmamız lazım. 
 
Bu konuda yıllardır konuşuluyor. Ancak değişen bir şey yok.
 
Evet doğru söylüyorsunuz. Antalya Müzesi’ne bakın. Dünya’nın hiçbir yerinde olmayan bir müze. Ama ziyaretçi sayısı 70-80 bin. Yani mühim olan şey doğru pazarlama yapmak.
 
'DOĞRU, DÜRÜST BİR KİTAPÇIĞIMIZ BİLE YOK'
 
Otelcilerimiz de bu konuda ciddi eleştiriler alıyor.
 
Geçtiğimiz günlerde Akra Barut Otel’de Antalya’yı tanıtan bir kitap buldum gözlerime inanamadım, mutlu oldum. Eksiklikleri otelcilerimize de söylüyor, '7 ay turistlere kum, güneş, deniz satıyorsunuz' diyorum. Antalya’da dünyanın görmesi gereken bir servet var. Ama bunu anlatan doğru dürüst kitapçığımız bile yok. Buna görgüsüzlük mü, bilgisizlik mi diyeceğim bilmiyorum.
 
'HER TURİZMCİ BİR DOLAR VERSE'

Turizmciler kendi arasında bir fon oluştursa ve 1 dolar toplasa yeter. Bu fonla her şeyi düşünen, planlayan bir büro açılsa. En basitinden bu kentin simgesi olmalı. Ve en kısa sürede markalaşma hadisesi halledilmeli.
 
'TALYA OTELİ TEKRAR AÇACAĞIZ'

Antalya’nın ilk 5 yıldızlı oteli olan Talya Oteli’nin sorunu çözüldü. Yakında tadilat çalışmalarına başlayacağız. Tekrar hizmete açacağız.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız
 
 



Bu Haber 24.10.2016 - 11:21:17 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
  • Guz Abi 24.10.2016 - 06:11

    Güvenlik olgusu vs sebeplere girmeyeceğim ancak demokrasi ve insan hakları markalaşma ile senkronize bir şekilde gelişmediği sürece 1 dolarlar hikaye sayın Kıraç...

  • Yorumcu 24.10.2016 - 12:01

    İnan bey 1. Dolar"ı karıştırmayın. 1 Dolar işi sıkıntılı :)

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.