Bir gencin turizm sektörüne giriş hikayesi
Ayşe... O, liseyi başarı ile bitirmiş, ÖSS’ye girmiş ve sonucunu merakla beklemektedir. Çocukluğundan beri gezmeyi çok sevmektedir. Memur bir ailenin çocuğu olduğu için Türkiye’nin dört bir tarafını gezmiş ve geleceği ile ilgili olarak, sürekli gezeceği bir meslek seçerse mutlu olacağını düşünmektedir. İşin içinde “gezme” kavramı olduğu için kendisi için en güzel sektörün turizm olduğuna inanmıştır.
Turizm... Kulağa ne kadar da hoş geliyordu bu isim. Deniz, güneş, kum, jet ski, banana, kano, herşey dahil oteller, yeme – içme ve “gezme”... Ayşe tercih yapacağı sektörü seçmiştir. Şimdi önemli olan ÖSS sonucu iyi bir puan almaktır.
Ve sonuçlar açıklanmıştır. Ayşe turizm ile ilgili bölümlerin hepsine başvurabilecek puana sahip olmuştu. Ailesi her ne kadar kızlarının tercihlerine karışmak istemese de, sadece turizmle kendisini kısıtlamasını istemiyorlardı. Ama Ayşe kararını vermişti bir kere.
Tercih aşamasına geldiğinde dokuz tercih yaptı Ayşe. Tercihleri; turizm ve otel işletmeciliği, seyahat acentacılığı, turizm rehberliği gibi bölümler olmak üzere İstanbul’dan Tokat’a Türkiye’de turizm eğitimi veren üniversitelerin ilgili dört yıllık bölümlerini seçmiş ve tercih formunu göndermişti. Şimdi bekleme zamanıydı...
O bekleme zamanı sanki çok uzun bir süreymiş gibi gelmişti Ayşe’ye. Bu sınava ilk girişiydi. Çevresindeki bir çok insan çok ümitlenmemesini söylemişti. Çünkü yerleşik olarak doğru düzgün bir eğitim hayatı olmamıştı. Tam yeni bir yere alışmışken, babasının tayini nedeni ile taşınmak zorunda kalmışlardı ve hem arkadaş çevresi hem de öğretmenleri sürekli değişmişti. Aslında sınava kazanamazsa bu durum onun için bir teselli olacaktı. “Kazanamadım, çünkü ben memur çocuğuyum ve eğitim hayatımda bir düzenlilik olmadı. Bu sene sil baştan daha iyi çalışıp daha yüksek puan alabileceğim.” diyebilecekti.
O gün gelmişti. Sabahın ilk saatlerinde televizyonlarda dereceye girenler YÖK Başkanı tarafından ilan edilecek, her biri üstün zekalı, çok çalışkan, ülkenin gururu ilan edileceklerdi. Aynı saatlerde internetten sonuçlara ulaşılabilecekti ve bir buçuk milyon kişiden lisans düzeyinde yerleştirmesi yapılacak ikiyüzdoksan bin kişiden birisi olabilecek miydi? Bu sorunun cevabı artık bir tık uzağındaydı. Kimlik numarası ve işlem kodunu girdikten sonra “gönder” tuşuna basmıştı ve bir milyondan fazla insanın aynı saatlerde sisteme giriş yapmaya çalıştıklarından dolayı yavaş yavaş açılmaya çalışan sisteme gözlerini dikmiş bekliyordu.
Gözleri ekrana kitlenmişti. Başarmıştı. Kazanmıştı hem de ilk tercihi ile. Çok istediği turizmin, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinin turizm ve otel işletmeciliği bölümüne kayıt hakkı kazanmıştı. Ağzı kulaklarındaydı. Bu sektör için çok gönüllü olmayan anne ve babası da ilk tercihinde istediği yeri kazandığı için mutluydular. Hemen yoğun bir telefon trafiği başladı, eşe dosta güzel haber verildi.
Kayıt tarihi geldiğinde üniversiteye gidip gerekli işlemleri yaptılar ve Ayşe artık üniversiteli bir öğrenci olmuştu. Ailesi O’nu güzel bir yurda yerleştirdi ve memleketlerine geri döndüler.
Eylül geldi ve okul açıldı. Sabahtan büyük bir keyifle derse gitti Ayşe. Mutluydu, artık o çok istediği turizm sektöründe çalışabilmek için teorik ve pratik bilgiye sahip olacak bir okulda okuyacaktı ve sonunda çok iyi bir yönetici olacaktı.
Ayşe sabah ilk derse girdi, ders Genel Turizm’di. Derse giren öğretim görevlisi “Arkadaşlar turizme hoşgeldiniz.” dedi Ayşe de içinden “Turizme hoşgeldim hocam” dedi ve ders başladı.
Bu Makale 22.02.2010 - 09:19:12 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Canım, senin adına çok sevindim, başarılarının devamını dilerim, hayırlı olsun...
-
İlk yazını okumak ve seviyeli bir yorum yapmak için buradayım. Üye bile oldum Sümeyra. Neyse güzel bir yazı olmuş; o senedeki heyecanı tekrar yaşattın bizlere. Hikayedeki Ayşe'nin, aslında sen olmadığını bilmemek büyük bir ikilem oluşturdu bende. Tekrar başarılar dilerim. Daha nice yazılara...