Rakiplerimiz ne durumda?

Bir hafta boyunca 40 kadar 4 ve 5 yildizli oteli, altyapıyı inceledik, gezilere katıldık.

Bir hafta boyunca 40 kadar  4 ve 5 yildizli oteli, altyapıyı inceledik, gezilere katıldık. Bir turizmci olarak zaten en ilgimi çeken nokta Türkiye‘nin dünya turizmindeki rakipleri ve yeri oldugundan, bu tip gezileri çok ilgiyle takip ederim.  Hatta zaman zaman kendi başıma yaparım. Bir haftada gördüklerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Teneriffa’da genellikle 5, birkac tane de 4 yildizli otelleri gezdik. En cok gözüme çarpan şey, otellerin çocuklu ailelere hitap etmemesiydi. Öyle kaydirak, Aquapark falan aramayın, yok.  Müşterilerin yaş ortalaması oldukca yüksek. Hele adanin kuzeyinde.
Bu arada belirteyim, adanin kuzeyi ile güneyi arasinda ilkim ve dogal bitki örtüsü cok farklı. Adanin ortasındaki 3700 Metre yükseklikteki volkanik Teide daginin kuzeyinde genellikle bulutlar takilip kaliyor, buralar yesillik, cok sicak degil, plaj falan da yok ama cok ilginc. Buranın müşteri kitlesi 60 yas ve üzeri turistler. Hatta 80-90 yas grubu da cok yogun bir sekilde temsil ediliyor. Kuzeydeki  turizm sekli daha cok dinlenme, yürüyüs turlari, aksamlari kafelerde oturma biciminde sekilleniyor.

Puerto de la Cruz kenti kuzeyin en önemli turistik destinasyonu. Hava genelde kapali. Burasi  ve Orotava vadisi gercekten kuzeyin iki önemli bölgesi. Puerto de la Cruz’da pek kumsal yok, genelde kayalik bir kiyi seridi ve kiyida tuzlu sulu eglence havuzlari mevcut. Tenerifa adasinin iki önemli eğlence Parkindan LORO PARK burada.
Diger ilginc park ise, cok büyük bir Aquapark olan SIAM PARK. Burasi da güney batidaki turizmin merkezi sayilan Costa Adeje yakinlarinda.

Teide dahinin zirvesine yakin yerlere  otobüsle gidiliyor, bu zirveyi herkesin görmesi lazim, öyle bir kaya sekilleri, dogal bitki örtüsü var ki sanki baska bir gezegendesiniz. Zaten bircok bilim kurgu filmi de cekilmis burada. Zirvede güneybatiya, Costa Adeje ve Playas de la Americas sahillerine yaklastikca iklim degisiyor, gökyüzü mavilesiyor, sicaklik artiyor, sari ve kahverengi renkler ağirlik kazaniyor.
 Tenerifa‘daki otellerin çogu da bu kiyi seridinde diziliyor. Hatta kiyiyi birakin, cok arkadaki tepeler bile insaatlarla dolmus tasmis..yani betonlasma halen devam ediyor, buralari görünce kuzeyin güzelligi gözümün önüne geliyor, farki görüyorum.

Turizm ağirlikli olarak bu bölgede yapiliyor (kitle turizmi), otellerin cogu burada. Sahiller fena degil ama dogal degil, bircogu icin Afrika‘dan falan kum getirtilmis. Hatta ucuk fiyata satilan bazi bölgelerdeki otellerin hiç sahili yok. Oteller denize sifir degil, önlerinden mutlaka bir gezi yolu geciyor. Tüm adada sahildeki sezlong ve semsiyeler parali. 2 sezlong ve 1 semsiye fiyati en ucuz günlük 10.-€, en cok 18,70.-€. Hersey Dahil sistemi yok denecek kadar az. Turistler disari cikiyor, güzel parklarda, trafige kapali alisveris sokaklarinda zaman geciriyorlar. Afrikali birkac seyyar gözlük ve saat saticisindan baska kimse sizi dikkate almiyor, asilmiyor, birsey satmaya calismiyor, almayinca arkanizdan konusmuyor.

Buranin müşterisi bizim müsterimizden çok farkli. Otellerde hersey bedava degil, attiginiz adim parayla. Bedava sezlong ve semsiye veren  otel yok, cok pahali birkac club haric 15-20 kisilik animasyon ekibi calistiran otel yok, birakin 7-8 kaydiragi, bir tane bile kaydirak yok (sadece üc yildizli bir oteldeiki kaydirak gördüm). Müsteri de bunu bu sekilde kabul etmis. Türkiye icin ödenen paralarin üzerinde bir paraya buraya gelip daha az hizmet alacagini bile bile burada  tatil yapiyor. Demekki bir  turist icin hersey kaydirak, bol ve bedava yemek- icmek, bedava sezlong, her aksam show demek degil. Bunlari iyi analiz etmeliyiz.

Her ülkenin turizminde kendine özgü özellikleri vardir, müsteri de bunu biliyor ve nereye gittiyse oraya mahsus  özellikleri ariyor.
Yazdigim son iki üc cümleyi  okuyup``..ya biz valla bedava satıyoruz..´´ diye düsünmeyelim. Onlarda ve bizde cok farkli olan bir konu var: Personel maaslari.  Bir kere 8 saat calisiyorlar. 60 yasinda garson veya oda temizlikcisi gördügünüzde şaşırmayin, insanca yasayabilecekleri gibi bir gelire sahil olduklarindan, o yasa kadar bu iste calisabiliyorlar. Tabii orada da cok iyi kazandiklari söylenemez. Bizim ülkemizde oteller ucuza satiliyorsa bu, personelin, özellikle de genc personelin sömürülmesi sayesinde oluyor. Yine bu yaz gittigim isletmelerde gözlemledigim ve konusup bilgi aldigim kadariyla 12 saatten az calisan az, hatta orta ve kücük ölcekli yerlerde haftanin her günü 14-15 saatlik calismalar istisna degil (Özellikle de otobüs söförleri).Cogu artik yorgunluga ve kaderine razi olmus, sikayet edecek durumda bile degil.

Bir diger önemli fark ta fark da ülke imajimizla ilgili. Yillardir Türkiye’ye turist gönderirim, gercek şu ki, Türkiye’deki fiyat/hizmet kalitesi cok yüksek olmasa, Ispanya  ile, Italya ile ayni olsa, bir çogu ülkemize gelmez, Italya’ya, Ispanya’ya gider. Cünkü bu ülkeler  otelin disinda da turistik altyapiyi kurmuslar, insanlar rahatlikla disari cikiyor, vakit gecirecek yerler buluyor, kimse satasmiyor, asiri bir erkek yogunlugu yok. Ülkemizin bu konuda henüz cok eksigi bulnmakla beraber turizmde geldigimiz nokta da bence cok büyük bir basaridir, yeterki  rehavete kapilmayalim, hatalarin, eksiklerin üzerinde duralim.

Biraz da La Gomera adasina deginecek olursak; bu ada cok daha kücük, Teneriffa’nin batisinda yer aliyor, Los Cristianos’tan kalkan feribotlarla yaklasik 1 saatlik bir yolculukla San Sebastian de la Gomera’ya ulasilabiliyor. Burada sizi bozulmamis nefis bir doga bekliyor, yüksek daglar, vadiler, yüksek palmiyeler,aralarda kücük köyler.. Burada daha cok eko turizm yapiliyor, doga severlerin gözde bir adasi. Yollar gicir gicir asfalt, hepsi de AB fonlariyla yapilmis, cok virajli, mutlaka mide bulantisi hapi icilmesi gerektigini bizler sonradan anladik.. Adanin orta bölgeleri ormanlarla kapli Garajonay Milli Parki, burada cok cesit bitki örtüsü bulunuyor. Ama benim daha cok adanin daha az ormanlik olan, daglik ve de palmiyelerle kapli bölgeleri hosuma gitti. Gözümün alisik olmadigi bir manzaraydi. Hele hele adanin batisindaki Valle Gran Rey bölgesine ulasinca, vadinin icinden gecerek cok ilginc bir sahil kasabasina geliniyor ki harika bir yerdi. Burada kücük oteller de mevcut.

Son olarak sizlerle paylasmak istedigim konu ise şu: Orada bizleri gezdiren –birbirini tanimayan-farkli rehberlerle konusma imkani buldum, hepsi de Türkiye’nin güney bölgelerinde görev yapmislar, cok ta sevmisler ama hepsinin de istisnasiz üzerinde durdugu konu hanutcular oldu. Özellikle de almanca bilen, zamaninda Almanya’da yasamis, sonra oradan atilmis veya kendi istegiyle dönmüs dükkan saticilarinin, hanutcularin turizmimize cok zarar verdiginden bahsettiler. Turisti zorla iceri cekmeye calisan, ciftlere laf atip, ``sen istersen git, karin kalsin´´ türden igrenc satasmalarin turistlerin en cok sikayet ettikleri konular oldugunu söylediler. Bu konuda daha cok cesitli örnekler de verdiler ki hepsi de benim de gözümle görüp sahit oldugum türdendi, kendilerine malesef hak verdim.
Umarim Teneriffa ve La Gomera ile ilgili bilgiler hosunuza gitmistir.
Saygilar

Ercan Toprakyaran
www.et-reisen.de / Mannheim-Almanya



Bu Makale 22.10.2011 - 09:26:22 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
Henüz yorum yapılmadı.
En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.