Berkun Meral

Pazarlama dersi!

Esnafın kafasını kurcalayan bazı konular var. Örneğin neden hep Rusya? Neden ülkemizin turizmi sadece bir ülkenin vatandaşına bağlıymış gibi davranılıyor. Neden bunca zamandır biz hep Rus turizmi için çabaladık, neden diğer ülkelere ağırlık vermedik.
 
2015 yılı tüm sektörler için zorlu geçecek deniyor. Zaten böyle bir söylentinin çıkması bile sektörleri direkt olarak etkilemeye başlıyor. Ortada herhangi bir kriz olmasa bile, kulaktan kulağa yayılan bu tip söylentiler insanların harcama davranışlarını anında değiştiriyor. Ancak, Rusya krizi malesef söylentiden ibaret değil. Ülkemiz ile alakası olmayan bir sebepten dolayı bu sene turizm sektöründe ciddi sıkıntı yaşanacak gibi görünüyor. 
 
Turizm sıkıntıya girdiği zaman özellikle Antalya bölgesinde her sektör sekteye uğramaya başlıyor. Küçük büyük demeden tüm esnaflar bir şekilde tasarruf tedbirleri almak zorunda kalıyor. Sonra da oturup düşünüyoruz, x bir ülkedeki problem neden gelip bizi vuruyor. 
 
Yıllarca bunlarla uğraşmadık mı? Körfez savaşıdır, Irak’tır, Suriye’dir. Bir şekilde hükümetlerimiz fikirsel anlamda bile bu tür sıkıntılara dahil olup turizmi etkilemedi mi? Komşularımız kendi içlerinde çatıştı diye olan hep bize olmadı mı? Bir şekilde hepsinin altından kalktık, Rus krizinin de altından kalkacağız diye ümit ediyorum. 
 
Yalnız, esnafın kafasını kurcalayan bazı konular var. Örneğin neden hep Rusya? Neden ülkemizin turizmi sadece bir ülkenin vatandaşına bağlıymış gibi davranılıyor. Neden bunca zamandır biz hep Rus turizmi için çabaladık, neden diğer ülkelere ağırlık vermedik. Birçok turizmci için belki saçma sorular bunlar. Ama iş işten geçmiş artık. Akdeniz kıyılarının hemen hemen hepsini her şey dahil sistemi ile çalışan tesisler ile doldurmuşsun, yıllarca Rus pazarı için çalışmış ve kemik bir portföy oluşturmuşsun ama hiç düşünmemişsin bu ülkede yarın bir gün kriz olursa ne olacak. Belki de binanı sağlam temeller üzerine oturtmamışsın, ilk depremde yıkılacak. 
 
Bu tip krizlerin çevresel faktörlerden kaynaklanıyor denilip, krizin atlatılmasını beklemekle çözüleceğini düşünmüyorum. Bunun yerine hükümet kanalına çözüm önerileri sunularak, kriz yaşayan ülke insanının Türkiye’de bu krizden etkilenmeyeceğini hissettirerek radikal adımlar atılması şart. Örneğin, duayen turizmci Sn. Yusuf Hacısüleyman’ın Bloomberg kanalında yaptığı konuşmasında özellikle dikkatimi çeken 2 çözüm önerisi oldu. Bunlardan biri Rus pazarında kurların sabitlenmesi, diğeri ise dijital mecralarda Türkiye’nin tanıtımına daha fazla ağırlık verilmesi. Kur tarafını hükümetimiz nasıl ayarlar bilemem ama dijital pazarlama tarafını biran önce halletse hiç fena olmaz aslında.
 
Konuyu ne yaptım ettim, dijital pazarlamaya bağladım. Günümüz turizminde konu bir şekilde artık dijital pazarlamaya doğru gidiyor. Bugün Avrupa’da yaşayan insanın aklına Türkiye’yi getirmek için ne yapıyoruz ki? Evet fuarlara katılıyoruz, bu konudaki istikrarımız takdir edilecek düzeye geldi. Otellerimiz, tanıtımdan sorumlu birlikler fuarlara katılım için çok çalışıyor. Peki senede 1-2 kere fuara katılmak yeterli mi? 
 
Hatırlar mısınız bir zamanlar Türk televizyon kanallarında Azerbaycan’ın tanıtım filmi dönerdi. Beğenirdim. Bir Alman kanalında Türkiye’nin tanıtım filmini gören oldu mu? Geçtik, Youtube üzerinden video izleyene bir Türkiye tanıtım filmi gösterdik mi hiç? Rotterdam’da tatil planı yapan bir ailenin, Antalya Kaleiçi’nden haberi var mı? Ya Aziz Nicholaos? Herkesin bildiği adıyla Noel Baba? Biliyorsunuz Likya bölgesinde doğduğuna inanılıyor. E pazarlasanıza bunu? Bütün Hristiyan alemi Noel Baba kılığına girip geziyor, ama biz bunu pazarlamıyoruz. Kilisesi bile var! Sonra oturup düşünüyoruz yahu bu Eyfel kulesinde ne var? Demir yığını! Hayır, Eyfel kulesi bir pazarlama dersidir. 
 
Ben ülkemi, turistik tesislerin kişisel olarak yaptıkları pazarlama faaliyetleri dışında dijital mecralarda göremiyorum. Bugün, Avrupa insanına öyle bir izlenim bırakmalıyız ki, Paris denildiğinde aklına Eyfel kulesi geliyor ise, Türkiye denildiğinde de Ayasofya Camii, Kaleiçi ve diğer tarihi değerlerimiz gelmeli. Bunun için de dijital mecralardaki kişileri hedefleyerek yola çıkmak en mantıklı çözüm olacaktır. Hala hükümetimizin sosyal medya için 2013 yılında söz ettiği kaynağı ayırmasını bekliyorum. Expo 2016 için ise tanıtım faaliyetleri konusunda oldukça geride kalıyoruz. Böyle bir organizasyonun şimdiye kadar çok ciddi duyurulması gerekiyordu. Bu organizasyonla ilgilenen yetkililere sesleniyorum, Expo 2016’dan daha Antalya halkı haberdar değil, aklınızda olsun. 
 
Önce çaba gösterelim, kriz varsa bu krizi yaşayan insanlara çözüm önerileri sunalım. Reklam yapalım, esnafımızın, tarihimizin, köyümüzün ve köylümüzün, doğamızın ve bu doğa için çaba gösteren insanımızın reklamını yapalım. Siyasiler, 2-3 ay sonra araçlarınızı giydirip reklam peşinde koşacak, Türkiye’nin en iyi reklamcıları ile çalışıp vatandaşınızın ilgisini çekmeye çalışacaksınız. Bu azminizi ülkenizin reklamını yaparken de görmemiz gerekiyor. Türkiye için çalışacağım derken, Türkiye’yi unutmayın.
 
Sevgi ve Saygılarımla
 

Bu Makale 05.04.2015 - 14:10:08 tarihinde eklendi.


Kullanıcı Yorumları
  • S.A. 21.02.2015 - 11:36

    kesinlikle katılıyorum. ülkemizin acilen tanıtıma ağırlık vermesi lazım. tüm dünya yönünü internete çevirmişken biz çok geride kalıyoruz.

En Çok Okunanlar
Bunları Okudunuz Mu?
Yazarlar
Tüm Yazarlar
GÜNCEL HABERLER
SEKTÖREL HABERLER

Turizm gündemine ilişkin haberlerin her gün mail adresinize gelmesi için abone olun.