Diyaeddin Şahin’den Bağlıkaya’nın iddialarına yanıt
Bakanlıklarararası Hac ve Umre Kurulunda TÜRSAB’ı temsilen bulunan, ancak TÜRSAB yönetimi tarafından hem yetkisiz hareket etmek ve kurumun arkasından dolanmakla suçlanan Diyaeddin Şahin, hakkındaki iddialar ilgili Turizm Güncel’e açıklamalarda bulundu.
Turizm Güncel Geçtiğimiz günlerde hac ve umre acentelerinin sorunlarını konuşmak için bu alanda faaliyet gösteren seyahat acentelerinin temsilcileri ile TÜRSAB genel merkezinde bir araya gelen Başkan Bağlıkaya ve birliğin hukuk başmüşaviri Avukat İlker Ünsever, yaşanan sorunlarla ilgili Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunda TÜRSAB’ı temsilen bulunan Diyaeddin Şahin ile Hac ve Umre Seyahat Acentaları Derneğini (HURSAD) sorumlu tutmuştu.
Şahin’e dönük hac baronluğu ve akçeli iş suçlaması
Toplantıda bir konuşma yapan
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya “
Bunlar hac baronları. Biz onlara Diyanet İşleri’nin yüzde 60 olan hac kotasına karşılık seyahat acentalarının yüzde 40 olan payını büyütsün, acentaların hakkını hukukunu korusun diye yetki verdik, TÜRSAB’ı temsilen Bakanlıklararası Hac Umre Kuruluna gönderdik. Yetkiyi verdiğimiz kişi kurumun arkasından dolandı. Pastayı büyütüp herkese ekmek sağlaması gerekirken enerjisini küçük bir grubun menfaatlerini büyütmek, tekel oluşturmak için kullandı. Kurumuna ihanet eden her şeyi yapar. Ayrı birlik kuracaklarını söylüyorlar. Ayrı birlik kurarlarsa ne yapacaklarını şu an yaptıklarıyla şimdiden gösteriyorlar” derken,
İlker Ünsever ise söz konusu sorunların Kuruldaki
TÜRSAB temsilcisinin hac ve umre seyahatleri düzenleyen seyahat acentaları arasında yapılacak seçimle belirlenmesini öngören
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin nedeniyle ortaya çıktığını belirtmiş, “
Bu yönetmelikleri düzenlemelere göre belirlenen temsilci Dernekler Kanunu’na göre kaymakamlıklarla denetlenebilecek bir dernek adına Suudi Arabistan’da faaliyet göstererek kendisine ait olmayan yetki kullanmakta, akçeli işler yapmaktadır. Biz buna karşı da 2023 yılının Haziran ayında bir dava açtık. Bu dava da devam ediyor.” ifadelerini kullanmıştı.
Kendisine yönelik iddialar ile ilgili
Turizm Güncel’e yazılı bir açıklama yapan
TÜRSAB’ın
Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu Temsilcisi Diyaeddin Şahin, Ulusoy döneminde kendilerinin Bağlıkaya’ya gitmediğini, Bağlıkaya’nın kendilerine gelerek “Hac ve umreyi dilediğiniz gibi yönetmeniz için tek yetkili siz olacaksınız" dediğini ileri sürdü.
HURSAD’ın hac ve umre işinde herhangi bir akçeli işe girmediğini, kimseden para almadığını anlatan Şahin, Kurulda bulunmalarına ilişkin yetkiyi TÜRSAB’dan değil yapılan seçimle seyahat acentelerinden aldıklarını, TÜRSAB’ın hac ve umre konusunda zaten bir yetkisinin olmadığını iddia etti.
Kura dışı hac, tekel oluşturma, görevi kötüye kullanma ve ek teminat suçlamalarını reddeden Şahin’in açıklamasının tam metni şöyle:
“TÜRSAB Başkanı açıkça yalan söylüyor
Bağlıkaya’nın, bizim 6-7 sene önce kendisine gidip feryat figan ettiğimiz iddiası tamamen gerçek dışıdır. Gerçekler, tam tersine, Bağlıkaya’nın bize gelerek,
Başaran Ulusoy yönetiminin hac ve umre acentalarına yönelik tavrımıza duyduğu hayranlığı dile getirdiğini ve bizimle işbirliği yapmak için teklif sunduğunu göstermektedir. Bu teklif, "Hac ve umreyi dilediğiniz gibi yönetmeniz için tek yetkili siz olacaksınız" şeklinde açıkça ifade edilmiştir.
2016 yılında, Ulusoy yönetiminin uygulamalarına karşı sivil itaatsizlik eylemleri başlattık ve bize dayatılan her türlü hukuksuz uygulamayı reddettik. Bu süreçte, derneğimize üye seyahat acentalarıyla birlikte hareket ederek, TÜRSAB’ın haksız taleplerine karşı durduk. Dönemin
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in bilgisi dahilinde, TÜRSAB’ın tüm girişimlerini bertaraf ettik ve acentalarımızın haklarını koruduk. Bağlıkaya, 2018 yılında başkan olduğunda, biz zaten TÜRSAB’ın baskılarını sona erdirmiştik. Ancak, 2023’te hacda acentalara yemek hizmeti vermeye kalkışarak selefinin başarısız politikalarını yeniden canlandırmaya çalıştı, fakat bu girişimi de acentalarımızın kararlı duruşu sayesinde başarısız oldu.
Neyden şikayet ediyorlarsa katmerlisini yapıyorlar iddiası
Geçmişte
TÜRSAB’ın seyahat acentalarından yılda 4-5 milyon dolar gasp etmesinden şikayet ediyorduk. Bugün ise Bağlıkaya, bizim de aynı şeyleri yaptığımızı iddia ediyor. Kimden para istemişiz. Hangi akçeli işe girmişiz? Bu iddiaların hiçbir gerçekliği yoktur.
HURSAD, üyelerinin bağışlarıyla faaliyetlerini sürdürmekte olup, tüm kararlarını şeffaf bir şekilde ve seyahat acentalarıyla istişare ederek almaktadır. Yılda birkaç kez düzenlenen geniş katılımlı toplantılarla acentaların görüşleri alınmakta ve öne çıkan talepler oylamaya sunulmaktadır. %95-98 oranında kabul edilen kararlar uygulanmakta, hatta mevcut hac ve umre ihtisas başkanı da bu kararlara destek vermektedir. Toplantılara katılamayanlar dahi yazılı beyanlarla aldığımız kararları desteklemektedir. Bağlıkaya’nın bu duruma üzüldüğünü tahmin edebiliyoruz.
Bize yetkiyi TÜRSAB vermedi
TÜRSAB yönetimi bize yetki vermedi. Biz, Cumhurbaşkanı kararıyla gerçekleşen seçimle seyahat acentalarından yetki aldık. TÜRSAB’ın hac ve umre ile ilgili mevzuatta verilen bir yetkisi yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır. Geçmişteki uygulamalar tamamen idari kararlarla alınmış olup, TÜRSAB’ın Suudi Arabistan’daki faaliyetleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir. HURSAD olarak, aynı yetkilerle ve seyahat acentalarının taleplerine uygun şekilde Suudi Arabistan’da faaliyet göstermekteyiz. Geçmişte hem HURSAD hem de TÜRSAB’ın aynı anda Suudi Arabistan’da faaliyet gösterdiği dönemler olmuştur. Bugün, isteyen tüm STK’lar üyelerine hizmet etmek için
Suudi Arabistan’da faaliyet gösterebilir; bu konuda biz de yardımcı olmaya hazırız.
Tekel oluşturulduğu iddiası gülünçtür
Bağlıkaya’nın ileri sürdüğü tekel iddiaları tamamen gerçek dışıdır ve bu iddiaların neden ileri sürüldüğünü anlamakta zorlanıyoruz.
Türkiye’de
Diyanet İşleri Başkanlığı ile sözleşme imzalayarak umre organizasyonu yapan yaklaşık 300 seyahat acentası bulunuyor. Bu yıl, 200’e yakın acenta,
2 milyon Suudi Arabistan Riyali teminat mektubu vererek sözleşme imzalamıştır. Bu rakamlar, geçen yılki rakamlarla uyumludur ve Eylül ayı sonunda bu sayının daha da artması beklenmektedir. Hac organizasyonlarında ise her geçen yıl acenta sayısı artmaktadır; 2020’de 208 olan yetkili acenta sayısı, 2023’te 219’a, bu yıl ise 253’e yükselmiştir. Bu artış trendi, tekel iddialarını tamamen geçersiz kılmaktadır.
Bakanlıklararası hac ve umre kurulu karar değiştirdi iddiası
TÜRSAB Hukuk Başdanışmanı’nın, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu’nun karar değiştirdiği ve hiç kuraya katılmayanlardan da hacı adayları belirleneceği yönündeki iddiası tamamen asılsızdır. İşin gerçeği, yıllar önce alınan bu kararın uzun süredir uygulanmadığı ve 2023’te tarafımızca değiştirilerek bu tür bir duruma izin verilmediğidir. Teminat mektubuyla ilgili açıklamaları ise hukuki bilgi eksikliğini göstermektedir.
Görevimi kötüye kullandığım iddiası
Bağlıkaya’nın görevimi kötüye kullandığım iddiası da asılsızdır ve bu iddiaya karşılık verme gereği bile duymuyorum. Bu iddialar üzerine başlatılan iki hukuki süreç de lehimize sonuçlanmıştır; birincisi savcılık tarafından reddedilmiş, ikincisi ise TÜRSAB disiplin kurulu tarafından oy birliğiyle reddedilmiştir.
Umrede alınan teminat mektubu konusu
Bağlıkaya, eskiden beri tur operatörlüğünün yasal zeminde hukuki statü kazanması için çalışıyordu. Ancak şimdi umre acentalarının yasal dayanağı olan bu talebe karşı çıkması büyük bir çelişkidir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenen kriterlere sahip seyahat acentaları yetki belgesi alırlar. Geçmişte, sözleşme imzalama esnasında teminat mektubu alınması zorunlu değildi. Ancak, Suudi Arabistan’ın IATA üyeliği ve harici kontur garanti zorunluluğunu kaldırması, bazı acentaların iktisadi güvence olmadan faaliyet göstermesine neden oldu. Bu durum, halkın mağduriyetine yol açtığından,
Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu, umre sözleşmesi yapacak olan acentalardan 2 milyon Suudi Arabistan Riyali tutarında teminat mektubu verilmesini şart koşmuştur.
Bu teminat mektubu talebi, 633 Sayılı Kanun, Bakanlar Kurulu Kararı ve ilgili Yönetmelik ile hukuki dayanağa sahiptir. Teminat tutarının belirlenmesi, bir umre yolcusunun ortalama maliyeti dikkate alınarak hesaplanmış ve en az 400 yolcunun maliyetini karşılayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu tutar, umre organizasyonlarının güvenliği ve yolcuların haklarının korunması amacıyla belirlenmiştir. Teminat mektubu uygulaması, hem umre yolcularını korumakta hem de dürüst çalışan seyahat acentalarını güvence altına almaktadır.
Bağlıkaya'nın izinsiz hac ve umre organizasyonları konusunda yanlış tutumu
Bağlıkaya, bilerek veya bilmeyerek izinsiz hac ve umre organizasyonu düzenleyen ve bu sebeple binlerce insanımızın mağduriyetine sebep olan seyahat acentalarının hamiliğine soyunmuştur. Bu acentaların şahsıma ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşı olan tepkilerinden istifade etme yolunu seçerek sektörün geri kalan büyük bölümüne zarar vermektedir. Sektör, aynı gün ve saatte yapılan iki toplantıyla düşüncesini açıkça göstermiştir. 5 Ağustos 2024 tarihinde düzenlenen iki toplantıya olan ilgi her şeyi izah etmektedir. Sektör kahir ekseriyetle çalışmalarımı desteklemekte ve takdir etmektedir. Bundan sonra Bağlıkaya yönetiminin demokratik olgunlukla hareket ederek, göreve gelmemi sağlayan seçim sonuçlarını içine sindirmesini bekliyorum.”
Şahin ayrıca, TÜRSAB genel merkezinde düzenlene toplantıda şahsına dönük ifadeler ve isnatlarla ilgili hukuki süreci işleteceğini açıkladı.
Bu Haber 12.08.2024 - 13:43:08 tarihinde eklendi.
Kullanıcı Yorumları
-
Sayın İlgililer,
Hursad yöneticileri güç devşirmek ve eskiden dostu olduklar başaran ulusoyla anlaşmazlıklarında galip gelebilmek için, başaranın ksrşısında aday olan Firuz Bağlıkaya'nın saffına geçtiler. Firuz beye de 1000 den fazla hac umre acentasını temsil ettiklerini ve onları yönlendirme gücüne sahip olduklarını ifade ettiler ki o zaman zaten pek çok acenta değişim taraftarıydı ve dolayısıyla da hepsi aynı saftaydı.
Neyse konu şu: Nerede şimdi bahsettiğiniz 1000 den fazla acenta?
Hursadın bakanlığa hazırlattığı bakanlıklararası hac umre kurulu türsab temsilcisi seçimi yönetmeliğine, mevzuat vs. göre oy kullanma yetkisi sadece 223 acenta temsilcisindeydi, temsilciyi de bu oyların yarısından biraz fazlası belirledi. Temsil ettiğinizi söylediğiniz -ki 6/7 sene önceydi bu- kalan 750 acenta nerede? Onlar neden oy kullanamadı? Demokratik seçim sadece oy kullananlar içindi, geri kalan seçim tarihi itibariyle 1250 hac umre acentası neden oy kullanamadı. Hac kotası yok diye mi?
Artık Rekabet kurumu görevini yapmalıdır!
2016-2017de hursadın kota işlerindeki tekelleşme faaliyetleri yüzünden türsaba ceza kesilmişti (esasında hursada üyelerine kesilmesi gerekirdi ama o vakit bu arkadaşlar yine türsabta etkindi ve işlerini türsabta yaptıkları için türsabtaki bilgisayarlarda bu dosyalar tespit edilmişti, kendilerindekileri verileri ise yoketmişlerdi)
Şimdi rekabet kurumu nerede? Neden tekelleşmeye karşı görevini yerine getirmiyor?
-
HURSAD ve Diyaeddin bey, yüzlerce acentenin ensdesine çökmüş, onları iş yapamaz hale getirmiştir. Bu teminatı kim nasıl ödeyecek. Zaten Hac işinde yemek ve servis işinden parayı götürüyoralr. Mehmet bey iyi bilir bu işleri.
-
Çamur at izi kalsın mantığıyla muhalefet etmek Türsab yönetimine yakışmıyor. Hac-Umre acentalarının en az %90 desteğine sahip Hursad ve başkanına yapılan bu iftiraları kınıyorum. Eskiden beri kurdukları ve sadece kendilerine yarayan düzen ellerinden kayıp gittiği için yaygara koparmaya çalışan bir kaç acentanın iddialarını gerçek kabul edip çamur atıyorlar.
Hursad’ı kıskanıyor olabilirsiniz ama bu size dezenformasyon yapma hakkı tanımıyor!
-
Merhaba,
Bu haberi yayımladığınız için öncelikle teşekkür ederim. Konuya açık ve şeffaf bir şekilde yanıt veren Diyaeddin başkanımızı da kutluyorum.
Yıllar boyunca Diyanet-Tursab kurumlar kıskacında kalmış Hac ve Umre organize eden acenteleri bugüne kadar verdiği katkılardan dolayı da Diyaeddin başkana ayrıca teşekkür ederim. Acentalar hür iradesi ile kendisini seçti ve O da layık olma gayretini fazlasıyla verdi vermeye de devam ediyor. Burada acentelerimiz arasında bir referandum yapılsa istisnasız yüzde 90 Hursad' ı tercih eder. Burada neyin kavgası veriliyor iyi bakmak gerekir. Hacca ve Umreye gidecek olan onbinlerin daha kaliteli hizmet alması için bakanlar kurulu kararı mı yanlış olan. Tabii iki değil. Neye karşı olunduğu bilinirse ve neyin ne için yapılıyor olduğu bilinirse takdir edilecekler tahkir edilmezler. Biz başkandan ve Hursad' tan memnunuz inanıyoruz ki sektörümüzü çok daha ileriye götürecekler. Hadi bırakın yakamızı, kesmeyin önümüzü daha yapacak çok işimiz var.
-
Diyaeddin bey’e bu yetkiyi Türsab vermemişse kimden almış.iş birliği içinde olan kişi kim.diyanet mi ?turizm bakanlığı mı? KosKoca hac turizmini yıllardan beri aynı kişiler yönlendiriyor 5000-6000 kişi alıp alıp götürüyorlar bir türlü doymadılar .önceden hac kotasını yahudiden alıyorduk bunlardan daha vicdanlıydı.
Bırakın da üç beş tane gariban acentacı da ekmek yesin herkesin kendine göre bir hesabı var Allah’ındır hesabı var bunu unutmayalım
-
hac ve umre sektöründe faaliyet gösteren seyahat acentalar olarak konunun bize vermiş olduğu yetkiyle içimizden birine bizi temsil etsin diye DEMOKRATİK SEÇİMLE oy verdik ve katılım oldukça yüksekti..
Diyaattin başkan verdiğimiz yetkileri yerine getirmiştir... Bizi temsilen daha iyi işler yaparım diyen arkadaşlar var ise buyursun başkanın yetki günü dolduğunda vaatlerini söylesinler onuda destekleyelim...
Ben 150 hac yapan bir seyahat acentasıyım serbest piyasada da aynı sayıyı yapıyordum şimdi ben BARONMU oldum .. ???
Firuz bey ilk geldiğinde hac ve umre işlerine karışmayacağım bana destek verin dedi ..
-
Eşitlik ilkesine ve rekabet kurallarına aykırı olan ve idarenin öngörülebilirliği ilkesine
aykırılık teşkil eden idari işlem mahiyetindeki kurul kararı, iptal edilmelidir. İptal kararından önce; ilgili kararın açıkça hukuka aykırı olması nedeniyle ve şirketlerin bahse konu karardan mevcut durumda bilhassa ticari zarara uğraması ihtimali bulunduğundan kararın yürütmesinin durdurulması da acilen gereklidir.
Alınan bu karar hangi şirket veya şirketlerin işine yarayacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu karar ile
Hac ve Umre hizmeti veren seyahat acentalarının büyük çoğunluğunun faaliyetini fiilen engellerken, kalan mutlu azınlık olan şirketlerin faaliyet alanlarını genişletmiş olmuyor mu? onlar için tekel piyasası oluşturmuş olmuyor mu? ve tekel piyasası içerisinde haksız kazanç elde etmesine zemin hazırlamış olmuyor mu?
Başkaca ve En Önemli konuyu açıklıyorum. Şirketler Hac hizmeti verebilmek için, resmi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı ile sözleşme imzalayarak belirli bir süre içerisinde belirli sayıda kişiye umre hizmeti vermelidir. Teminat mektubunu yüksek bir tutarda belirleyerek, şirketlerin Diyanet İşleri Başkanlığı ile sözleşme imzalamasını imkansız hale getirip, Hac kotası almaya ve Hac hizmeti vermeye hak kazanamaması için belirli şirket, dernek veya oluşumların bu konudaki çıkarlarına hizmet mi edilmektedir? Tersten okuyacak olursak, Hac kotası elde etmek için, Umre hizmeti vermek gerekiyor, bunun için de Diyanet işleri Başkanlığı ile Sözleşme imzalamak gerekiyor, Sözleşme imzalamak için de 2.000.000.- SAR teminat mektubu vermek gerekiyor. Mektup veremeyince, umre hizmeti de veremiyorsunuz, Hac kotası da elde edemiyorsunuz… Yani mesele, bazı şirket, dernek ve oluşumların Hac kotası hakkını sadece kendilerine hak olarak görmeleridir ve bu konuda çıkmasını istedikleri karar; ne hikmetse tam da istedikleri şekilde çıkmıştır… ! Bu da piyasada tekelci bir yapı oluşturmalarına zemin hazırlamış ve sorunun kaynağını teşkil etmiştir. Hiçbir haklı açıklama getirilemeyecek bu yanlış, haksız ve hukuksuz karardan acilen dönülmelidir.
Diyaeddin Şahin başkan ne açıklama yaparsa yapsın, mızrağı çuvala sığdıramayacaktır...
Saygılarımla,
-
Hac umre sektöründe bizi temsil eden Diyaeddin şahin başkanımız işini hakkıyla yapmaktadır. Başarılı çalışmalarının artarak devam etmesini temenni ederiz. Türsab içerisinde hac umre acentaları herzaman üvey evlat muamelesi görmüştür. Sadece seçimden seçime hatırlanan olmak istemedik, kendi temsilcimizi kendi içimizden seçtik bundan doğal ne olabilir ki