Türkiye’nin dizi ve filmlerde daha iyi tanıtılması için neler yapılmalı?

Türkiye’nin dizi ve filmlerde daha iyi tanıtılması için neler yapılmalı?
15.Travel Turkey İzmir Fuarı kapsamında düzenlenen “Film setinde seyahat acentelerinin ne işi var” başlıklı panele katılan yapımcı, acente ve yönetmenler, sinema sektörünün turizme etkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.

TurizmGüncel - İzmir

Sinema İzmir Proje Ortağı Yusuf Saygı’nın moderatörlüğünde yapılan “Film setinde seyahat acentelerinin ne işi var” başlıklı panele katılan Yapımcı ve yönetmen Ezel Akay, yapımcı Zeynep Santıroğlu Sutherland, senarist Levent Kazak ve acenteci Barış Öztürk dizi/sinema sektörünün turizme etkilerine ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.

Zeynep Santıroğlu Sutherland : 5-10 milyon dolar bütçeli filmleri getiriyoruz

Uluslararası film projelerini Türkiye’ye getirdiklerini belirten Zeynep Santıroğlu Sutherland, bunların genellikle 5-10 milyon dolar bütçeli projeleri olduğunu kaydetti. Sutherland, “Bu projeler geldiğinde senaryoya uygun mekanlar öneriyoruz. Geçen sene çok büyük iki iş yaptık. Biri Netflix’te yayınlanan ve Suriyeli iki kız kardeşin hayatını anlatan yapımdı. Bu filmin yüzde 80’i Türkiye-İzmir çevresinde çekildi.” dedi.

“Rakip ülkelerde imkanlar ve teşvikler var”

Yapımları Türkiye’ye getirmek için desteğe ihtiyaç duyduklarını kaydeden Sutherland, destek arttıkça başarının da arttığın kaydetti. Özellikle yerel destek konusunda büyük eksikler olduğunu ifade eden Zeynep Santıroğlu Sutherland, “Her seferinde her şeyi sıfırdan yaratıyoruz. Mekan, izinler ve lojistikte her seferinde sıfırdan başlıyoruz. Bu nedenle çok desteğe ihtiyaç var.

İtalya, İspanya, Fas gibi rakip ülkelerde imkanlar ve teşvikler var. Bütçenin yüzde 30’unu bile verebiliyorlar. Uluslararası yapımcılar da bu teşviklere bakıyor..” şeklinde konuştu.

“Otelde 14 bin 500 geceleme yapmışız”

Filmlerin sadece tanıtım anlamında değil, aynı zamanda çekim sürecinde de ekonomilere ciddi katkı sağladığını belirten Sutherland, Film setlerinde bazen 500 kişi oluyor. 50 karavan bulunuyor... Star isimlerin talepleri çok farklı oluyor. Bir film çekiminde otelde 14 bin 500 geceleme yapmışız. Bir filmin yarattığı ekonomi çok büyük. Bunu diğer devletler fark etti bu alana yatırım yapıyor.

Bu süreçte acentelerin çok büyük yeri var. Biz onların yaptığı araştırmaları yapamaz, onların aldığı fiyatları alamayız. Film sektörü kolektif bir sektör. Gücünüz en zayıf halkanız kadardır.” ifadelerini kullandı.

Ezel Akay: Hikayeler ya bizi bize, ya da bizi başkasına anlatır

Panelde konuşan yapımcı ve yönetmen Ezel Akay ise kitaplarda okunan hikayelerin veya filmlerdeki hikayelerin insanın kişisel gelişiminin bir parçası olduğunu ifade etti. Akay, “Hikaye dinlemezsek toplum olamıyız. Hikayeler ya bizi bize, ya da bizi başkasına anlatır. Sinema, hikaye anlatıcılığının en yaygın hali. Artık romanlar bile filme çekilecek diye yazılıyor. Sinema en değerli mecra.” dedi.

“Film setlerinde seyahat acentelerinin bulunması iyi fikir”

Film setlerinde seyahat acentelerinin bulunmasının çok güzel bir fikir olduğunu belirten Ezel Akay,

 “Sinema filmleri bölgesel ve uluslararası turizme çok fayda sağladı ama turizm şirketleri sinemaya hiç fayda sağlamadılar. Türkiye’de sinema fonları çok az. Sadece Kültür ve Turizm Bakanlığının küçük bir fonu var. Bölgesel veya yerel fonlar yok.” diye konuştu.

“Sinema ile ülkeyi tanıtmanın iki yolu var”

Sinema ile ülkeyi tanıtmanın iki yolu var. Ya orada çok film çekilecek, konularının önemi yok... O kadar çok gösterilir ki, gidip görmek istersiniz. New York buna örnekti, İstanbul da aynı şekilde. Bir de o şehir için özel olarak yapılmış filmler oluyor. Böyle durumda o şehre birden ilgi doğuyor. ‘I Love You’ filmleri vardır mesela, o şehirlerin aşk hikayeleri. Bu tip filmler o şehirleri bölgeleri tanıtırlar.” değerlendirmesini yaptı.

“İzleyici filmin çekildiği yerin güzel veya çirkin olmasına bakmıyor”

Filmlerin bir yeri tanıtmak için çekilemeyeceğini belirten Ezel Akay şunları söyledi:

“Bu saçma olur. O nedenle orada hoş görülü olmak gerekir. Yapımcılara genelde en turistik yerleri gösterip oralarda film çekmeleri istenir ama biz en kötü en pis yerlerde film çekiyoruz ve bu yerler turistik bölgelerden çok daha ilginç. Sinema izleyicisi filmin çekildiği yerin güzel veya çirkin olmasına bakmıyor, onlar olayın geçtiği yeri merak ediyor.

“Filmler çekildikleri yerlere 3-4 milyon dolar bırakabiliyor“

Filmler en kolay ihraç edilebilen ürünlerdir. Sinema filmlerinin raf ömrü 10 yıl derlerdi. Şimdi o ömür çok uzadı dijital platformlar sayesinde. Yüzlerce yıl bir hikaye havuzunun içinde duracak. Kore’de de, kutuplarda da izlenecek. Aslında sinema filminin kendisi de bir turist. Çekilen yere 3-4 milyon dolar bırakması nede demek? O kadar geniş bir satın almaları var ki, özellikle uzun soluklu diziler bölgeyi kalkındırıyor.”

Levent Kazak: Filmler turist sayısını artırıyor

Senarist Levent Kazak ise kültür ve sanatın turizmin en önemli mıknatısı olduğunu söyledi. Kazak, “Kurgularda mekanlarla duygusal ilişki kuruyoruz. Ayasofya’yı bir filmin içinde gördüğünüzde oraya gitmek istiyorsunuz çünkü orayla duygusal bir ilişki kuruyorsunuz. Harry Potter İngiltere’de tüm mekanlardaki turizmi yüzde 50 arttırmış. Görevimiz Tehlike Avusturya’daki turizmi 2002-2005 arasında yüzde 105 artırmış. Troya filmi Çanakkale turizmini yüzde 73 arttırmış. Bunlar çok ciddi rakamlar.” şeklinde konuştu.



Bu Haber 03.12.2021 - 13:13:26 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.