Zeki Emir Demirci: Patronculuk oynamamalıyız

Zeki Emir Demirci: Patronculuk oynamamalıyız
Türk otelciliğinin genç yatırımcılarından Emirhan Otelleri Yönetim Kurulu Üyesi İcra Kurulu Başkanı olan Zeki Emir Demirci, şirketin gelişimini ve Türk turizmine dair görüşlerini GM Dergi'den Selçuk Meral ile paylaştı.


GM DERGİ- Selçuk Meral

Son beş yılın kısaca bir özetini yapar mısınız?


2008 yılında okuldan mezun olduktan sonra İsviçre’de bir firmada çalıştım. 2 yıl önce Antalya’ya geldim.  İçerideki yapıyı değiştirdik.  Çok hızlı bir giriş yaparak futbol pazarlarına yöneldik. İçerdeki yapıyı kurumsallaştırıyoruz doğal olarak bu dönem biraz sancılı geçiyor. Ama sonunda meyvesini  toplayacağız. Yapacağımız birçok yenilikler var. Seneye ve önümüzdeki sene işlerimiz hem operasyonlarımızı hem yönetim sistemlerimizi hem de yatırımlarımızı biraz daha çeşitlilik ve biraz daha farklı alternatif pazarlara açılacak şekilde yapılandıracağız. Bunları yapmaktaki hedefimiz sezonluk turizmden kurtulmak.

Ailen otelci olduğu için işin içinde doğdun. O zamanlar neler aklına takılıyordu ve şuan işin başındasın ve onları nasıl değiştiriyorsun?


Ailem özellikle de dedem benim fikirlerimi dinlerdi. Dedem ben küçükken bana “ sen benim yapamadıklarımı yapacaksın” derdi.  Bu yüzden çocukluğumda da benim fikirlerim uygulanıyordu. Dedem bir fikir önerisinde bulunduğumda yapıldığı zaman hoşuma gidiyor ve bana öz güven veriyordu. O yüzden şimdi karar alırken ya da bir değişiklik yapacağım zaman dedem ya da babam olsa ne yapardı diye düşünerek ama bunun yanına kendi yeni fikirleri de ilave ederek gerçekleştiriyorum. Organizasyonlarda Change Management diye bir kavram vardır. Aniden bir değişiklik yaparsanız isyan çıkar onun için bu süreci yönetmek çok hassas dengeler üzerine kurulmalıdır. İsviçre’de 2004 yılında Glion Üniversitesi’de Turizm ve İşletme üzerine bu konularda eğitim aldım. 2008 yılında mezun oldum.

İNSANLAR ŞUAN Kİ İŞLERİNİ PARA ODAKLI SEÇİYORLAR

Eğitimin sürecinde yabancı işletmeleri de izleme şansın olmuştur. Arada belirgin farklılıklar var mı?


Aradaki belirgin farkların en büyüğü yurtdışında dünyanın neresinde olursa olsun insanlar kurumsallığa daha çok bağlılar ve insanlar şirket için çalışıyorlar, şahıslar için çalışmıyorlar. Çünkü biliyorlar ki şirket büyürse onlarda şirketle birlikte büyüyecek. Türkiye’de bu anlayış biraz daha alt safhalarda. İnsanlar şuan ki işlerini para odaklı seçiyorlar. Yurt dışında bazı şirketler çalışanlarına sosyal yardım paketleri veriyor. Tabi insanların şirketlerine bağlılığına bunlarda bir ekten ama bence, insanlar yurt dışında kariyer yönünde hedeflenip  “Ben Antalya’dan direktör olarak çıkıp dünyanın neresinde işe girebilirim” anlayışına odaklanırlarsa çok daha iyi yerlere geleceklerine inanıyorum. Unvan verilmez alınır. Bir kişi yükselmek istiyorsa kendini kanıtlamalı.

 Sen şirketin başındaki üçüncü nesili temsil ediyorsun. Deden, baban ve şimdi de sen. Bu nesil geçişlerinde birçok şirket zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Siz bu süreci nasıl atlattınız?

Nesil geçişi bizim şirketimiz çok etkilemedi. Çünkü babam genç bir baba oldu. Benim de babam ile aramda çok iyi bir diyalog var. Fikir alışverişlerinde bulunuruz. Babamın da genç olmasından dolayı çok fazla bir jenerasyon geçişinde zorluklar yaşamadık.

Hiç hissetmediniz mi?

Babamda hiç hissetmedim. Ama dedem de bunu hissettim.  Onunla da orta yol her zaman bulmuşuzdur.  Dedem her zaman son sözü söylemek isterdi ama ileri görüşlüydü ve her zaman fikirlerimizi sorar ve biz den de yardım alırdı.

Şuan kurumsallaşmakla ilgili bir süreçtesiniz, patron otelinden bu sürece ulaşan yolda en çok hangi konuda zorluk yaşıyorsunuz?


Genel olarak çok uzun senelerdir çalıştığımız personelimiz var. Eski alışkanlıkları bırakmak çok zor. Yeni bütçeleme sistemleri ayak uydurmaları yani hem eğitim alıp hem günlük işleri bitirip bir yandan da alt yapıyı hazırlamak biraz yoğun bir süreç . Bunu gerçekleştirirken herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Bu süreçte istekli olanlar kadar değişmek istemeyenlerde oluyor. Bunun sonuç  olarak işletmenin yararına bir çalışma olduğunu herkes yavaş yavaş idrak ediyor ve bu geçiş sürecine  işini severek yapan insanlar daha çabuk öğrenip daha hızlı ayak uyduruyorlar.  Ama burada çok hassas bir denge var. Patronculuk oynamamalıyız. Özelliklede bu geçiş sürecinde. Otoriteyi kullanıp hiyerarşiyi yıkarak başka departmanlara el atıp işlerini nasıl yapılmasını söylemek yanlış bir davranış. Bu davranış biçimi süreci biraz daha geriye atıyor. İnsanların akıllarında “düzen hep böyle mi olacak?” sorusu canlanıyor. Geçiş sürecinde bazen istetmeler kullanıyorsunuz. Örneğin;  bir program değişiyor başka bir program geliyor, onu öğreniyorlar ve sonrasında asıl programa geçiliyor. Ama bunu yapmak zorundayız. Çünkü Türkiye’nin belli şartları var. İnternet ve telefon alt yapısı gibi etkenlerden dolayı geçiş süreci gecikmelere neden olabiliyor.

BÜYÜYEREK VE GELİŞEREK RAHATLIK BÖLGENİZİ TERK EDİYORSUNUZ

Emirhan Grup bu süreci ne zaman tamamlayacak?


Geçiş sürecini yaklaşık 11 ay içinde tamamlayacağız. Ancak bu süreç hiç bitmeyen bir döngü. Kaliteyi artırmak, performansı ölçerek artırmak, nerde olduğunuzu bilip nereye gideceğinizi personelinizi yönlendirerek ve stratejik planlar yapmak üzerine kurulu olduğu için bu sürecin üzerine ekleyerek gidiyorsunuz. Büyüyerek ve gelişerek rahatlık bölgenizi terk ediyorsunuz.

Bu süreçte yeni yatak ya da yeni yatırım anlamında fiziki olarak da bir gelişme gerçekleştirecek mi?


Evet gerçekleştireceğiz. Emirhan, total bir renevasyona girecek. Otel olduğu gibi yıkılıp yerine yepyeni bir tesis yapılacak. Biz markalaşma yönünde de değişikliğe gitmek istiyoruz. Bir çatı altına yönetim oluşturup otellerin kendi isimleri ile markalaşmalarını istiyoruz.  Çünkü bu yapı uluslararası pazarlarda çok daha etkili ve efektif.  Özellikle de satışları artırmak açısından. Emirhan zaten yeni bir isim yeni bir logo tekrar değişik bir yönetim ile işin içine girdiği zaman çok daha iyi bir performans alacaktır.

Tam olarak nedir bu değişiklik?

Bu çağda insanlar paketin içine baktıkları kadar paketin dışına da bakıyorlar. CRM bölgede birçok otelin kullanmadığı bir sistem. Aslında tüm otellerin kullanması gereken bir sistem. Acentelerin yaptığı iş tamamen mass turizm. Otelcinin misafirle birebir bir kontağı yok. Çünkü satış direk acenteden geliyor. Rezervasyon geldiği zaman normal şartlarda bir otel nasıl büyük otel zincirlerinde otele rezervasyon yaptırdığınızda mailinize mesaj gelir, rezervasyon ve transfer ile ilgili bilgiler gelir. Bunu acentelerden gelen rezervasyon üzerinden yapmak mümkün olmuyor. Bu yüzden misafir ile gerçekten lüks bir hizmet vermek açısından kısıtlandırılıyorsunuz. Yani kişiye özel hizmet konusunda tüm turizm bölgelerinde bir paradoks.  CRM sadece doğum günü kutlaması değil. Yeni paketler hakkında misafiri bilgilendirme yapılıyor. Doğum günü ve evlilik yıl dönümü kutlaması da misafirlerimiz açısından büyük önem taşıyor. Örneğin; 60 yaşındaki bir çifte evlilik yıldönümü gönderdiğimiz zaman misafiriniz bundan büyük bir mutluluk duyuyor.

Emirhan Evrenseki ve Kumköy bölgesinde yer alan bir işletme. Bu bölgeyi turizm açısından nasıl değerlendiriyorsunuz  ve bu bölgenin içinde mi kalmaya devam edeceksiniz?


Bu bölge içerisinde kalmaya devam etmeyeceğiz. İleri ki yatırımlarımız farklı bölgelerde özellikle Ege bölgesinde  ve yurt dışında yatırımlarımız olabilir.  Yatırım düşüncelerimiz arasında İstanbul ve Londra şehirleri de yer alıyor.  Bu planlar önümüzdeki 4 yıl içinde olmayacak. Çünkü 4 yıl içinde iç yapı ve inşaata odaklanacağız ve bunlar tamamen hazır olduktan sonra yola çıkacağız.

ELİMİZDEKİ TURİZM BÖLGELERİNİ YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜRÜZ

Sektörde son zamanlarda birçok zincir ya el değiştiriyor ya da çıkıyor. Özellikle Antalya’dan kazanan aileler buradan iş edinmeye başladılar. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu enteresan bir konu. Bence bunu etkileyen birçok faktör var. Herkesin otel satma ya da el değiştirme sebebi farklılık gösteriyor. Yoruma çok açık bir konu. Bu konu da açık bir değerlendirme yapamayacağım. Ama Antalya’nın kendi halkının bu tür yatırımlara yönelmesi bence daha doğru bir yaklaşım. Dış kaynaklı yatırımlardan ziyade  Antalya’nın kendi vatandaşlarının bu sektöre yönelmesi bence Antalya için sevindirici bir durum. Antalya’nın tek sorunu şu an çarpık yapılaşma ve alt yapı yetersizliği.  Eğer bu konularda bir gelişim olmazsa biz elimizdeki turizm bölgelerini yavaş yavaş öldürürüz. İspanya’nın başına gelenler bizimde başımıza gelir. Yataktan ziyade kalite ve markalaşma konuları üzerinde durmalıyız.

Toplam kaliteye erişmek gerekiyor bunun içinde. Toplam kalite içinde genel bir bakış açısı yakalamak gerekiyor. Herkes her koyun kendi bacağından asılır mantığında değil mi? Gününü kurtarmaya çalışmıyor mu?


Maalesef öyle.  Bu söylediklerim çok büyük azim, birlik ve beraberlik gerektiriyor. Devletin bu konuda yapması gereken konsorsisyumlar kurması gerektiği kanısındayım. Antalya’da markalaşma adına AKTOB ve Antalya tanıtım A.Ş  ve Nizamettin Şen ellerinden geleni yapıyorlar. Ama bu oluşumlara herkesin  daha fazla destek olması gerekiyor.

BİRİNCİ VE İKİNCİ NESİL TURİZMCİLERDEN ÇOK DERS ALDIM

Seni üçüncü nesil olarak değerlendirirsek ; birinci ve ikinci nesil turizmcilerden hangi mirası aldığınızı düşünüyorsunuz?


Birinci ve ikinci nesil turizmcilerden çok ders aldım ve hala da almaya devam ediyorum. Bu bölge pamuk tarlası iken oteli olan abilerimiz ve dostlarımız vardı. Onlarla hala görüşüp konuşuyoruz. Onlarla konuştukça bu durumların oluşmasının mucize olarak görüyorum. Bu da görevimi ve üzerimdeki sorumluluğu artıyor. Aslında Türkiye turizmine Antalya için hepimizin çok büyük sorumluluğu var. Dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesinde yaşıyoruz.  Sadece yağmurlarda sel oluyor, onunda yetkililer tarafından düzeltileceğini düşünüyorum. Antalya’nın bence imarlarda ve otellerde biraz daha tutucu ve dikkatli olması gerekiyor. Çünkü turist bir otelden çıktığı zaman yürüme yollarımız idare eder şekilde var, ama temiz değiller.  Bir inşaat yapıldığı zaman her taraf çamur içinde kalıyor. Kimse etrafa dikkat etmiyor.  Burada alternatif turizmden bahsederken alternatif turizmin kış aylarında olduğunu yerel yönetimlerin anlayıp ona göre hizmet vermeleri gerekiyor. Çünkü yazın gelen turistte kışın gelen turistte Antalya’yı seçiyor. Kışın gelenler cezalandırılmış gibi olmasınlar.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?


Futbol sahalarımıza yatırım yapıyoruz. Mevcut 13 tane sahamız var. Bu sahalarımızın sayısını 16 ya da 17 ye çıkarmayı düşünüyoruz. 1200 kişilik bir stadyum yapıyoruz. Seneye futbol sezonunu çok daha aktif geçirmeyi planlıyoruz.  Herkesin bas bas bağırdığı gibi Antalya’ya yolcu getiren havayollarının kış aylarında biraz daha turizme destek amacıyla otelcilerle ortak bir çalışma içine girip bir özel paket ya da fiyat yapmaları, bölgenin kış turizmi için büyük fayda sağlar. Çin ve Kore’den gelen futbol takımlarımız var. Eğer fiyatlar aşağı düşerse şuan Kore’den  gelen 4 futbol takımı sayısı 12’ye yükselebilir.  Ağırlıklı olarak Avrupa’dan takımları ağırlıyoruz. İskandinav ve Arap ülkelerinden de takımlar geliyor. Japonya’dan da ilk takımımız seneye gelecek.  Bu sene toplam 267 takım ağırladık. Dedemin anısına bir turnuva düzenleme hazırlığımız var. Çünkü o ileri görüşlü bir yatırımcıydı. Herkes buraya futbolcu mu gelir derken bugün bu noktadayız. İyi ki yapmışız. Ayrıca bölgede futbol turizmi konusunda çok sıkı bir rekabet var. Çünkü fiyatlar birbirine çok yakın ve bu işi yapan otellerin vermiş olduğu hizmetler son derece iyi ve hepimiz birbirimize hizmet bakımından yakınız. Bu artık daha çok takımın seçimi oluyor. Örneğin; Alman süper ligi Belek bölgesini tercih ediyor. Diğer takımlarda Alman süper ligi ile maç yapabilmek için yakın yerleri tercih ediyorlar. Bu konuda spor turizmi birliği de önemli işlere imza atıyor.


Bu Haber 16.08.2013 - 11:44:03 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
  • Ege 17.08.2013 - 08:39

    Gelecek gördüğüm bi yönetici Emir..

  • MuratGencer 16.08.2013 - 09:50

    Xanthe ve Sensimarda geleceğin otelciliği şu an yapılıyor. Mimari, odalar, konsept mükemmel. Oda sayıları az, kalabalık yok. Her yer pırıl pırıl. Şahsen hayatımda otelde tatil yapmayı hiç hayal etmezdim ama bu tarz tesisler beni cezbetti. Bravo Emirhan Gurubu

  • TOLGA Comertoglu 16.08.2013 - 03:33

    hahahahaha ilahi Emir hadi bana AKTOBun tanitim icin yaptigi elle tutulur turizme faide saglamis tanintimla ilgili uc madde saybakiyim sen on numara caliskan bir kardesimsin ama agbeylerime ayip olmasin yolundan gidince zamaninda bizim gibi hicbir sey degismiyor gorursun ama az sabret olursa AKTOB da olmassa baskakuracagimiz bir dernekle bu sektore deger kazandiracagiz:)

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.