Ersoy'un hazırladığı yeni yasa taslağı için seyahat acenteleri ne diyor?

Ersoy'un hazırladığı yeni yasa taslağı için seyahat acenteleri ne diyor?
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un 1618 sayılı Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Kanununu değiştirmek için hazırladığı yasa tasarısı sektörün gündeminde. TÜRSAB’ın mevcut yönetimi ‘İntikam yasası’ olarak adlandırdığı taslağa şiddetle karşı çıkarken, acenteler içinde bu şekilde bir değişime karşı çıkanlar da var, destekleyenler de.

Savaş Daş - Turizm Güncel 

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 1618 sayılı Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yasasını değiştirmek için harekete geçti. Ersoy, şimdiye kadar birkaç kere değiştirildiği belirtilen yasa taslağının son halini Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlediği toplantıda bazı seyahat acentesi sahiplerine açıkladı. Toplantının ardından bir video yayınlayan Ali Bilir, aldığı notları paylaştı. Buna göre TÜRSAB en az beş farklı birliğe bölünecek, yeni belge ve denetim konusunda yetki Bakanlığa geçecek, birlikler vakıf ve şirket kuramayacak, 1000 acente bir araya gelerek yeni birlikler kurabilecek, acente belge ücreti 350 bin lira, aidatları ise bunun yüzde 2,5’i kadar olacak. 

Peki seyahat acenteleri bu yasa taslağına nasıl bakıyor, düzenlemenin olumlu ve olumsuz yanları neler? Turizm Güncel, sektörün önde gelen isimlerine yeni yasa taslağını sordu...

Moris Tourism’in sahibi ve KURAP Başkanı Moris Kohen:
Ciddi bir kakafoninin çıkacağı düşüncesindeyim

Biz TÜRSAB’ın kesinlikle dağılmaması gerektiği konusunda hemfikiriz. TÜRSAB bir çatı kuruluşu olarak her zaman orada olmalı. Çağımızda sivil toplum kuruluşlarına her zaman ihtiyaç vardır. Dolayısıyla dernekler ve platformlar TÜRSAB’a yardımcı olmak için gerekli birimlerdir ki buna kimse karşı gelmiyor. Çok seslilik iyidir ama çok sesliliğin kakafoniye dönüşmemesi, dolayısıyla içten birinin bunu koordine etmesi gerekiyor ve TÜRSAB da bunu başarıyla yapıyor. 

TÜRSAB’ın dünkü, bugünkü veya yarınki yönetiminden memnun olmayabiliriz, muhalif olabiliriz, bu başka bir şey. Bir ülkedeki iktidardan mutlu olmadığımızda o ülkeyi parçalamak diye bir şey söz konusu olamaz. Muhalefet yaparsınız, iktidarı değiştirirsiniz, mevcut başkanı gelecek seçimde seçmezsiniz vs...

Gördüğüm kadarıyla TÜRSAB’ın bölünmesinden yana tavır koyan arkadaşlar çoğunlukla mevcut yönetime muhalif olanlar. Bence bu çok yanlış bir hareket. Artı, gelecek olan bu dört tane birlik meselesinde kimin nereye üye olacağı konusunda bir mecburiyet yok. Tur operatörlüğü tanımı da sadece ciroya bağlanmış. Halbuki tur operatörlüğü kavramının dünyada bir açıklaması var. Şu durumda siz belli cironun üzerindesiniz ve hem tur operatörlüğü yapıyor, hem sağlık turizmi yapıyor hem de bilet kesiyorsunuz. Tur operatörlüğü birliğine üye bir acente uçak bileti müşterisini mağdur ettiğinde müşteri kime gidecek? Tur operatörü birliğine gitse orada bu işin uzmanı yok, uçak bileti satan acentelerin birliğine gitse acente oraya üye değil... Bu nedenle burada ciddi bir kakafoninin çıkacağı düşüncesindeyim. 

Biz KURAP’ı (Kurumsal Acenteler Platformu) örneğin TÜRSAB’a muhalif olmak için değil, ona yardım etmek için kurduk. Evet, TÜRSAB’ın yaptığı her şeyden memnun değiliz ama bu kuruma her zaman ihtiyacımız var. Çağımız çok hızlı ilerliyor ve elbette TÜRSAB’ın da yeni bir yasaya ihtiyacı var. Ama bu şekliyle, TÜRSAB’ın parçalanacağı, bu üst yapının olmayacağı bir turizm olmaz. Bu durumda acentelerin haklarını aramasının zorlaşacağını hatta mağdur olabileceklerini düşünüyoruz. 

TÜRSAB eski YK üyesi ve Passo Tour’un sahibi Hamit Kuk:

Hiçbir mantıklı gerekçesi yok

Yasa taslağının 4’üncü versiyonunu okudum. Bu belge daha sonra değişikliğe uğradı mı bilmem. Dolayısıyla yapacağım değerlendirme ancak okuduğum o belge üzerinden olacak.

Benim okuduğum versiyona göre; TÜRSAB’ın birlik adı altında beşe bölünmesinin yolu açılıyor. Tur Operatörleri, Sağlık Turizmi, Hac ve Umre, Uçak Bileti Satanlar, Aynı veya farklı alanlarda faaliyet gösteren ve en az bin üye olanlar ve mevcut TÜRSAB olmak üzere en az beş parçaya bölünebilecek birliklerden bahsediyoruz.

Hac ve Umre acentaları 2018’den bu yana TÜRSAB’dan ayrılma yönünde çaba gösteriyor. Hatta sırf bu iş için bir dernek bile kurdular. Diğer branşlarda ise bugüne kadar hiçbir ayrılma arzusuna rastlamadım. 

Hac ve Umre acentalarının ayrılma arzularını doğru bulmamakla birlikte anlayışla karşılayabilirim. Zira hac ve umre turizminin hassasiyetleri farklı, kontenjanları kısıtlı, Diyanet İşleri Bakanlığı ve Suudi Arabistan Hac Bakanlığı gibi yurt içinde ve yurt dışında farklı otoriteler tarafından belirlenen  kural ve kaideler de dahil olmak üzere, diğer turizm çeşitleri ile örtüşmeyen tarafları var. Ancak Sağlık turizmi de dahil olmak üzere diğer branşların ayrılmasını gerektirecek hiçbir gerekçe yoktur.  

Bazıları Sağlık turizmi için de aynı gerekçeleri öne sürebilirler. Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından sertifikalandırılmış bu seyahat acentalarının çalışma usul ve esasları bellidir. En nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunları çerçevesinde çalışmalarını yürütmektedir.

Diğer taraftan bu bölünmeler bir tür branşlaşma olarak değerlendirilse bile uygulama aşamasında bunu göremeyeceğiz. Mesela sağlık turizmi acentaları TÜRSAB’dan ayrılıp farklı bir birlik kursa bile diğer seyahat acentalarının yaptığı işleri yapmaya devam edecekler. Yani kültür turu organize edebilecekler, uçak bileti vs. satabilecekler. Bu diğer birlikler için de geçerli olacak. Dolayısıyla burada bir branşlaşmadan söz edemeyiz. Öyleyse ayrılıp yeni bir birlik kurmanın gereği nedir?

1972 yılında kurulan 15 bin üyeli birliğin parçalanıp en az beş parçaya bölünerek küçücük birliklere dönüşmesinin hiçbir mantıklı gerekçesinin olmadığı kanaatindeyim. Olsa olsa böl parçala yönet mantığı olur. Zira küçük ve zayıf kurumların iç işlerine karışmak, istediği gibi yönlendirmek ve kontrol etmek daha kolay olur. Bu tür şeyler bütün muktedirlerin sevdiği şeylerdir. 

Benim garipsediğim şeyse bazı meslektaşlarımızın kendilerine gösterilen havuçlara kanıp böyle tuzaklara düşmeleridir.

Delicias Tourism’in sahibi İskender Çayla:

Seçilmiş yönetimle konuşulmalı

Yasa taslağının detaylarına vakıf değilim Geçenlerde TÜRSAB bir toplantıya çağırdı ama yurt dışında olduğum için katılamadım. Bakanlığın yasayı pek çok yerde konuştuğu söyleniyor ancak bence prensip olarak, seçilmiş yönetimle bazı konuları konuşmadan bu yasayı bir noktaya getirmek bence çok sağlıklı olmaz. 

TÜRSAB’ın daha sağlıklı bir yapıya kavuşarak devam etmesini tercih ederim. TÜRSAB’ın değişik birliklere bölünmesinin bir sonu yok elbette. Bundan sonra birçok konu ortaya çıkabilir. Bugün geçerli olan başlıklar gelecekte geçerliliğini yitirebilir. Dünya ve turizm sektörü değişiyor. Bugün var olan pek çok meslek veya turizmi yapma biçimi belki 15 sene sonra değişecek. Dolayısıyla 5 başlık neye göre belirleniyor? Ben bunu doğru bulmuyorum ve açıkçası başka bir amacının olduğunu düşünüyorum.

TÜRSAB ile ilgili düzenleme yapılacaksa, ki bence yapılmalı, buna TÜRSAB’ın üyeleri karar vermeli. 

Aralık sonuna doğru Topkapı Sarayı ile ilgili bir anda fiyat düzenlemesi yapıldı. Harem dahil edildi ve 50 euroya yakın bir fiyat çıktı ortaya. Ayasofya’ya mutlaka ayrı bir giriş gerekiyordu zaten ama bir anda farklı bir rakam çıktı ortaya. Herkes gitmiş uygulamayı olay yerinde öğrenmeye çalışıyor. Bilet nereden alınacak, hangi uygulama indirilecek, hangi kur esas alınacak... Herkes birbirine sorarak öğrenmeye çalışıyor, Bakanlık bir açıklama yapmıyor. Daha önce müze bileti alınan yerler değil de başka bir yer çıktı ortaya...


Bakanlığın bu konularda etkin olması bence daha doğru olur. Benim getirdiğim müşteri 50 euro verip Topkapı’yı gezer ama birçok acente Topkapı’yı programından çıkardı bile. Bu, dünya ölçeğinde de çok yüksek bir rakam. Ayasofya’da da gezilen yer de açıkçası 25 euroluk bir müze gezisi değil. Başlayalı 5 gün oldu, rehberlerimizden aldığımız bilgilere göre ziyaretçiler gezilen yer için 25 euroyu çok buluyor. Çok kısa sürüyor bir kere. Turizm Bakanlığı buralarda bir şeyler yaparsa çok faydalı olur gibi geliyor bana. 

Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran:

Değişikliği destekliyorum

Bu kanunda benim için en önemli nokta altının yönetmeliklerle güzel bir şekilde doldurulması. Tur operatörlüğü benim için çok önemli ve tasarıda tur operatörlerinin ayrı birlik olması öngörülüyor. Burada netlik kazanması gereken şey sigorta konusu. Bütün gelişmiş turizm ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’deki tur operatörlerinin de gerçek bir sigorta sistemine geçmesi gerekiyor. Tur Operatörleri Birliği’nin de bunu kısa sürede sağlaması lazım. Buna ilişkin ön çalışmalar yapıldığını sözlü olarak duydum. 

Yasal değişikliğe esastan bir itirazım yok. İtalya, Almanya gibi ülkelerde de tek bir birlik yok. Farklı şirketler için birlikler var. Hac ve umrenin TÜRSAB’ın içinde olması bir şey ifade etmiyor. Onlar yıllardır ‘biz çıkalım’ diyorlar zaten. Acenteler ana konusu neyse o birliğe üye olacak ancak örneğin hac ve umre acenteleri ana işlerinin yanında bilet satma, tur yapma gibi işleri de yapabilecek. Bunlar konuşuldu. 

Öte taraftan tur operatörlerinin tur operatörleri birliğinde olmasının zorunlu olması gerekiyor. Hatta bu konuda bakan bey ‘zorulu değil, isteyen istediği yerde olabilir’ dedi. Ben de ‘tur operatörlerinin tur operatörleri birliğine üyeliği zorunlu olmalı’ dedim. Yani Prontotour kaçamamalı tur operatörlüğünden. Bakan bey de bunların yönetmeliklerle düzenleneceğini söyledi. 

O nedenle birlikleri ilk sene Kültür ve Turizm Bakanlığı oluşturacak. Birliklerde geçici yönetimler oluşturulacak ve sonra da seçime gidilecek. Nasıl ki TGA 36 bölgede seçim yapıyor, burada da artık tek noktada seçim yapılmayacak. 

Çok karşıdan bakmak istemiyorum. Benim bakış açıma göre doğru uygulanırsa bundan sonuç alınabilir.


Bu Haber 20.01.2024 - 17:17:28 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.