GÜMTOB Başkanı'nın bu sözleri çok konuşulacak

GÜMTOB Başkanı'nın bu sözleri çok konuşulacak
1.5 yıl içinde Bursa’ya 11 ayrı otel markası geliyor. Peki Bursa, bu kadar yatırımı kaldırabilecek mi? Ya Uludağ ne olacak? GÜMTOB Başkanı Haluk Beceren ile yaptığımız röportajı aktarıyoruz

GÜMTOB Başkanı'nın bu sözleri çok konuşulacak
GÜMTOB Başkanı'nın bu sözleri çok konuşulacak

Eda Özsoy - TurizmGuncel

Bursa,  son aylarda artan uluslararası otel yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Kentte şu anda 72 otel ve 7 bin civarında yatak bulunuyor. 1.5 yıl içinde Bursa’ya toplam 11 ayrı otel markası geliyor. Peki özellikle sanayide kan kaybeden Bursa, bu kadar otel yatırımını kaldırabilecek mi?

Peki ya, bir zamanlar kış turizminin gözde merkezlerinden olan Uludağ’ın durumu ne olacak? İmar planı sorunlarıyla boğuşan Uludağ’da otelciler, bu mücadeleden nasıl bir sonuçla çıkacaklar? Turizmguncel.com ekibi sizin için yollara düştü ve Bursa turizminin önemli aktörleriyle görüştü. Dosyamıza Güney Marmara Otelciler Birliği (GÜMTOB) Başkanı Haluk Beceren ile yaptığımız röportajla başlamak istiyoruz. 

GÜMTOB, İstanbullu turizmcilerin ardından kurulan ikinci büyük dernek…Güney Marmara Otelciler Birliği (GÜMTOB) Balıkesir, Çanakkale, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Bilecik üzerindeki otelcileri bir araya getiriyor.


GÜMTOB Başkanı Haluk Beceren’in ailesi Bursa’nın en köklü ailelerinden biri…Şimdi sizlere Haluk Beceren ile yaptığımız söyleşiyi aktarıyoruz.

Beceren Ailesi, Uludağ’ın temellerini oluşturan ailelerden biri... Uludağ’da ilk özel teşebbüs nasıl kuruldu, anlatır mısınız?

 
Babam Mehmet Beceren, ilk kez 1940’li yıllarda Uludağ’a çıkmaya başlamış. Ailem, Batı Trakya’dan Bursa’ya göç etmiş bir aile. Bursa’da eskiden Dağcılık Kulübü varmış. Bu kulübün sahipleri İkinci Dünya Savaşı’ndan önce bir Alman üst teğmeni misafir ediyorlar. Yani  ilk kez bir Alman üst teğmen Uludağ’da kayak kayıyor.  Ondan sonra Dağcılık Kulübü, yazın Uludağ’a geziler yapmaya başlıyor. Orada kulübün kurucusu İhsan Celal Anter, babamı da yanında birlikte götürüyor. Babam bu spora merak salınca, hafta içi Merinos Fabrikası’nda çalışıyor, haftasonları da Uludağ’a kayak kaymaya gidiyor. Bu geziler daha sonra,  turlara dönüşüyor. Askerlik dönüşünde kayak evinde çalışmaya başlıyor. Önce bulaşıkçılık yapıyor.

Arkadan Özel İdare’nin Uludağ’da ilk kez inşa edilen Büyük Otel’de çalışmaya başlıyor. Büyük Otel’den sonra Kayak Evi’nin İdare Amiri oluyor. Uludağ’da yazın bir kantin açıyor. Yanına bir lokanta ilave ediyor. Sonra da otel açıyor. Annemle babam, Uludağ’ın ilk özel teşebbüs olarak gelen işletmecilerdir. Uludağ, eksiden yazın çok hareketli olurdu. Yazın yaylacılarla dolup taşardı. 1960’lı yıllardan sonra kışın kayak merkezine dönüştü.

Sonra 1963 yılında teleferik yapıldı. 1963’te Milli Park olduktan sonra Uludağ’da kamp yapmayı yasakladılar. Kampların hepsi yıkıldı.

Misafirhaneler ne zaman kuruldu?


60’li yıllardan sonra yapıldı. Şu anda 13 ,14 tane devletin misafirhanesi var. Bunların dördü kapalı durumda. Onlar da otelcilerle birlikte otelcilik yapıyorlar. Devletin personelini ağırlıyorlar. Kendi personeline 10 lira diyorsa, dışardan gelenlere 15 lira diyorlar

Peki sıkıntılar ne zaman başladı?


Sıkıntılar ezelden beri var. Şu anda üçüncü imar planı devrede. Ondan evvel de vardı ama hep bir şekilde aşılıyordu. Ancak Anayasa Mahkemesi, Milli Park arazilerinde tayyar tahsislerini yasaklayıncaya kadar… Orman arazilerinde konaklama için artık hiçbir şekilde tahsis yapılamıyor. Yapılamayınca, mevcut işletlemelerin tastikli projelerinin dışında yaptıkları ilaveler, kaçak yapı olarak adlandırılıyor. Bunların yıkılması isteniyor

Bütün bina kaçak yapı sayılmıyor öyle mi?


Hayır ama Orman İdaresi şu anda onu öyle görmeye çalışıyor.

Ben de okuduğum haberlerde hep öyle algıladım. Size vermek istedikleri yerler nerede?

Her işletmenin bir izin belgesi var. Bir de tastikli projesi var. Kurulmuş olan bir ilave varsa o kaçak sayılıyor. Bazı otellerde tahsisli arazilerin dışında da yapılaşma var. Bazılarının tahsisli arazisi var, arazinin içinde kalarak bazı şeyler yapılmış. Biz, hiç bir şekilde ölçülerin dışına çıkmadan yalnız dördüncü kattaki balkonları odalarımıza kattığımız için kaçak sayılıyoruz. Milli Parklar diyor ki,  ‘ben herkesin tahsisini iptal edeyim, ne yaparlarsa yapsınlar’. Biz de diyoriz ki, bizim Anayasal bir hakkımız var. Bunu bir şekilde vermek istemiyoruz. Onlar da alabilmek için ellerinden gelen her türlü gayreti gösteriyorlar. Bugün yeni bir plan yapılıyor. Çünkü burası, 2006 ‘da sit alanı ilan edildi. Sit alanında iki yılda bir plan yapılması gerekiyor. Bu plan yapılıncaya kadar mevcut herşey orada var olarak görülüyor. Yeni yapılacak planlara da bunların yıkımı zaten kanunen yasak. Ama bir taraftan da Milli Parklar, bizim tahsislerimizi iptal etmek için uğraş veriyor. Tahathütnameler imzalatılmak isteniyor. Size yeni yerler verelim, o yerlerde siz otellerinizi yapın, buraları yıkalım. Buraları kayak pistine katmak için yapacaklar ama bizim otellerimizin yeri kayak pisti olacak yerler değil. Bir iki otelin yıkılması kayak pistini biraz rahatlatır ama herkes bir şekilde Uludağ’da kayabiliyor.  Ayrıca bize vermek istedikleri yer nerede?

Ne kadar karmaşık bir durum…

Gerçekten de öyle… Şimdi bize gösterecekleri yerler, Milli Parklar’a ait olacak ancak bize yeni yer tahsis etme hakları yok. Anayasal olarak bize yeni bir arazi tahsis edemez. Ancak o araziyi turizm Bakanlığı’na devredeyor. Bakanlık orayı turizm alanı ilan eder. İhaleye çıkılır, biz o yeri alırsak bizim olur. Burada yapmak istedikleriyle bize söyledikleri arasında bir çelişki var. Bunlar bizi hep yokuşa sürmek için yapılan şeyler

Neden peki, Uludağ bitirilmek mi isteniyor?

Bilmiyoruz amaç nedir. Bir Davos lafı var. Davos bir kayak merkezinden önce bir kongre merkezidir. Yüksekliği Uludağ kadar olmayan bir şehirdir. Uludağ, bir kayak merkezidir. Uludağ, bir Davos olabilir mi? Kongre merkezi şeklinde bir düzenleme yapılırsa ancak bazı çalışmalar yürütülebilir.

Bir defa herşeye bir engel var. Sağlık Bakanlığı, Uludağ’daki kongreleri yasakladı. Burayı aralık, ocak, şubat ayında kongre yapmak yasak.

Uludağ’da baş yok ki!

Sorun çok başlılıktan mı kaynaklanıyor?

Baş yok ki… Kimin ne yapmak istediği belli değil. Uludağ’a bir otorite lazım. Turizm Bakanlığı bir otorite olabilir. Uludağ’ın turizm alanı olması için Bakanlar Kurulu’na birteklif verildi ancak son anda iptal oldu.
 
Uludağ’da oteller bölgesi 34 hektarlık bir alan Uludağ, bin 300 hektarlık muazzam bir dağ. Oteler bölgesi eşittir Uludağ değil. Uludağ, tek bir otoriteye bağlanmalı. Bu da belediyedir. Dünyanın hiçbir yerinde bir kayak merkezi, dört beş otorite tarafından yönetilmiyor.

Hangi otoriteler var?

Milli Parklar, Turizm Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı…Var da var

Peki dünyada uygulamalar nasıl?


Her yer belediyeye bağlı.. Kayak merkezleri içinde belediyenin altında çalışan özel bir komisyon vardır. Bu komisyon, bütün inşaat, tadilat ve tadilatlara komisyon karar verir, tavsiye eder. Pistlerdeki güvenlik için b otorite her sabah toplanır. O bölgenin şartlarına bağlı olarak pistlerde kayılıp kayılmayacağına karar verir. O bölgenin işletmesine bazı yerlerin açılmasını ya da kapatılmasını emreder. Bu komisyonda, belediyenin mühendisi de otel yetkilisi de meteoroloji yetkilisi de vardır. Bu olmadığı müddetçe yapılacak herşey askıda kalmak zorundadır.

Bizi komple kaldırmaya çalışıyorlar

Uludağ, hakikaten bir Davos gibi merkez haline gelebilir. Şu anda Türkiye’de değil ama Avrupa’da popular olan birkaç spor dalı var. Örneğin kayaklı koşu…

Orta yaş grupları için özel yollar yapılıyor. Ama biz yapamıyoruz çünkü izin verilmiyor. Artı, biatlon ve kayaklı atlama adında iki popular spor var. Kayak Federasyonu bu iki branş için sporcu yetiştiriyor. Ancak antremanlar Slovenya’da yapılıyor. Bunlar Uludağ’a yapılmalı ki, dışardan uluslararası kayak müsabakaları alalım.

Ama bunların hiçbirine izin verilmediği için herşeyi kaçak yapmak zorunda kaldığımız için herşey birbirine giriyor. 1993 yılındaki bir ihtiyaçla 2010 yıılındaki ihtiyaçlar çok farklı.  İnsanlara hizmet verecekseniz, yeni ihtiyaçları gidermek zorundasınız. Bunlara izin verilmiyor. Yaptığınız zaman da kaçak hale dönüştürülüyorsunuz. Türkiye’de olmayan bütün uygulamalar Uludağ’da var. Şimdi bizi komple kaldırmaya çalışıyorlar

Peki yıkım haberleri sizi nasıl etkiledi. Şu anda doluluklar nasıl?

Doluluklar gayet iyiydi. Ancak gazetelerde yayınlanan ‘oteller yıkılıyor’ haberleri müşterileri çok etkiledi. Müşteriler bile bize ‘ne zaman yıkılacak’ diye soruyorlar. Biz devletin arazisi üzerine yatırım yapıyoruz. Böyle olmasına rağmen niye bu değerler yok edilmeye çalışılıyor, bunu anlamıyoruz. Başbakanımız devreye girip de yapıcı bir çözüm koyarsa ortaya çok memnun olacağız
 

Biraz da Bursa’dan bahsetmek istiyorum. Bursa’da birbiri ardına otelleri açılıyor. Bursa bu kadar oteli kaldırır mı, yoksa ihtiyaç var mı?

Şu anda yolda olan 11 tane proje var. Bundan 2 yıl öncesine kadar oteller iyi bir geceleme yakaladılar. Sanayinin en tap noktada olduğu zamandı. Daha çok iç turizm ve yurtdışından gelen misafirleri ağırlıyorduk. Ondan önceki dönemde sanayi bu kadar kuvvetli değildi ama anadolu turları çok cazipti.

Otellerin dolulukları da fiyatları da yükseldi. Fakat 2 sene once tekstilde problem yaşanmaya başladı. Alıcı ve satıcılar azalmaya başladı. Krizle birlikte Bursa’daki otellerin doluluk oranları yüzde 40’a geriledi.

Yeni yatırımcıların hiçbiri otelci değil


Yeni yatırımlara baktığınızda yatırımları yapanların hiçbiri otelci değil. Hepsi sanayiden gelme.  Bursa’da son dönemde arsası olanların otel yapmaya başladıklarını görüyorsunuzu. Sanayideki kullanım azalınca, değişik bir yatırım olayına girilmek isteniyor.

Bursa para kazanır mı, sanayi tam gaz havaya kalkarsa, kongre merkezimizi açılırsa, konglerin gelmesini sağlarsak, uçak getirebilirsek iyi para kazanabiliriz.
 
Kongre merkezi, umut vaat ediyor ama…
 
Kongre merkezi, Bursa’ya yeni bir soluk getirir mi?

 
Bahar ayında açılacak olan kongre merkezinden umutluyuz ancak şu ana kadar hangi firmanın çalıştıracağı belli değil. Bir kongre bir iki sene evvelden planlanlaması gerekiyor. Ancak biz daha hiçbirşey planlamadık. Şu anda sadece araştırması yapılıyor.


Güney Marmara’da yeni turizm alanları

Son olarak Güney Marmara’da turizm potansiyeli oluşturan yeni bölgeler nereler?


Edremit Körfezi çok cazip. Var olan havalimanı büyütülüyor. Direkt Avrupa’dan bu bölgeye charter seferleri gelecek. Nilüfer bölgesinde ev pansiyonculuğu özendirilmeye çalışılıyor. Burası çok cazip bir yer olabilir. Bursa’nın Uludağ ve civar köylerinde çok güzel tabiatı olan yerler var. Gemlik zaten çok büyük bir bölge. Erdek yaz turizmi açısından çok revaçta olan bir yer… Tabi dışardan buraya yabancı getiremiyorsunuz. Ulaşım olanakları çok zor. Bursa Havalimanı uçuşlara kapatıldı. Biz aslında hep İstanbul’un gölgesinde kalıyoruz. Hem çok yakınız hem de çok uçağız.

İDO’nun seferleri gecelemeleri etkiledi

Bursa’da gecelemeleri etkileyen çok önemli bir unsure daha var. İDO’nun deniz otobüsleri. Sabahtan akşama kada buradaki işlerinizi bitiyorsunuz. Sabah günü birlik gelen insanları gece burada bırakmak gerekiyor. Otellerimize gidip gelen insanlar vardı. Bunların hepsi günü birlik hale dönmeye başladılar. Türkiye’deki konaklama sektöründeki en büyük düşüş, malesef Bursa’da yaşandı. Ama bu durum kimseyi ilgilendirmiyor.


Bu Haber 15.02.2010 - 18:56:51 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.