Rize Turizmi: Doğal Güzelliklerin Gölgesinde Kalan Gerçekler
30 yılı aşkın süredir Antalya’da turizm sektöründe hizmet vermiş, emekli olmuş ancak hâlâ sektöre katkı sunan bir turizmci olarak, memleketim Rize’ye karşı taşıdığım sevgi ve sorumluluk duygusuyla bu satırları kaleme alıyorum. Rize’nin eşsiz doğası, derin kültürel kökleri ve görülmeye değer yaylaları, potansiyel olarak dünya çapında bir turizm destinasyonu olabilirken, bugün hâlâ taş devrini andıran koşullarda turizm yapılmaya çalışılıyor. Son dönemde Rize’nin tanıtımı için çaba sarf eden sayın valimize ve belediye başkanımıza teşekkür ederim. Ancak tanıtım tek başına çözüm değil. Alt yapı olmadan, sistem kurulmadan, nitelikli hizmet üretilmeden yapılan her tanıtım, gelen turisti bir daha bölgeye getirmemekle sonuçlanır. Sezon Kısa, Fiyatlar Uçuk Rize’de sezonun sadece birkaç ayla sınırlı olması, konaklama fiyatlarını fahiş düzeylere çekmiş durumda. Ancak bu yüksek fiyatlar ne kaliteli hizmetle ne de zengin olanaklarla karşılık buluyor. Birçok işletmede ne bar var, ne sauna, ne havuz, ne de eğlence olanakları. Bazı otellerde gece resepsiyonist dahi bulunmuyor. Sabah erkenden çıkmak isteyen misafir, kilitli kapılarla karşılaşıyor. Turizmci Değil, Müteahhit Mantığı Bölgede otel sahibi olanların büyük kısmı turizm kökenli değil. İnşaat sektöründen gelen patronlar, turizmi sadece para kazanma aracı olarak görüyor. Hizmet kalitesi, konuk memnuniyeti, çalışan mutluluğu gibi temel turizm değerleri ya bilinmiyor ya da önemsenmiyor. Kurumsallaşma yok. Çoğu işletmede tek bir resepsiyonist tüm günü kurtarmaya çalışıyor. Mutfaklar yetersiz, personel eksik. Sabah kahvaltısı çıkarmak, adeta zamana karşı yarışmakla eşdeğer. Çalışanlar Yalnız, Eziliyor Personel ya yok, ya da minimum ücretle 12 saat çalıştırılıyor. Lojmanlar ya kötü, ya hiç yok. Sigortasız çalışan oranı da azımsanmayacak düzeyde. Üstelik çalışanların özel hayatına saygı duyulmuyor; dinlenme saatlerinde nerede oldukları patronlar tarafından sorgulanıyor. Bu koşullarda yetişmiş, nitelikli turizm personelinin bölgede çalışmak istememesi şaşırtıcı değil. Yöresellik Abartılıyor Yöresel yemekler, tanıtımda sıklıkla kullanılan bir argüman. Ancak Karadeniz mutfağının çeşitliliği iki elin parmaklarını geçmiyor. Bu da yeterince üretken olmayan mutfaklarda, yüksek fiyatlı ama sıradan sunumlarla hizmet verildiği anlamına geliyor. Oysa gastronomi turizmi, bölgede çok daha yaratıcı biçimlerde gelişebilecek bir alandır. Umut Var mı? Elbette umut var. Ancak bu umut, birkaç güzel bungalovla sınırlı kalmamalı. Bungalov turizmi yükselişte olsa da, çoğunda altyapı eksik, hizmet anlayışı yetersiz. Oda-kahvaltı çalışmakla turizm olmaz. Bölgede bir "turizm seferberliği" başlatılmalı. Alt yapı, eğitim, kurumsallaşma ve vizyon sahibi yöneticilerle bir dönüşüm sağlanmalı. Aksi takdirde Rize, doğasıyla övünüp, hizmette sınıfta kalan bir destinasyon olarak kalmaya mahkûm olur. Rize’yi seviyorum. Doğduğum toprakların daha iyi yerlere gelmesini istiyorum. Bu yüzden iki kez dönmeyi denedim. Ancak karşılaştığım manzaralar beni hayal kırıklığına uğrattı. Antalya’nın eleştirilecek yönleri elbette var, ama bir sistemin nasıl kurulduğunu ve sürdürülebilir turizmin nasıl yapılması gerektiğini bu şehirden öğrenmek mümkün. Rize’nin de bu vizyonla hareket etmesi dileğiyle… Zekeriya Uzun Turizm Emekçisi | Rize Çamlıhemşin Doğumlu