Mustafa Üstünsöz

'Her şey dahil'den kurtulmak istiyoruz ama hazır mıyız?

Son zamanlarda sık sorgulanan konulardan biri, turizmin başkenti Antalya’nın geleneksel hale gelmiş tatil konsepti 'herşey dahil'in (HD) değiştirilip değiştirilemeyeceği.

Değerli köşe yazarı Hıncal Uluç’un dahi gündemine düşmüş ve sorun gibi görünen bu konu aslında Antalya’yı bugünlere taşıyan yılda on milyonların üzerinde turist almasında önemli rol oynamaya devam eden bir tatil modeli. Ben kendi bulgularımla, bakış açımla, değişiklik gerekli mi? olabilir mi? noktalarında görüşlerimi paylaşmak istedim. Böylece tartışmalara vizyon kazandırmak için yol açmayı umuyorum...

Önce, yapılan ticaret ne kadar tatmin ediyor anlamak gerekli. Nazımın geçtiği 10'un üzerinde HD otelden topladığım bilgilerden aşağıdaki ilginç grafik ortaya çıktı. 2008 yılında yaşanan sıradışı sıçramayı göz ardı edersek, 6 yılda tesislerin kişi başına geliri 319 USD gerilemiş. Hadi bunda 2009-2010 yıllarında yaşanan global krizin önemli etki yaptığını varsayalım. Ancak, krizin yeniden belirlediği rayiçler, piyasa rayici haline gelmiş ve bir daha geri dönememiş (ne üzücü değil mi). İşte krizin birileri için fırsata dönmesi diye buna diyorlar sanırım. Öte yandan yıl boyunca otelerdeki ortalama kalış süresini incelediğimizde yaklaşık 1 gün daha az konaklayan müşteri hareketi ile karşılaştık. Benim aklıma gelen şu oldu: Acaba düşünce bir kısım müşteri birden fazla tatil yapmaya başladı ve parasının bir kısmını başka yerlerde mi harcıyor? Bununla birlikte yukarıda örneklenen 6 yılda ülke genelinde tüketici fiyat endeksi yıllık ortalamada yüzde 8.5 artış gösterirken (kaldı ki bu endekslerin hesaplanmasında turizm sektörünün ana tüketim maddesi alkol ürünlerinin ÖTV zamlarının yer almadığını düşünüyorum) kur dalgalanmasından gelen kazanç ortalamada sadece yüzde 5 artı getirebilmiş. Yani çok kabaca (detayını ispat etmeyi finansçılara bırakıyorum) yukarıdaki fiyat düşüşünden ayrı, kazancın bir kısmını da enflasyon ve kur dalgalanması götürmüş gitmiş. Sözün özü operasyonlarımızı eski standardlarda sürdürmeye devam etmek ticari olarak harakiri yapmak gibi bir hal almış da biz hala sorguluyoruz.

Tabii benim kabulüm, herşey dahil işletmeyi hakkıyla, layıkıyla yapmayı ilke edinmiş işletmelerin mücadelesine göre durumu analiz etmek. Bunun yanında bu kazanç kaybı büyük ölçüde müşterinin konforuna, hizmetlerine direkt olarak yansıyor, bunu da bilmediğimizi düşündürmemek lazım.  

Birgün gelir de HD bitecek olursa otellerin nizamiyelerini kaldırması herkesin serbestçe girip çıkabildiği kamuya açık işletmeler haline gelmesi gerekir, zira HD'nin olmadığı tüm dünya şehirlerinde bu böyle. O gün gelene kadar yapacak çok şey var. Personelimiz satış yapmayı, adisyon takip etmeyi, nasıl olur da daha yüksek fiyatlıya özendirerek satabilirimi unutmuş durumda. Ya da daha işe yeni  başlayanlar bunlara hiç şahit olmadı eğitimini almadı bile, müşteri ne isterse onu getiriyor, biraz zor yerden sorunca bir sorayım var mı diyor. Yabancı dil bilgisi de ayrı bir dert, 90 lı yıllarda otel sayısı azdı olan personel ya çok iyi almanca yada okul ingilizcesi ile bugüne göre daha iyi iletişim kurardık. Sadece ingilizceyi zorunlu sayıp tüm personelimizin en az tek bir dilde iyi hizmet vermesine azmetsek o bile yeter. 

ANTALYA’DA TAVSİYE EDECEĞİNİZ  BİR MUTFAK VAR MI?

Geçen yıllar, yiyecek içecek departmanlarımızı köreltmeye devam ediyor. Mesleğine kendini adamış aşçılarımıza haksızlık da etmek istemiyorum ama yapılan güzel şeyleri tanıtacak satacak pazarlama faliyetleri çok yetersiz. Bu kadar büyük bir yiyecek içecek işletmesinin olduğu Antalya’da tavsiye edeceğiniz eşsiz bir mutfak var mı? Nasılsa otobüs otobüs gelen kafileler önlerine ne konsa itiraz etmiyor diye mi düşünürüz bilmem. Aklıma bir öneri geliyor. Her tesiste en az bir tane kaliteli a’la carte restaurant bulunmalı ve oteller bu mekanları komşu otellerin müşterilerine pazarlayarak rezervasyonla satış yapmalı, personele satış performansını yeniden kazandıracak bir süreç başlatılmalı. Geçtiğimiz 5-6 yıllık süreçte görev alanım ağırlıklı olarak Dubai olduğu için size bir örnek vereyim; Dubai’de iyi bir otelin toplam gelirinin yüzde 60’ı yiyecek içecek ünitelerinden elde ediliyor. Emin olun bizdeki kadar eğlence, aktivite gideri de yok bu otellerin. Hem daha fazla veriyoruz hem daha az kazanıyoruz. 

YEDEK AKÇELERİ DOĞRU BİRİKTİREMEDİK

İyi de, uzun vadede başımıza neler gelecek şimdi onu sorgulayalım... Her şey dahil, bir dönemin trendi olarak kitlesel hareketi çok iyi kanalize etti, bunun faydasını sadece bir şehir değil, ticaret bağı olan birçok dünya şirketi gördü ve kazandı. Malesef bu süreçte geleceğe yatırım yapacak yedek akçeleri doğru biriktirmedik. Sürekli üzerine koyan değil, hazır yiyen olma eğilimini sürdürdük. Acımasız söylem olduğunu düşünebilirsiniz ama 1998 yılından beri yaşadığım Antalya'da şehrin turistik altyapısında ciddi bir değişiklik göremediğim için bence bu tarif az bile. 

İYİ BİR ULAŞIM AĞI GEREKİYOR
 
Turistik şehirlerin insanları cezbetmesinde bence iki önemli sebep var: Ya lifestyle diye anılan aktiviteler eğlence imkanları,ya da müze, tarihi miras gibi kültürel varlıklar... Antalya son dönemlerde büyüyen bir şehir olarak şehir mimarisi ve kültürel birikimi ile ortaya çıkamayacağına göre, sürekli dinamik bir keyif şehri olmaktan başka çaresi yok.  Bu da her ayrıntısı düşünülmüş profesyonel bir yönetim ile mümkün. Peki, havalanından arabasına bindiğim taksici bana tur rehberlerinin yolcu avladıklarından  yakındığı başı boş bir şehirde nasıl yapacağız bütün bu değişimi aklım almıyor. Şimdiye kadar tatile gittiğim tüm şehirlerde havaalanından itibaren ya otobüsle ya da metroyla keyif ve huzurla her yere gidebildim. Gelen turistin de bundan başka bir isteği yoktur eminim. Şehrin gelen turistle birlikte bir ucundan öbür ucuna yaşanabilmesi için iyi bir ulaşım ağı gerekli, turist için Belek’ten Antalya’ya 45 dakika yolculuk etmek hiç sorun değil, önemli olan o yolculuğu Avrupa’ya gittiğimizde yapabildiğimiz gibi 4-5 Euroya yapabilmek! Antalya ya vardığında ise eğlenen neşeli insanlarla birlikte kalabalığın buluştuğu alış veriş, yeme içme, dinleti dolu bir sokak hayatı ve meydanlarla karşılaşmak güzel olur. 

Tek çare var, azmedip Antalya’yı tüm nitelikleri ile Avrupai bir şehir haline getirecek yerel yönetimleri göreve getirmek için birlik olmak. Yerel yönetim adayları şunu iyi bilsin: Turizm sektörünün içinde bunu yapabilecek yeterli maddi kaynak var “hiç endişeniz olmasın”. Bu şehir üzerinden para kazanan yabancı şirketlerin işlerinden bir kısmına talip olmak, bırakın kaynak yaratmayı kara bile geçmeye yeter. O yüzden Hıncal Uluç gibi değerli köşe yazarları, otelin dışına çıktığında hoşnut olmadığı manzaralara meydan vermeyecek, şehri profesyonel bir şirket gibi yönetebilecek liderlerin göreve gelmesi için gelecek süreçte fikri desteğini esirgemezse, sanırım iyi bir başlangıç yapılabilir.

Umarım, dar penceremden geniş ufkunuzda bir salınım yaratabilmişimdir. Eğer olumlu yorumlarınız ve katılımlarınızla bunu ifade ederseniz, dünya şehirlerinden Antalya'ya örnek alınabilecek pazarlama ve proje modelleri ile  heyecanlandırmaya çalışacağım.
Sağlıcakla kalın, 
 
    
 

Bu Makale 14.08.2013 - 20:23:52 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • SAYLI 19.08.2013 - 06:25

    Eline ve kalemine saglik Sevgili Ustunsoz...(AIHD)Sektoru basariya goturecek bir sistem.Bunu uzun yillar tartismistik...Ama nasil uygulandigi onemli...Cok basarili olan isletmelerde var...yuzune gozune bulastiranda...Bir tavsiyem var,muhakkak bir cok arkadasimiz biliyordur ama yinede bir goz atmakda fayda var...www.sandals.com sitesini bir ziyaret ediniz ve uygulamalari gorunuz...Istenilince neler yapiliyor...adamlar yapmis ... Sevgiler

  • Canan Brouwers Hollanda 16.08.2013 - 10:33

    Mustafa Bey , 1988 yilinda is hayatina Turkiyenin ilk 5 yildizli otelinde baslamis biri olarak yazdiklarinizin dogrulugu karsisinda uzuldum..Antalya gibi bir sehrin ulasim sorununu (yillardir bunca talep alan vede dunyanin en guzel sahillerine sahip bir sehir) cokdan cozmus olmasi gerekirdi..Antalya bildigim kadari ile buyuksehir belediyesi..Yol yatiriminin en kisa surede yapilabilmesini ve Antalyanin hakkettigi modern ulasima kavusmasini diliyorum.Benim bu sektorde calistigim yillardaki gibi turizm personelinin yabanci dil sorununun devam ediyor olmasi da cok onemli bir sorun bence ve mutlaka bu konuda hem devlet hemde isletmeler el elele verip cozum uretmeli diye dusunuyorum..Hersey dahil konseptinin tamamen kalkmasi taraftari degilim (musteri olarak soyluyorum)ozellik ile cocuklu aileler icin cok guzel bir sistem bence..Elbet bu sistem icinde cesitli kalitelerde hizmet veren isletmeler var.Esim bu sisteme son derece karsi bir musteri tipi , ama Rixosdan yeri gelince hala ovgu ile soz ediyor :) Ben yurtdisinda yasayan bir Turk olarak en onemli eksiklerimizden birinin de marketing oldugunu dusunuyorum..Gectigimiz gunlerde Normandiyanin Honfleur kasabasinda kaldigimiz 3 yildizli otele, kahvalti haric 100 euro oderken aa kahvalti niye dahil degil diye bile sorgulamiyoruz..Cunku Fransada yada Avrupada otel fiatlari bu fiat seviyesinden basliyor.Nasil daha ust bir seviyeyey cekebilecegimizi bilmiyorum ama ulkemizi bedavaya satiyor oldugumuz duygusunu sik sik hissediyorum..Selamlar

  • ilker AMANAT 15.08.2013 - 10:45

    iyi günler Mustafa bey , Özellikle alacarte geliştirmeleri konusunda yaklaşımınız gerçekten çok kullanışlı , işletmelerden HD sistemini kaldırmamız ne kadar zor görünsede baz bir HD hizmetini verip özel ilgi isteyen misafirler için sunumların geliştirilmesi gerçekten personeldeki tembellik ve gelir kaybının çözümlenmesine ciddi katkıda bulunacaktır. Görünen maddi giderler dışında yeterince faydalanamadığımız ve üretmesine izin vermediğimiz personelin işlerlik kazanması da ciddi bir görünmez gelir ile maliyetleri düşürecektir , kaleminize sağlık ,

  • serkan özlü 15.08.2013 - 09:03

    Mustafa Bey sözylediklerinizin her cümlesine katılıyorum. Çok doğru ve yerinde tespitler. Antalyanın herşeyden önce modern ulaşım imkanlarına kavuşması gerekiyor. Ben turist olsam, en başta havaalanında karşılaştığım manzaradan ötürü otelden dışarı çıkmaya korkarım. Bakın diğer modern turistik şehirlere, daha şehire gitmeden internet üzerinden metrootobüs ağından tutun da yeme içme olanaklarına kadar yüzlerce info alabiliyorsunuz. Hatta rezervasyon imkanları bile var.Gerçekten şehrin turizmi anlayan, değerini kavrayan profesyonel bir yönetime önemle ihtiyacı var.

  • MGencer 14.08.2013 - 11:19

    Teşekkürler Mustafa Bey...

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.