"Kasapların tartışmasında koyunların taraf tutması koyunların kaderini değiştirmez.” (Sümer atasözü) Efendim peşinen söyleyeyim atasözü aşırı ironi içermektedir. Lütfen fazla ihtimam göstermeyiniz.
Savaşın nereye evrileceği nerede duracağı konusunda bir yığın fikir var.
Ellerinde sunum çubukları ekran karşısında haritalar üzerinden fal bakanları dinlediğimizde derde devadan gayrı her şey var.
Bu kez durum biraz farklı, sınırlarımızda görmeye alışık olduğumuz “tehdit”lerden onu ayıran özellik savaşan iki taraf bizim içim önemli ve büyük bir pazar.
Gerçek anlamda “lobi”si olmayan turizm endüstrisi, yakın tarihimizde hiç bu kadar krizle birlikte gündeme alınmadı, bu bir ilk desek sanırım abartı olmaz. (Körfez krizinden bu yana gündemi taramak yeterli sanırım.)
(Lobi’den kastım; turizm yatırımcılarının hatırı sayılır bir kısmının mutlaka ikinci bir işleri var ve bu işlerin büyük bir kısmında kapı devlete açılıyor, haliyle onu kritik etmek ve eleştirmek biraz zorlaşıyor.)
Güneşli yaz aylarında tekrar hatırlanmak üzere bir köşeye konulan “turizm” cari açığın kapatılmasında konjonktüre bağlı acil ihtiyaçtan dolayı bu günlerde adından pek sık bahsedilir oldu.
Televizyon yayıncılığının çoktan içi boşaltılıp başka bir boyuta taşındığından buralarda aklî selim birilerini bulmak oldukça zor.
Strateji, güvenlik ve uluslararası ilişkiler uzmanı gibi unvanlar havada uçuşuyor
Bu manzarada biz turizmcilerin bir yol haritası bulması geleceğe dair bir strateji oluşturması biraz zor gibi.
Rusya‘nın Akdeniz'de bizimle rekabet eden birçok ülke tarafından izole edilmesinin turizm de Türkiye yarayacağını söyleyenler ve bu görüşün aksini iddia edenler var.
Zamanı gelmiş ödemelerini yapamayacağı için temerrütte düşmesi muhtemel ve şimdiden para birimi pul olmuş Rusya’da yerel halkın davranışlarını bekleyip göreceğiz...
Glasnost (açıklık) politikası ile başlayan süreç sonrası, küresel sermayenin yani emperyalizmin şubeleri epeydir bu topraklarda faaliyette. Rusya eski Rusya değil. Dünya ile entegre olmanın elbette bir faturası olacak.
Kendi egemenlikleri ve güvenlikleri söz konusu olduğunda başlattığı savaşta, çoluk çocuğa acımayan Putin (Rus) kafasının en ufak bir menfaat çatışmasında bize turist değil su vermeyeceği son derece aşikâr.
Putin pahalı montu ve boğazlı kazağıyla gündem olan son gövde gösterisinde kitlelerin, Rusya İleriye diye başlayan sloganları o anlık gelişen bir şey midir diye düşünmekte fayda var.
S-400’leri verin, boğazları kapatın ve dahi garantör ülke olun gibi isteklere pabuç bırakmayacak bir diplomasinin varlığından emin olmak istiyoruz.
Efendim Varyag gemisini unutmayın. O gemi bilindiği üzere 1993 yılında Rusya ve Ukrayna arasında yapılan anlaşma gereği Ukrayna’ya bırakılmıştı. Geminin akıbeti malumunuz bir dizi kurnazlıkla Boğazlarımızdan geçip Çin’e gitti. Biz o gün bu gündür milyonlarca Çinli Turist bekliyoruz.
Milyonların mülteci hale geldiği, yerle bir olmuş sanayisi yok edilmiş, enerji kaynaklarının el değiştirdiği, Karadeniz’e çıkışı olmayan Ukrayna’nın ne kadar sürede toparlanacağını bekleyip göreceğiz.
26 Ocak 2021 tarihinde, TurizmGüncel’de yayınlanan bir yazımda aslında bugüne gönderme yapmışım.
(…Karadeniz ne kadar sakin ise alın size o kadar Rus turist. Zor ama seçim sizin
Ağırlıklı olarak tek pazara (market) bağlı bölgelerin hali harap. Antalya'da Rus ne ise Van’da İranlı odur.
Her defasında söylemekten yoruldum.
Turizm uluslararası ilişkilerden fevkalade etkilenen bir iş koludur. Kapılar kapandığında o kapıları tekrar açmak da herkesin harcı değildir.
Bizim modelimiz diğer ülkelere göre de çok farklıdır.
Uluslararası çıkar çatışmalarından nasibini alması tesadüfi değil coğrafi bir gerçekliktir.
Dönmeyen dolap kalmamıştır.
Yatırımcısı ayrı çırpınır çalışanı ayrı.
Bitmeyen çile, önümüzdeki yaz önümüzdeki sezon, ikinci çeyrekte toparlar temennileri döner durur...)
Üst segment hizmet veren tesislerin on binlerce dolarlık villalarında yer bulana aşk olsun.
Alıştıkları lüks yaşamı özleyen oligarkların sular duruluncaya kadar geçici “cenneti “olma şansını yakalamış olabiliriz.
Her iki pazarla ilgili istatistiki bilgileri artık tüm Türkiye biliyor. Yani bir çırpıda yeri doldurulacak şeyler değil bunlar. Alternatif pazarlar konusunda TGA'nın çabaları için yetmez ama evet.
Ayrıca TGA payları işletmeler üzerinde ciddi bir yük ve bölgesel gerçeklikten çok uzak. Tüm bölgelerden aynı oranda pay almakla birlikte, tanıtımda öne az çıkan bölgelere haksızlık…
Allahtan bu sektörün isimsiz kahramanları var, birçoğunu tanıma fırsatım oldu. Haritada yerini bilmediğimiz ülkelerden kendi imkânları ile bize turist getirmek için tek başına didinenlerin önünde saygı ile eğiliyorum…
Rezervasyonlara ve rakamlara bakarak pandemi sonrası oluşan maliyet şoklarının üstesinden geleceğiz diye sevinirken bir anda kur şoklarına maruz kaldık, İş yükü fazla, ciro iyi kar yok diye dertlenip duruyoruz hadi bunu da atlatırız demeye başladığımızda duymak istediğimiz en son şeydi savaş…
İç pazara bağlanan umutlar da bu enflasyonist ortamda ilaç olmaktan uzak gibi.
Geçen yıl ekmeğini yediğimiz "kapanma" çok geride kaldı.
Bu virüsün kaynağı kabul edilen Çin’den yeni kapanma haberleri geldiği bu günlerde, siz maske yasaklarından HES kodundan neden vazgeçildiğini düşünüyorsunuz? İç pazarı ayakta tutmak için maske ve mesafede çoktan gözden çıkarıldı.
Ulaşım maliyetleri günden güne artıyor. Gıda ve zorunlu ihtiyaçlarımızın fiyatları hâlâ durulmayacakmış gibi göründüğü bu ortamda sezonun kırkı çıkmaz demek mümkün. Büyük şehirlere yakın bölgeler için fırsat günleri başladı. (Kırk gün konusunda ben yanılmışım demek istiyorum.)
Üst segment de iş yapmaya çalışanların işleri daha kolay gibi. Orada telaffuz edilen rakamlar bu işler öncesinde de vayyy dedirtecek cinstendi...
Sektörün yükünü taşıyan orta ölçekli işletmelerde işler oldukça zor.
1991 Körfez Krizi ile başlayan süreçten bugüne başına her türlü iş gelen turizm var olmaya devam edecek. Nitelikli iş gücü, kaliteli tesisleri ile her zaman ön planda olacak yeter ki üvey evlat muamelesi görmesin.
Sektörü bin bir zahmetle bu günlere taşıyan insanların çoğu küskün, hiç olmazsa gençleri ve yeni gelenleri küstürmeyin.
Asıl maharetleri kriz döneminde ortaya çıkan nitelikli yöneticilerini, çalışanlarını kaybetmesi sektör için üzücü. İş işten geçmeden ciddi teşvikler beklemekteyiz... İstihdama, enerjiye ve vergilere yönelik güzel ve kalıcı şeyler duymak istiyoruz.
Misafirperverlik bize mahsus, bu boşluğu çeşitli sebeplerle yerinden yurdundan edilenlerle ikame ettirmek mümkün değil. Üretime, istihdama dair onlarca sektörle göbek bağı olan, turizm ve çalışanları kendilerini yalnız hissediyor.
Umarım şu kçö gibi bir illete tekrar başvurmazlar..Çünkü verilen parayla anca ev kirası ve elktrik gaz ödeyebiliyor..anlayacagınız aç kalıyor personel...Em güzeli yılladır kazanan patronlar versin tazminatlarını ve yol göstersin biz gibi çalışanlara..Gerci ona da yanaşmazlar aç gözlü doymak bilmeyen bazı patronlar..
Konuyla alakalı değil ama yinede yazmak istedim covid ve savaştan daha tehlikeli bir ciddi durum kapımızda iklim değişimi yaz sezonu diye birşey kalmayacak temmuzda donacağımız günler çok yaklaştı onca tesis otel ne olacak bunlar için bir acil eylem planı yapılıyor mu insanlar turizmciler bunun farkındamı bilmiyorum
İlk defa bir yorumcu kralın çıplak olduğu söyledi. İçinde bulunduğumuz durumu en net açıklayan bir yazı yazarı tebrik ederim. Şu ana kadar hep iktidar yanlısı yorumcular sahte umutlar dağıttı işin derinliklerinden bahseden maalesef yok. Biz bu sezonu nasıl başımız dik kapatırız diye can çekisirken turizm bakanı 2028 den dem vuruyor.(kriz savaş bizi teğet geçecek havası)bu bizi bitiren ve iflasa götüren söylemlerdir
Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.
www.turizmguncel.com internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, video ve fotoğrafların her türlü hakkı Turizm Güncel A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Copyright © 2018 - Tüm hakları saklıdır. Turizm Güncel
Tasarım & Yazılım Altyapısı DataNet Bilgi Teknolojileri
