Marmara Denizi’nde kırmızı yosun alarmı

Marmara Denizi’nde kırmızı yosun alarmı
Son yıllarda Marmara Denizi'nde yaşanan problemler büyümeye devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda müsilaj tehlikesiyle mücadele eden Marmara Denizi'nin yeni sorunu ise kırmızı yosunlar. Karaya vuran kırımızı yosunlar, yengeç ve balık ölümlerinin artmasıyla ilgili araştırma yapan ekibin lideri Hidrobiyolog Levent Artüz açıklama yaptı.

Milliyet’ten Betül Yasemin Keskin’in haberine göre, Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi (MAREM) ekibinin lideri Hidrobiyolog Levent Artüz, doğada toplu ölümler oluyorsa bunun mutlaka normal sürecin dışında sebepleri olması gerektiğini belirterek, "Toplu ölümler varsa canlının veya canlıların yaşam döngülerinde olumsuz değişiklikler vardır. Bu duruma bakıldığında Marmara Denizi özelinde kirletilme dolayısıyla ortam şartlarında çok büyük değişimler olduğunu artık bilimsel ölçümlere gerek olmayacak şekilde, beş duyumuz ile algılayabileceğimiz düzeyde gözlemleyebiliyoruz" şeklinde konuştu.

“Kirlenmenin üçüncü safhasındayız”

Sucul ortamlarda kirlenmenin 3 ana safhası olduğunu söyleyen Artüz, "İlk safhada kirletici unsuru ortama verirsiniz. Dayanabilen türler kalırlar, dayanamayan türler ya ortamı terk eder ya da ölürler. Bunu 1989 senesinde Marmara Denizi genelinde gözlenmiş olan çok büyük ölçekli, kitlesel canlı ölümleriyle gördük. İkinci safhada ise ortamda tür çeşitliliği azaldığı, rekabet ortamı değiştiği için kalan türlerin fert adetlerinde anormal artışlar olur. Biz şimdi bu safhanın sonlarındayız. Yengeçlerin, balıkların ölümleri, müsilaj olgusu da bu safhanın göstergeleri. Ağırlıkla evsel kaynaklı organik kirlenmenin geçtiğimiz sene sonunda kimyasal kökenli kirlenmeye dönüştüğü bu zaman diliminde, bu türden olayları görmek insanı şaşırtmamalı. Kirlenmenin üçüncü ve son fazında ise hiç önemsenmeyecek miktarda kirletici ortamı cansız hale getirir. Biz işte 2020 senesi kasım-aralık aylarında Ergene deşarjı ile bu safhaya geçiş yaptık" dedi.

Balıklar hasta

Müsilaj kütlesini parçalayan bakteri grubunun 'vibrio' olduğunu söyleyen Artüz, müsilaj parçalandıkça bu bakteri biyokütlesinin de artacağını söyledi. Artüz, “Vibrio grubu bakteriler, özellikle balıklarda hastalığa sebep olan bir grup. Balıklar o kadar hastalar ki birçok ticari balık türünün yaz başında yumurtadan çıkmış bireyleri bile daha hâlâ avlanma boyuna ulaşamadı. Hastalık ilk olarak istavritlerde görüldü, onunla beslenen lüfer ve palamut gibi balıklar da bu hastalığı kaptılar ve göç ettiler, bir anlamda hastalanıp gittiler. Bunun çok ciddi etkilerini önümüzdeki senelerde balık, su ürünleri stoklarımızda acı bir şekilde göreceğiz. Ayrıca bu bakteriyolojik parçalanma sonucu parçalanma ürünleri ve bu kütleyi parçalayacak bakteri biyokütlesinin de ne olacağı, bu durumun olası kümülatif etkileri de meçhul" şeklinde konuştu.

Müsilajın nasıl yok olacağı sorusuna ise Artüz, “Müsilajın yok olmasının tek bir yolu var. O da bakteriyolojik olarak parçalanması. Bakteriyolojik olarak parçalanması için gerekli suda çözünmüş oksijen de ortamda yeterli miktarda yok şu anda. 2007’de Marmara Denizi’nde çözünmüş oksijen seviyesi bugünküne nazaran daha fazlaydı. Buna rağmen müsilaj iki senede parçalandı. Şimdi suda çözünmüş oksijen çok daha az. Ancak yine de bakteriyolojik olarak parçalanmaya devam ediyor" yanıtını verdi.



Bu Haber 14.12.2021 - 10:38:14 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.