12.Uluslararası Resort Turizm Kongresi başladı

12.Uluslararası Resort Turizm Kongresi başladı

Türkiye ve dünya turizminin nabzını tutan Uluslararası Resort Turizm Kongresi 12. kez yapılıyor.


Turizm Güncel – Antalya

Resort Turizm Kongresi Antalya Lara’daki Aska Hotel’de başladı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Valisi Ersin Yazıcı ve çok turizmcinin katıldığı kongrenin açılış konuşmasını yapan Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Erkan Yağcı şunları söyledi:


"38 yıllık bir sivil toplum kuruluşu olan AKTOB Türk turizminin büyüme sürecinde sektörün sesi olmuştur. Bizler mesleki gelişimi gözeten, sektörün geleceğinde vizyon oluşturan birlikleriz.

Yaptığımız birçok faaliyetlerden biri de bugün 12. sini düzenlediğimiz Uluslararası Resort Turizm Kongresi’dir. Düzenlendiği ilk yıl olan 2011 yılından bu yana sektöre yön veren konu ve konuşmacılar ile siz değerli konuklarımızın katılımlarıyla büyüyen kongremiz, Türkiye turizminin en önemli sektörel buluşmalarından biri haline gelmiştir.

“Kongre Dünya turizmine ışık tutacak”

Zor geçen birkaç yılın ardından; sektörümüz, bugün kongremizde de bizleri yalnız bırakmayan yerli ve yabancı paydaşlarımızın destekleri ve dostlukları sayesinde bu zor günleri atlatarak eski gücünü tekrar toplamaya başlamıştır.

Çok yoğun ve çok disiplinli bir çalışma sonrasında bugüne ulaştık. Özellikle sloganımızda da ifade ettiğimiz gibi, turizmin geleceğini konuşmak sürdürülebilirliğin, stratejik bir bakış açısının bir ifadesidir. Kongremiz; Dünya, Türkiye ve Antalya turizmini, tüm yönleriyle ele alan sunum ve oturumlarla; geleceğin turizmine ışık tutacak, tutmaya devam edecektir.

Kongremizin sloganı olan “Turizmin Geleceği, Geleceğin Turizmi” özdeşliğinin, altı gerçekten dolu bir özdeşlik olduğunu, bu zor dönem de tekrar görüyoruz. Bugün bölgemizdeki ve dünyadaki tüm sıkıntılı sürece rağmen Türkiye Dünya turizminde ilk 5’te olan bir ülkedir.

“Türkiye 2022 yılında 50 milyon turist sayısını aşacak”

Türkiye turizm sektörü 2022 yılında, Türkiye için 50 milyon, Antalya için 13 milyon turist sayısını aşacaktır. Dünya son 3 yıldır küresel salgınla başlayan, ardından sıcak çatışmalar ve bölgesel gerilimlerle devam eden sancılı bir süreçten geçiyor.

Tam bu noktada en önemli husus ise birlik ve beraberliğin; ortak ses olmanın önemini ve sorunların üstesinden gelme konusunda ne kadar etkili olduğunu görüyoruz.

Tekrar ifade etmek isterim ki; Ciddi krizlerle yaşamaya alışmış bir sektör olarak beklemek yerine aktif davranmayı seçerek Kültür ve Turizm Bakanımızın, bakanlığımızın desteği ile Güvenli Turizm Sertifikası uygulamasını oluşturduk.

Gururla söylemek gerekir ki; aldığımız bu önlemler diğer ülkelere örnek oldu. Bu, bizim kararlığımızın ve işimize olan inancımızın bir göstergesi olmuştur.

Antalya, Güvenli Turizm Sertifikasyon sistemiyle öne çıkan destinasyonların başında gelmektedir. Bu dönemde, dünyada turizm hareketliliği başladığında da Antalya'nın turizm destinasyonlarının başında geleceğini düşünüyorduk, nitekim öyle de oldu. Antalya dünyada tanınan, kendini kanıtlamış bir destinasyondur. Önümüzdeki yıllarda,  daha da güçlenerek devam edeceğine inancımız tamdır.

Ayrıca yılların deneyimi ile oluşan insan kaynağımızı korumak bu dönemdeki en önemli önceliklerimizden biri olmuştur. Şüphesiz yetişmiş, kalifiye insan kaynağımız sektörümüzün bugünkü başarısında en önemli unsurların başında gelmektedir. Dolayısı ile insan kaynağımızın, kalifiye personelimizin korunması Turizmin geleceği ve sürdürülebilirliği için son derece önemlidir.

“2019 yılını aşan Akdeniz’deki tek ülke oldu”

Diğer yandan Türkiye, orta ve küçük ölçekli turist pazarlarında da iyi performans göstermenin de etkisiyle 2022 yılında otel gecelemelerinde 2019 yılını aşan Akdeniz’deki tek ülke oldu.

Burada gururla söylemek gerekir ki başarı tesadüf değildir. Proaktif davranmanın, çok çalışmanın, iyi bir liderlik göstermenin, işi bilmenin ve ortak aklın eseridir.

Biz bugün bu kongrede, sektör açısından yeni bir yön çizmek ve her seviyedeki paydaşlar için daha parlak bir gelecek inşa etmek üzere bir yol haritası oluşturmaya çalışacağız.

Biz yine bugüne olduğu kadar bundan sonrası için de tüm sorunlarla yüzleşip, Antalya’ya 20 milyondan fazla turisti, Türkiye için de 75 milyondan fazla turisti getirmek için sorunun değil çözümün bir parçası olarak çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Çünkü inanıyoruz ki turizmin suyu; İnsanlardır, umutlarımızdır. Onlar yaşarsa, turizm de yaşar!”

Geçen hafta Endonezya’nın ev sahipliğinde, “Birlikte Toparlanma - Daha Güçlü Toparlanma” ana temasıyla gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi’nde “Gıda ve Enerji Güvenliği”, “Sağlık” ve “Dijital Dönüşüm” başlıklı oturumlar düzenlendi.  Küresel ekonomideki mevcut kırılganlıkların şiddetlendiği ifade edildi ve bu nedenle adil paylaşımın önemine dikkat çekildi. Bu da bizim gelecek için daha da umutlanmamız için bir nedendir.

Ayrıca, Bu yıl, 27 Eylül 2022 Dünya Turizm Günü ‘Turizm'i Yeniden Düşünmek’ vurgusuyla kutlanmıştır. Turizm sektörü, ekonomileri ve toplumların hemen hemen her alanına dokunarak, yerel ve doğrudan kalkınmaya öncülük ederek, kapsayıcı ve sürdürülebilir gelişmeyi teşvik etmektedir.

“Seyahat etmek insanoğlunun DNA’sında var”

İnsanoğlu sosyal bir varlıktır ve kişilerle iletişim kurmak ve seyahat etmek bizlerin DNA’sında bulunmaktadır. Kamunun ve özel sektörün eşine az rastlanır gayretleri ile 2020’den bu yana çok olumlu gelişmeler oldu. Şüphesiz; ülkemize, devletimize, sektörümüze inancımız tamdır. Bu kadar kısa sürede toparlanmışsak temelinde de bu inanç vardır.2022 yılında ülkemiz turizm sektörünün güçlü bir biçimde toparlanması için ürün ve pazar çeşitliliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalara yoğunluk verilmiştir.

Diğer taraftan, Güvenli Turizm Sertifikasyon Programının sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde genişletilmesi amacıyla Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyiyle (Global Sustainable Tourism Council – GSTC) işbirliği anlaşması yapılmıştır. Bu konudaki ilk ulusal program olma özelliği taşıyan Sürdürülebilir Turizm Programıyla uluslararası standartlara uyum sağlanması ve Türkiye’nin sürdürülebilirlik konusunda yaptığı çalışmaların dijital ortamda görünürlüğünün artırılması amaçlanmaktadır.

Turizmde pazar çeşitliliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalara önümüzdeki dönemde devam edilmesi önem arz etmektedir. Örneğin Balkan pazarları önemli bir turizm potansiyelini barındırmaktadır. Sektörün sürdürülebilirliği, sağlıklı gelişimi ve turizm gelirinin artması için ziyaretçi başına ortalama harcamayı yükseltecek tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır. Tek bir marka altında ve odaklı şekilde yapılan etkin tanıtım faaliyetlerinin devam ettirilmesi önem arz etmektedir.

“Yeni kaynak pazarlarla ziyaretçi sayısı artırılmalı”

Değişen tüketici eğilimleri ile teknolojik gelişmeler doğrultusunda turizmin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi, sezon süresinin uzatılması, hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve daha fazla harcama eğilimi olan ziyaretçinin ülkemize çekilmesiyle konaklama süresi ve konaklama dışı harcamaların artırılması, her bir varış yeri özelinde ve odaklı anlayış çerçevesinde sektörde dönüşümün gerçekleştirilmesi ve koruma kullanma dengesi gözetilerek ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkı sağlanması temel amaç olmalıdır.

Mevcut kaynak pazarlarımızın güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve bunun yanı sıra yeni kaynak pazarların yaratılması yoluyla ziyaretçi sayısı artırılması gerekmektedir.

Hedef pazar ülkelerde algı ve imaj araştırmaları risk ve kriz durumlarından sektörün etkilenmemesi için kriz yönetim planları hazırlanmalıdır.

Gastronomi, golf, sağlık, kruvaziyer, düğün, inanç, kongre ve alışveriş gibi turizm çeşitlerine yönelik talebin yüksek olduğu pazarlardan ziyaretçi sayısını artırmamız gerekmektedir.

Turizmin çeşitlendirilmesi ve sezonun uzatılması amacıyla turizm altyapı yatırımları, turizm bölgelerindeki katı atık bertaraf ve atık su arıtma gibi altyapı yatırımları durmadan devam etmelidir.

Turizm sektörünün ürün geliştirme, tanıtım ve pazarlamada kullanılmasına yönelik büyük verinin toplanması ve analizi çalışması hızlandırılıp sektör paydaşlarıyla paylaşılması son derece önemlidir.

Personel istihdamını kolaylaştırmak ve personelin barınma ihtiyacının daha konforlu ortamlarda karşılanması için tesislere personel lojman alanı tahsisi önem arz etmektedir.

Turizm de ayrıca şu eğilimleri görmekteyiz:

-Tatil vitamine dönüşmektedir.

-İnsanlar daha iyi bir iş-yaşam dengesi aramaktadır.

-Turistlerin odak noktası yerel topluluklardır. Yerel halkla beraber olma arzusu artmaktadır.

-Sürdürülebilirlik ortak sorumluluğumuz olmuştur.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP Sharm El Sheikh 27. Taraflar Konferansında belirttiği gibi, Türkiye’nin 2053 yılına kadar hedefi, denizleri kirlilikten korumak, ormanların korunma alanlarını arttırmak için çalışmalar yürütmek, petrol kömür gibi fosil yakıt kullanımını azaltacak yenilebilir enerji ön plana çıkarmak ve bu sayede 2053 yılına kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlamak önemli bir hedeftir.

Sektörümüzün Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine potansiyel katkısını gözeterek ve net sıfıra geçişi hedefleyerek daha yeşil, daha kapsayıcı ve daha dayanıklı bir turizm için ortak bir vizyon oluşturabiliriz.

“Türkiye turizmi büyüme potansiyeline sahip”

Ama her şeye rağmen Türkiye turizmi bu dönemde büyüme potansiyeline sahiptir. Büyümesini gerçekleştirmiştir.

Biz Antalya’nın 20 milyon turist hedefinde yol alırken tüm zorluklara rağmen bu hedefi gerçekleştirecek irade, bilgi birikimi ve deneyime sahibiz. Antalya güçlü altyapısıyla Dünya Şehir Turizmi sıralamasında ilk 5 ‘e girme hedefini gerçekleştirecektir. Türkiye ve Antalya turizm hedeflerine mutlaka ulaşacaktır. Yeter ki bu vizyonumuzu ve inancımızı canlı tutalım.

Zor zamanları geride bıraktık, ancak bizleri zorlayacak sorunlar halen önümüzde, ‘Pandemi Krizi’nin üstesinden gelinmesine yardımcı olduk, şimdi de geleceğin şekillendirilmesine de aktif ve yapıcı bir şekilde yardımcı olacağız. AKTOB bu süreçte yönetim kurulu ile beraber çok önemli bir rol üstlenmiştir.

Bir kez daha hatırlatmak isterim ki; Internet çağından metaverse çağına girdiğimiz dönemde Sürdürülebilir Turizm önümüzdeki yıl ve gelecek yıllarda önceliğimiz olacaktır.

Kıtaların, kültürlerin, medeniyetlerin ve milletlerin buluşma noktası olan bir ülkede, Türkiye de yaşıyoruz.

Bugüne kadar yolumuzu, yol haritamızı hep istişareyle, sizlerden gelen katkıların rehberliğinde belirledik. Buradaki tüm katılımcıların samimiyetle ortaya koyduğu her değerlendirme, her alternatif bizim için değerlidir, yol göstericidir.

Bir ayağımızı kadim değerlerimize sabitlerken, diğeriyle daha güzelin, daha iyinin, daha yeninin, daha faydalının peşinde koşuyoruz. Tıpkı ulu bir çınar gibi köklerimiz derinlere indikçe, dallarımız da büyüyor, serpiliyor. Türkiye yüzyılı vizyonumuza uygun Turizm sektörünü de hazırlamamız gerekmektedir.

“Bugünden yarını planlamak zorundayız”

Günü kurtarmak, bugünü savuşturmak için çalışma yapılmaz. Biz, usta bir satranç oyuncusu gibi bugünden yarını planlamak zorundayız.

Yaşadığımız küresel gelişmelerin nereye varacağını kestiremiyorsak, sektörümüze olan riskleri en aza indirgememiz gerekmektedir. Bunun için dünyanın ve sektörümüzün gidişatını iyi okumamız, insanlığın yaşadığı kırılmaları iyi analiz etmemiz gerekmektedir.

Küresel ölçekte meydana gelen her hadisenin bölgesel ve yerel düzeyde de etkilerinin olduğunu biliyoruz. Yakın tarihe baktığımızda, 11 Eylül saldırısından 2008 finansal krizine, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki olaylardan kovid-19 salgınına kadar pek çok hadisede Seyahat ve Turizm sektörünün nasıl etkilendiğini defalarca şahitlik ettik.

Türkiye, zamanında attığı adımlarda bu süreci en başarılı yöneten ülkelerden birisidir. Türkiye Turizm Tanıtım ve geliştirme Ajansı, Kamu – Özel sektör işbirliğine, kısacası “PPP” modeli – Public-Private Partnership , modeline en güzel örnektir. Bu dönemdeki en önemli araçlarımızdan biridir.

Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı krizi yönetebilme ve hızlı dönüştürebilmede tartışmasız en önemli aracımız olmuştur. Bu yapının içinde bizler de varız. Kamu ve özel sektör işbirliğinin Türkiye’deki en güzel örneğini sergiliyoruz.

“Cumhuriyet’in 2. yüzyılına yeni bir senaryo ile girmeliyiz”

Bu arada Bakanlığımızın; TCMB, TÜİK, BKM gibi kurumlarla yaptığı gelir revizyonu da önemli bir adım oldu. Artık turizmden kazancımızı daha iyi görebilir hale geliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederiz. Keza, yeni gelir hesaplamasında, paket turlar, Sağlık turizmi harcamaları, Eğitim gören öğrencilerin verileri, BKM kredi kartı verileri gibi eksiklikler tamamlanmış oldu.

Cumhuriyetimizin 100. Yılı’nı kutlamaya hazırlanırken, dünyanın nereye evrildiğini görüp, planlarımızı buna göre yapmalıyız. Sanal gündemlerin peşinden gitmek yerine, kendi önceliklerimiz çerçevesinde projelerimizi yürütüyoruz. Bizler ülkemizin turizm vizyonunu - hayallerini gerçeğe dönüştürmenin altyapısını hazırlamalıyız.

Cumhuriyet’in 2. Yüzyılında; edinilmiş deneyim ve elde edilmiş birikime sahibiz.100 yıllık Cumhuriyet’imizin insan kaynağı her alanda olduğu gibi turizmde de en önemli sermaye ve en güçlü dayanağımızdır.Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında edinilmiş deneyim ve birikimlerimizle, turizmde Cumhuriyet’in 2. Yüzyılına yeni bir senaryo ile girmeliyiz.

Bu senaryo;

1-İnsan Kaynağı

2-Çevre ve Doğa

3-Yerel Yönetimler

4-AI – Artificial Intelligence, “ Yapay Zeka” ile Y ve Z kuşağını esas almalıdır

Bu yaklaşım temelinde hazırlanacak senaryonun vizyonu da şu olmalıdır:

-Bölgeler arasındaki gelişme farklıklarını giderme ve sürdürülebilir kalkınma

-Turizmde rekabetin ucuz ürün yerine markalaşan turizm bölgelerinin oluşturulması,

-Var olan turizm bölgelerinin sürdürülebilirlik perspektifi içinde yeniden ele alınarak planlanması,

-Küresel eğilim taleplerinin izlenmesi ve buna yönelik planlama ve uygulamalar yapılması,

- Turizmde ürünün çeşitlendirilerek sezonun bütün bir yıla yayılması,

- Yöreye özgü farklı turizm türlerinin birbirine entegrasyonunu sağlayacak; eko-turizm, kırsal, agro, eğitim, sağlık ve termal, golf, kış sporları, doğa v.b. turizmin planlanmasıdır.

“Türkiye’de otel sayısı 21 bin 500, yatak sayısı 1 milyon 897 bin oldu”

Bunun yanısıra, pazar ve ürün çeşitliliğinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Erişimin, ulaşılabilirliğin, markalaşmanın ne kadar zor olduğunu, markalaşırsak da fiyatımızı nasıl koruyacağımızı ve / veya arttıracağımızı da.

Türkiye şu anda 21 bin 500 otele, 1 milyon 897 bin yatak kapasitesine çıktı.

Dünyada "goturkiye.com" en çok ziyaret edilen platformlardan biri haline geldi, Türkiye Kültür Yolu Festivalleri ile de şehirlerin yurt dışında tanınmasına katkı sağlıyor. Antalya Zamanı.

Bugün burada önünüzde dururken, her şeyden önce iki şey hissediyorum: birincisi şükran ve ikincisi de tevazu. Uzun süredir düzenlediğimiz bu kongremize katılımınız bize duyulan güvenin bir göstergesidir. Güven en önemli sermayedir. Asla hafife alınmamalıdır. Ve bunun için de minnettarım.

Özellikle pandeminin son iki yılı bilime ve sosyal söyleme duyulan güvenin ne kadar önemli olduğunu ve bu güvenin ne kadar kırılgan olabileceğini net bir şekilde gözler önüne serdi.

İlişkiler, menfaatlerin sürekli dengelenmesi ve karşılıklı saygı üzerine gelişir. Dayanışma ve -gerçeklere güven de dahil olmak üzere - bilimsel bulgulara göre hareket etmek de bu dönemin en önemli özelliği olmuştur.

Karşılaştığımız birçok zorluk, yalnızca pandeminin başlangıcından bu yana değil, bölgesel gelişmeler; aslında hepimizin hem kendi içimizde sektör paydaşları olarak hem de ulusal sınırlarımızın ötesindeki işbirliğine ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu, çağımızın büyük zorluklarını başarıyla karşılamak istiyorsak kurumların ve çok taraflı enstrümanların işbirliğine ihtiyacımız olduğunu göstermektedir.

İklim değişikliği, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik bu dönemdeki sektörel önceliklerimiz olacaktır. Hepimizin, dünyayı diğer insanların gözünden de görmemiz gerektiğini unutmamızı ve bazen farklı görüşlerinde değer katacağını unutmamamız gerekir. Artık önümüzde oluşabilecek zorluklara yanıt bulmak ve geleceğimizi şekillendirmek için buradayız.

Görevlerimizi umutsuzluk veya karamsarlıkla değil, daha çok, üç yıl önce söylediğim gibi farklı bir bağlamda, yüreklerimizde sevinçle üstlenirsek, geleceği başarıyla şekillendirmeye devam edebileceğimize inanıyorum. Bu, en azından benim hayatım boyunca sloganım olmuştur. Hepimizin ve genel anlamda sektörümüzün gelecekte hissetmesini istediğim bu içten neşedir.

“Gurur duyduğumuz bir ülkemiz var”

Geleceğe bakarsak, dijital dönüşümden sonra bir dönem devam edecek olan sürdürülebilir bir dönüşüme girdik. Bu özellikle turizm sektörü için geçerlidir - elbette büyük ölçüde bozulmamış doğal çevreye ve adil sosyal katılıma dayanan bir sektör inşa etmeliyiz. Esasında bu bizim için fırsattır.

Antalya, turizm stratejisini sürdürülebilirlik temeline oturtmalı ve ilerlemeyi sağlayan ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini karşılayan projeleri teşvik etmeliyiz. Antalya’nın ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini dikkate alan projeler, turizm faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini de içermelidir.

Gurur duyduğumuz bir ülkemiz var. Ve gelecekte de küresel anlamda sektöre öncülük etmeye kararlıyız.

“Rekabetten çok iş birliğine odaklanılmalı”

Turizm sektörünün artık rekabetten çok işbirliğine odaklanmasının zamanı geldi. Sadece birimizin diğerinden iyi olması değil; artık hepimizin hep beraber iyi olması lazım bu bizim küresel gelişmelere daha hazır hale gelmemize olanak sağlayacaktır. Bizim rakibimiz İspanyadaki, Yunanistan’daki, Fransa’daki veya İtalya’daki oteller veya işletmelerdir.

Ayrıca, “Marifet iltifata tâbidir” Kişilerin başarıları takdir edildiği ve karşılığı verildiği müddetçe daha iyi sonuçlar elde edilir ve başarıların devamı sağlanır. Bu nedenle geleceğimiz açık, “Pruvamız neta” dır.

Bu duygu ve düşüncelerle başta Sayın Bakanımız olmak üzere bütün davetlilerimize canı gönülden teşekkür ediyorum, Kongremize şeref verdiniz, Kongremizi anlamlandırdınız. Bu kongre sonuçlarıyla Türkiye turizmine, Türkiye ekonomisine ışık tutsun.

2023 yılının hem kişi sayısında hem de gelirde 2022 yılından daha iyi olacağını ümit ediyorum."

“Antalya’nın konaklama vergisinden pay alması gerekmektedir”

Antalya’nın TGA payına en büyük katkıyı yaptığını bu nedenle kentin konaklama vergisinden pay alması gerektiğini vurgulayan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Kongrede dünya turizmindeki değişimler ve eğilimler tartışılıyor. Ulu Önderin de dediği gibi ‘Antalya şüphesiz dünyanın en güzel yeridir’ 700 bin nitelikli yatak kapasitesi ve yerli-yabancı 25 milyon misafiri ağırlayan Antalya dünyanın da önemli bir turizm merkezi haline gelmiştir. Tüm faaliyet alanlarında yaşanan değişim turizm alanında da yaşanmaktadır. Sayıları değil niteliği hedefleyen sürdürülebilir turizm anlayışıyla turizmi yürütmek zorundayız.

Turizm sektörü için büyük önem taşıyan alt yapı yatırımlarını ve çevre yatırımlarını yapıyoruz.  Antalya, TGA payına en büyük katkıyı yapmaktadır. Ayrıca yılbaşından itibaren başlanacak olan konaklama vergisine en büyük katkı da yine Antalya’dan sağlanacaktır. Alt yapı yatırımlarını yapmak belediyelerin sorumluluğundadır. Dünyanın tüm şehirlerinde olduğu gibi, Antalya’nın da konaklama vergisinden pay alması gerekmektedir. Bu konuda sayın bakanımızdan ricada bulunuyorum.” Açıklamasında bulundu.

“Antalya’yı lider konumda tutmaya devam edeceğiz”

Antalya Valisi Ersin Yazıcı ise konuşmasında “Türk turizminin Antalya sayesinde nasıl yükseldiğini sizler sayesinde ortaya koyduk. Turizm çalışanları ile ilgili olarak biz elimizden geleni yapıyoruz. Eğitimin niteliğini artırarak gençlerimizi sektöre hazırlamaya gayret ediyoruz. Antalya’yı turizmde lider konumda tutup, dünyaya örnek göstermeye devam edeceğiz.” İfadelerine yer verdi.



Bu Haber 24.11.2022 - 10:58:31 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.