Eşi ile birlikte Almanya’da seyahat acenteciliği yapan Melanie Törün “2023 Türkiye turizmi üzerine birkaç düşünce” başlığıyla Türk turizminin Almanya’daki görünümünü yazdı. Turizmde maliyet baskısı nedeniyle kalitenin düştüğüne dikkat çeken Törün, temmuz ayı itibariyle şikayetlerin iyice arttığını ifade ediyor.
Melanie Törün’ün Turizm Güncel için kaleme aldığı yazının tamamı şöyle:
"Enflasyon korkunç, maliyetler her yerde patlıyor. Seyahat fiyatlarında da... Türkiye için rezervasyon yaptıranların çoğu fiyatları ve enflasyonu anlıyor. İnsanlar daha fazla ödemeye razı ancak en azından aynı performans ve kaliteyi bekliyorlar
Şimdi Temmuz ayı ve şikayetler daha önce hiç olmadığı kadar çoğalıyor. Kötü hizmet, kirli ve temizlenmemiş odalar, bildiğinizden daha az kalite ve hizmet.
Medyada binlerce şişe sahte alkol bulunduğuna dair haberler geliyor. Ayrıca personel bulma sorunu yaşanıyor. Personel bulunduğunda da, genellikle dil sorunları yaşanıyor ve birçoğu isteksiz çalışıyor. Son 24 ayda birçok otelde bu personel sorununu bizzat yaşadık.
Birçoğu için bu yıl Türkiye'de tatil yapmak sadece bir hayal. Onun yerine Mısır'a hatta Yunanistan'a uçuyor ya da biraz daha fazla para verip uzun mesafeli bir yolculuğa çıkıyorlar. Antalya ve Bodrum'daki bazı lüks oteller rezervasyon düşüklüğü konusunda büyük sorunlar yaşıyor, şimdiden personel çıkarıyorlar ve gıda tedarikçileriyle sorun yaşıyorlar. Şimdiye kadar kullandığınız her şey dahil sistem gerçekten yavaş yavaş kontrolden çıkmıyor mu?
2024 fiyatlarına bakarsanız oyun devam edecek. Bu nasıl devam etmeli? Alman konuklar artık bu fiyatları ödemeye istekli değil ve çoğunun bunu ödeyecek durumu da yok. Ve diğer milletlerin artık bu meblağları ödemeye gücü yetmiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bile daha ucuz olduğu için yurt dışına uçmayı tercih ediyor. Yıllarca turizm kendini değerinin altında sattı, her zaman her konuda birbirini geçmek istedi. Günümüzde maliyet patlamasıyla artık bu mümkün değil. Her zaman daha fazla, her zaman daha yüksek, daha iyi, ve daha ileri. Ondan geriye ne kaldı? Yeni bir çığır açmanın ve yeniden düşünmenin zamanı gelmedi mi?
Başlangıca biraz geri dönelim. Yaklaşık 25 yıl öncesinin lüksü ve fazlalığı olmayan dürüst, sıcak Türk misafirperverliğine geri mi dönmek lazım? Her şey dahil sistemini kaldırmak istemiyorsanız veya kaldıramıyorsanız en azından basit 4-5 yıldızlı otellerde yapıyı değiştirmek gerekli. Turist çoğunluğunun yoğun olduğu otellerde öncelikle gösteriş çoğunluğu yerine az ama kaliteli bir standart olmalı ki gönül rahatlığıyla satalım ve gelecek sene bir ailenin ödeyebileceği fiyatlar olsun. Bu misafirlerin hiçbirinin her şey dahil 24 saate ihtiyacı yoktur. Hiçbir misafir her şey dahil sisteminin tamamını kullanamaz! Her şeyden çok fazla var! Her şey dahil konseptinden alkolü çıkarın. Gerçekten alkole ihtiyacı olan varsa, bunu kendisi ödeyebilir ve bu pahalı içeceklerin bedelini seyahat fiyatına diğer misafirlere yüklenmemeli. 24 saat yiyecek ve içecek şart değil! Kalite önemlidir, nicelik değil!
Türk mutfağı tüm dünyada ünlüdür. Misafirler Türk yemeklerini sabırsızlıkla bekliyorlar ama açık büfede alman üsülü kırmızı lahanalı ile rosto dana etinin yanı sıra her türlü uluslararası yemekler bulunuyor. Temiz, bakımlı bir havuz alanı, sınırsız havlu değişiminden daha önemlidir. Personellerin makul bir ücretle çalıştırılması lazım ki işlerini severek yapsınlar. Odada dekore edilmiş yataklar yerine iyi bir oda temizliği misafirleri mutlu edecektir. Liste uzayabilir...
Özellikle Antalya sahilinde denizdeki kum kadar otellerimiz var. Beton üstüne beton değişik fiyatlarla sunuluyor ama genelde hepsi aynı biri biraz fazla diğeri biraz az. 2014'ten bu yana, neredeyse son 10 yıldır turizmde defalarca krizler yaşadık. Bugüne kadar kimse bunu bir fırsat olarak kullanmayı başaramadı, kimse kendini pazarda daha iyi konumlandırmak için uzmanlaşmadı veya kendini yeniden yönlendirmedi. Antalya sahillerine baktığımızda bir karnaval izlemini görüyoruz. Bu, yapay olarak oluşturulmuş ilgili tatil köyleri için de geçerlidir. Nereye bakarsanız bakın, herkes güzel yerel markalar ve moda şirketleri yerine, ucuz sahte ve aynı ürünleri sunuyor. Konuklar, otelin dışında, ister mağazalarda ister restoranlarda, ısrarcı ve çoğu zaman agresif satış görevlileri tarafından işleri daha da kötüleştirmek için taciz ediliyorlar ve dolandırıyorlar.
Aslında bir turizm ülkesi olmamıza rağmen oteller ülkesi olduk. İnanılmaz bir tarihi ve kültürel zenginliğine sahibiz. Çeşme, Datça, Göcek gibi harika yerlerimiz ve Selimiye, Söğüt gibi birçok küçük köyümüz ve daha pek çok misafirperver aile işletmesi butik otelimiz var. Dünyanın en güzel şehri İstanbul, Kapadokya'nın eşsiz masalsı manzaraları ve Anadolu'nun kalbinde daha birçok güzellik var. Türkiye'deki misafirlerimize gümüş tepside harika kültürüyle kendi dünyamızı sunabiliriz!!! Bununla ilgilenen birçok müşteri var.
Büyük Alman acentaları Türkiye’de kültür turizmine ve butik otellere neden ilgi göstermiyorlar? Bugün her üç cümlede bir sürdürülebilirlikten bahsediyoruz. Sürdürülebilir turizm günün 24 saati misafirleri besleyen, otelden çıkmayan misafir ve açlık maaşına çalışmak zorunda kalan personel tarafından hizmet verilen tatil fabrikalarından doğmaz. Açık büfede Alman mutfağının kırmızı lahanalı dana eti yemeği ve Oktoberfest gibi Bavyera gelenekleri ile misafirlere sunulmaz. Buradaki sürdürülebilirlik, iş yaratmak, yerel ekonomik döngüyü ve altyapıyı teşvik etmek ve güçlendirmek anlamına gelir, yoksulluk ve eşitsizlik azaltılmalı ve her şeyden önce doğa ve kültür korunmalıdır! Son 20 yıldır, doğamızı kirlettik ve kendi kültürümüzü inkar etme noktasına kadar geldik.
Her şey dahilden alkolü çıkarmak nedir?Nasıl bir öneri bu? İçkisiz tatil mi olur? Her şey dahil sistem elbette sona ermeli. Görgüsüz, gereksiz ihtişamlı oteller yerine, sade, doğal ve Türk misafirperverliğini ortaya çıkaran oteller olmalı evet. Ancak her şey dahil devam edecekse de, etmeyecekse de alkol daima içerikte yer almalı. Alkolsüz tatile daha da kalitesiz turist gelir uzun vadede daha çok şey kaybederiz.
Çok doğru bir yazı. Müstifliği ortadan kaldırmamız gerekir. Fiyatları indirmek için maliyet çalışması yapılması getekir. Herşey dahil sistemin gözden geçirilmesi gerekli. Sunulan öneri : alkolü paralı yapmak iyi düşünüyorum nülmüş bir çözüm.Büfelerde zenginliği bırakıp az ama kaliteli yemeklerin sunulması hem personel maliyetini düşürür hemde müşteri memnuniyetini arttırır.
Yılların turizm çalışanı olarak keyifle evimden izliyorum. Yıllarca işini kalpten severek yapan bizleri sadece istediğiniz gibi kullanabileceğiniz ucuz işgücü olarak gördünüz. Bu kafayla daha beter olacaksınız, ben de keyifle izleyeceğim.
Destinasyon pazarlamasi yok, şehir markaciligi yok, otellerde pazarlama bilen yok ama sorsanız herkes işin uzmanı. Sonuçları sebep gibi gostermeyelim gerçek sebeplere odaklanalim
Ülkemizdeki turizmciler kangren haline gelmiş bu sorunları görmüyorlar mı? Elbette görüyorlar. Peki neden buna ses çıkarmıyorlar? Çünkü maalesef ülke menfaatini ve çalışanı değil sadece kendilerini düşünüyorlar. İşler azalınca anında ya işçiden kesiyorlar ya da hizmetten. Olacağı buydu.
Çok yerinde, doğru ve gerçekçi bir yazı kaleme almışsınız. Tebrikler, umarım yazılarınızın devamı gelir, biz de yansımamıza gerçek bir pencereden bakabiliriz.
Hemşehri kontenjanından turizm arazilerini iş bilmez, kripto pontus şüphelisi müteahhitlere verince genel ortalama düştü... Ben bile artık keyifle Yunanistanda Türklerle tatil yapıyorum... İranlılar yok, Araplar yok, Türki cumhuriyetlerden gelenler yok... Medeni, temiz bir tatil yapıyorum ailemle...
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri
